Gıda Güvenliği

Kavram Sağlık Yönetimi

İnsanların yaşamlarını sürdürmek, fiziksel ve mental gelişimlerini sağlamak ve sağlıklarını koruyabilmek için yeterli ve dengeli miktarda gıdaya ulaşması ve tüketmesi en doğal haklarıdır. Bu gıdaların ise sağlıklı ve güvenli olması gerekir. Beslenme ve sağlık kavramları beraber kullanıldığından insan sağlığını etkileyen faktörlerin başında gıda ürünleri gelmektedir.

Beslenme ve güvenli gıda temini toplum sağlığının korunmasında, ülke ekonomisinde ve kalkınmada temel işlevi olan önemli konulardan biridir. Dünya nüfusunun hızla artması, gelişen teknolojiye bağlı çevre kirliliği, ekonomik güçsüzlük ve eğitim yetersizliği beslenme sorunlarını derinleştirmekte ve güvenli gıda teminini güçleştirmektedir. Gıda güvenliğinin ve kalite güvencesinin sağlanması çabaları da tüketici ve toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır.

Gıda güvenliği; güvenli gıda üretimini sağlamak amacıyla gıdaların üretim, işleme, muhafaza, taşıma ve dağıtım aşamalarında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması olarak tanımlanmakta ve güvenli, sağlığa yararlı ve sağlıklı durumu korunmuş gıda kavramlarını içermektedir. Gıdalardan kaynaklanan riskler gıdanın üretimden tüketim aşamasına kadar geçirdiği işleme, taşıma, depolama, satın alma, muhafaza, hazırlama, pişirme aşamalarında ayrı ayrı değerlendirilmekte ve fiziksel, kimyasal ve biyolojik riskler olarak gruplandırılmaktadır. Türkiye’de gıda güvenliği riske dayalı bir sisteme dayanmaktadır. Başka bir tanıma göre gıda güvenliği; insanların sürdürülebilir, güvenilir, uygun fiyatta, kaliteli, sağlıklı beslenme alışkanlığı geliştirecek gıdaları satın alma ve tüketme hakkına sahip olmalarının güvence altına alınmasıdır. Bu durum sürekli ve yeterli gıda temini halinde sağlanabilmektedir.

Codeks Alimentarius Uzmanlar Komisyonunun tanımlamasına göre gıda güvenliği; güvenli ve kusursuz gıda üretimini sağlamak amacıyla gıdaların üretim, işleme, muhafaza ve dağıtımları sırasında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınmasıdır. 5996 sayılı Gıda Kanunu’na göre de gıda güvenliği; gıdalarda olabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve her türlü zararların bertaraf edilmesi için alınan tedbirler bütünüdür.

Tarladan sofraya gıda güvenliği veya çiftlikten çatala gıda güvenliği olarak belirtilen tanımlarda; insan sağlığının gıda tüketimi ile oluşan risklerden korunarak gıdaya ulaşması durumu ifade edilmektedir.

Gıda güvenliğini sağlamada Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization, FAO) dört koşulu ileri sürmektedir. Bu koşullar: Gıdaya erişimde eşitlik, gıdada sürdürülebilir üretim, gıda maddelerine ulaşım ya da bütçe olanakları ve gıda kalitesi şeklindedir.

Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, yeterli ve güvenli gıda üretimi ve tüketimi tüm toplumlar için birinci önceliği olan konudur. Yeterli gıda üretimi ve arzının yanında gıda güvenliği konusunun hiçbir ülke tarafından ihmal edilmemelidir. Bu husus tüketici ve halk sağlığı açısından çok önemlidir. Gıda güvenliği kısaca tüketilen gıdanın sağlık açısından tehlike oluşturmaması demektir. Ancak yapılan birçok yanlış uygulama gıdaların zararlı hâle gelmesine neden olmaktadır. Gıda kaynaklı hastalıklar ve doğurduğu sonuçların bütün dünyada giderek artan boyutlar kazanması, tüketicilerin endişelerini de artırmaktadır. Birçok ülkede her yıl milyonlarca insan gıda kaynaklı hastalıklar nedeniyle ölmektedir. Gıdanın üretimi, işlenmesi ve hazırlanmasında kullanılan mikrobiyolojik, kimyasal ve fiziksel tehlikeler gıdayı sağlıksız hâle getirebilmektedir. Gıdaların üretiminden tüketimine kadar her aşamada bu tehlikeler bulunduğundan gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda gıdaya bulaşması kaçınılmaz hâle gelmektedir.

Toplumların öncelikli amacı; yeterli düzeyde gıda arzı ve tüketici sağlığının da en iyi şekilde korunmasıdır. Ülkelerin bu hususları yerine getirebilmesi için etkili bir gıda güvenliği politikası ve gıda güvenliği için tüm zinciri içine alacak şekilde kapsamlı ve bütünleşmiş bir yaklaşıma ihtiyacı vardır. Globalleşme özellikle gıda ve tarım ürünlerinin işlenmesini ve ticaretini etkileyerek değişimine sebep olmaktadır. Taze üretilmiş ve işlenmiş ürünler giderek daha küresel olarak pazarlanmaktadır. Global firmalar genellikle gıda ürünlerinin güvenliğini sağlayacak ve gıda bulaşının kaynağını daha kolay tespit edebilecek mali ve teknolojik kapasiteye sahiptir. Gıda zinciri stratejisi oluşturulmasında; tüketicilerin artan bilinci, sağlığa yönelik tehditlere ilişkin kaygılar ve gıda güvenliği risklerini yönetmedeki yeterliliğine giderek azalan güven dikkate alınması gereken diğer faktörlerdir. Ayrıca gelişen teknoloji ile beraber bilgi yayılımı, medya ve tüketici örgütleri tüketicilerin gıda güvenliği hakkında bilinç düzeyi ve yaklaşımını etkilemektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Artık, N., Şanlıer, N., ve Ceyhun-Sezgin, A. (2019). Gıda Güvenliği ve Gıda Mevzuatı. Ankara: Detay Yayıncılık; Artık, N., Poyrazoğlu, E. S. ve Konar, N. (2013). Türk Gıda Mevzuatı ve Gıda Denetimi. İçinde; F. Durlu-Özkaya, S. Coşansu ve K. Ayhan (Editörler), Her Yönüyle Gıda (ss. 313-324). İzmir: Sidas Yayınları; Başaran, B. (2016). ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi, Journal of Food and Health Science, 2 (1): 9-26; Erdoğan, S. (2014). Bir İnsan Hakları Sorunu Olarak Gıda Güvenliği. İstanbul: Hayat Yayıncılık; Vural, H. (2015). Tarım ve Gıda Güvenliğinde Etik İlkelerin Önemi, Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 29 (2): 193-202.