Kümbet
Doğal ve Kültürel Miras Kümbet
-
2024
Ölüye verilen değerin somut bir temsili olan mezar yapıları tarih süresince farklı formlarda inşa edilmiştir. İslam dünyası mimari geleneğinde türbe kavramıyla karşılık bulmuş daha büyük ölçekli mezar anıtlar, etimolojik olarak toprakla -turāb- olan bağı nedeniyle de genel bir isimlendirme üst başlığı olarak kapsayıcı yönüyle yaygınlık kazanmıştır. Kubbe, kümbet, kabir, meşhed, makam, gûr-hane, ravza, hâmuşhane, merkad, makābir, mazca, medfen, hâbgâh, vb. geniş bir isimlendirme yelpazesine sahip olan mezar yapıları mimarisi ve dönemine göre de farklı adlandırılmışlardır. Köken olarak Farsçaya dayanan kümbet (gunbed), kubbe ve gökyüzü kelimelerine karşılık gelmektedir. Yapıların kitabelerinde geçen tanımlamaların da zaman içinde değişime uğradığı görülmektedir. Örneğin Kayseri Döner Kümbet’in kitabesinde türbe ibaresi yer alırken, Ahlat’ta bulunan Emir Bayındır Kümbeti ise kitabede merkad olarak adlandırılmıştır. Tüm bu tanımlamalar arasında türbe, zamanla en kapsayıcı başlık haline gelmiştir.
Karahanlı ve Gazneli mimarisinin mirasçısı ve takipçisi olan Büyük Selçuklular eliyle ortaya konan ve gelişimini sürdüren kümbet mimarisinin bilinen ilk örnekleri arasında Tuğrul Bey dönemine tarihlenen Kümbet-i Ali ve Damgan’da Cihil Duhteran (Kırk Kız) kümbetleri sayılabilir. Selçukluların yaygınlık kazandırdığı bu mezar tipolojisi, zamanla Anadolu coğrafyasına taşınmış ve Anadolu Selçuklu Devleti ve Beylikler dönemlerinde de sık tercih edilmiş bir mezar anıt yapısı olarak varlığını sürdürmüştür. Başlangıçta tuğla malzemeden ya da taştan yapılan kümbetler, daha sonra Anadolu’nun sunduğu teknik imkânlar ve gelişmeler neticesinde yalnızca taştan inşa edilmeye başlanmıştır. Büyük Selçuklu dönemi örneklerine göre daha küçük ölçekli inşa edilen kümbetler, süsleme düzeni ve mimari uygulamalar yönüyle daha zengin ve rafine bir hal almıştır. Mezar yapıları arasında kümbet, plan anlayışı yönüyle diğer mezar anıtlardan bâriz bir biçimde ayrılır. Genellikle iki kattan oluşan kümbetler, üst katta ölüye dua ve anma için ayrılmış çoğunlukla bir mihrabından da bulunduğu bir ibadet mekânı olarak tanzim edilmiştir. Alt kat ise genellikle üst kat plan anlayışına uyumlu mumyalık, cenazelik ya da kripta denilen defin işleminin gerçekleştirildiği mezar odasından oluşur. Gövde kısım ise yine kümbete özgü konik ya da piramidal bir külahla örtülüdür.
Gövdenin sahip olduğu forma göre tasnif edilebilecek olan kümbetler, kabaca kübik gövdeliler, poligonal gövdeliler, silindirik gövdeliler ve dilimli gövdeliler olarak ayrılabilir. Yartı Kümbet (Serahs,1098) ve Kümbet-i Surh (Meraga,1148) kübik gövdeli kümbetlerin ilk öcüleridir. Anadolu’da Kayseri Melik Gazi Kümbeti (XII. yüzyıl sonları) ile Ahlat’taki Şeyh Necmeddin Kümbeti (1223), kübik gövdeleriyle bu tipin takipçileridir. Poligonal gövdeliler ise kendi aralarında sekiz kenarlılar, on kenarlılar ve on iki kenarlılar şeklinde ayrılabilir. Yukarıda ilk örnekler arasında sayılan Kümbet-i Ali (Abarkuh, 1057), Harrekân Kümbetleri (1067-1093) Nekkarehane Kümbeti (Rey, XII. yüzyıl) sekiz kenarlı kümbetlerin ilk temsilcileridir. Anadolu kümbet mimarisinde en yaygın tipi oluşturan sekizgen kümbetler, Erzurum Emir Saltuk Kümbeti (XII. yüzyıl ikinci yarısı), Divriği Sitte Melik Kümbeti (1194), Konya I. İzzeddin Keykâvus Kümbeti (1219), Kayseri Hunad Hâtûn Kümbeti (1260-1270), Niğde Hüdavend Hâtûn Kümbeti (1313) ilk etapta sayılabilecek yaygın biçimde tanınmış eserlerdir. On kenarlıların ilk örnekleri Nahcivan’da bulunan Mümine Hatun Kümbeti (1187) ile Meraga’daki Kümbet-i Kebuddur (1196). Anadolu’da bu tipin bilinen tek örneği Konya’daki II. Kılıç Arslan Kümbeti’dir (1178’den sonra). Her ne kadar Sivas’ta bulunan I. İzzeddin Keykavus türbesinin Şifahane damı üzerinde bulunan üst gövde kısmı on kenarlı bir yapıya sahip olsa da alt gövdenin kareye yakın dikdörtgen olduğu açıktır. Bu nedenle bu anıt mezarı doğrudan hem kümbet hem de on kenarlı şeklinde vasıflandırmak zorlama olacaktır. Çokgen gövdeli kümbet tipinin bir diğer biçimi on iki kenarlı olanlardır. Damgan Masumzade Kümbeti (1097), Anadolu’da Kayseri Döner Kümbet (1285), Erzurum Padişah Hâtûn Kümbeti (XIII. yüzyılın son çeyreği), yine Erzurum Karanlık Kümbet (1309) ve Gümüşlü Kümbetlerinin (XIV. yüzyıl başları) öncü yapısıdır. Silindirik gövdeliler de hem Anadolu’da hem de öncesinde gözlemlenen bir diğer yaygın gruptur. Cihil Duhteran (Damgan,1055), Resket Kümbeti (Mazenderan, 1106), Urmiye Se Kümbet (1184) Anadolu öncesi ilk örnekler olarak değerlendirilebilir. Anodolu’da Silindirik gövdeli kümbetlerin özellikle Ahlat ve civarında yoğunlaştığı görülmektedir. Ahlat ekolü olarak da adlandırılabilecek olan bu grup kümbetler arasında Hasan Padişah (1275), Hüseyin Timur(1280), Buğatay Aka(1281), Usta Şagirt ya da Ulu Kümbet (1285) gibi kümbetler taş işçilikleri, süsleme düzenleri ve görkemli yapılarıyla silindirik gövdelilerin en sanatlı ve rafine örnekleri arasında yer almaktadırlar. Son grup olarak değerlendirilecek dilimli gövdeli tipin hem Anadolu’da hem de Anadolu dışında yaygın olduğu söylenemez. Birkaç örnekle temsil edilmiş bu tipin Anadolu’da bildiğimiz tek örneği Tercan’daki Mama Hatun Kümbeti’dir (XIII. yüzyılın ortaları). Bir kuşatma duvarıyla çevrili kümbet, sekiz dış bükey dilimden oluşan bir gövdeye sahiptir. Anadolu dışında ise Rey Tuğrul Bey Kümbeti (1140) ve Doğu Radkan Kümbeti (XIII: yüzyıl) nadir örnekler arasında yer almaktadır.
Neticede Türk toplumunun önem verdiği ölü kültünün sonucu olarak mezar yapı geleneği içinde en yaygın temsilcileri olan kümbet yapıları bir toplumun kimliği ile özdeşleşmiş ve yayılmış abidevi anıt mezarlardır. Büyük Selçukluların öncülük ettiği Anadolu’da hem Anadolu Selçuklular hem de Beylikler tarafından yaygınlaştırılan bu mezar tipolojisi, Türk sanatının gelişim göstermesinde de öncü bir rol üstlenmiştir. Özellikle Osmanlı dönemi taş ve çini tezyinatının motif sözlüğünün kaynaklarından olan bu yapılar, Türk sanat ve mimarisinin özel yapıları arasında yerini almıştır.
Referanslar
Yararlanılan kaynaklar: Aslanapa, O. (2007). Türk Sanatı. İstanbul: Remzi Kitabevi; Önkal, H. (2015). Anadolu Selçuklu Türbeleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları; Saz S. (2022). ‘Türbeler’, Turist Rehberi ve Rehber Adayları için Anadolu’da Türk İslam Dönemi Mimari Yapılar (ss. 639-652). İçinde; Zorlu, Ö. vd. (Editörler). Ankara: Paradigma Akademi.