Akalissus Antik Kenti

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Akalissus ya da Akalissos Antik Kenti, Antalya'nın Kumluca ilçesinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Kent, Limyra Antik Kenti’nden, yaklaşık olarak altı-yedi kilometre sonra Alakırçayı’nın (Limyros) batı yakasını takip eden yolun kuzey tarafında konumlanmaktadır. Akalissus günümüzde, yakınında yer alan köyün adıyla bağlantılı olarak Karacaören, Asarderesi, Asarönü ya da Gavuristanlık olarak anılmaktadır.

Kumluca’ya otuz kilometre mesafede, Doğu Lykia kentlerinden küçük bir yerleşim yeri olan Akalissus hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. Kent sarp bir dağ yamacında ormanlık bir alan içinde kurulmuştur. Bu kentin tarihçesiyle ilgili bilinenler oldukça kısıtlı olup kuruluş tarihi ile ilgili ancak isminden yola çıkılarak varsayımlarda bulunulmaktadır. Kentin adının etimolojik kökeniyle, dolayısıyla anlamıyla ilgili net bilgiler bulunmamasına karşın “Luwi” kökenli bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Kent adının sonunda yer alan –ss takısı kentin kuruluşuna dair ipucu sunmaktadır. Kentin kuruluş tarihi ile ilgili yeterli bilgiye sahip olunamamasına karşın Hellenistik dönem öncesinde kurulmuş olduğu düşünülmektedir. Antik kaynaklarda kentle ilgili verilere oldukça geç rastlanılmaktadır. MS VI. yüzyılda yaşamış olan coğrafyacılardan Hierokles’in Notitiae Episcopatuum adlı eserinde ve Byzantionlu Stephanos’un Ethnika adlı coğrafya sözlüğünde kentten bahsedilmektedir. Akalissus Antik Kenti’nin İdebessos ve Korma Antik kentleriyle birlikte, Roma İmparatorluk Çağı’nda, birçoğu Idebessos Antik Kenti’nde bulunmuş olan yazıtlardan öğrenildiği üzere üçlü kent birliği, “sympoliteia”, oluşturdukları tespit edilmiştir. Kentlerin birbirine eşit demoslarının olduğu, Akalissus ve Idebessos kentleri arasında ortak vatandaşlıkların olduğu ayrıca Idebessos, Akalissus ve Korma kentlerinin vatandaşlarının Lykia Birliği’nde görev almış oldukları yazıtlarla kanıtlanmıştır. Bunun yanı sıra yazıtlarda sadece Akalissus Antik Kenti’nde bir Boule’nin olduğu ifade edilmektedir. Sympoliteia -üçlü kent birliği- ile ilgili ortak kararların Akalissus’ta yer alan bu meclisten çıktığı yazıtlarda ifade edilmektedir. Akalissus’un sympoliteia’nın başında yer alan sözcü kent olması sympoliteia’nın birlik ile olan ilişkilerinde birliğin dilek ve isteklerini bu üç kente iletecek bir sözcüye ihtiyacı olması ile alakalı olmalıdır. Bu üç kentin birlik içinde bir oy hakkı olmalıydı. 

Akalissus’luların, MS 129 yılında Lykia bölgesine gelen İmparator Hadrianus için Korydalla ile birlikte İmparatoru selamlamak üzere Phaselis’e heykel diktikleri G. E. Bean tarafından aktarılmaktadır. Kent, Roma İmparatorluk dönemde, MS 141 yılında, Lykia bölgesinde meydana gelen ve birçok kenti yerle bir eden depremden zarar görmüş olmalıdır. Coulton, Aperlai ve Arneai’de olduğu gibi, Rhodiapolis’li hayırsever Opramoas’ın bir sympoliteia dahilindeki kentlere, sympoliteia’nın başındaki kente bağışta bulunmak suretiyle hasar gören yapılarının onarımı için maddi yardım yapmıştır. Bununla birlikte Akalissus’a yapılan bu yardımın birlik üyesi diğer sympoliteia’ların başında yer alan kentlere kıyasla oldukça az miktarda olduğu dikkat çekmektedir. Akalissus’a yapılan yardım sadece 3000 denarius’tur. Opramoas’ın yaptığı yardım miktarının azlığı kentteki yapıların depremden fazla zarar görmemiş olmasıyla ya da kentlerin boyutu ile alakalı olarak bu kente daha az yardım yaptığı öne sürülebilir. Akalissus Antik Kenti, İmparator Commodus Dönemi’nde (MS 180-192), sikkeleri üzerinde bulunmamasına rağmen, “Neokoros (νεώκoρος/νεωκόρος)” (tapınak koruyuculuğu) ünvanına layık görülmüştür. İmparator Gordianus III Dönemi’nde (MS 238-244) yirmi Lykia kentine sikke basma hakkı verilmiştir ki Akalissus sikke basan bu kentler arasında yer almaktadır. Kentin sikke basma hakkını nasıl elde ettiği ise varsayımlarda bulunulmasına karşın henüz tam olarak açıklanamamaktadır. Kentin birliğin başında yer alması sympoliteia’yı oluşturan üç kent adına sikke basmış olmalıdır. Bu döneme ait sikkeler üzerinde bu birliğe ait bir işaret ya da kentlerin isimleri yer almamaktadır. Sikkelerin ön yüzlerinde, başında defne çelengi yer alan İmparator III. Gordianus, arka yüzlerinde ise cepheden, ayakta uzun bir elbiseyle başının üzerinde hilal yer alan tanrıça ve dioskurlar; ayakta, ön cepheden iki sütunlu bir tapınak içinde elini öne uzatmış tanrıça; kısa elbiseli, sağ elinde mızrak sol elinde kalkan tutan atlı tanrı veya kahraman; ayakta, başı sola dönük, cepheden tasvir edilmiş başında polos ve sol elinde bereket boynuzu sağ elinde bir dümen tutan Tykhe ile ΑΚΑΛCCEΩΝ ethnikonu yer almaktadır. Yukarıda da tanımlandığı üzere Akalissus sikkelerinin arka yüzlerinde, tanrıça Tykhe, tanrı Apollon kullanılmış ayrıca daha çok İdebessos yazıtlarında yer alan Dioskurlara da yer verilmiştir. Bu tanrıların tasvirlerinin sikkeler üzerinde kullanılmış olması sympoliteia ile ilişkilendirilmekte ve yazıtlarla da kanıtlar sunulmaya çalışılmaktadır. Sikkeler ve yazıtlardan Akalissus Antik Kenti’nde Tanrı Apollon’a ait bir kültün varlığı anlaşılmaktadır. 

Akalissus Antik Kenti, Lykia Birliği’nde üç kenti temsil etmesine karşın kentten geriye oldukça sınırlı sayıda kalıntı günümüze ulaşmıştır. 1842 yılında, Lykia’ya yaptıkları yolculuklar sırasında birçok kenti ziyaret ederek, keşifte bulunan T. A. B. Spratt ve E. Forbes 3 Nisan’da Akalissus Antik Kenti’ne de uğramışlardır. Kentte yer alan kalıntıların çok büyük ve önemli olmadıklarından bahsetmekle birlikte yaklaşık olarak otuz tane lahit teknesi ile birlikte bazıları Hellenistik döneme diğerleri ise Orta Çağ mimarisine ait birçok duvar kalıntısının olduğunun altını çizmişlerdir. Bunun yanında iki adet erken Hıristiyanlık dönemine ait kilise kalıntısı tespit etmişlerdir. Lahitler üzerinde yer alan yazıtların oldukça tahrip olmasına karşın zorlukla kopyalarının alındığı özellikle belirtilmiştir. Bu yazıtların okunmasıyla birlikte burada yer alan kalıntıların Akalissus Antik Kenti’ne ait olduğu da anlaşılmıştır. Lahitler üzerinde yer alan tek bezeme örgesinin ise dairesel formlu bir kalkan motifi olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu kalıntılar dışında kentin kuzeyinde üzerinde herhangi bir mimari bezeme ya da yazıt bulunmayan dört veya beş adet kaya mezarı da tespit etmişlerdir. Spratt ve Forbes yolculuklarının devamında Akalisos’un batısında yer alan komşusu İdebessos (Kozağacı) Antik Kenti’nde yer alan lahitler üzerindeki yazıtlarda İdebessos Antik Kenti’nin ismi ile birlikte Akalissus Antik Kenti’nin ismine de yer verildiğine değinmektedirler. Kentten günümüze yoğun bir kalıntı katmanı ulaşmamış olmakla birlikte günümüze ulaşan kalıntıların işlevlerini, hangi yapıya ait olduklarını tespit etmek ise bugün oldukça güçtür. Kentte zeytinyağı üretiminde kullanılan bir adet trapetum teknesi de son yıllarda yapılan araştırmalar sırasında tespit edilmiştir. Bizans Dönemi’nde kentte St. Nikolaos’un amcasının manastırının yer aldığı belirtilmektedir. Ayrıca St. Nikolaos’un Sion’dan Akhalissus’a seyahat ettiği bilinmektedir. 

Referanslar

Bayburtluoğlu, C. (2004). Lykia. Homer Kitapevi, İstanbul; Çevik, N. (2008). Akalissos, N. Çevik (Ed.), Arkeolojisi, Tarihi, Doğası ve Tarımıyla: Kumluca içinde (s. 59). Kumluca Belediyesi Yayınları, Antalya; Hill, G.F. (1897). Catalogue of the Greek Coins of Lycia, Pamphylia and Pisidia. London, Oxford University Press; Spratt, T. A. B., Forbes, E. (1847). Travels in Lycia, Milyas, and the Cibyratis. London, John Van Voorst; Şahin, S. ve Adak, M. (2007). Stadiasmus Patarensis: Itinera Romana Proniciae Lyciae, Monographien zur Gephyra I. Ege Yayınları, İstanbul; Tek, A.T. ve Sancaktar, H. (2020). A Numismatic Riddle from Arykanda: The God of the Water Spring. Adalya 23: 311-341.