Hacı Musalar Höyük (Choma)

Doğal ve Kültürel Miras Höyük

Hacı Musalar Höyük, ya da antikçağlardaki ismiyle Choma, Antalya’nın Elmalı ilçesine bağlı Beyler Mevkii’nde yer almaktadır. Burası, Akdağlar’dan doğarak Akdeniz’e değin uzanan Akçay Irmağı ile yakın geçmişte kurutulan Avlan ve Karagöl arazilerinin merkezinde verimli ancak aynı zamanda istikrarsız- bir zirai havza üzerine oturmaktadır. Höyük, Elmalı Ovası’na uzanan karayollarının kesişme noktasındaki konumu nedeniyle kesintilerle de olsa Geç Kalkolitik/İlk Tunç Çağ’dan (MÖ yaklaşık Dördüncü bin yıl) başlayıp Geç Bizans dönemine (MS yaklaşık XI. yüzyıl) değin süregiden iskân tarihi ile Batı Antalya yüksek yaylalarının en önemli araştırma alanını teşkil etmektedir.

Hacı Musalar Höyük’e ait arkeolojik kalıntılar ilk kez İngiliz Arkeolog J. Melaart tarafından 1954 yılında yayımlanmıştır. G. Bean ve R.M. Harrison 1960’lı yıllarda gerçekleştirdikleri ziyaretin ardından Höyük’ün Roma ve Bizans kaynaklarında Choma olarak anılan yerleşim ile özdeş olduğunu tespit etti. İzleyen dönemde Bryn Mawr Üniversitesi’nden M.J Mellink başkanlığındaki bir ekip tarafından Elmalı Ovası’nda gerçekleştirilen yüzey araştırmaları kapsamında Hacı Musalar Höyük de ziyaret edilmiş ve buradaki erken dönem yerleşime ilişkin ilk kapsamlı değerlendirmeler Ch. Eslick tarafından yayımlanmıştır. Bölgedeki arkeolojik kazılar Bilkent Üniversitesi’nde Prof. Dr. İ. Özgen başkanlığında 1993 yılında başladı, 2019 yılına değin aynı ekip tarafından sürdürülmüştür.

Hacı Musalar, 300 x 350 metrelik boyutu ve 13 metre yüksekliği ile Elmalı Ovası’ndaki en büyük höyük durumundadır. Günümüze ulaşan iyi korunmuş tabakaları 10 metre yüksekliğe ulaşan İlk Tunç Çağ evresine aittir. Özellikle kuzey ve batı yamaçlarda gerçekleşen kazılarda İlk Tunç Çağ’ın ilk üç evresine yerleştirilen 15 yapı katmanı tespit edilmiştir. Bu tabakaların her birinde standart bir plan gösteren balçıkla sıvanmış duvarlara sahip sıralı evler açığa çıkarılmıştır. Konutların içinde bulunan ağırşaklar ile kömürleşmiş tahıl taneleri, yerleşimcilerin tarım ve hayvancılığa dayalı bir geçim ekonomisine sahip olduklarının belgelenmesini sağlamıştır. Demir Çağ surunun altında korunmuş olan tabakalarda ise içinde bebek iskeleti bulunan bir küp mezar bulunmuş; hem küp hem de içinden çıkan mezar armağanları ile Orta Tunç Çağ’a ait olabileceği belirtilmiştir.

Hacı Musalar Höyük’te sınırlı sayıda buluntu ile temsil edilen Orta Tunç Çağ tabakalarının ardından Demir Çağ’a değin yerleşimde bir kesinti vardır. Uzmanlar, bu kesintiye Elmalı Havzası’nı sular altında bırakan doğal bir taşkının neden olmuş olabileceğini düşünmektedir. Her halükarda höyükteki iskân ancak MÖ yaklaşık VII.-VI. yüzyıl ile birlikte ortaya çıkmıştır. Çoğu, seramik çöp çukurları ya da sonraki dönemlere ait tabakalarda ele geçen çömlek parçalarından oluşan buluntular Hacı Musalar’ın gelişmekte olan ve çevresiyle bağlantılı güçlü bir Arkaik yerleşim olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. Bölgenin bu dönemlerdeki sakinleri Herodotos (I. 173; III. 90; VII. 77) tarafından Milyaslılar olarak zikredilen topluluklardan oluşmaktadır. Anadolu’nun geri kalan bölgeleri gibi Milyas ve Hacı Musalar Höyük/Choma’daki yerleşim de MÖ 545-334 yılları arasında Akhamenid yönetimi altına girmiştir. Kenti kuşatan taş temelli, 3.5-5.5 metre genişlik ve yaklaşık 3.45 metre yükseklikte sur duvarı bu döneme tarihlenmektedir. Hacı Musalar’daki yerleşimin Helenistik ve özellikle de Roma dönemi ile birlikte genişleyerek zenginleştiği görülmektedir. Kazılar, Roma döneminde kent merkezinin güney yamaca kaydığını ve kenti çevresine bağlayan karayolu güzergahının da yine bu alanda olabileceğini göstermiştir. Bizans döneminde Choma, Myra Metropolitliğine bağlı bir piskoposluk merkezidir. Hem yazılı kaynaklar hem de arkeolojik araştırmalardan anlaşıldığı kadarıyla kent bu dönemde yerleşim alanından ziyade dini bir merkez haline gelmiştir. Nitekim, höyüğün en üst kısmında yer alan ve Choma’da günümüze ulaşan anıtsal nitelikli tek yapı konumundaki kilise binası da bu döneme aittir.

Merkez Kilisesi olarak adlandırılan bu yapı MS yaklaşık V. yüzyılda yapılmıştır. Kilisenin ilk evresi mozaikli zemin, duvar freskleri ve yazıtlar ile atrium-sarnıç kompleksinden oluşmaktadır. MS VI. veya VII. yüzyıllarda yapı literatürde trikonkhos olarak adlandırılan üçlü bir plana dönüştürülmüştür. Kazı sonuçlarına göre, MS X. – XI. yüzyıllara değin yapı bir dizi onarıma daha odak olmuşve olasılıkla kubbeli, küçük bir bazilika olarak hizmet vermiştir. Öte yandan yapının hemen kuzeydoğu köşesinde içerisinde şarap üretiminde kullanılan preslere ait kalıntılar tespit edilmiştir. Höyükteki bir başka kilise kıyısındaki bir sarnıç ile birlikte batıda Demir Çağ surunun üzerinde yer almaktadır. Merkez kiliseden farklı olarak iç döşemi daha mütevazı bir donanıma sahiptir. Kuzey ve güney kanatlar pişmiş toprak ve seramik; apsis ve narteksi ise mozaik zeminle kaplandı. Kiliselerin içinde ve etrafında kişisel eşyalar ile ayinlerde kullanılan haçlar gibi kilise demirbaşları bulunmuştur. Öte yandan hem Merkez hem de Batı Kilise’nin çevresindeki kazılarda Bizans dönemine ait geniş defin alanları açığa çıkarılmıştır. Bu mezarlardan bazılarında kişisel eşyalara rastlanırken çoğu örnekte iskelet parçaları dışında herhangi bir buluntu ele geçmemiştir.

Referanslar

Özgen, İ. (2016). Hacı Musalar Höyük/Choma- Erken Tunç Devri’nden Bizans dönemine Kuzey Likya’da Bölgesel Bir Merkez İçinde; İşkan-Işık, H.- Dündar, E. (Editörler) Lukka’dan Likya’ya. Sarpedon ve Aziz Nikoloas’un Ülkesi. (ss. 318-335). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.