Baklava

Gastronomi

Çok ince yufkadan yapılan ve arasına ceviz, fıstık, fındık, badem, kaymak gibi harçlar konularak pişirilen ve üzerine şerbet dökülerek yapılan meşhur bir tatlı türüdür. Birçok ülke baklavayı kendi mutfak kültürüne dâhil etmeye çalışsa da, baklava en bilinen Türk tatlılarından biridir. Öyle ki Antep/Gaziantep baklavası, 2013 yılında Avrupa’da mahreç işareti almış bir üründür. Bununla birlikte, Türkiye’de Antep baklavası (2008 yılında), Tavas baklavası (2018 yılında), Sivrihisar muska baklavası (2018 yılında), Bartın beyaz baklavası (2020 yılında), Devrek beyaz baklavası (2020 yılında) ve son olarak Erzurum pekmezli baklavası (2021 yılında) coğrafi işaret belgesi alarak tescillenen baklava türleridir. Ancak, baklavanın ana merkezi olarak Gaziantep kabul edilmektedir.

Baklava, Osmanlı döneminde bayram, düğün ve özel kutlamalarda en çok tercih edilen tatlı çeşidi oldu. Özellikle XVII. yüzyıl sonlarında her ramazan ayının ortasında padişah tarafından Yeniçerilere tepsilerle baklava ikram edilir ve bu törene Baklava Alayı denilirdi. Günümüzde de baklava özellikle ramazan aylarında, kutlamalarda, özel günlerde (kız isteme gibi) vb. tercih edilen önemli bir tatlı çeşididir. Dolayısıyla Türk kültüründe baklava tatlısı, gerek uzun geçmişe dayanması gerekse önemli anlamlar ve ritüeller taşıması açısından önemli bir yere sahiptir.

Baklava sözcüğünün kökeni Türkçe’dir ve Eski Türkçe’de baklağu ya da baklağı olarak kullanılmıştır. Baklavanın tarihi konusunda farklı bilgiler bulunsa da, baklavanın kökeninin Orta Asya’ya dayandığı konusunda ortak görüş hâkimdir. Baklavanın ilk çıkış noktası, Orta Asya’da göçebe Türklerin yufkayı temel gıda olarak kullanması, yufkalar arasına çeşitli harçlar (kaymak, bal vb.) koyarak çok katlı biçimde hamurlu tatlılar yapmalarıdır. Türklerin Anadolu’ya gelmeleri ile birlikte özellikle baklavanın harcında bulunan fıstık, ceviz, fındık gibi malzemeler kullanılmaya başlanmıştır. Zamanla Osmanlı döneminde geliştirilerek günümüzdeki şeklini almıştır. Baklavanın Osmanlı döneminde ilk olarak 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet dönemine ait Topkapı Sarayı mutfak defterinde kayıtlara geçtiği ileri sürülmektedir. Baklava zamanla Osmanlı saray mutfağında çeşitlendirilmiş ve günümüzdeki halini almıştır. Osmanlı topraklarının bugünkü Türkiye toprakları dışında (Orta Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Kafkasya’nın bir kısmı) bölgeleri kapsamasından dolayı baklava farklı milletler tarafından da benimsenmiştir.

Baklava çeşitleri, genel olarak yapım ve görünüş açısından benzer olmasına rağmen içine konan harcı (Antep fıstığı, ceviz, fındık, badem, susam, kaymak vb.), verilen şekil ve kesiliş biçimine göre birbirinden ayrılabilmektedir. Baklavanın geçmişten günümüze değin birçok çeşidi ortaya çıkmıştır. En bilinen çeşitleri; fıstıklı baklava, cevizli baklava, şöbiyet, havuç dilimi, sarığı burma, saray sarması, cevizli bülbül, fıstıklı prenses, fıstıklı dürüm, fıstıklı dolama, kuşgözü, sütlü nuriye vb. artırılabilir. Nitekim baklavanın birçok çeşidi ve tarifi bulunmasına rağmen temel malzemeleri hemen hemen aynıdır. İki kilogram tepsi baklava yapabilmek için gerekli olan malzemeler şu şekildedir. Hamuru için; un (500 gram), nişasta (250 gram), yumurta (2 adet), tuz (1 çay kaşığı) ve su (140 gram) gereklidir. Baklava harcı için dövülmüş ceviz (250 gram) ve eritilmiş tereyağı (250 gram) gerekli malzemelerdir. Son olarak şerbeti için ise şeker (700 gram), su (350 gram) ve limon suyu (10 gram) gerekmektedir. Baklavanın yapılışında ise birçok tarif bulunmasına rağmen yapılması gereken adımlar benzerlik göstermektedir. Buna göre, ilk olarak hamuru için un, yumurta, tuz ve su yoğrulur. Yoğrulan hamur 50-60 gramlık bezelere ayrılır. Ayrılan bezeler aralarına nişasta serpilerek merdane yardımıyla açılır. Açılan hamur yarım saat civarında dinlendirilir ve üzerine nemli bir bez örtülür. Dinlendirilen hamurlar her katına nişasta serpilerek oklava yardımı ile tepsi büyüklüğünde mümkün olduğunca ince açılmalıdır. Fırça yardımı ile yağlanan tepsiye açılmış olan yufkaların yarısı serilir ve üzerine harcı (dövülmüş ceviz) yayılır. Geri kalan yufkalarda yine aynı şekilde harcın üzerine serilir. Baklavalar istenilen şekilde kesilir ve üzerine kalan tereyağı (sıcak olmamalı) gezdirilir ve 160 ⁰C ısıtılmış olan fırında 30-35 dakika pişirilir. Bununla birlikte, su, şeker ve limon suyu kaynatılarak (30 dk. kadar) hazırlanan şerbet, sıcak olarak pişmiş baklavanın üzerine dökülür. Dinlenmeye bırakılan baklava soğuduktan sonra servise hazır hâle gelir. Baklava, tek başına servis edilebileceği gibi dondurma ya da kaymak ile birlikte servis edilmesi yaygındır.

Baklava yapımı itibariyle zahmetli bir tatlıdır ve en önemli püf noktalarının biri, yufkasının ince açılmasıdır. Pişme noktasının zamanını belirleyebilmek, şerbetini iyi ayarlamak ve yedirmek baklava yapımında oldukça önemlidir. Ayrıca, baklavada kullanılan unun sert buğday unu veya özel amaçlı un olmasına dikkat edilmelidir. Kullanılan nişastanın ise sert buğdaydan elde edilen buğday nişastası olması gerekmektedir. Bununla birlikte, bazı tariflerde tereyağı yerine bitkisel sıvıyağ ya da katı yağ kullanılabilmektedir. Sonuç olarak, baklava yapımında kullanılan malzemelerin çeşidi, ölçüleri ve yapım aşamaları yöreden yöreye değiştiği gibi kişiden kişiye göre de değişebilmektedir. Geçmişte işe alınacak aşçının usta olup olmadığı pilav yaptırmanın yanı sıra baklava yaptırma ile de anlaşılmaktaydı. Hatta günümüzde yiyecek ve içecek işletmelerinde sadece baklava yapımından sorumlu baklava ustaları çalışmaktadır. Bu nedenlerden dolayı baklavanın kesin bir standart tarifini vermek güçtür. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Antep fıstıklı, İç Anadolu Bölgesi’nde cevizli, Ege Bölgesi’nde bademli, Karadeniz Bölgesi’nde fındıklı ve Trakya’da ise susamlı baklava yapımı yaygındır.

Standartlara uygun yapılan baklavanın duyusal özelliklerine bakıldığında; tepsideki baklavanın her bir dilimi her yönden altın sarısı renginde olmalıdır. Hem üstü hem de altı aynı renkte olmalı ve pişme farkı olmamalıdır. Ayrıca, kaliteli bir baklava yanık veya koyu renkte olmamalı, içine konulan Antep fıstığının görüntüsü zümrüt/çimen yeşili renginde olmalıdır. Çiğnendiği zaman ağızda donma ya da kaplama yapmamalı, şerbeti ve yoğunluğu sert olmamalı, boğazı yakmamalıdır. İyi bir baklava kendine özgü pişkinliği sayesinde ağızda kolayca dağılmalı ve erimelidir.

Yararlanılan Kaynaklar

Bilgin, A. ve Samancı, Ö. (2015). Türk Mutfağı. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı; Özbay, G. (2019). Güneydoğu Anadolu Bölgesi Mutfağı. İçinde; M. Sarıışık ve G. Özbay (Editörler), Ulusal Gastronomi ve Türk Mutfağı (Tarihçe, Hammadde, Ritüeller, Özgün Yemekler ve Reçeteler). Ankara: Detay Yayıncılık; Şavkay, T. (2000). Tatlı Kitap Türk ve Dünya Tatlıları. İstanbul: Şekerbank - Radikal; Türk Dil Kurumu (TDK). https://sozluk.gov.tr/, (Erişim tarihi: 07.03.2021); Türk Standartları Enstitüsü (TSE). https://www.tse.org.tr/Icerik/HaberDetay?HaberID=4900, (Erişim tarihi: 07.03.2021).