Ahlat Emir Bayındır Kümbeti

Doğal ve Kültürel Miras Kümbet

Van Gölü’nun kuzeybatısında, volkanik dağlar olan Nemrut ve Süphan’ın arasındaki platoda kurulan Ahlat kenti çok sayıda medeniyete ev sahipliği yaptı, Selçuklular döneminde ise Kubbetü’l İslam namı ile İslam dünyasının önemli bir merkezi konumuna ulaşmıştır. Moğol istilası karşısında büyük zarar gören şehir, 1472 yılında Akkoyunlu Türkmen beylerinden Emir Bayındır bin Rüstem (ö. 886/ 1481) tarafından fethedilmiştir.

Emir Bayındır, günümüzde İki Kubbe Mahallesi olarak adlandırılan bölgede tarihi Selçuklu Mezarlığı’nın kuzeyinde bir mescid ile Harabeşehir Mahallesi’nde bir köprü inşa ettirerek bölgedeki Akkoyunlu varlığını tescillemiştir. Mescidin iki metre kadar güneyinde yer alan türbe ise Emir Bayındır için eşi Şah Selime Hatun tarafından, 1481 (H.886) yılında inşa ettirilmiştir. Külah eteğini saran nesih kitabede Emir Bayındır hakkında kısa bir bilgi ile ölüm tarihi veriliyor. Kümbetin mimarının mescitteki kitabede ismi geçen Baba Can olduğu düşünülmektedir. Mimarin kökenine dair bilgiler tartışmalı olmakla birlikte, Azerbaycan veya Ahlat kökenli olduğunu sanılmaktadır.

Düzgün kesme taştan inşa edilmiş olan kümbet; kare bir cenazelik bölümü, onikigen formlu ziyaret katı ile konik bir külahtan oluşmaktadır. Birkaç basamak taş merdivenle inilen cenazelik bölümü kuzeybatı, güneybatı ve güneydoğu olmak üzere üç yönde birer küçük mazgal pencereye sahiptir. Kare altyapıdan onikigene dönüşen gövdeye geçişte köşeleri pahlanmış oturtmalık kullanılmıştır. Oturtmalık ile gövde arasındaki bir sıra zencerek ile iki sıra halat silme kuşak yapıyı sarmakta ve altyapının kitlesel görümünü az da olsa yumuşatmaktadır.

Yapının çokgen gövdesi Anadolu Türk mimarlığında nadir görülen bir uygulamayla açık ve kapalı olmak üzere iki farklı tasarıma sahiptir. Taçkapı cephesi kapalı iken, Van Gölü’ne bakan kısmı bodur sütunlarla oluşturulan açık bir seyir köşkü veya galeri biçimindedir. Buradaki sekizi bağımsız, ikisi duvara bitişik 10 sütun birbirine yuvarlak kemerlerle bağlıdır. Ancak güneydoğu tarafındaki bir düz lento ile bir sivri kemerli düzenleme genel akışa aykırıdır. Uzunlukları bir metre kadar olan sütunların planlanışında simetriye uyulmadığı da gözleniyor.

Anıtsal tutulan taçkapı yapının kuzeydoğusunda olup, girişe kot farkından kaynaklanan nedenlerle sağda altı, solda dört olmak üzere çift yönlü basamaklarla ulaşılıyor. Taçkapı, zarif burmalı sütunçeler ve iri mukarnaslı kavsaranın yanı sıra geometrik ve bitkisel kompozisyondan oluşan bezemelere sahiptir. Basık kemerli bir girişten yapının ziyaret katına ulaşılıyor. Yaklaşık beş metre çapındaki ziyaret mekânı kesme taş kaplamaya sahiptir. Sivri kemerli bir niş şeklinde olan mihrap basit mukarnaslar ve bir sıra zencerekli bordürle süslüdür. Sütun başlıklarındaki mukarnaslar ziyaret katının diğer süsleme örnekleridir.

Taçkapı cephesinin iki yanındaki alanlara sütun konulmayarak kapalı, ancak kitlesel görünümü kırmak için buraya nişler açılmıştır. Burada da simetrik düzen olmadığından girişin sol kısmında bir, sağ kısmına da geometrik motiflerle bezeli iki adet kör niş bulunmaktadır. Ayrıca yapının dış yüzeyinde, sütunların altlarına gelecek şekilde nişler açılarak cephede hareketlilik sağlanmıştır. Geometrik ve bitkisel kompozisyonlarla oluşturulan nişlerin bezemeleri benzer özellikler göstermektedir. Ancak bunlardan mihraba denk gelen kısım ana eksene göre bir miktar solda olup, bu bölümün biçimi ve süslemesi diğer nişlerden farklıdır. Bu kısım içi rumi ve palmetlerden oluşan sivri kemerli bir çökertme ve bunu üç yönde saran zencerekli bordürüyle dikdörtgen bir levha şeklindedir.

Kümbetin kasnağı silindir biçiminde olup, aşağıdan yukarı doğru bir sıra zencerek, bir sıra kitabe kuşağı ve üç sıra mukarnas diziyle dekore edilmiştir. İçten kubbe, dıştan ise yapının beden duvarından bir miktar taşan konik külah ile örtülü kümbet, taş bir âlem ile sonlandırılmıştır.

Türklerin mimarlık tarihi içerisinde oldukça köklü mezar anıtı geleneğine sahip olduğu sayısız anıtla tescil edilmiştir. İslamiyet öncesi dönemlerden başlayıp, İslamiyle birlikte şekil ve anlam değişikliği kazanan bu geleneğin bir parçası olan Ahlat Emir Bayındır Kümbeti kendine has uygulamalarıyla sıra dışı bir eserdir. Yapı sahip olduğu gömü katı, ziyaret bölümü ve üst örtü sistemiyle kümbet tipolojisinin XV. yüzyıl sonlarındaki bir örneğini oluştururken, ziyaret katının galeri şeklinde tasarlanmasıyla farklılığını ortaya koyuyor. Galeriyi oluşturan sütunların kısa tutulması ve simetriyi bozan uygulamalar kümbetteki yapısal aksaklıklar olarak değerlendiriliyor. Yapı genel hatlarıyla asimetrik ve masif bir görünüme sahiptir. Ancak tüm bu yapısal sorunlara karşın, Emir Bayındır Kümbeti kendi türünün ilk ve tek örneği olarak Anadolu Türk mimarlığı içinde özgün yerini almıştır.

Yararlanılan Kaynaklar

Arık M. O. (1969). Erken Devir Anadolu Türk Mimarisinde Türbe Biçimleri, Anadolu (Anatolia), XI (1967): 81-82. Sözen, M. (1981). Anadolu’da Akkoyunlu Mimarisi. İstanbul. Tuncer, O. C. (1991). Anadolu Kümbetleri II. Ankara; Altun, A. (1995). Emir Bayındır Mescidi ve Kümbeti. İçinde; Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (s. 125), Cilt-11. İstanbul. Uluçam, A. (2002). Ortaçağ ve Sonrasında Van Gölü Çevresi Mimarlığı II Bitlis. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. Kuleli, E. (2018). Ahlat Emir Bayındır Kümbetinin Mimari Niteliği ve Koruma Sorunları Üzerine Bir Çalışma, Vakıf Restorasyon Yıllığı, 2018: 17,6-23.