Doğal Yaşam Parkı
Kavram
-
2020
Son yüzyıl içerisinde artan nüfus ve sanayileşme, dünya genelinde tarıma açılan arazilerin ve insan yerleşimine konu olan kırsal–kentsel alanların hızla genişlemesine neden oldu. Bu durum, doğada yaşayan yabani hayvanların yaşam alanlarının hızla daralması, besin kaynaklarının azalması gibi sorunları gündeme getirdi. Öte yandan, artan sanayileşme ve kentleşme, insanın doğadan soyutlanması ve neredeyse doğada yaşayan bitki ve hayvanları tanıyamaz duruma gelmesi gibi bir durumu da ortaya çıkardı.
Başlangıçta insanın zorunlu ihtiyaçları için evcilleştirilen hayvanlar, zamanla insanların zenginlik ve güçlerinin bir göstergesi olan ve hayvanların adeta birer tutsağa dönüştüğü koleksiyonlara girdi. Zaman içerisinde geleneksel hayvanat bahçeleri oluşturuldu. Özellikle son yüzyılda ekolojik dengede meydana gelen değişimler, birtakım bitki ve hayvan türlerinin sayılarının azalması, türlerin varlığının tehlike altına girmesi veya türlerin yok olması, başta doğa severler olmak üzere insanların doğal yaşama ve canlı türlerine olan duyarlılığını arttırdı. Bu durum türlerin, doğal ortam şartlarına yakın koşullarda sergilenip varlığını sürdürdüğü canlı bitki kolleksiyonları (arboretum), akvaryumlar ve modern hayvanat bahçelerinin (biyopark, wildlife park, doğal yaşam parkı) tesis edilmesini sağladı. Bu alanlar, insanların ziyaret edip türleri tanımalarına imkân sağlayan, aynı zamanda türlerin korunduğu, eğitsel, bilimsel ve rekreasyonel faaliyetlerin de gerçekleştirildiği alanlardır.
Bu kapsamda doğal yaşam parkları, hayvanat bahçelerinin bir tipi olup, çeşitli hayvan türlerini koruyarak nesillerinin yeryüzünde devamını sağlamak, eğitim ve öğretimde yararlanmak, hayvanlar üzerinde bilimsel çalışmalara olanak yaratmak ve her geçen gün doğadan uzaklaşan insanların yaban hayvanları ve davranışlarını izlemelerine imkân tanımak üzere tesis edilmiş alanlardır. Doğal yaşam parkları, klasik hayvanat bahçelerinden farklı olarak, hayvanların doğal yaşam ortamlarındaki koşulların önemli ölçüde oluşturulmaya çalışıldığı alanlarda birbirlerine zarar vermeden yaşayabilen hayvan türlerinin (müttefik/dost türler) bir arada olduğu geniş bölümlerden oluşur. Bu bölümlerde hayvanlar görece serbest hareket edip yaşamsal faaliyetlerine devam eder. Doğal yaşam parkları, klasik hayvanat bahçelerine göre oldukça geniş alanlar kaplar ve çok daha fazla personel istihdamı ve ekipman gerektirir; bu nedenle de işletme maliyetleri nispeten yüksek olan alanlardır.
Doğal yaşam parkları, yabani hayvanların yaşadığı kırsal alanlar ile kentler arasında, kentlere yakın bir yerde yer alır ve hayvanların, her yaş ve cinsiyetten insanın oluşturduğu büyük kalabalıklara tanıtılmasına olanak sağlar. Bu yönüyle doğal yaşam parkları, büyük kalabalıkların yaban hayvanlarının yaşadığı kırsal alanlara sokulmasına mâni olmaktadır. Bu alanlar gerek hayvanların tanıtılması gerekse hayvanların doğal yaşam ortamları hakkında ziyaretçilere fikir vermeleri bağlamında eğitsel açıdan da büyük öneme sahiptir. Bazı doğal yaşam parkları aynı zamanda çeşitli bitki türlerini barındırmaları nedeniyle sadece hayvan varlığı değil bitki varlığı açısından da öneme sahiptir. Doğal yaşam parkları aynı zamanda insanların yürüyüş, piknik, dinlenme gibi rekreasyon ihtiyaçlarına da cevap vermektedir.
Türkiye’nin ilk doğal yaşam parkı, İzmir Doğal Yaşam Parkı’dır (Sasalı). Türkiye’nin ilk hayvanat bahçesi olarak 1937 yılında 18 dönümlük bir alanda kurulan Fuar Hayvanat Bahçesi, 2008 yılında Çiğli Sasalı’daki 425 dönümlük alana taşındı ve Türkiye’nin ilk doğal yaşam parkına dönüştürüldü. Türkiye’nin doğal yaşam parkı karakterinde kabul edilebilecek diğer hayvanat bahçeleri: 400 dönümlük bir alan üzerinde kurulan Antalya Hayvanat Bahçesi ve Doğa Parkı, 1.000 dönümlük bir alan üzerinde kurulu olan Gaziantep Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi, 206 dönümlük alan üzerine kurulu Bursa Hayvanat Bahçesi, 80 dönümlük bir alanda kurulu olan Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı’dır. Bu alanlardan Sasalı Doğal Yaşam Parkı, Darıca Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı ve Bursa Hayvanat Bahçesi Avrupa Hayvanat Bahçeleri ve Akvaryumlar Birliği’ne (EAZA: European Association of Zoos and Aquaria) üyesidir. Gaziantep Doğal Hayatı Koruma ve Hayvanat Bahçesi ise Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun alan olarak birinci, dünyanın üçüncü, Avrupa’nın ikinci en büyük hayvanat bahçesidir.
Referanslar
Günergun, F. (2006). Türkiye’de Hayvanat Bahçeleri Tarihine Giriş, I. Ulusal Veteriner Hekimliği Tarihi ve Mesleki Etik Sempozyumu Bildirileri, Prof. Dr. Ferruh Dinçer’in 70. Yaşı Anısına, Editör Abdullah Özen: 185-218; Özen, A. S. (2015). Küresel Zoo Çeşitliliğin Korunmasında Önem Taşıyan Hayvanat Bahçesi ve Akvaryum Birlikleri, http://docplayer.biz.tr/3375151-Kuresel-zoo-cesitliliginkorunmasinda-onem-tasiyan-hayvanat-bahcesi-veakvaryumbirlikleri.html, (Erişim: tarihi: 17.07.2019); Özkan, M. B., Hepcan, Ç. ve Hepcan, Ş. (2010). Yaban Hayatı. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü. Üniversiteliler Ofset; Turan Altuğ, İ. ve True Malkoç, E. (2017). Kentsel Bir Dış Mekân Olarak Hayvanat Bahçeleri: Türkiye’den Öne Çıkan Örnekler, ADÜ Ziraat Dergisi, 14(2): 23-28; Wayre P. (1967). The Role of the Wildlife Park in Nature Conservation, International Zoo Yearbook, 7(1): 232-235.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
https://www.worldwildlife.org/initiatives/wildlife-conservation, (Erişim tarihi: 07.06.2020); https://www.izmirdogalyasamparki.org.tr/, (Erişim tarihi: 07.06.2020); https://www.waza.org/, (Erişim tarihi: 07.06.2020); https://www.eaza.net/, (Erişim tarihi: 07.06.2020); Wayre P. (1967). The Role of The Wildlife Park In Nature Conservation, International Zoo Yearbook, 7 (1): 232-235.