Ebru Sanatı

Doğal ve Kültürel Miras Hediyelik El Sanatı Somut Olmayan Kültürel Miras UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası

İlk olarak nerede ve ne zaman yapıldığı bilinmeyen ebru sanatının Orta Asya’dan yayılmaya başladığı düşünülmektedir. Ebru, Orta Asya dillerinden Çağatayca’da “hare gibi, damarlı” anlamına gelen “ebre” kelimesinden türetilmiştir. İpek Yolu ile İran'a gelen bu sanat, burada “ebri” (bulutumsu, bulut gibi) olarak isimlendirilmiştir. Yine İran'da bir yakıştırma tamlaması olarak “âb-rû” (su yüzü) olarak anılmıştır. Türkler ile birlikte Anadolu'ya gelen sanat burada “ebru”, Batıda ise "Türk kâğıdı" olarak anılmaktadır.

Ebru sanatı; topraktan elde edilen, suda erimeyen doğal boyaların kitre denilen kıvamı artırılmış suya atın kuyruk kılı ve gül dalından yapılan fırçalar yardımıyla atılması veya “biz/bız” denilen aletler yardımıyla damlatılarak şekiller verilmesi, oluşan desenlerin asitsiz kağıtlara alınması ile yapılan geleneksel bir kâğıt süsleme sanatıdır.

Sanatın içeriğinin ve inceliğinin anlaşılması, geleneksel boyutlarının tanınması amacıyla yukarıda verilen tanımı irdelemek mümkündür. Ebru sanatı için kullanılan boyalar, doğadan toplanılan renkli topraklardan elde edilmektedir. Toplanılan topraklar destiseng (el taşı) aracılığıyla uzun süre ezilmekte ve ezme işlemi bittikten sonra kaplara alınarak bekletilmektedir. Yeterli süre bekletilmesinin ardından kullanım amacına göre su ve öd ayarları yapılarak kullanıma hazır hale getirilmektedir. Toprakların el taşı ile ezilerek boya haline getirilmesi meşakkatli bir süreç olması sebebiyle fabrikalarda ezilmeye, hazır boyalar tercih edilmeye başlanmıştır. Boyaların ayarlanmasında kullanılan öd, sığırın safra kesesinden elde edilmektedir. Kullanılan topraklar gibi ödler de hazır olarak satılmaya başlanmıştır. Ancak, geleneğe bağlı sanatçılar ödlerini kendileri toplamakta, geniş kazanlarda kaynatarak cam kaplarda muhafaza etmekledir.

Boyaların serpildiği/damlatıldığı ve üzerinde şekillerin verildiği kıvamlı suya kitre denilmektedir. Kitre en yaygın olarak dağlarda yetişen yabani keven otunun sakızından veya deniz kayaçlarında bulunan deniz yosunlarından elde edilmektedir. Elde edilen ürünler, bir ölçü dahilinde dinlenmiş, klorsuz suya eklenerek pürüzsüz hale gelene kadar karıştırılmakta ve dinlenmeye bırakılmaktadır.

Boyaların tekneye serpilmesinde kullanılan fırçalar yaşlı atın kuyruk kılından ve kurumuş gül dalından yapılmaktadır. Atın kuyruk kılı, boyayı tutması ve tekneye serpilen boyaların bulutumsu bir görüntü alması açısından kolaylık sağlamaktadır. Yaşlı atın kuyruk kılının tercih edilmesi ise, bu kılın genç atların kuyruk kılına göre daha sert olması ve bu sayede fırçanın boya içerisinde şeklinin bozulmaması, boyanın serperken kontrol edilebilmesine dayanmaktadır. Gül dalının kullanımına ilişkin küflenmeme, boyaya temas etmesi sebebiyle boya ayarını bozmama gibi gerekçeler belirtilmiş olmasına rağmen asıl sebebinin gülleri çok seven ebrucu Necmeddin Okyay’ın gül dalı kullanmış olması ve bu şekilde başlayan geleneğe bağlı kalınmak istenmesidir.

Tekne üzerine serpilen/damlatılan boyalar ve verilen şekiller ise belirli geleneksel ve modern yöntemlere göre uygulanmaktadır. Geleneksel ebruda; battal, gel-git, taraklı, şal, bülbül yuvası, hatip çeşitleri, karanfil, lale, sümbül, menekşe, papatya olmak üzere çeşitli çiçek motifleri yer almaktadır. Modern ebruda ise bu sayılan motifler farklı tekniklerde uygulanabildiği gibi kaplan gözü, İspanyol ebrusu gibi yaygın hale gelmiş teknikler de tercih edilebilmektedir. Ancak, geleneksel ve modern ebru uygulamalarının farklılığı kullanılan tekniklerin yanı sıra kullanım alanlarında da görülmektedir.

Ebru sanatı tarihsel sürecine bakıldığında; üzerine yazı yazmak, katı’ yaparken kesmek, ciltte yan kâğıdı ve defter kabı olarak kullanmak, cilt yapmak, hat levhalarının pervazlarını süslemek gibi amaçlarla kullanılmıştır. Hat, minyatür gibi diğer kitap ve süsleme sanatlarına yardımcı olarak kullanılan ebru sanatı, ilerleyen dönemde ayrı bir sanat haline gelmiş ve çerçeveletilerek duvarlara asılmaya başlanmıştır. Geleneğinde bir kâğıt süsleme sanatı olan ebru sanatı, ebru yapan kişilerin farklılık arayışları, farklı olma çabaları, ticari kazanç arzusu, ebru sanatına farklı sanat akımlarının gözüyle bakma gibi sebeplerle tekstil, deri, cam, seramik, ahşap gibi yüzeylere uygulanarak dekoratif amaçlı üretilmeye de başlanmıştır. Ebru sanatı, yaygınlaşmaya başlaması ile bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde çeşitli etkinliklere konu olmuş ve akademik çalışmalarda yer almaya başlamıştır. Geleneksel ve modern yöntemlerle üretimine devam edilen ebru sanatı, söz konusu etkinlikler sayesinde de turistik bir değer taşımaktadır.

Ebru sanatı, 2014 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesi’ne “Türk Kâğıt Süsleme Sanatı” olarak kaydedilmiştir.

Yararlanılan Kaynaklar

Barutçugil, H. (2016). Ebrudan Yeşerenler (Sergi Katalogu). Ordu: Yüce Tanıtım; Pelit, E. ve Türkoğlu, T. (2019). Somut Olmayan Kültürel Miras Değerlerinin Turizme Yansımaları: Ebru Sanatı Üzerine Bir İnceleme. Güncel Turizm Araştırmaları Dergisi, 3(1): 101-118. https://dx.doi.org/10.32572/guntad.463910; Pelit, E.ve Türkoğlu, T. (2020). Somut Olmayan Kültürel Miras Kaynaklarinin Turizm Çekiciliği Kapsaminda Değerlendirilmesi: Ebru Sanati Örneği, Journal of Recreation and Tourism Research, 7 (1): 1-30. http://dx.doi.org/10.31771/jrtr.2020.51; Türkoğlu, T. ve Baydeniz, E. (2022). Somut olmayan kültürel miras unsurlarının disiplinlerarası çalışmalara konu edilirliğinin incelenmesi: ebru sanatı örneği, Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 11(3): 1111-1125. https://doi.org/10.33206/mjss.999997.