Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
-
2021
Akdeniz Bölgesi’nde yer alan Antalya ilinin bir ilçesidir. İl merkezinin batısında yer alan ilçe, 1067 metre rakıma sahip ve merkeze yaklaşık 100-110 kilometre uzaklıktadır. Toros dağlarının uzantısı olan Bey Dağları ile çevrili olan ilçenin merkezi, şekil olarak bir çanağa benzetilmektedir. Batıda Topdağı Tepesi, doğuda Tilkicilik Tepesi, kuzeyde Elmalı Dağı ve güneyinde Elmalı Ovası yer almaktadır. İlçenin diğer ilçelerle sınırları; batısında Seydikemer (Muğla), doğuda Kumluca (Antalya), kuzeyde Korkuteli (Antalya), güneybatıda Kaş (Antalya) ve güneyde Finike (Antalya) yer almaktadır. 2019 yılının verilerine göre Elmalı ilçesinin nüfusu 38.972’dir.
Turizm bakımından ilçe pek de hareketlilik gösterememekte ve daha çok geçiş yolu olarak kullanılmaktadır. Bu durum da turizm bakımından ekonomik bir katkı sağlayamamaktadır. Ancak, iklimine bakıldığında ilçe, yayla havasına sahiptir ve bu sebeple yaz ayları serin geçmektedir. Bu durum; Kumluca, Finike, Kaş, Demre, Fethiye gibi yerleşim yerlerinden ilçeye, yazlıkçıların gelmesine sebep olmaktadır.
Tarihi, dini ve kültürel yapılar, arkeolojik alanlar ve el sanatları ilçenin turizm potansiyelini ortaya koymaktadır. Choma (Hacımusalar), Podalia, Soklai ve Karataş (Semayük) gibi antik kentlerin bulunduğu ilçede yapılmış olan arkeolojik çalışmalar sonucunda birçok tarihi eser bulundu. Bunlar: Likya yolu, Gümüş Kral Heykeli, Fildişi Çocuklu Kadın Heykeli, Yapraklı Köyü Yazılı Kaya, Armutlu Köyü Kaya Mezarı, Semahöyük Küp Mezarları, Kızılbeli Mezarları ve Söğle Yaylası Arı Serenleri’dir. Ayrıca, Gilevgi ve Çobanisa arasında Helenistik dönemden kalma Gilevgi Kalesi yer almaktadır. Bu kazılar ve tarihi değer taşıyan eserler ilçe merkezinde yer alan Elmalı Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
İlçede Cumbalı, eski tip pencereli tarihi evler de ilçeye renk katmaktadır. 500 yıllık bir tarihe dayanan bu evlerin mimarisinde sedir ağaçlarının kullanıldığı vurgulanmaktadır. Ayrıca ilçede Ömer Paşa Camii, Sinan-ı Ümmi, Vehbab-i Ümmi, Abdal Musa Sultan türbe ve camileri, Kesik Minare, Bey Hamamı, kuyular ve çeşmeler de ilçede görülmesi gereken tarihi yerler arasındadır. Tüm bu tarihi eserler ilçeye tarihi ve kültürel zenginlik kazandırmaktadır.
İlçede ayrıca şenlikler ve etkinlikler de düzenlenmektedir. Etkinliklerden Tarihi Elmalı Yeşil Yayla Güreşleri büyük önem taşımaktadır. Tarihi değere sahip olan bu etkinlik 1352 yılından beri düzenlenmektedir. Bilinirliği Edirne Kırkpınar Güreşleri’nin arkasında kalmış olsa da tarihi bakımdan Kırkpınar Güreşlerinden daha eskidir. Her sene bu etkinlik ağustos-eylül aylarında düzenlenmektedir. Bir diğer etkinlik Geleneksel Abdal Musa Sultanı Anma Törenleri, Elmalı/Tekke Mahallesi’nde, her sene haziran sonu, temmuz başında yapılmaktadır. Alevi-Bektaşi geleneğinin sürdürüldüğü bu etkinlikte sazlı eğlencelerin yanında ziyaretçiler, Abdal Musa Sultan Türbesinde ziyaretlerini gerçekleştirip ibadetlerini de yerine getirmektedirler. Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen Bisiklet Turu bir diğer etkinliktir. Kumluca-Elmalı ilçeleri arasında gerçekleştirilen etapta Göğübeli geçidi zorlu etaplar arasında gösterilmektedir. Elmalı Kültür, Turizm ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği pekmez şenliği, Ramazan aylarında düzenlenen Ramazan etkinlikleri ve mayıs ayının başında gerçekleştirilen Hıdrellez Şenlikleri ilçenin diğer etkinlikleri arasında yer almaktadır. Türkiye’nin önemli din adamlarından sayılan Türk-İslam Alimi Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır da Antalya’nın Elmalı ilçesinde dünyaya geldi.
Referanslar
Abdal Musa Derneği 2021, http://abdalmusadernegi.org/, (Erişim tarihi: 15.01.2021); Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 2021, https://antalya.ktb.gov.tr/TR-176818/elmali.html, (Erişim tarihi: 12.01.2021); Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2021 https://antalya.ktb.gov.tr/TR-176701/tarihi.html, (Erişim tarihi: 12.01.2021); Antalya Valiliği (2012), Dünden Bugüne Antalya, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları.; Elmalı Kaymakamlığı 2021, http://www.elmali.gov.tr/elmalili-muhammed-hamdi-yazir, (Erişim tarihi: 15.01.2021); Elmalı Kaymakamlığı 2021, http://www.elmali.gov.tr/ilcemiz, (Erişim tarihi: 14.01.2021).
-
2024
Elmalı, Antalya ilinin on dokuz ilçesi arasında yer alan ve ilin kuzeybatısında bulunan Antalya Merkezi’ne 114 kilometre mesafede olan bir ilçedir. Elmalı Dağı’nın eteklerine kurulmuş olan kent, dört bir yanı Batı Toros Dağları ile çevrilmiştir ve güneyinde Batı Torosları'nın en yüksek noktası olan Kızlarsivrisi’ne ev sahipliği yapmaktadır. İç Anadolu ile Akdeniz bölgeseri arasında bulunması nedeniyle İç Anadolu-Akdeniz geçiş iklimine sahiptir. Bitki örtüsü olarak ise İran-Turan fitocoğrafyasına sahiptir. Akarsuları ise genelde dağlardan gelen kar sularını mevsimsel olarak taşımaktadır ve bu nedenle Elmalı sel felaketlerine maruz kalmaktadır.
Tarımsal verimi nedeniyle antik çağdan günümüze kadar tahıl ambarı olarak görev almış Elmalı, konumu nedeniyle çağlar boyunca stratejik yol ağlarının düğümlendiği nokta özelliğini yakın zamana kadar korumuştur. Günümüzde ise sahil yolunun yapılmış olması ve doğusundaki ilçelerin işlek yollara kavuşması nedeniyle bu önemini kaybetmiştir.
İlçenin güneyinde bulunan Sedir Ormanları oldukça tanınmıştır. Sahip olduğu doğal ve kültürel özellikleriyle Elmalı önemli bir doğa turizmi, kırsal saha turizmi, kentsel turizm, kültür turizmi, ekoturizm, din turizmi ve şarap turizmi bakımında verimli hale gelme potansiyeli taşımaktadır.
Teke Yarımadası’nda bulunan Elmalı ilçesi Elmalı Dağı’nın (2503 metre) eteklerinde kuruludur ve tarihi Neolitik Cağ’a kadar uzandığı ifade edilse de mevcut eski çağ ve arkeolojik bulgular somut olarak kalkolitik (Bakır Çağı, MÖ 3000 yılları) devrine kadar uzanmaktadır. Luvilerin, Hititlerin, Friglerin, Perslerin, Likyalıların, Büyük İskenderin Makedonlarının, Roma İmparatorluğunun, Bizansın etkilerinden söz etmek mümkündür. XI. yüzyıl ile birlikte Türk hakimiyeti görülmektedir.
Antik Çağ’da “Milyas” olarak da adlandırılan Elmalı Ovası’na ilişkin yazılı kaynakların aktarımlarının yeterince açık olmaması nedeniyle yeterli bilgiye ulaşılamamıştır. Yöreye ilişkin ilk kayıtların Hitit tabletlerinde bulunduğu ifade edilmektedir. Bu yörenin “Lukka” denilen bir ülkenin içinde olduğu iddia edilmiştir. Epigrafik kanıtlar da bölgeyi Milyas olarak adlandırmaktadır. Semayük Ovası’ndaki İnlikaya bölgesi, Karain Mağarası ve Beldibi-Bağbaşı Mağaraları Orta Paleolitik döneme ilişkin benzerlikler taşımaktadır ve ilk insan izlerini vermektedir. Yine Bağbaşı Mağarası’nda incelenen Geç Kalkolitik tabakalar, bu yörelerde tarım ve hayvancılıkla geçim sağlayan barışçıl toplulukların varlığını ve Batı Anadolu’da bulunan yerleşim yerleri ile ticari ilişkilerin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Milyas’ta İlk Tunç Çağı’nda nüfus artışı ve yoğun kentleşme gözlenmiştir. Burada özellikle Semayük-Karataş’ta önemli bir yerleşim yerinin olduğu anlaşılmıştır. Geniş Nekropolünde bulunan pitos tipi mezarlarının benzerlerine Bağbaşı’nda da rastlanmıştır ve bu yerleşim yerinin Orta Tunç Çağı’na kadar varlığını sürdürdüğü tahmin edilmektedir. Hacı Musalar Höyüğu’de Myken çömleklerine rastlanmıştır. Avlan ve Karagöl’de yapılan incelemelerde ise tarımsal faaliyetlerin MÖ 1200-900 yılları arasında sürdüğü anlaşılmıştır. Bundan sonra ise yerleşim yerlerine ilişkin kanıt olarak tümülüslere rastlanmaktadır. Elmalı’da otuz dokuz kadar tümülüs tanımlanmıştır ancak bunun dışında farklı tipolojide mezarlara da rastlanmıştır. Bu da Elmalı Ovası’nı Batı ve İç Anadolu’da bulunan tümülüsler bakımından zengin olan Sardes ve Gordion bölgesinden sonra ikinci en yoğun Demir Çağ tümülüs bölgesi haline getirmektedir.
Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Elmalı günümüzde müzesi, kent dokusu ve organize edilen farklı şenlikleri (Abdal Musa Şenlikleri) ve etkinlikleri [Yeşilyayla Elmalı Yağlı Güreşleri (Kırkpınar’dan daha eski)] ile sahip olduğu kültürel ve tarihi zenginliğini yansıtmaktadır.
Kronolojik olarak sıralanacak olursa Elmalı’da bulunan tarihi eser, yapı ve yolların bazıları şunlardır: Öne çıkan yerler arasında Khoma Antik Kenti, yani Hacımusalar Höyüğü vardır. Elmalı’nın güneyinde Kaş yolu üzerinde bulunan bu höyük, 350 x 300 metre ebatlarında ve on üç metre yüksekliğindedir. Geçen yüzyıla kadar Karagöl’ün (Göl, arazi kazanmak üzere kurutulmuştur.) kıyısında bulunan bu örenyeri, Likya Koinon’unda (eyalet birliği) okuz altı şehir devletinden birisi olduğu bilinmektedir. Kente ilişkin kalıntıları ve lahitleri günümüzde görmek mümkündür. Maddi buluntular arasında Likya dilinde yazılmış bir kitabe bulunmaktadır. Kentin Roma Dönemi’nde Rhodiapolisli Opramoas tarafından maddi destek gördüğü ve Bizans Dönemi’nde Myra Metropolitliği’ne bağlı bir kent olduğu bildirilmektedir.
Elmalı ilçe sınırları içerisinde bulunan bir diğer örenyeri ise Podalia’dır. Avlan Gölü’nün kıyısında bulunan bu kentin isminin Luwi dilinden köken aldığı düşünülmektedir. Yapılan kazılar neticesinde rastlanan seramik buluntuları kenti Tunç Çağı’na kadar tarihlendirmektedir. Kentte herhangi bir kitabeye rastlanılmamaktadır, ama diğer Lykia kentlerinin kitabelerinde ismine rastlanmaktadır. Podalia’da basılmış antik sikkelerden birisi ise Floransa Medici koleksiyonunda bulunmaktadır. Günümüzde ise Karamık Köyü yakınlarındaki bir tepe üzerindeki kalıntılar dışında pek bir izi kalmamıştır.
Elmalı'da Müğren (Bozhöyük), Semahöyük (Semayük-Gölova), Beyler ve Hacımusalar (Khoma) höyükleri bulunmaktadır. Bu höyüklerden elde edilen buluntular ışığında Kalkolitik devrinden bu yana düzenli bir yerleşimin olduğu anlaşılmıştır.
Elmalı ilçesi özeline dönecek olursak kentin isminin önce Luwi kökenli olan “Akarassos”, sonra "Kabalı", "Amelas" ve "Elmalu" adı ile anıldığı ifade edilmiştir.
Bazı kaynaklar Elmalı’yı Kuzey (Kaba) Likya olarak adlandırsa da Prof. Dr. Fahri Işık’a göre “Araştırmalardan çıkardığım sonuçla anladım ki: Teke Yarımadası üzerinde iki komşu kültür ve akraba halkla, Likya ve Pisidia ile sıkı ilişkiler içinde olan, Lidya ve Frig etkilerine açık olan, ancak onlardan ayrı olan ve de özellikle alışılmış “Kuzey Likya” ya da “Dağlık Likya” tanımını hak etmeyen bir Milyas vardır.”
Elmalı’ya Türkler Anadolu Selçukluları ile XII. yüzyılda gelmişlerdir ve Tekeli Türk boyları (Üç Oklara Tabi Oğuz Boyları) buraya yerleşmişlerdir. Yerleştikleri yerlerin ise varsa eski ismini korumuşlar ya da bu yerlere kendileri için önemli olan bir ismi, coğrafi özelliğini betimleyen bir ismi veya kuran kişinin ismini vermişlerdir. Günümüzde hala Elmalı’nın köyleri bu isimleri korumuştur. Yapılan bir çalışmaya göre 1XVI. yüzyıl yerleşim yeri isimleri Kaş-Elmalı yöresinde yüzde 43’lük oranda boy, aşiret ya da kişi isimlerini içerirken, Elmalı’da günümüzde bu oran yüzde 47’dir. Elli bir mahallesinden yirmi dördünde boy, oymak, aşiret ve şahıs adları verilmiştir (Örn. Afşar, Eymir, Bayındır, Bayat, Salur, Yuva vb. isimler yirmi dört tane Oğuz Boyunun isimlerinden köken almaktadır).
Osmanlı dönemine ilişkin en eski yazılı belgeler 1419 yılına dayanan vakıf kayıtlarıdır. 1455 yılı kayıtlarında Tekeoğlu Vakfı olan “Nefs-i Elmalu”da Bey Hamamı’ndan söz edilmektedir. 1XVI. yüzyılın ortalarında Elmalı’da 2yirmi iki mahalle, 233 hane ve 1475 civarında nüfus bulunmaktadır. XIX. yüzyılın ortalarına doğru ise nüfusunun 10.000 civarında olduğu bildirilmektedir. Geçmişte sahil ilçelerinin İç Anadolu’ya doğru giden yolunun üzerinde bulunması nedeniyle gerek ekonomi bakımından gerek idari ve sağlık hizmetleri bağlamında önemli bir merkez konumuna gelmiştir. Bu durum 1980’li yıllara kadar değişmemiştir. 1980 yılından itibaren sahil yolu yapılmış ve böylece sahil kentlerinden doğrudan Antalya’ya ulaşım sağlanmış ve yörenin önemi giderek azalmıştır.
Kurtuluş Savaşı'nda ise sahilden gelen silah, mühimmat ve diğer lojistik unsurlar Elmalı üzerinden İç Anadolu’ya yük hayvanları ve diğer kara taşıtları ile taşınmıştır. Bu çerçevede bakıldığında askeri malzeme ulaştırmada da zaman zaman önemli görevler üstlendiği söylenebilir.
Ağırlıklı olarak tarım ile geçimini sağlayan Elmalı; geçmişte verimli ovalarından elde edilen hububat ve bakliyat, kereste ve ürünleri, hayvancılık ve ürünleri günümüzde hala önemli ticari ürünler arasında bulunmaktadır. Son yıllarda da bağcılık ve şarap üretimi yapılmaktadır.
Pazartesi günleri kurulan haftalık pazarda bu ürünleri edinmek hala mümkündür. Geçmişin izlerini taşıyan Helvacılık Carşısı ve bir üst sokağında bulunan Zanaatkarlar Sokağı varlığını sürdürmektedir. Elmalı’nın leblebisi ve helvası da ulusal ölçekte tanınmaktadır.
XIX. yüzyılda krom madenleri ve günümüzde Bozhöyük civarında bor madeni varlığından söz edilse de Elmalı’da mermer ocakları dışında herhangi bir maden çalışması bulunmamaktadır.
Kültür olarak yörük kültürü hakimdir. Yörüklerin zengin desenlerine zanaatkarların işledikleri eşyalarda rastlamak mümkündür. El sanatları arasında bakırcılık, dokumacılık, taş işlemeciliği, ahşap işlemeciliği, kahve değirmenciliği bulunmaktadır. Keçi kılından yapılan çul kilimleri de Selçuklu döneminden günümüze ulaşan zanaatlar arasındadır.
Elmalı’nın şenlikleri ise dışarıda yaşayan Elmalılıların memleket hasreti gidermeleri ve misafirlerin Elmalı’yı ziyaret etmeleri için bir fırsat yaratmaktadır. Bunların arasında Tarihi Elmalı Yeşilyayla Güreşleri ve Elmalı - Tekke Köyü Abdal Musa Şenlikleri en önemlileridir.
Osmanlı ve Genç Cumhuriyet döneminden birçok eser günümüze ulaşmıştır. En önemlileri dini yapılardır (Sinan-Ümmi, Vahab-ı Ümmi, Ketenci Ömer Paşa Camisi, Abdal Musa Tekkesi vb.). Elmalı evleri ve eski çarşısı da diğer mimari eserleri arasında yer almaktadır. Evler cumbaları, ahşap kapıları ve pencereleri ile eski dönemlerin görkemini sürdürmeye devam etmektedir. Bazıları en az 500 yıllık ahşap dokusuna sahip olan bu evlerin, yörede bulunan ve dünyaca ünlü olan Sedir ormanlarının ağaçlarından üretilen ahşap ile yapıldığı bildirilmektedir. Ev içi, tavan, kapı ve benzeri donanımında bulunan ağaç, çiçek, altı köşeli yıldız ve benzeri süslemeler Anadolu Kültür Mirası’nın nadide eserleri arasında bulunmaktadır. Atatürk’ün teklifi ile Türkçe Kuran-ı Kerim’in tefsirini yapan Elmalılı Hamdi Yazır’ın Müzesi de yine bu tarz bir evde ağırlanmaktadır.
Elmalı yüzyıllar boyunca farklı dinlere kucak açmıştır. İslam tasavvufunda da farklı bir yere sahiptir. Abdal Mûsâ ve Kaygusuz Abdal yanı sıra Sinân-ı Ümmî, Vahab-i Ümmi ve Niyazi Misri gibi şahsiyetler bu kentte yaşamışlardır. Elmalı ve civarında bulunan dini yapılar bu geçmişe şahitlik yapmaktadırlar. XV. yüzyılın ikinci yarısındaki kayıtlarda dini yapılara rastlanılmazken 1530 tarihlerinden itibaren dokuz cami ve üç mescitten söz edilmektedir. XVI. yüzyılın ikinci yarısında ise on bir cami ve altı mescidin varlığından söz edilmektedir. Evliya Çelebi XVII. yüzyılda Elmalı’yı ziyaret ettiğinde otuz iki mihrap saymış ve en görkemli caminin Ketenci Ömer Paşa Camisi olduğunu yazmıştır. Eski Cami (Cam-i atik) de adı geçen camiler arasındadır. Kentin en eski camisidir ancak şu anda sadece minaresi kalmıştır. Caminin XIV-XV. yüzyıl Erken Osmanlı dönemlerinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Minarenin külahı yoktur ve minare on iki-on üç metre yüksekliğinde ve ince çini ve firuze süslemelidir. Kütük Cami (Cami-i Cedit) ise 1530’lu yıllardan günümüze kadar aktif bir camidir. Minaresi orjinalliğini korumaktadır ama binası yeniden inşa edilmiştir. Ketenci Ömer Paşa Camisi kentin sembolüdür. Klasik Osmanlı ve Mimar Sinan üslubunda yapılmış olan cami, 1607 yılında Ketenci Ömer Paşa tarafından yaptırılmıştır ve Antalya ilinde bulunan en büyük camilerden biridir. Etrafında bulunan medresesi (şimdi Halk Kütüphanesi) ve şadırvanı (havuz kısmı orjinaldir) ile anıtsal yapı özelliği taşımaktadır. Tahtacami ise 1567 yılında kayıtlara geçmiştir. Günümüzde ise yerine Yenicami yapılmıştır. Sinan Ümmi Camisi de 1567 yılında vakıf defterlerine kaydedilmiştir. Caminin avlusunda ise Sinan-ı Ümmi Türbesi bulunmaktadır. Sinan-ı Ümmi’nin 1563 yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Dolaysıyla caminin daha sonraki bir tarihte Sinan-ı Ümmi’nin adını aldığı düşünülmektedir. Bunun dışında tarihi önem taşıyan diğer cami ve mescitler arasında Mescid-i Hatice Hatun, Mescid-i Kadı Yusuf, Yeşil Cami, Karyağdı Camisi ve Toklu Camisi bulunmaktadır.
Dini yapılar arasında en ünlü olanı Tekke Köyü’nde bulunan Abdal Musa Zaviyesi’dir. Türbeler arasında ise Sinan-i Ümmi Türbeleri en bilinenleridir. XVI. yüzyılın ikinci yarısında Elmalı’da on yedi zaviyenin bulunmaktaydı. Bunlar Ahi Mustafa b. Ahi Yusuf, Baba Haydar (günümüzde Haydar Baba Türbesi), Seydi AhmedKalkantaş ve Seydi Hızır (Dervişan-ı Tekye) Ahi Ya’kub, zaviyeleridir. Çoban Baba, Kepçe Baba, İsmail Ereni, Mahmut Dede ve İshak Dede türbe ve yatırları da bulunmaktadır.
Köylerinde ise Osmanlı tahrir defterlerine göre Gilevgi Köyü’nde (Özdemir Mahallesi) Kilerci Baba Türbesi bulunmaktadır. Aynı köyde Bronz Çağı’na ait Gilevgi Höyüğü’ne de rastlanmaktadır. Müren’de (Gölova Mahallesi) de zamanında mescit olarak da kullanılan Kuyucu Baba Türbesi bulunur. Yine aynı yerde arkaik döneme ait mezar ve harabeler bulunmaktadır. Sinan-ı Ümmi’nin talebesi olan Halil Baba’nın zaviyesi ise Semayük’te; Hacı Baba zaviyesi ise Söğle’de, yani antik Soklai kentinin harabeleri üzerine kurulmuştur. Gökpınar (Akarassos)/Bayındır (Terponella)-Elmalı eski döşeme yolu üzerinde bulunan ve Elmalı’dan görülebilen Baltasıgedik Mahmut Dede Türbesi ise bu kentlerin nekropolü üzerinde bulunmaktadır.
Osmanlı döneminde geleneksel eğitim veren yapılardan Sinan Ümmi, Babazade, Hatipzade, Şeyhefendi ve Haydar Baba medreseleri ve kütüphanelerinden; XVI. yüzyılın ikinci yarısında bazı mekteplerden (Mektebhane-i Hacı Hasan, Mektebhane-i Mehmed b. Abdullah, Kethüda-i Rüstem Paşa) bahsedilmektedir, ancak bu yapılardan da bir iz kalmamıştır. 1530’lu tarihlerde ise Hacı Mustafa Mektebhane-i, Mehmed Çelebi b. Muslihiddin isimli mektepler bulnumaktaydı.
Ketenci Ömer Paşa Cami, medresesi ve kütüphanesi ile 1607-08 yıllarında inşa edilmiştir. Revaklı koridorları “U” şeklindedir ve on iki hücreli binanın önünü örtmektedir. Her hücrede ocak nişi bulunmaktadır ve hücrelerin üstü toplam 24 kubbe ile örtülüdür. Hücrelerden çıkan bacaların koni biçimli başlıkları bulunur.
Tanzimat döneminden sonra ise Dar’ül-hilâfet’ül-âli, Rüştiye ve Ravsa-i Terakki gibi okullar açılmıştır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Tevhid-i Tedrisat Kanunu çerçevesinde zaviye ve tekkelerin kapatılmasından sonra yeni okullar açılmıştır.
Diğer eski yapılar arasında hamamları saymak mümkündür. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde Tahtalı Hamam, Eski Hamam, Çavuş Hamamı, Bey Hamamı ve Karklı Hamamı’ndan söz edilmektedir. Eski Hamam ve Bey Hamamı günümüze kadar ulaşmıştır. XIV. yüzyılın ikinci yarısında adı geçen Hamam-ı Teke Bey’in günümüzdeki Bey Hamamı olduğu düşünülmektedir. Ancak Bey Hamamı’nın bu adıyla birlikte tarihinin XV. yüzyıla kadar uzandığı bilinmektedir.
Ticari yapılar arasında XVI. yüzyıla ait Kervansaray-ı Haslar Oğulları Kervansarayı’ndan ve köprü olarak Köprüyan-ı Ahmed Fakih b. Sofu Mustafa benam-ı Göksu, Küçükark ve Nehr-i Azim’den söz edilmektedir, ancak bu köprüler günümüze ulaşmamıştır.
Tarihi çeşmelerden ise sadece Çatalçeşmeler ve kitabesi mevcuttur ancak kendisi bulunmayan çeşme isimlerine rastlanmaktadır.
Elmalı tarihi yapılarının yanı sıra doğal güzelliğini de korumayı başarmıştır. Elmalı Dağı’nın karşısında Beydağları ve Batı Toroslarının en yüksek noktası olan Kızlar Sivrisi’ni (3086 metre) görmek mümkündür. Bu dağa çıkmak için farklı seçenekler vardır. Bunların en uygunu ise Avlan Gölü’nün kıyılarından çıkılan Çamkuyu Yolu'dur. Çamkuyu ve etrafı dünyaca ünlü olan Sedir Ormanlarının (Elmalı Sedir Araştırma Ormanı) içinde bulunan bir orman kampıdır. Bu ormanlar Türkiye’nin en yaşlı Sedir ağaçlarına (2019 yılı itibariyle 2025 yaşında, 2yirmi beş metre yüksekliğinde, yaklaşık sekiz m genişliğindeki Koca Katran, 262 santimetre çapında ve 1000 yaşındaki Baba Sedir gibi yedi anıt ağacı) ve Ardıç ağaçlarına (Aslan Ardıç yaklaşık 1700, Şah Ardıç da yaklaşık 800 yaşındadır.) ev sahipliği yapar.
Elmalı, yörük geçmişinin izlerini hala taşımaktadır. Günümüzde ise eski konargöçerler yerine sahilin sıcaklarından kaçıp yaylalarda sığınak arayan Antalyalılara rastlamaktayız. Bu bağlamda Elmalı’nın yaylaları (örn. Baranda, Dereköy, Söğle, Geçmen, Yuva, Yapraklı vb) yaz aylarında önemli bir nüfus artışına uğramaktadırlar.
Sezonluk ziyaretler yanı sıra kısa süreli konaklamalı misafirlere de sıklıkla rastlanılmaktadır. Dini günlerdeki ziyaretler oldukça yoğun geçer ve yağlı güreş, Abdal Musa törenlerinde ya da Hıdrellez şenliklerinde de binlerce ziyaretçi ağırlanmaktadır. Elmalı’da konaklama imkanlarının artmış olması konaklamalı ziyaretlerinin artışına katkıda bulunmuştur. Artık büyük kentlerden çıkışlı düzenlenen konaklamalı turlar ile Elmalı’da yaz döneminde ziyaretçi ağırlanmaktadır. Şarap bağlarının bağbozumuna katılan misafirler Lykia Şaraphanesi’nde farklı şarapları yudumlarken Elmalı’nın meşhur sulu kırmızı et yemeği, arabaşı çorbası, eğeli bamya, piyaz, tas kebabı, Gömbe usulü tepside fırın kebabı, höşmerim, gaziler helvası ya da Elmalı usulü şiş köftesini tadabilmektedirler. Elmalı’nın güney köylerinden biri olan Ekoköy’de ise tarlalardan taze sebze toplayarak kendi yemeklerini de hazırlayabilmektedirler.
Elmalı ve çevresi görüldüğü üzere kendine özgü özellikleri olan bir yerdir. Ülkemizdeki hızlı değişim nedeniyle yakın tarihe ilişkin belleğin kaybolduğu bir zamanda, Elmalı bizlere günübirlik de olsa geçmişimizi anımsamamıza yardımcı olabilen ve misafirperverliğini gösteren bir ilçe olarak bizleri bekliyor olacak.
Referanslar
Antalya’nın Elmalı İlçesi’nin İki Antik Kenti Ziyaretçleri Bekliyor. Erişimi: https://www.arkeolojisanat.com/shop/blog/antalyanin-elmali-ilcesinin-iki-antik-kenti-ziyaretcileri-bekliyor_3_1380778.html. Erişim Tarihi: 17.07.2024.
Ceylan, A. ve Aydın, T. (2021). Elmalı kaya resimleri. Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(1), 535-556.
Işık, F. (2015). ARKEOLOJİK BULGULAR IŞIĞINDA MİLYAS “kardeşim” Selahattin Erdemgil’e. Anadolu, 0(41), 187 - 237.
Tiryaki, S.G. (2023). Living amidst the ruins: The yuruks in the archaeology and history of Lycia. Anadolu Araştırmaları-Anatolian Research, 28, 143–158
Tiryaki, S. G.(2016). Demir Çağ Milyas Mezarlıkları Ve Ölü-Gömme Gelenekleri Üzerine Bir Ön-Değerlendirme. Adalya, sy. 19, 47-74.
Yaman H. Teke Yarımadasının Incisi. Erişim: www.altinrota.org /yazilar/teke-yarimadasinin-incisi-elmali/164. Erişim Tarihi: 17.07.2024.