Yeşilçiftlik Kasabası

Yerleşim Merkezi Kasaba Yerleşimi

Yeşilçiftlik, Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesine bağlı bir kasabadır. Kasaba, Afyonkarahisar – Konya karayolu üzerinde; Afyonkarahisar’a 66, Konya’ya 162 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Nüfusu 2.500 civarında olan kasabada beş mahalle bulunmaktadır. Okuma-yazma oranı yüzde 100’e yakındır. Kasabanın batısında Batı Toroslar’ın uzantısı olan Sultandağları, doğusunda ise Emirdağları bulunmaktadır. Bu iki dağ sırasının arasındaki vadide yer alan çok sayıdaki yerleşimlerden biri de Yeşilçiftlik Kasabası’dır. 

Osmanlı döneminde daha çok Çiftlik karyesi adıyla bilinen yerleşim uzun yıllar Bolvadin’e, bir dönem de Akşehir’e bağlanmıştır. Son olarak Bolvadin’e bağlı olan kasabada 1952 yılında belediye yönetimi ihdas edilmiştir. İshaklı ile Çiftlik kasabasının 1958 yılında birleştirilmesiyle Sultandağı ilçesi kurulmuş. Zaman içinde belediye hizmetlerinden yararlanma ve kamu binalarının faaliyet göstereceği yerlerin seçimi konularında her iki yerleşimin sakinleri arasında anlaşmazlıkların yaşanması sonrasında 1972 yılında Çiftlik adı “Yeşilçiftlik” olarak değiştirilerek, Sultandağı ilçesine bağlı bir belediye yönetimi kurulmuştur. Halen aynı yönetim şekli devam etmektedir.

Kasabının kuruluş dönemi ile ilgili yazılı kayıtlar olmamakla birlikte ilk yerleşimlerin 1100’lerin ortalarına kadar gittiği sanılmaktadır. Bazı Haçlı ordularının bu topraklardan geçtiği bilinmektedir. Örneğin 1097 yılındaki Birinci Haçlı Seferi’nde, otuz bin kişiden oluşan Haçlı Ordusu Eskişehir, Emirdağ, Bolvadin yolu ile İshaklı’ya, buradan da Konya üzerinden 100 günde Suriye topraklarına ulaşmıştır.

Kasaba, İstanbul çıkışlı hac kafilelerinin Konya-Adana-Şam-Medine yolunda, Osmanlı’nın “Sağ Yol” diye tanımladığı güzergâh üzerindedir. Osmanlı döneminde Recep ayının on ikinci gününde İstanbul’dan hareket eden ve Mekke’ye yetmiş günde ulaşan Surre Alayları ve hac kafileleri Çiftlik köyünden de geçiyordu. Anadolu’nun önemli geçiş yollarının üzerinde bulunması dolayısıyla Anadolu Selçuklu Devleti vezirlerinden Sâhib Ata Fahreddin Ali tarafından Yeşilçitlik kasabasının merkezine iki kilometre uzaklıktaki İshaklı’ya 1249 yılında bir kervansaray yaptırılmıştır. 

Bölgedeki yerleşimlerin tarihlerinin Tunç Devri’ne kadar gittiği elde edilen buluntulardan anlaşılmaktadır. Türklerin bu coğrafyada görülmesi de muhtemelen bin yıl öncesine kadar gidiyor ama yörenin Selçuklu topraklarına katılması, 1116 yılında Bolvadin (Bolybotum) Savaşı sonrasında yapılan Bolvadin Anlaşması ile gerçekleşmiştir. Selçukluların, 1241 yılında başlayan Moğol saldırıları ile güç yitirmesini izleyen on yıllarda yöre dönemsel olarak farklı beyliklerin egemenlik alanına girmiştir. Yörenin Osmanlı topraklarına katılması Sultan Murat’ın 1362 yılında seksen bin düka altına Yalvaç, Karaağaç, Beyşehir, Seydişehir, Akşehir ve Isparta’yı Hamitoğulları Beyliği’den satın almasıyla gerçekleştiği büyük bir ihtimaldir. Bununla birlikte bölge, uzun süre Karamanoğlu Beyliği ile Osmanlı arasında çatışmalara sahne olurken, 1487 yılında Karamanoğlu Beyliği topraklarının bütünüyle Osmanlı topraklarına katılmasına kadar her iki Türk beyliği arasında sık sık el değiştirmiştir

Yazılı kaynaklarda Çiftlik köyünün adını ilk kez 17 Mart 1523 tarihinde Safa bin İvaz adlı kişinin evinden kaliçenin (küçük halı, seccade) çalınmasıyla duyuyoruz. Safa bin İvaz’ın kadıya yaptığı şikâyet sonrasında hırsızlıkla suçlanan Yusuf Bin Süleyman’ın suçu kabul etmediğini, kaliçeyi evine Halil bin İvaz'ın koyduğunu ileri sürdüğünü, ama bir tanık gösteremediğini de biliyoruz.

Öte yandan Yusuf Halaçoğlu’nun "Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar (1453-1650)" adlı altı ciltlik çalışmasında, o yıllarda Çiftlik köyü ve çevredeki mecralarda ikamet eden bazı aileler hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Halaçoğlu’nun çalışmasına göre, 1584 yılında Bennak sülalesine mensup beş, 1521-1523 yıllarında da Elvan Beğlü sülalesine mensup elli üç kişi Çiftlik köyünde yaşıyormuş.

Halaçoğlu, 1521-1523 yıllarında Kapucu Tatar sülalesinin (Bulgar Tatar Sülalesi) üyesi yirmi yedi kişinin Güvercinlik mezrasında, 1500 yılında Karanişi sülalesi üyelerinin Kuş Kuyusu, Bagra mezrası, Kızıl Kuyu ve Çoban Karaca’da yaşadığını belirtiyor. Yine aynı çalışmada 1521-1523 yıllarında Kuş sülalesinin Bagra mezrası ile Kuş Kuyusu mezrasında, 1554-1555 yıllarında Yavı sülalesinden elli kişinin Keçi Ağıl mecrası, Öbek Göçer ve Berik Virası mecrasında, 1500-1501 yıllarında Elvan Beğlü sülalesinden altmış yedi kişinin Safiler mecrası ile Otluk Burnu mezrasında ve 1500-1501 yıllarında ise Eşeklü Kürd sülalesinden 115 kişinin Bend Öyüğü ile Çemendere Yaylak mezrası’nda ikamet ettiği bilgileri yer alıyor.

Alman seyyah Ulrich Jasper Seetzen, 1803 yılındaki seyahatinde bu topraklardan geçmiş ve İshaklı hakkında “Anadolu’da Yolculuk” başlıklı seyahatnamesinde bazı bilgiler vermiştir:

“… bu köyün evleri kent evlerine benziyor ve sanırım önceleri burası zaten küçük bir kentmiş. Çünkü bir zamanlar çok güzel inşa edilmiş olan bir hanın (kervansaray) yıkıntıları hala duruyor. Han tamamen taştan yapılmış ve ortasında vaktiyle bir sıra mermer sütun bulunuyormuş. Oysa şimdi duvarlarından başka her yeri yıkılmış ve sütunlar parçalanmış. Belki de bu sütunlar daha eski binalardan alınmıştı, çünkü duvarın içinde de antik çağlardan kalma bir taş gözüme ilişti. Köyde de beyaz mermerden yapılma, Korint tarzında çok güzel bir sütun başlığı gördüm. Bu mermer parçasının içini oymuşlardı ve belki de bunu buğday başaklarını ezmek için kullanıyorlardı…”

Frierich Sarre’nin dilimize “Küçükasya Seyahati: 1895 Yazı” adıyla çevrilen seyahatnamesinde 1895 yılının İshaklı’sı ve çevresi epey ayrıntılı anlatılıyor: 

“Çay’dan hareket ettikten dört saat sonra küçük bir yer olan İshaklı köyüne vardık. Yolun güneyinde bir-iki kilometre ileride Sultan Dağları’nın ön sıraları platodan dimdik yükseliyor. Tepelerinden hâlâ karla kaplı Gelincik Ada zirvesi çıkıyor. Dağlardan aşağıya sayısız çay iniyor ve kuzeyde, çayırlar ve bataklık arazi arasında yüzeyi pırıl pırıl yanan Eber Gölü’ne karışıyor. Bu bataklık alan kışın dağın eteklerine kadar uzandığı için seyyah Ainsworth 1840 Kasımı’nda gölün güneyindeki araziden ancak suni bir set yardımıyla geçebilmiştir. Buna karşın yazın burası geniş haşhaş tarlalarıyla doluyor. Ama zaten Çay’dan Akşehir’e uzanan bütün alan tek bir bahçeyi andırıyor.

Şimdi tam haşhaş hasadı zamanı. Her yer çalışan, yeşil haşhaş tarlalarını kesen ve başlarda açtıkları çentikten akan özü tahta sopalarla kazımakla uğraşan köylülerle dolu. Böyle elde edilen afyonu, asma yapraklarına sarılı olan küçük kürelerin içinde pazara götürüyorlar. Bu kadar yaygın olan haşhaş tarlalarında her bir bitkinin aynı işlemden geçirildiğini düşünürsek, afyonun elde edilmesinin ne kadar yorucu bir iş olduğu anlaşılır. Bunun dışında, rengarenk elbiseler giyen halk tarlalardaki bitkiler arasında bu işi yaparken tablo gibi bir manzara çiziyor. 

Birkaç evden oluşan küçük İshaklı’da daha uzun bir süre dinlendik ve ben de bu süreyi, yine Selçuklular’dan kalan hanın fotoğraflarını çekmek için kullandım. Burada da her şey kalıntı halinde. Yarısı yıkılmış güzel bir taçkapıdan geçerek kare bir avluya giriliyor; avlunun ortasında kare planlı ve çapraz tonoz üzerine oturmuş bir yapı var. Herhalde eskiden ahşap bir merdivenle çıkılan üst katta (taş basamak kalıntısı yoktu) mescit yer alıyor.”

Frierich Sarre seyahatnamesine İshaklı ile ilgili birkaç fotoğraf da ekleyerek bugünlere değerli birkaç görsel belge bırakmıştır. Bu arada Evliya Çelebi’nin de bu güzergahtan 1648 yılında geçtiğini, Bolvadin’de fazla oyalanmadan  Çiftlik köyü topraklarından geçerek sekiz saatte Akşehir’e ulaşmış olmasına karşılık, bölge ile ilgili herhangi bir kayıt tutmadığını da belirtelim. 

Bu bölgenin bir başka özelliği de konargöçer aşiretlerin yaz aylarını geçirdikleri yerler arasında olmasıdır. Sultandağlarının Akşehir ile Çay ilçelerinin arasındaki ve dağın öte tarafında da Yalvaç’a bakan etekleri 1980’lere kadar Serik ve Manavgat ilçelerinin düzlüklerinde kışlayan Karakoyunlu, Çoşlu, Eski Yörük, Hacıbabalar, Töngüşlü, Saçıkaralı, Hacıhamzalı, Ötgünlü, Karatekeli, Sarıkeçili, Kötekli, Hacıahmetli, Recepli, Hacıveliler, Adıgüzelli, Elekli, Karaevli ve Honam yörükleri tarafından yaz aylarında yaylak olarak kullanılmıştır. Yörük aşiretlerinden zorunlu iskân sonrasında Bolvadin, Çay, Sultandağı ve Akşehir ilçelerinin merkezlerine ve köylerine yerleşen aileler olmuştur. 

Kasabada 1940’lardan beri ilkokul bulunurken, 1975 yılında bir ortaokul eğitim-öğretime açılmış ve ilkokul sayısı da ikiye çıkarılmıştır. İlerleyen dönemlerde kasaba halkının imece usulü ile inşa ettiği binada Endüstri Meslek Lisesi kurulmuştur. 1980’lerden itibaren kasabadan dışarıya göçün hızlanması ile ilkokul sayısı bire düşmüştür. Kasabada 1974'li yılların ortasında toplumcu bazı gençlerin öncülüğünde kütüphane kurulmuştur. Söz konusu kütüphane şimdilerde Kütüphaneler Genel Müdürlüğü’ne bağlı Halk Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. 

Yeşilçiftlik’in diğer bir özelliği de Eber ve Akşehir göllerine komşu olmasıdır. Kasaba arazisinin bir bölümünün Eber, diğer bir bölümünün de Akşehir Gölü’yle sınırı bulunmaktadır. Dolayısıyla kasaba halkından balıkçılık, kamış, kındıra ve kova gibi göl ürünlerinin hasadı gibi işlerle uğraşanlar vardı. Göllerde sazan, turna ve çapak adı verilen balıklar yetişmektedir. Her iki göl de son yıllarda önemli oranda küçülmüş; Eber Gölü bataklık haline gelirken Akşehir Gölü neredeyse yok olmuştur. Göllerden hasat edilen kamış, önceki yıllarda yapıların çatılarında ve kâğıt hammaddesi olan selüloz üretiminde kullanılıyordu. Kındıra ise hazır dokumada kullanılırdı. Şimdilerde hem kamış hem de kındıra kullanımı oldukça sınırlıdır.

Kasabada, adına “Gatırağaç” denilen ve örneğine az rastlanılan bir çukurluk alan vardır. Yüzyıllar içerisinde kasaba halkının evleri için kerpiç yapımı ve toprak teminini bu alandan tedarik etmeleri dolayısıyla oluşan bu çukurluk alanın uzunluğu yaklaşık yüz, eni seksen-doksan, derinliği de yedi-sekiz metre kadardır. Burası 1970’lerden bu yana futbol sahası olarak kullanılmaktadır.

Kasabanın ekonomisinde tarım ve hayvancılık önü çekmektedir. Yakın zamanlara kadar kasaba ovasının tamamında buğday ve arpa ziraatı yapılıyordu. Kuru tarım alanları olan tarlaların bir kısmı son otuz-kırk yılda kiraz, vişne ve elma bahçelerine dönüştürüldü. Son yıllarda bu meyvelere başka meyve türleri de eklendi. Eski dönemlerdeki kadar olmasa da günümüzde küçükbaş hayvancılık da yapılmaktadır. 

Yeşilçiftlik Kasabası, son yıllarda Türkiye’nin önemli kiraz tarımı yapılan yerleşimlerinden biri haline gelmiştir. Napalyon denilen, adını Bursa’daki Uluabat Gölü’nün eski adı olan Apolyont Gölü’nden alan bu kiraz, pazarı en geniş olan kiraz türlerinden biridir. Bölgedeki diğer yerleşimlerde daha eski yıllardan beri kiraz tarımı yapılıyor olsa da Yeşilçiftlik’te kiraz tarımının gelişmeye başlaması 1980’lerin ortalarına tekabül eder. Kasabada binlerce dönümlük alanda kiraz tarımı yapılmakta ve yetiştirilen ürünler genellikle yurtdışındaki pazarlara gönderilmektedir.

İçinde bulunduğumuz dönemde Yeşilçiftlik Kasabası’nda turizm bağlamında herhangi bir sektörel gelişme yoktur. Kasaba topraklarında birkaç yıl önce faaliyete geçen iki yıldızlı bir otel ile Sultandağı ilçe merkezinde dört belediye belgeli otel bulunmamaktadır Buna karşılık turizm anlamında geliştirilmeye uygun olan doğal ve sosyo-kültürel altyapı vardır. Geliştirilme potansiyeli olan turizm etkinlikleri arasında Sultandağları’ndaki Ege’nin en yüksek zirvesi olan Gelincik Ana’na yönelik daha çok dağcıların katıldığı 9,6 kilometrelik yürüyüş (trekking) parkuru turizme açılabilir ve yeni yürüyüş rotaları hazırlanabilir. Ek olarak, doğal ortamın fauna ve flora zenginliğine yönelik olarak kuş gözlemciliği, doğa fotoğrafçılığı ve bisiklet turizmi gibi alanlarda gelişim potansiyeli mevcuttur. Ayrıca agroturizm kapsamında balıkçılık, göl, köy, yayla ve tarım turizmi de geliştirilme potansiyeli olan alanlar arasında yer almaktadır. Öte yandan Büyük Taarruz’dan birkaç gün önce Akşehir’deki Batı Cephesi Komutanlığı’ndaki kuvvetlerin ve kurmay heyetinin Sultandağları’nın eteklerini izleyerek Şuhut ilçesine nakilleri, yüz yıl sonra tekrarlanmış ve 24-26 Ağustos 2022 tarihlerinde Zafer Yolu Yürüyüşü etkinliği olarak kutlanmıştır. Yürüyüş etkinliğinde söyleşiler, konser ve müzik gösterileri yer almıştı. Söz konusu etkinliğin geleneksel hale getirilmesinde yarar vardır. Son olarak da sûfî, şâir, âlim ve bilginlere ait mekânlara yönelik olarak İstanbul ile Konya arasında yürüyerek ve bisiklet ile gerçekleştirilen Sufi Yolu’nun geçtiği güzergahlar arasında Yeşilçiftlik Kasabası’nın da yer almaktadır.

Referanslar

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi (BOA), Dahiliye Mektubi (TS.MA.e) 1045 - H-29-04-929; Evliya Çelebi (2011). Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Cilt: 9, Kitap: 2). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Halaçoğlu, Y. (2009). Anadolu'da Aşiretler Cemaatler Oymaklar (1453-1650). Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; https://tr.wikipedia.org/wiki/Birinci_Ha%C3%A7l%C4%B1_Seferi, (Erişim tarihi: 24. 01. 2025); https://tr.wikipedia.org/wiki/I._Murad, (Erişim tarihi: 25. 01. 2025); https://www.lidergazete.com/yorkam-tam-kadro--aksehir-de-h103019.htm, (Erişim tarihi: 24. 01. 2025); Kozak, N. (2023). Yengeç Sepetinde Bir Ömür. İstanbul: Ekin Kitap; Özkul, K. (2020). İshaklı Kervansarayı, İçinde, Kozak, N. (Editör), Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/ishakli-kervansarayi (Erişim tarihi: 24.01.2025); Sanne F. (1998). Küçükasya Seyahati (Çev. Dârâ Çolakoğlu). İstanbul: Pera Turizm ve Ticaret A. Ş.; Seetzen, U. J. (2017). Anadolu’da Yolculuk (Cilt-2). (Çev. Selma Türkis Noyan). İstanbul: Kitapyayınevi; Tuztaş, A. H. (2005). Günümüzde Isparta’da Yaşayan Yörüklerin Siyasi ve Kültür Tarihleri (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul: İstanbul üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Yeşildağ, G. N. G. (2020). Surre Yolu, İçinde, Kozak, N. (Editör), Online Türkiye Turizm Ansiklopedisi, https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/surre-yolu (Erişim tarihi: 24.01.2025).