Osmanlı Mutfağı

Gastronomi Osmanlı Mutfağı

Orta Asya’da temeli ve genel çerçevesi oluşmuş olan Türk mutfak kültürü, Anadolu’ya göç ile birlikte yeni vatanın florası, Anadolu’da yaşamış medeniyetlerin kültürel mirası ve komşu milletler ile ilişkiler/etkileşimler yoluyla gelişmiş, zenginleşmiş ve güçlenmiştir. Anadolu beylikleri dönemi ve Selçuklu İmparatorluğu dönemi Türk mutfak kültürünün Anadolu topraklarında gelişme sürecini yaşadığı dönemlerdir. Osmanlı Devleti’nin kurulması ve İmparatorluğa dönüşmesi Türk mutfak kültürünün de devletle birlikte güçlenmesini gerçekleştirdi.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk mutfak kültürünü saray mutfağı ve halk mutfağı diye ikiye ayırarak incelemekte fayda vardır. Saray mutfağı padişaha, hanedana ve İmparatorluğun yabancı resmi ziyaretçilerine yemek hazırlanan yerdir. Dolayısıyla aşçılar ihtimamla seçilirdi. Aşçılar hazırladıkları yemeklerde özen gösterirler, yeni çeşitler geliştirerek menüleri zenginleştirmeye gayret ederlerdi. Saray mutfağı temelde Türk mutfak kültürüne dayalı olmak üzere Anadolu topraklarının bitki örtüsü ve İmparatorluğun azınlık tebaasının etkileriyle daha zengin bir çeşitlilik sağlayan gelişim göstermiştir.

Saray mutfağının en fazla zenginleşmeye başladığı dönem Osmanlı Devletinin gelişimi ile paralel olarak XV. yüzyıla denk gelmektedir. Bu dönemle başlayan Osmanlı Devleti’nin Anadolu, Avrupa ve Orta Doğu coğrafyalarını kapsayacak şekilde genişlemesi hem kültürel etkileşim hem de daha zengin hammadde çeşitliliği sağlayarak mutfak ürünlerinin zenginleşmesi sonucunu ortaya çıkarmıştır. İmparatorluğa dönüşen devlet gücünün bir göstergesi olarak daha zengin sofralar ile misafirlerini ağırlamaya yönelmiştir. Geleneksel Türk mutfağına özgü et ve tahıl ağırlıklı beslenme bu dönemde de dikkat çekicidir. Süt ile birlikte yoğurt, ayran, kurut, çökelek, peynir, tereyağı, kaymak gibi süt ürünlerinin yaygın kullanılması bu dönemde devam etmektedir. Orta Asya’da en çok koyun, keçi ve at eti tercih edilirken, Osmanlı döneminde koyun ve kuzu eti öncelikli olmakla beraber büyükbaş hayvan etleri ve kümes hayvanları da kullanılmaktadır. At eti kullanımı ise Osmanlı döneminden önce Türklerin İslamiyeti kabulüne bağlı olarak terk edilmişti. Yine Orta Asya’da olduğu gibi sakatatlar ve av hayvanlarının mutfakta çokça kullanıldığı görülmektedir. Pastırma, sucuk gibi et ürünleri ile bulgur, yarma, erişte, kuskus gibi tahıl ürünleri her zaman sofralarda önemli yer tutmuştur.

Osmanlı döneminde de Anadolu Beylikleri ve Selçuklu İmparatorluğu dönemi ile paralel olarak, çorbalar, kavurma, kebaplar, yahniler, dolmalar, kalyeler ve boraniler, pilavlar, börekler, çörekler, ekmek ve turşu sofralarda en çok kullanılan yiyeceklerdir. Yine çeşitli meyveler, gül, bal ve çeşitli baharatlar ile hazırlanan şerbetler, kuru meyveler ile yapılan hoşaflar, ayran sofraların temel içecekleri arasında sayılmalıdır. Helvalar, reçeller, aşure, zerde, muhallebi, baklava, kadayıf, kabak tatlısı en sık kullanılan tatlılardır.

Orta Asya’ya dayanan temel Türk mutfak kültüründen farklı olarak XV. yüzyıldan itibaren balık ve deniz ürünleri menülerde yer almaktadır. Geleneksel Türk mutfağının temel yağları tereyağı ile iç yağı ve kuyruk yağı iken bu dönemde zeytinyağının da mutfakta kullanılmaya başlaması bir diğer farklılık olarak belirtilebilir. Ayrıca taze ve kuru meyvelerin et ile birlikte pişirildiği yemekler dikkat çekicidir. Türklerin Orta Asya’da yaşadığı dönemde sebze ve meyve çeşidinin sınırlı olması dolayısıyla, Anadolu topraklarına hakimiyet sonrası sebze ve meyve kullanımın miktar ve çeşit olarak artması Türk mutfak kültüründe en belirgin bir diğer değişim olarak ifade edilebilir.

XIX. yüzyıl ile birlikte ise başta Fransız mutfağı olmak üzere İngiliz ve Rus mutfaklarının saray mutfağında ve entelektüel sınıf arasında etkisi görülmeye başlanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğunun son yıllarına denk gelen bu dönemde menülerde uluslararası mutfaklara ait çeşitler kullanıldığı görülmektedir.

Halk mutfağında ise saray mutfağına kıyasla sofralar daha mütevazi olup, öğünde yemek çeşidi sınırlıdır. Ancak yöresel bazda hem coğrafi olarak hammadde kaynakları hem de diğer kültürlerle etkileşime bağlı etkiler ile İmparatorluğun farklı lokasyonlarında yöresel mutfaklar kendi içinde çok büyük bir zenginlik ve çeşitliliğe sahiptir.

Referanslar

Demirgül, F. (2018). Çadırdan Saraya Türk Mutfağı, Uluslararası Türk Dünyası Turizm Araştırmaları Dergisi, 3(1): 105-125; Haydaroğlu, İ. (2003). Osmanlı Saray Mutfağından Notlar, Ankara Üniversitesi Dergisi, 22(34): 1-9; Memiş E. ve Ersoy Y. (2008). Geleneksel Gıda Muhafaza Yöntemleri, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (38.ICANAS). 10-15. 09. 2007, Ankara, Turkey. Maddi Kültür II. Cilt. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları 4(2): 877-892; Sarı, N. (1982). Osmanlı Sarayında Yemeklerin Mevsimlere Göre Düzenlenmesi ve Devrin Tababetiyle İlişkisi, Türk Mutfağı Sempozyumu Bildirileri, Ankara, Ankara Üniversitesi Basımevi: 245-255; Şanlıer, N., Cömert, M. ve Özkaya, F.D. (2012). Gençlerin Türk Mutfağına Bakış Açısı, Millî Folklor, 24(94): 152-161.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Sürücüoğlu, M.S. ve Özçelik, A.Ö. (2005). Eski Türk Besinleri ve Yemekleri. İçinde; K. Toygar ve N. Berkok Toygar (Editörler), Türk Mutfak Kültürü Üzerine Araştırmalar (ss. 7-54). Ankara: Türk Halk Kültürünü Araştırma ve Tanıtma Vakfı Yayınları, Yayın No: 34