-
2019
Köken olarak Sanskritçe’den geldiği ve Sû ile Pô kelime köklerinden türediği düşünülen çorba İngilizce ve Fransızca dillerinde soup olarak ifade edilmektedir. Bir diğer görüşe göre de Farsça’da tuzlu haşlama olarak belirtilmektedir. Beslenmede önem taşıyan çorba kelimesi; Orta Asya, Orta Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika bölgelerinde shor tuzlu ve ba haşlama kelimelerinin birleşmesinden oluşturuldu. Kafkaslar, Balkanlar ve Anadolu’da çorba, farklı telaffuz edilerek şorpa”, ciorba, şulpa, şorpo, çorba olarak adlandırılmaktadır. Tarihsel süreçte, ilkçağlarda ateşe dayanıklı kapların olmadığı dönemlerde hayvan derisinin içine su konularak ve içine kızdırılmış taşlar atılarak çorba pişirilmesine rastlanmaktadır. Ortaçağ’da da, et veya sebze suları ile yapılan dumanı tüterek yenen yemekten çorba olarak söz edilmektedir. Arkeolojik araştırmalar ilk çorbanın buğday veya bulgurdan yapıldığını göstermektedir. İçeriğinde birçok sebzeyi, tahılı barındıran iç ısıtıcı ve mideyi rahatlatıcı özelliği ile günümüzde de çok sevilerek tüketilmektedir.
Her öğünde rahatlıkla tüketilebilen çorbalar, Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Et suyu ile veya tavuk suyu ile pişirildiğinde daha lezzetli hâle gelen çorbalar; unlu, taneli ve süzme-ezme olarak üç gruba ayrılabilmektedirler. Bu çorbalara örnek olarak; tarhana, düğün, domates çorbaları, işkembe, paça, ezogelin ve mercimek ile sebze çorbalarını örnek verilebilir. Bazı çorbalar yumurta, süt ve yoğurt kullanılarak terbiye edilirler, böylece besin değerleri daha da artarak sağlığa yararlı hâle gelebilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda, gerek sarayda padişahın sofrasında, gerekse saray dışında halkın akşam yemeğinden sabah kahvaltısına çorbanın içildiğine kaynaklarda rastlanmaktadır. Hatta Evliya Çelebi’ye göre imaretlerde, tekkelerde, bazı kervansaraylarda, manastırlarda buğday çorbası pişirilir ve içilirdi. şerefli günler olarak adlandırılan dini gün ve gecelerde buğday çorbasının yerini pirinç çorbası alırdı. O dönemlerde İstanbul’da yaşayanların günde iki kez yemek yediği dönemde, çorbalar kuvvetli olmak durumundaydı ve hatta ana yemek gibi başlı başına yenmekteydi. Çorbalar, açlığın giderilmesinin yanı sıra doygunluk hissi ve yüksek tokluk veren her öğün içilebilen en önemli besin maddesidir. Günlük enerji alımını sağlayarak her insana hitap edebilen ve tercih edilen önemli bir yiyecek çeşididir.
Referanslar
Arlı, M., ve Gümüş, H. (2007). Türk Mutfak Kültüründe Çorbalar, ICANAS, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi; Ertaş, Y., ve Karadağ, M. G. (2013). Sağlıklı Beslenmede Türk Mutfak Kültürünün Yeri, Gümüşhane Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 117-136; Ricard, M. (2005). Soup and Satiety, Elsevier Pyhsiology Behavior: 739-747; Ünsal, A. (2011). İstanbul’un Lezzet Tarihi. İstanbul: NTV Yayınları Doğuş Grubu İletişim Yayıncılık ve Ticaret A.Ş.; Yerasimos, M. (2011). Evliya Çelebi Seyahâtnamesi’nde Yemek Kültürü. İstanbul: Kitap Yayınevi.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
www.chorbalar.blogspot.com, (Erişim tarihi: 13.10.2019); www.bencorbaseverim.com, (Erişim tarihi: 09.10.2019)