-
2024
Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Kastamonu'na bağlı bir ilçe olan Doğanyurt, doğusunda İnebolu, batısında Cide, güneybatısında Şenpazar, güneyinde Azdavay ve Küre ilçeleri ve kuzeyinde de Karadeniz ile çevrilidir.
İlçe toprakları sahil kesiminde kurulmuş olup dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Doğanyurt’un il merkezine olan uzaklığı 121 kilometredir. İlçede Karadeniz iklimi hâkim olup her mevsim yağış almaktadır. Sahil kesiminden hemen sonra yükselmeye başlayan dağ silsilesi kış mevsiminin soğuk etkisinin ilçe merkezine girerek bölgeyi etkilemesini engellemektedir. İlçenin sahil kesiminde yer alması ve turizme yönelik tabiî güzellikler ile dolu olması ilçede her ne kadar yeterli sayıda turistik tesis bulunmasa da tarihi-turistik bir değer arz etmektedir.
Doğanyurt’un ilk yerleşim alanının, MÖ IV. yüzyılda Pontuslular tarafından kurulduğu düşünülmektedir. Pontuslular zamanında adı ile anılan yerleşke, zaman içerisinde Çobanoğulları (1211-1309) ve Candaroğulları (1309-1398) tarafından yönetilmiştir. 1461 yılında bölgesiyle birlikte Osmanlı’ya katılan ve Kastamonu'ya bağlı bir kadılık iken Hoşalay adıyla bucak idaresi kurularak Cide ilçesine bağlanmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra ise Hoşalay olan ismi ilçe merkezinden akan çayın ismine izafeten Meset olarak değiştirilmiş ve bucak idaresi olarak 1946 yılında İnebolu ilçesine bağlanmıştır. Daha sonra 1962 yılında çıkarılan yasa ile ismi Doğanyurt olarak değiştirilen ilçe, 1990 yılında bucak teşkilatlarının kaldırılmasıyla bir süre köy statüsü almıştır. 1 Eylül 1990 tarihi itibariyle de ilçe olarak faaliyete geçmiştir.
İlçede hüküm sürmüş eski medeniyetlerin izleri ve kalıntıları günümüze kadar varlığını koruyamamışsa da Yukarı Mescit Köyü’nde Ballık Mağarası, Ortaburun Köyü’nde Ortaburun Mağarası ve Ercesu Yaylası, Kayran Köyü’nde Kayran ve Lavda Mağaraları ile Doğanyurt - Kayran Köyleri arasındaki Uzun Kum Plajı ve ilçe merkezinde yer alan Liman İçi Plajı ilçenin eşsiz doğal güzellikleri arasında bulunmaktadır. Yeşille mavinin kucaklaştığı, orman ile denizin muntazam bir ahenk oluşturduğu ilçe, doğal güzelliklerin bozulmadan tabiî halde muhafaza edilmesi sebebiyle turizmin pek çok alanına da hitap etmektedir.
Doğanyurt ve Bal: Bal, en bilinenleri bal arıları olan çeşitli arılar tarafından yapılan tatlı ve yapışkan bir maddedir. Bal arıları tarafından üretilen bal, dünya çapında ticari üretimi ve kolay temin edilebilirliği sayesinde insanlar açısından en tanıdık olanıdır. Bal, arı kolonilerini beslemek için yapılır ve kovanlarda depolanır. Arılar, bitkilerin şekerli salgılarını (öncelikle çiçek nektarı) veya yaprak bitlerinin bal özü gibi diğer böceklerin salgılarını toplayıp rafine ederek bal üretirler. Her ne kadar arılar, normal yiyecek arama sırasında ve zayıf dönemleri olan kış aylarını geçirebilmek için kendilerine yetecek kadar balı içgüdüsel olarak depolasalar da insan toplumlarının tüketimi için bal, yabani arı kolonilerinden veya oğul verme aşamalarından yararlanılarak çeşitli bal arısı türlerinin yarı evcilleştirmesi neticesinde arı kovanlarından toplanır.
Bal kullanımı ve üretimi, başlangıcı tarih öncesi çağlara dayanan uzun ve kadim bir geçmişe sahiptir. “İspanya’daki Cuevas de la Araña’da bulunan birkaç mağara resmi, en az 8.000 yıl önce bal arayan insanları tasvir etmektedir." Günümüzde ise bu kıymetli gıda maddesinin kullanım alanı oldukça geniştir. Sanayinin çeşitli dalları, fırıncılık, kozmetik, tıp, ilaç yapımı, zanaat ve sanatın çeşitli şubelerinde kullanımının yanı sıra aydınlatıcı mum yapımında da kullanılan balın ve bu maddenin üretimi için çalışan eşsiz arıların insanlık için şaşırtıcı mükemmelliği ve pek çok yönden sağladığı faydalar; çeşitli halk inanç, inanış ve dinlerde kutsal kabul edilmesine vesile olmuştur. Kitâb-ı Mukaddes’te arz-ı mev‘ûddan bahsedilirken oranın süt ve bal akan diyar olduğu (Çıkış, 3/8; Tesniye, 6/3; Levililer, 20/24) anlatılmaktadır. Aynı zamanda bal, Kur’ân-ı Kerîm’de de cenneti tasvir eden bir âyette “asel” adıyla geçmekte ve kutsal cennet mekânında süzme baldan ırmaklar bulunduğu ifade edilmektedir (bk. Muhammed 47/15). Ayrıca balın arı tarafından nasıl yapıldığına dair Nahl (Arı) Sûresinde de (68. âyet) bilgi mevcuttur: “Rabbin bal arısına bal yapmayı şöyle öğretti: Dağlarda, ağaçlarda, insanların çardak kurdukları yerlerde kendine kovanlar yap. Sonra her bir meyveden ye. Bunları rabbinin sana kolaylaştırdığı hücrelere koy. Bu hücrelerin içlerinden türlü renkte ve insanlar için şifalı nefis bir içecek çıkar. Şüphesiz balın yapılışında düşünebilen bir topluluk için büyük ibret vardır” (Kandemir, 1991). Antik Yunan’da icra edilen Dionysos şenliklerinde dahi bal ve susamla yapılan “sesame” isimli yemekten başlamak suretiyle günümüz Anadolusu’ndaki düğün ritüellerinde de gelinin dilinin tatlı olması için kapıya yağ ve bal sürülerek eve girmesi balın günümüz halk folklorundaki akislerindendir. Bunun yanı sıra dünya sosyokültürel ve folklorik hafızasında cinsellik ve şehvetle ilişkilendirilen bu gıda maddesi, Türk halk düşüncesinde bekâretin yanı sıra şifa, sonsuz çaba ve gayretin sembolü olarak da öne çıkmıştır. Türk halk anlatılarında ise; bal, genellikle şekil değiştirme (metamorphose) olarak karşımıza çıkarak şarabın, bala/şerbete dönüşmesi motifinin tezahürüyle karşılanır. Dolayısıyla tüm bu arkaik, dini ve bilimsel alanlarda sıklıkla karşımıza çıkan bal ve onunla ilintili maddelerin (polen, balmumu ve reçineler) geniş kullanım alanları, bu nesnenin gerçek anlamının yanı sıra sosyo-kültürel ve edebî düzlemlerde de muhtelif göstergesel anlamlar kazanmasını sağlamıştır.
Balı diğer besin kaynaklarından ayırıcı en önemli hususlardan birisi de çoğu mikroorganizmanın balda üreyememesi ve bu nedenle de mühürlenmiş balın bozulmamasıdır. Ayrıca standart bir yemek kaşığı (15 mL) balın yaklaşık olarak 190 kilojul (46 kilokalori) gıda enerjisi sağlaması da balı, halk nazarında kıymeti haiz bir gıda maddesi hâline getirmektedir. Bu özellikleri dolayısıyla bal, insanlık için büyük ve faydalı bir nimet olarak kabul edilmiş, üretiminden nakliyesine ve muhafaza uygulamalarına kadar çeşitli yöntem ve teknikler takip edilmiştir. Ayrıca yüzyıllardan beri halk tababetinin şifa kaynağı unsuru olarak gördüğü, astım başta olmak üzere mide-bağırsak problemleri, alt ve üst solunum yolu enfeksiyonları (özellikle salgın döneminde bağışıklık güçlendirme), yanık ve yara tedavisi, adale ağrıları, tansiyon, damar sertliği gibi muhtelif hastalıklardan korunma ve tedavi konusunda geleneksel tamamlayıcı tıp açısından kullanılması ilçenin saf süzme kestane balına olan talebi her geçen gün artırmaktadır. “Giresun’da (18 yaş üstü) 117 bireyle yapılan bir araştırmaya göre; kestane balının Türkiye'de farklı sağlık sorunlarının tedavisinde ve sağlığın korunmasında yaygın olarak kullanıldığı ve bu maksatla kestane balının sade olarak, çay veya sütle karıştırılarak, ekmeğe sürülerek ve zencefille birlikte tüketildiği tespit edilmiştir."
“Kastamonu’nun yüzde 67’si ormanlık alanlarla kaplıdır. Bu ormanlık alan içerisinde 16 bin hektara yakın kestane ağacı mevcuttur. dört bin hektara yakınıysa sadece kestane ağacı olup diğerleri karışık orman varlıklarıdır.". Dolayısıyla hem il hem de Doğanyurt ilçesi bazında kestane ağaçları asli ağaç türlerinden biridir. Kastamonu ve ilçelerinde âdeta koruma altına alınan kestane ağaçları ve dolayısıyla kestane balı ilçe halkının gelir ve refah düzeyinin yükselmesinde önemli bir araç olarak görülerek bu hususta çeşitli çalıştaylar düzenlenmektedir. Bu sebeple kestane ağaçlarının büyümesine ve yayılmasına engel teşkil edebilecek olan kayın, karaçam gibi ağaçların kısmen bölgeden uzaklaştırılması gibi önlemler de zaman zaman bu toplantılarda gündeme gelmektedir. Özellikle iklimin insan marifetiyle bozulması neticesinde coğrafi işaretli kestane balının son yıllarda rekoltesinde azalma görülmektedir. Doğa kendi kendini tedavi etmeye çalışırken kültürün doğayı sonsuz bir kaynak olarak görerek istismar etmesi ve ona müdahale etmesi neticesinde hem hedeflenen verim alınamamakta hem de ekolojik denge daha farklı veçhelerden zarar görmeye devam etmektedir.
Doğanyurt Özelinde Kestane Balı: Kestane balı, duyusal olarak hafif acımtırak, güçlü bitkisel bir aromaya sahip (içeriğindeki kestane nektarı oranına bağlı olarak), çok tatlı olmayan bir baldır. Lezzeti benzersiz olup daha az tatlı bal sevenler tarafından oldukça beğenilip tercih edilmektedir. Genellikle kaynaklarda kestane balının (karakteristik tadı nedeniyle) sofistike tatlar arayanlar için önerildiği görülmüştür. İçeriğindeki yüksek fruktoz nedeniyle kristalleşmeye karşı oldukça dayanıklıdır. Rengi ise sarımsı kahverengiden neredeyse siyaha kadar değişen, bazen amber tonlarında koyu renklidir. Kastamonu ilinin özellikle sahil ilçelerinde kestane balı üretimi ön plandadır. Doğanyurt bu anlamda kestane balı ile oldukça ünlenmiştir ve bu gıda ürünü sembol hâlini almıştır. Bunda üretilen balın çok kaliteli olması ve doğal alanların korunarak tahrip edilmemesi kıymetli görülmektedir. Bunun yanı sıra bölgede herhangi bir sanayi tesisinin bulunmayışı da bu anlamda önemli bir üstünlük olarak görülmektedir.
Türkiye, farklı coğrafî özelliklere (iklim çeşitleri, jeomorfolojik, toprak çeşitliliği ve üç flora bölgesinin kesiştiği bir alanda bulunmasına) izafeten birçok farklı bitki türüne ev sahipliği yapan bir bölgedir. Bitkilerin içeriğinde yer alan maddeler bitkinin yetiştiği yöre, yörenin iklim, toprak yapısı gibi özelliklerinden etkilenir. Doğal ürünlerin yetiştiği bölge bu yönüyle içerik bakımından da farklılık arz edebilmektedir. Bal’a fonksiyonellik kazandıran maddeler, elde edildiği yörelere göre farklılık arz edebilmektedir. Bu nedenle ürünün üretildiği bölge önemli bir seçim ölçütü olarak tüketicinin karşısına çıkmaktadır. Kastamonu Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Cem Başar, kestane balının Doğanyurt için büyük öneme sahip olduğunu dile getirerek “kestane ağaçları doğada kendiliğinden yetişiyor. Doğanyurt’ta tarım alanları da çok az. Bu nedenle arılar balı ormanlardaki kestane ağaçlarından yapıyor. Doğanyurt’ta yılda ortalama 80 ton kestane balı üretildiğini” ifade etmektedir. Doğanyurt Belediye Başkanı Ahmet Kaya da “Üniversitelerde yaptırdığımız bilimsel çalışmalar neticesinde Doğanyurt kestanesinin aromasının diğer bölgelerden farklı olduğu tespit edildi. Bu da Doğanyurt kestane balına ayrı bir değer kazandırıyor. İlçe ekonomisinde birinci sırada fındık, ikinci sırada ise kestane balı gelmektedir” demektedir. Doğanyurt İlçe Tarım Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre, ilçede 100 profesyonel kayıtlı arıcı bulunurken 100 tane de amatör arıcı mevcuttur. Arıcılık yapan Ahmet Çetinkaya ise Doğanyurt’un kestane balı üretiminde bu derece popüler olmasının nedenini, el değmeden tamamen doğal ortamında, suni veya kimyevi herhangi bir madde karıştırılmadan tüm ülkenin sofralarına gönderilebilmesine bağlıyor. Kendi arzusuyla yaptırdığı laboratuvar tetkikini de paylaşan Çetinkaya, ürettiği süzme kestane balında yüzde 0 şeker oranının bulunduğunu vurgulayarak ifade etmektedir.
Yiyecek unsurlarının merkez alındığı gastronomi festivalleri, bazı yönleriyle öne çıkan ürünlerin ulusal ve uluslararası platformlarda tanınırlığını artırma amacı taşımaktadır. Her ne kadar Doğanyurt ilçesinde çam balı, et döner, etli ekmek, banduma, ekşili pilav, simit tiridi, ıspıt yaprağı sarması gibi yemek kültürüne ait zengin mutfak çeşitleri olsa da ilçe için kestane balı öylesine kıymetlidir ki adına şenlikler ve festivaller organize edilmektedir. Doğanyurt Kestane Balı Festivali, Doğanyurt Belediyesi tarafından Doğanyurt Limanı içinde düzenlenmektedir. Faaliyet, ilk kez 9 Ağustos 2013 yılında gerçekleştirilmiştir. Festivalin amacı, Doğanyurt’un simgesi olan kestane balının yerel ve ulusal anlamda yaygınlığının artırılmasıdır. Her yıl ağustos ayının ikinci haftasında düzenlenen bu festivale katılan ziyaretçi sayısının ortalama 7-8 bin olduğu belirtilmektedir. Salgın döneminden önce dört kez düzenlenen festival, hem ilçenin hem de balın ulusal basında tanıtımını sağlamakta, görünürlüğünü artırmaktadır. Festivaller; turizm, eğlence, eğitim, sosyal etkileşim, iş, ticaret ve motivasyon kaynağı olmakla birlikte kültürel etkileşime de zemin hazırlamaktadır.
Üreticiden Tüketiciye Doğanyurt Kestane Balı: Doğanyurt ilçesi, Düzağaç Köyü, Kuyumca Mahallesi’nde 23 yıldır kestane balı üreticiliği yapan Ahmet Çetinkaya, kestane balının üretim sürecinin oldukça meşakkatli olduğunu belirterek sabır ve disiplin işi olduğunu ifade etmektedir.
Hava şartlarına göre kış mevsiminden bahara sağ çıkan arı kolonileri için nisan ayının başlangıcında kovan temizliği başlar. Nisan ayında arı, kıştan yorgun çıktığından ve açlık sıkıntısı yaşadığından önce kek ile besleme yapılır. Hava sıcaklığının 15°C üzerinde çıktığı zaman ise arılara şurupla besleme yapılır. Kolonideki arı sayısını artırmak için yapılan bu işlem, takriben mayıs ayının ortalarına kadar düzenli olarak sürdürülmektedir. Mayıs ayının 25’inde kolonideki mevcut artışa göre ilave ballık konulabilir. Haziran ayının ilk haftalarında açan kestane ağacı çiçekleri haziran ayının 10’u gibi bal salgısı yapmaya başlarlar. Bu arada kesinlikle arıya dışarıdan herhangi bir besleme yapılmaz. Bu tarihlerde nektar akımı az da olsa başlar ve yine haziran ayının 15-25 tarihlerinde ana akım başlar. Yaklaşık on günlük zaman zarfında hava şartlarına da bağlı olarak bal veriminin nasıl olacağı kendini belli eder. Bunda gece sıcaklıkları da önemli bir faktör olarak öne çıkmaktadır (KK1)
Akım süreci haziran ayının sonlarına doğru biter ve 15 Temmuz’a kadar kovan içinde olgunlaşma ve sırlama işi sürer. Bu arada arının çalışmasına engel olunmadığı için kestane balına yüksek miktarda çiçek nektarı karışmaması adına temmuz ayının 5’ine doğru bal alma işlemi başlatılırken Doğanyurt ilçesinde kestane ağacı nicelik bakımından göreceli fazla olması hasebiyle 15 Temmuz’da bal alma başlatılır (KK1).
Bal sağaltma işlemi esnasında hafif karton dumanı ve körükle yakma sonucunda kovan kapağı hafif dumanla açılır. Şayet kovandan çekilen çerçevenin üçte ikisi sıralanmış ise bu o kovan için doğru zamanlama demektir. Sır bıçağı ile sırları alınan çerçeveler, 3’lü ve 4’lü olarak el değmeden bal süzme makinelerine yerleştirilir. Buradan elde edilen bal, dinlendirme tanklarında en az 10 gün bekletilmesinin ardından tüketicinin sofralarına sunulur (KK1).
Referanslar
Ateş. S., Oktay, K. (2019). Kastamonu Festivalleri. İ. Mısırlı (Editör). Ankara: Detay Yayıncılık; Dağ B., Sıralı R., Tarakçı Z. (2017). Investigation of Some Properties of Chestnut Honey Produced in Black Sea Regionof Türkiye.” Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, 7 (2/2): 118-123; http://doganyurt.gov.tr/doganyurttan-manzara-fotograflari, (Erişim tarihi: 02.01.2024); http://www.bozkurt.gov.tr/, (Erişim tarihi: 20.12.2023); http://www.doganyurt.bel.tr/index.php?modul=10_3&id=2, (Erişim tarihi: 15.12.2023); https://google+earth+kastamonu+Doğanyurt, (Erişim tarihi: 02.01.2024); https://www.aa.com.tr, (Erişim tarihi: 02.01.2024); https://www.evrenseldevinim.com/, (Erişim tarihi: 20.12.2023); https://www.kulturportali.gov.tr/, (Erişim tarihi: 05.06.2020); Kandemir, M. Y. (1991). “Bal”. İstanbul: DİA. https://islamansiklopedisi.org.tr/bal, (Erişim tarihi: 15.12.2023); Pehlivan, T. (2022). The Importance and Antioxidant Potential of Chestnut Honey in Gastronomy, Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology, 11(1): 88-96; Varlı, M., Hancı, H., Kalafat, G. (2020). Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Üretim Potansiyeli ve Biyoyararlılığı.” Research Journal of Biomedical and Biotechnology, 1: 24-32; Yıldız, T. (2013). Araç İlçe Analizi. T.C. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı. https://www.kuzka.gov.tr/Icerik/Dosya/www.kuzka.gov.tr_16_IU3F76GO_arac_ilce_analizi.pdf, (Erişim tarihi: 03.01.2024).
Sözlü Kaynak
(KK1). Ahmet Çetinkaya. 1975 doğumlu, Kastamonu / Doğanyurt, Profesyonel Arıcı.