Surre Yolu
Doğal ve Kültürel Miras Kervan Yolu
Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
-
2020
Kelime anlamı kese, akçe kesesi, içine değerli eşya ve para konan kese olan Surre’nin terim anlamı Osmanlı Devleti tarafından her yıl Hac mevsiminde Haremeyn-i Şerîfeyn (Mekke ve Medine şehirleri) ve Kudüs-i Şerîf ahalisine gönderilen aynî ve nakdî yardımlar ile hediyelerdir.
Osmanlı döneminde Yıldırım Bayezid Han’dan itibaren her yıl Haremeyne gönderilen surre, bir devlet geleneği ve görevi haline geldi. Surre Emini başkanlığındaki Surre alayı İstanbul'dan yola çıkar, Hac kervanını güven içinde götürüp-getirir, Mekke ve Medine'de para ve hediye emanetlerini ilgililere dağıtır, Hac süresince güvenliği sağlar ve İstanbul'a dönerdi. 750-1258 yılları arasında Abbasiler döneminde başlayan Harameyn'e surre gönderilmesi; Fatimiler ve Eyyubiler’den sonra Osmanlılar tarafından devralınmış ve 1917’ye kadar devam ettirildi. Mekke ve Medine’den sonra Sultan II. Murad döneminde Kudüs’e ve Halîlü'r-rahman’a da surre gönderildir.
Önceleri katır ve develerle gönderilen Surre alayları 1864’ten 1908'e kadar denizden vapurla; 1908'den sonra da Hicaz Demiryolu'nun yapılması üzerine trenle gönderildi. Surre Alayının yola çıkış tarihi ve güzergahı Hac mevsimi, yol güvenliği, ulaşım araçlarının değişmesi gibi nedenlerle değişiklik göstermiştir. Örneğin İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan yola çıkan Surre Alayı Beşiktaş-Paşakapısı (Üsküdar), Harem, Gelibolu, Çanakkale, Bozcaada, Midilli, Sakız, Sisam, Rodos, Kıbrıs, Beyrut ve Şam’dan sonra nihayet Medine’ye, oradan da Mekke’ye ulaşırdı. Gereken nakil vasıtaların sağlanması ile alayın korunma ve emniyeti için, Beyrut ve Şam valilerine ayrı ayrı fermanlar gönderilirdi. Mekke Şerifi Surre Emini'ni karşılar, ziyaret ve törenler yapılırdı. Surre alayının İstanbul’dan Mekkeye ulaşması kullanılan araçlara göre 2,5 ay kadar sürer, kervan yaklaşık 4500 kişiden oluşurdu.
Surre yolculuğunda yolcular arasındaki görevliler ve tarihçiler geçilen yerlerin tarihi, coğrafi ve etnik durumu, tarım ve ticareti, buralardaki camii, medrese, tekke, kütüphane, kilise, manastır, havra, okul, dükkan, han, hamam sayısı gibi konularda detaylı bilgileri kayıt altına almıştır.
Surre yolunun üzerinden geçtiği şehirlerde, surre alayı karşılanır, hacıların gıda, hayvan gibi ihtiyaçlarını karşılanırdı. Surre alayının geçtiği güzergahın güvenliğine hususiyetle önem verildiğinden, diğer hacılar ve ticaret kervanları da bu güzergahı tercih ederdi. Surre alayının görevleri yol güvenliğinin yanında, sağlık, su ve konaklama hizmetlerini de kapsıyordu. Dolayısıyla Surre Yolu güzergahındaki bazı şehirler lojistik merkeze dönüşerek ekonomik gelişim açısından üstünlük kazanmıştır. Surre Yolu’nun yeniden canlandırılarak uluslararası bir kültür rotası olarak tescil edilmesi ekoturizm açısından önemli fırsatlar barındırmaktadır.
Referanslar
Atalar, M. (1994). Harameyn'e Denizden Surre Gönderilmesi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 32(1): 121-127; Şen, Ö. ve Sandal, E. K. (2017). Gaziantep İlinde Üç Yıldız Analizi Yöntemi İle Endüstriyel Kümelenme Analizi. Doğu Coğrafya Dergisi, 22(38): 39-62; Uslu, Ö. (2019). 1144 Numaralı Kudüs-i Şerif Surre Defteri (M. 1620-21/h. 1030) (Transkripsiyon-Değerlendirme) (Yüksek Lisans Tezi). Kırklareli: Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Uslu, Ö., (2019). 1144 Numaralı Kudüs-İ Şerif Surre Defteri (M. 1620-21/H. 1030) (Transkripsiyon-Değerlendirme) (Yüksek Lisans Tezi). Kırklareli: Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Arapça kökenli bir kelime olan ve sözlükte “İçine para ve değerli madeni eşyaların konulduğu kese” anlamına gelen Surre hac zamanından önce dağıtılmak üzere Haremeyn’e gönderilen eşya para, altın ve hediyeleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. İlk kez Abbasi Devleti tarafından başlatılan kutsal topraklara surre gönderimi tüm Müslüman devletlerce de kabul görerek devam ettirilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde ise gönderilen ilk surrenin 1389 yılında Yıldırım Bayezıd tarafından Edirne’den Haremeyn’e gönderilen 80.000 altın olduğu bilinmektedir. Osmanlı’da bu gelenek 1917- yılında İstanbul’dan son gönderilen surreye kadar devam etmiştir.
Surrelerin yola çıkışları büyük hazırlıklar gerektirmekte ve titizlikle yapılmaktaydı. Öyle ki surrelerin yola çıkışları büyük merasimleri dönüştüğü için surre alayları oluşturulmuş ve sadece bu alayların kullanacağı güzergâh olan surre yolları yapılmıştır. Surre alayı her yıl Recep ayının 12.günü yola çıkardı ve alayı yönetmek için padişah tarafından bir emin, bir kethüda ve bir kâtip tayin edilirdi. Surre alayı ile beraber hacı kafileleri de yola çıkar ve güvenliğin sağlanması içinde muhafız askerleri de görevlendirilmiştir.
Topkapı Sarayı’ndan yola çıkan alay “çekdiri” adı verilen gemilerle Sirkeci’den Üsküdar’a geçirilir ve alayın hareket noktası olan Üsküdar ile Kadıköy arasında bulunan İbrahim Ağa Çayırı adı verilen yere gelinirdi. Surre alayı burada dualarla uğurlanır, kervandakiler sevdikleriyle vedalaşırdı. Surre alayı sağ kol, sol kol ve orta kol olmak üzere üç farklı güzergâha sahip surre yolunu kullanırdı.
Alayın izlediği sağ kol; Üsküdar’dan başlayıp Eskişehir, Akşehir, Konya, Adana, Antakya, Halep ve Şam yolları üzerinden,
Alayın izlediği sol kol; Üsküdar’dan başlayıp, Gebze, İznik, Sapanca, Geyve, Hendek, Ayaş, Düzce, Bolu, Hacıhamza, Merzifon, Karahisar, Bayburt, Tercan, Erzurum ve Kars üzerinden,
Alayın izlediği orta kol ise yine Üsküdar’dan başlayıp Gebze, İznik, Sapanca, Geyve, Hendek, Ayaş, Düzce, Bolu, Hacıhamza, Merzifon, Amasya, Turhal, Tokat, Sivas, Malatya, Diyarbakır ve Şam üzerinden kutsal topraklara ulaşırdı.
1864 yılına kadar kullanılmaya devam edilen surre yolu güzergâhı masraflardaki artışlar neden gösterilerek bu tarihten sonra değiştirilmiş ve 1908 yılından itibaren yılına kadar surre alayı deniz yoluyla Beyrut’a oradan karayolu ile Haremeyn’e deniz yoluyla götürülmeye başlanmıştır. 1914 yılında ise I. Dünya Savaşı nedeniyle surre alayı Haydarpaşa’dan demiryolu ile Haremeyn’e gönderilmiştir. 1908 yılında Hicaz demiryolunun yapılması üzerine surre demiryolu ile gönderilmeye başlanmıştır. Son surre alayı 1917-1918 yılında Haydarpaşa’dan Şam’a kadar gidebilmiş fakat oradan geri dönmek zorunda kalmış ve böylece yıllardır süregelen surre geleneği son bulmuştur. 1919-1922 yılları arasında Sultan Vahdettin tarafından Haremeyn fakirlerine sadaka dağıtılmıştır.
Referanslar
Akgündüz, M. (2005). Surre-i Hümayun Geleneği ve İslam Toplumunu Kaynaştırmadaki Rolü, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, (22): 107-114; Atalar, M. (1999). Osmanlı Devleti’nde Surre-i Hümayun ve Surre Alayları. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları; Buzpınar, Ş. T. “Surre”. İçinde; TDV İslam Ansiklopedisi. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı yayını; Muzır, T. (2019). 1622 Tarihli Surre Defteri: Sultan I. Ahmed Vakıflarından Mekke ve Medine’ye Gönderilen Surre (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Konya: Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Atalar, M. (1999). Osmanlı Devleti’nde Surre-i Hümayun ve Surre Alayları. Ankara: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları.