Antalya’nın batısında yer alan ilçe, Türkiye’nin en uç noktalarından birini oluşturmaktadır. Antalya Körfezi ile Fethiye Körfezi arasında bulunan ve Akdeniz’e doğru uzanan Teke Yarımadası üzerindedir. İlçenin güneyi deniz seviyesine yakın, kuzeyi ise dağlıktır. Alakır Çayı ile Gavur Deresi’nin dağlardan getirdiği alüvyonlu ova üzerinde yer almaktadır. İlçe, güneyden Akdeniz, doğudan Kemer, kuzeyden Korkuteli, batıdan Elmalı ve Finike ile çevrilidir. İlçe Antalya merkezine yaklaşık 100 kilometre mesafededir. İlçede havalimanı yoktur, ulaşım karayolu ile sağlanmaktadır. En yakın havalimanı, Fraport TAV Antalya Havalimanı’dır.

Yüzölçümü 1.253 kilometrekare olan ilçenin merkez nüfusu 2007 yılında yapılan nüfus sayımına göre 31.581, ilçe genelinin toplam nüfusu ise 65.904’tür. İlçe nüfusunun yüzde 80’i tarım ile geçinmekte, tarım sektörü ilçe ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. İlçede 1980’lerde gelişmeye başlayan seracılık ilçenin, Türkiye’nin sebze ihtiyacını karşılayan önemli bölgelerden biri olmasını sağlamıştır.

İlçenin ekonomisi büyük oranda tarıma ve hayvancılığa dayalı olsa da ilçedeki tarihi kalıntılar, doğal kaynak suları ve gür ormanlar turizm sektörünün de gelişmesini sağlamıştır. Başta Çavuşköy olmak üzere Beykonak ve Mavikent mevkileri turizm sektörünün geliştiği yerlerdir. İlçede A grubu toplam yedi seyahat acentası faaliyet göstermektedir. Tatil için gelenlerin konaklayabilecekleri biri beş yıldızlı olmak üzere bakanlık işletme belgeli 1.104 yatak kapasiteli iki adet turizm tesisi mevcuttur.

İlçedeki tüm turizm tesisleri Çavuşköy ve Mavikent mevkilerinde yer almaktadır. Yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan bu mevkiler dışında özellikle ilçe halkının kullandığı Obalar (Yazlıklar) Mahallesi de en önemli yazlık sayfiye merkezlerinden biridir. Ayrıca, yaz aylarında önemli turizm etkinliklerine ev sahipliği yapan ve yazlık ikinci konutların fazlalığı ile dikkati çeken mevkilerden biri diğeri Karaöz’dür. Deniz, kum, güneş turizmi ve doğal kaynakları ile bu mevki ilçe halkının yanı sıra yerli ve yabancı turistlerin de uğrak yeri haline gelmiştir.

Akdeniz kıyı şeridinin girintilere ve çıkıntılara sahip olması ilçede koy ve körfezlerin oluşmasını sağlamıştır. İlçenin sahil şeridi 30 kilometredir. En önemli kumsalları Kıyıbandı, Adrasan (Çavuş), Olimpos Koyu ve Kemer-Çıralı olup, turizm potansiyelinin en üst düzeye ulaştığı turizm alanlarıdır. Ayrıca, Kumluca Fener Halk Plajı, Kumluca Kent Parkı Halk Plajı ve Şah Inn Paradise olmak üzere mavi bayraklı üç plajı bulunmaktadır. İlçede; Olimpos, Corydella, Rhodiapolis, İdebessiois, Gagae gibi önemli antik kentler vardır. Özellikle, Olimpos çok fazla yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmektedir. 1991 yılında bu antik şehirde yapılan çalışmalar ve ortaya çıkarılan tarihi eserler, buranın tarihi ve turistik değerini daha da artırmıştır.

Kumluca, gür ormanları, bol kaynak suları, doğal köy yaşantısı ile her geçen gün artan sıklıkla yerli ve yabancı turistlerin daha fazla dikkatini çekmektedir. İlçede son yıllarda yayla turizmi de oldukça gelişme göstermiştir. Antalya’nın bunaltıcı sıcağından ve şehrin stresinden kaçan ziyaretçiler serin ve bol oksijenli yaylalara bir iki aylığına gitmekte ve buralarda konaklamaktadırlar. Günümüzde Kumluca yaylaları, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olmuştur.

Kumluca, yayla turizmi, av turizmi, doğa turizmi gibi turizm potansiyellerine sahiptir. Yayla turizmine ev sahipliği yapan yaylalardan bazıları; Karagöl, Altınyaka (Gödene), Göllü, Kırkpınar, Söğütcuması ve Beydağı yaylalarıdır. Bu yaylalardan ilçenin kuzeyinde yer alan Altınyaka yaylası, alabalık üretme çiftliği, sedir ormanları ve kaynak suyu ile yayla turizmi için en uygun mevkiidir. Yerli ve yabancı turistlerin sıkça ziyaret ettiği bir diğer yayla ise turizm bölgelerine çok yakın mesafede bulunan Söğütcuması Yaylası’dır. Bu yaylaya diğer ilçelerdeki oteller müşterilerini safari turları için getirmektedir. Yaz dönemi günübirlik ve hafta sonu gelip gidenlerle birlikte yaylada nüfus bazı günlerde 3.500 kişiye kadar ulaşmaktadır. Ayrıca ilçe halkının yaz aylarında sıklıkla tercih ettiği 1.400 metredeki Karagöl Yaylası da önemli turizm potansiyeline sahiptir.

İlçedeki en büyük akarsu Alakır Çayı, karstik kaynaklardan beslendiği için yazın da kurumadan akmaktadır. Bu çayın Karabük mevkiinde rafting yapılabilen yaklaşık üç kilometrelik bir parkur bulunmaktadır. İlçedeki doğal kaynaklar ve zengin yaban hayatı av turizmi potansiyelini de artırmaktadır. Özellikle yaban keçisi ve domuz avlamak için turistler bu bölgeyi tercih etmektedir. Av turizminin başlangıcı yaz sezonunun bitmesine denk geldiği için yılın 12 ayı turizm faaliyetlerinin yürütülebilmesinde önemli bir etkendir.

İlçede, dünyanın en uzun teleferiklerinden biri olan Tahtalı teleferiği yer almaktadır. Özel bir işletme tarafından yaptırılan bu teleferik, 40 dakikada 2.365 metredeki zirveye çıkmaktadır. Uygun hava koşullarında tüm Teke Yarımadası ve Antalya Körfezi bu teleferik ile net bir şekilde görülebilmektedir. Ayrıca yaz aylarında turistler gün içerisinde denize girdikten sonra bu teleferik aracılığı ile kayak yapmaya çıkmaktadır.

Kumluca her yıl çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle turizm hareketlerinin durgun olduğu aylarda yapılan etkinlikler, bölgenin yaz ayları dışında da turizm potansiyelini artırmaktadır. Bu etkinliklerden en önemlisi kış ayında düzenlenen ve geleneksel hâle gelen Geleneksel Deve Güreşleri yörük kültürünü tanıtma ve yaşatma amacını taşımaktadır. Bunun yanı sıra ilbahar aylarında düzenlenen Kum Enduro Yarışları ve Domatexpo ilgi gören diğer etkinliklerdir.

Kumluca tarih ve kültür amacıyla seyahat eden ziyaretçiler için de birtakım çekiciliklere sahiptir. İlçe, ilkçağlardan beri birçok devletlerin yerleşim alanı içinde yer almıştır. Bunlardan Likyalılar, Fenikeliler, Romalılar ve Selimler sırasıyla ilk yerleşip dağılan topluluklar olarak bilinir. Bölgede bilinen en erken kalıntılar Klasik Çağ kaya mezarlarıdır. Ayrıca, tiyatro, hamam, agora/stoa, sebasteion, tapınaklar, kiliseler, sarnıçlar, kenotaflar, nekropoller ve konutlar da kültürel çekicilikler arasındadır. En önemli kültürel çekiciliğe sahip mevki ise Olympos antik kentidir. Kuruluş tarihi Helenistik döneme kadar uzanan Olympos antik kenti, Likya bölgesinin doğusunda ve Antalya kent merkezinin 80 kilometre kuzeybatısında yer alır. Özellikle güney kentte ve nehrin iki yanında Helenistik duvar kalıntıları halen görülebilmektedir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nden kazı ekibi halen alandaki çalışmalarını sürdürmektedir.