UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası

YURTDIŞI KURUM-KURULUŞ UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası

İnsanoğlunun hayata bakış açısı, içinde bulunduğu sosyal çevre ve koşullara bağlı olarak şekillenir ve toplulukların kendilerine özgü kültürel değerlerini ve geleneklerini oluşturur. Gelenek, bireylerde aidiyet duygusunu güçlendirerek toplumsal bütünleşmeyi sağlarken, bireyin yaşadığı topluma ait olduğunu hissetmesine katkıda bulunur. Bu bağlamda, kültürün temel taşı olan geleneğin toplumsal hayattaki önemi yadsınamaz. Örf, adet, inanç ve davranışlar aracılığıyla kültürel kimlik şekillenirken; zaman içinde değişerek günümüze kadar ulaşan ve nesilden nesile aktarılan tüm maddi ve manevi unsurlar, kültürel miras olarak tanımlanır. Kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması sürecinde UNESCO’nun belirlediği kriterler ve yürüttüğü çalışmalar büyük bir rol oynamaktadır. UNESCO’nun kültürel mirasın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla oluşturduğu listeler ve gerçekleştirdiği kayıt altına alma faaliyetleri, farklı toplumların kültürel değerlerini yaşatmasına ve küresel ölçekte tanınırlık kazanmasına katkıda bulunmaktadır.

UNESCO, Birleşmiş Milletler bünyesinde eğitim, bilim ve kültür alanlarında faaliyet gösteren uzman bir kuruluş olarak, kültürel çeşitliliğin korunması ve Somut Olmayan Kültürel Mirasın (SOKÜM) sürdürülebilirliğini desteklemek amacıyla küresel düzeyde politikalar geliştirmekte ve çok taraflı iş birliklerini yönetmektedir. Kurumun bu yöndeki çabaları, 1972 tarihli Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi ile başlamış; zamanla somut olmayan mirasın korunmasına yönelik özel stratejilerin oluşturulmasına odaklanılmıştır. Tarihsel süreçte, "folklor", "geleneksel kültür", "maddi olmayan miras" ve "sözlü kültürel miras" gibi kavramlar, farklı dönemlerde koruma hedeflerini tanımlamak için kullanılmıştır. 1989'da yürürlüğe giren Geleneksel Kültür ve Folklorun Korunmasına İlişkin Tavsiye Kararı, bu tür unsurların korunmasının uluslararası toplum için taşıdığı önemi vurgulayarak, disiplinlerarası iş birliğinin temelini oluşturmuştur. 1990'larda artan akademik ve politik ilgi, 1994'te İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirası Başyapıtları Programı'nın başlatılmasıyla kurumsal bir boyut kazanmıştır. 2002-2003 yıllarında gerçekleştirilen hükümetler arası uzman toplantılarında ise, terminolojik bir uzlaşma sağlanarak "somut olmayan kültürel miras" ifadesinin evrensel kabul görecek kapsayıcı bir terim olduğu kararlaştırılmıştır. Bu gelişmelerin ardından 2003'te kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, toplulukların kuşaklar arası aktarımını sağladığı geleneklerin, ritüellerin ve yaratıcı pratiklerin korunmasına yönelik normatif bir çerçeve sunmuştur. Sözleşme, kültürel mirasın toplumsal uyum, karşılıklı anlayış ve küresel dayanışma için bir araç olduğunu; bu mirasın korunmasının insanlığın kolektif hafızasının sürekliliği açısından stratejik önem taşıdığını hükme bağlamıştır. Bu kapsamda UNESCO, kültürel ifadelerin canlılığını koruması için yerel aktörlerin katılımını teşvik eden ve etik ilkeleri önceleyen bir yaklaşım benimsemiştir.

Sanayileşme, kentleşme, turizm, göç ve çevresel tehditler, kültürel mirasın korunmasını zorlaştıran başlıca faktörler arasında yer almaktadır. Özellikle homojenleşen küresel kültür yapısı, birçok yerel geleneğin unutulmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, kültürel mirasın korunarak aktarılması, yalnızca geçmişin bir yansıması değil, aynı zamanda gelecek nesillere karşı tarihsel bir sorumluluktur. SOKÜM’ün sürdürülebilirliği için devletlerin ulusal envanterler oluşturması, eğitim programları geliştirmesi ve uluslararası iş birliğini teşvik etmesi beklenmektedir.Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında belirlenen beş temel alan; sözlü gelenekler ve anlatımlar(dillerin ve anlatıların kültürel mirasın taşıyıcısı olarak işlev görmesi), gösteri sanatları( müzik, dans, tiyatro gibi sahne sanatları),  toplumsal uygulamalar( ritüeller ve şölenler),  geleneksel bayramlar (törenler ve ritüeller),  doğa ve evrenle ilgili bilgi ve uygulamalar( geleneksel tarım, tıp ve ekolojik bilgiler)  ve el sanatları geleneği( zanaatkârlık ve geleneksel üretim teknikleri) olacak şekilde tanımlanmaktadır. SOKÜM’ün korunması yalnızca ulusal kimliğin sürdürülmesi açısından değil, aynı zamanda küresel ölçekte kültürel çeşitliliğin desteklenmesi açısından da stratejik bir gerekliliktir. Bu nedenle, politika yapıcılar ve araştırmacılar, yerel kültürel pratikleri küresel değerlerle uyumlu hale getiren sürdürülebilir stratejiler geliştirmelidir.

Referanslar

Rıdvan, A. K. ve Özçelik, S. (2024). Somut Olmayan Türk Kültürü Mirası Üzerine Bir Araştırma, The Journal of Academic Social Science, 155(155): 228-247; Kılınç, E. P. (2024). Türkiye’de Somut Olmayan Kültürel Mirasın Medyaya Yansıması ve Kültür Endüstrisi Sorunu, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (54): 453-469.; Akgün, M. U., Gürel, B. M., Koçoğlu, C. M.(2024). Bir Toplumun Hafızası: Türkiye'nin Somut Olmayan Kültürel Mirasının Önemi ve Geleceğe Aktarılması, Karaelmas Sosyal Bilimler Dergisi, 2(1): 49-66; Pehlivan, A. (2015). Açık ve örgün eğitim sosyal bilgiler ders kitapları ve öğretim programında somut olmayan kültürel miras ögelerinin incelenmesi (Yüksek Lisans Tezi). Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Ayrıca bkz.: UNESCO; Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi