Van Gölü
DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Göl
-
2025
Van Gölü, Bitlis il sınırlarında yer alan Nemrut Volkanik Dağı’nın patlaması sonucu oluşan bir volkanik set gölüdür. Bu göl, bölgedeki tektonik çöküntü alanının kapanmasıyla meydana gelmiştir. 3.713 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan gölde birçok koy bulunmaktadır. Van Gölü, deniz ve tatlı su ekosistemlerinden farklı olarak, tuzlu ve sodalı suya sahip bir ekosistemi barındırmaktadır. Gölün tuzluluk oranı yüzde 0,19, pH değeri ise 9,8’dur. Van Gölü, sert kış koşulları ve yüksek rakıma rağmen donma eğilimi göstermez çünkü suyun özel yapısı buna engel olur. Gölün su seviyesi, iklim şartlarına göre değişiklik gösterse de denizden ortalama yüksekliği 1.646 metre, en derin noktası 451 metre ve ortalama derinliği ise 171 metredir.
Van Gölü, Türkiye’nin en büyük gölü olup, dünyada ise en büyük sodalı göl niteliği taşımaktadır. Sodalı ve tuzlu suları biyolojik çeşitliliği sınırlamakta ve gölde bilinen 36 zooplankton, 103 filoplankton ve tek bir balık türü olan inci kefalinin yaşadığı bilinmektedir.
2015'te gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, Van Gölü'nde yaklaşık 50 ton uranyum bulunmakta ve bu miktarın piyasa değeri 7,5 milyar dolara ulaşmaktadır.
Van Gölü'nün kara sınırları 430 kilometre uzunluğundadır ve bunun 245 kilometresi Bitlis il sınırları içinde yer almaktadır. Yerel halk, gölde bir canavarın bulunduğuna inansa da bu söylentinin turizm amaçlı yayıldığı öne sürülmektedir. Ancak, bu iddiaları araştırmak amacıyla bölgeye pek çok bilimsel ekip gönderilmiştir. Ayrıca, Van Gölü, İstanbul-Tahran demiryolu hatlarıyla da bağlantılıdır ve bu demiryolu 1970'lerde inşa edilmiştir.
Van Gölü, Doğu Toroslar ve Aladağlar arasında bulunan tektonik bir çöküntü alanında bulunmaktadır. Gölün batı ve kuzeybatısında birkaç sönmüş volkan bulunur; bunlardan bazıları Nemrut Dağı ve Süphan Dağı’dır. Yaklaşık 200.000 yıl önce, Buzul Çağı’nın ortasında, Nemrut Dağı’ndan çıkan lavlar 60 kilometre uzunluğunda bir akım oluşturmuş ve Muş Çukuru ile Van Çukuru arasındaki su akışını engelleyerek gölün oluşmasına yol açmıştır. Bugün yapılan araştırmalara göre, Doğu Toros Dağları'nın erozyona uğramasıyla birlikte, göldeki suların Dicle Nehri’ne karışması ve gölün küçülmesi ya da tamamen yok olması beklenmektedir.
Eski Yunan coğrafyacıları, Van Gölü'nü “Thospitis Lacus” ya da “Arsissa Lacus” olarak adlandırmışken, günümüzdeki ismi ise bulunduğu Van ilinden alınmıştır. MÖ X. ve VIII. yüzyılları arasında Urartu Krallığı’nın başkentinin Van Gölü'nün doğu kıyılarında kurulduğu bilinmektedir. Van Gölü’nün adaları ve sahilinde, manastır kalıntıları ve Ermeni kiliseleri yer almaktadır. En iyi korunmuş olanı, Akdamar Adası’nda yer alan X. yüzyıldan kalma Kutsal Haç Kilisesi’dir. Bu kilise 915-921 yılları arasında Kral Ganik Artzruni tarafından işa edilmiştir. Kilisenin dış duvarlarındaki rölyeflerde, Davud ve Golyat, Yunus ve Balina, Adem ve Havva, gibi kutsal kitap hikayeleri yer almaktadır. Diğer önemli tarihi anıt ise gölün doğu kıyısında bulunan Van Kalesi'dir. Modern Van şehri, bu kalenin doğusunda konumlanmaktadır. Van Gölü'nün yüzeyi 3.713 kilometrekare olup, denizden yüksekliği 1.646 metre, derinliği ise 457 metreyi geçmektedir. Gölün doğusunda, turistik öneme sahip Kuş, Adır, Çarpanak ve Akdamar Adaları bulunmaktadır ve bu adalar, 1990 yılında Sit Alanı olarak ilan edilmiştir.
Referanslar
Tatvan. (2025). http://www.tatvan.gov.tr/van-golu, (Erişim tarihi: 17.03.2025).