Tralleis Antik Kenti

DOĞAL VE KÜLTÜREL MİRAS Antik Kent

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: NİL AYDUĞAN (2019) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: PELİN CANDAR (2025) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

Tralleis, Aydın Kestane Dağları’nın (Mesogis) güney eteklerindeki trapez biçimli kesik bir tepenin yüksek düzlüklerinde kurulmuş bir antik kenttir. Tralleis uygun iklim koşulları, doğal savunması ve verimli toprakları sayesinde antik çağın güçlü kentlerinden biri oldu. Coğrafyacı Strabon’a göre Tralleis, Argoslular ile Trakhialı bazı Traller tarafından kurulmuş ve ismini de buradan aldı bir Karia kentidir. Tralleis adı, ilk kez Xenophon’un Anabasis ve Hellenika adlı yapıtlarında Tralli adıyla geçmiş ve tarih içinde Tralles, Tralli, Tralla, Selukeia, Antiochia ve Calsaria gibi adlarla da anıldı.

Perslerin Lydia Krallığına son vermesinden sonra kent ve çevresinin yönetimi Persli Satrapların idaresine geçti. MÖ. V. yüzyılın sonu, dördüncü yüzyılın başlarında Sparta Orduları’na karşı koyacak kadar güçlü olan Tralleis, Aleksandros’a savaşmaksızın kapılarını açtı, daha sonra da Antigonos tarafından ele geçirildi. Seleukosların yönetiminde Seleukeia adını alan Tralleis, MÖ. III. yüzyılda sınırlı bir özerkliğe kavuşmuş ve hatta bronzdan sikkeler bastı. Roma ile Suriyeliler arasındaki savaşta Roma’ya karşı tavır alan bu kent, sonuç olarak Bergama Krallığı’na bağlandı ve Tralleis adını aldı. Bergama Krallığı’nın vasiyet yolu ile Roma’ya devredilmesinden sonra Tralleis, Roma yönetimine bırakıldır. MÖ 58 yıllarında gelişen kentte Strabon’un da belirttiği gibi birçok zengin, kültürlü ve değerli insanın yaşadığı bir yer haline geldi. MÖ. 26 yılında meydana gelen büyük depremde, Batı Anadolu’daki diğer kentler gibi Tralleis de tahrip oldu. Bizans İmparatorluğu döneminde yeniden kurulan kent, Türklerin Anadolu’ya girmesiyle Aydınoğulları Beyliği’ne, XV. yüzyılda ise Osmanlı yönetimine geçti..

İlk dönemlerden itibaren tarım, ticaret, dericilik, dokumacılık, seramik üretimi, zeytinyağı üretimi şehrin önemli geçim kaynakları arasında yer almıştır. Tralleis, verimli topraklarını ve doğal zenginliklerini iyi değerlendirerek refah içinde yaşamış ve ekonomik olarak Pergamon, Ephesos, Miletos ve Kyzikos gibi zengin kentlerle denk görüldü. Tralleis’te ilk arkeolojik kazılar, Carl Humann ve William Doerpfeld’ın başkanlığında 1888 yılında başladı; 1899, 1902, 1980, 1996 ve 2000 yıllarında devam etti. Ayasofya’nın mimarlarından Anthemios gibi birçok önemli mimar, heykeltıraş ve yontucunun yetiştiği Tralleis’te önemli eserler üretildi. Bu eserlerden bazıları (Eros Heykeli, Aphrodite Başı, Nypmh Yontusu, Pharnese Boğası, Ephebos Heykeli) kazı çalışmalarında ortaya çıktı. Çıkarılan eserler; Aydın Arkeoloji Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, Napoli Arkeoloji Müzesi, British Museum gibi yurt içi ve yurtdışı pek çok müzede sergilenmektedir.

Döneminin gelişmiş bir şehri olan Tralleis’te ayakta kalabilmiş yapılar içerisinde en bilineni üç kemerli olması nedeniyle halk arasında Üçgözler olarak adlandırılan, yapımına MÖ I. yüzyılda başlandığı düşünülen Gymnasium’dur. Yıllar içerisinde eklenerek büyüyen bu yapı bir süre idmanlar ve oyunlar için kullanılmış, sonrasında ise yalnızca hamam olarak faaliyet gösterdi. Yazılı kaynaklarda geçen diğer yapılar ise ciddi hasar görmeleri nedeniyle günümüze ulaşamadı. Bu eserler; askeri faaliyetler için kullanılmış olan Arsenal, Roma mezarı, Roma villası, sur duvarları, çeşitli dükkanlar, Piskoposluk Sarayı, Pergamon krallarının Tuğla Sarayı, Zeus Larasios Tapınağı, Asklepion Tapınağı, Nike Tapınağı, Dionysos Tapınağı, Konkordia Tapınağı, tiyatro, stadyum, agora ve Tralleis heykeltıraşlık okuludur.

Referanslar

Aydın Valiliği (2012). Aydın İl Tarihi. Ankara: Özyurt Matbaa; Erşen, D. (2013). Değer Biçilemeyen Hazineler Türkiye’nin Antik Kentleri EGE. İstanbul: Ekin Kitap; Freely, J. (2003). Türkiye Uygarlıklar Rehberi Ege Kıyıları (Çev.: T. Birkan, G. Koca ve A. Biçen). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; Dinç, R. (2003). TRALLEIS Rehber. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Strabon, G. (2012). Antik Anadolu Coğrafyası (Kitap XII-XIII-XIV), (Çev.: A. Pekman). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Tralleis Antik Kenti, https://aydin.ktb.gov.tr/TR-64436/tralleis.html, (Erişim tarihi: 29.10.2019)

2 / 2

Tralleis Antik Kenti, Aydın il merkezinin yaklaşık bir kilometre kuzeyinde, Kestane Dağları’nın güney yamaçlarındaki verimli bir plato üzerine kurulmuştur. Kuruluşunun, Argos’tan gelenler ile Tralleis halkı tarafından gerçekleştiği düşünülmektedir. Menderes Havzası’nın bereketli topraklarına hâkim bu kent, MÖ 334 yılında Büyük İskender’in Anadolu seferi sırasında ele geçirilmiş ve sonrasında Helenistik dönem krallıkları arasında el değiştirmiştir.

Bugün kentte ayakta kalan en dikkat çekici yapı, halk arasında “Üç Gözler” olarak bilinen, MS II. yüzyıla tarihlenen “gymnasion” kalıntısıdır. Bu yapı, antik dönemde eğitim, kültür ve spor faaliyetlerinin merkezi olmuştur. Ayrıca Roma dönemine ait hamam, tiyatro, agora ve stadyum kalıntıları da kentin tarihsel zenginliğini yansıtmaktadır. Günümüzde sürdürülen kazılarla, toprağın altında kalmış birçok yapı gün yüzüne çıkarılmaktadır.

Tralleis, antik çağda kaliteli deri ürünleri ve kırmızı renkli çanak çömlek üretimiyle ün kazanmıştır. Aynı zamanda heykel sanatında önemli bir merkez olan kent, ünlü heykeltıraşlar Apollonios ve Tauriskos’un yanı sıra Ayasofya’nın mimarlarından Anthemios’u da yetiştirmiştir. Tralleis’te bulunan “Farnese Boğazı” ve “Genç Atlet” adlı heykeller, antik sanatın dikkat çeken örneklerindendir.

Kentin ismi antik kaynaklarda hem Tralleis hem de Trallais şeklinde geçmektedir. Tralleis’in, Dor göçlerinden sonra, MÖ XIII. yüzyılda Trakyalılar ve Argoslular tarafından kurulduğu öne sürülmektedir. Kentin adının, Luwi kökenli “Tralla” kelimesi ile Eski Yunanca’daki “-eis” (halk, kavim) ekinin birleşiminden türediği düşünülmektedir.

Tralleis hakkında antik dönem yazarlarından Aphrodisiaslı Apollonios’un Peri Tralleon ve Mısırlı Kristodoros’un Patria Tralleon adlı eserler yazdığı bilinmektedir; ne var ki bu eserler günümüze ulaşmamıştır. XIX. yüzyılda bölgede araştırmalar yapan O. Rayet ve A. Thomas da Tralleis’in tarihine dair önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Her ne kadar Tralleis’in geçmişi Kalkolitik Çağ’a kadar uzansa da Herodotos ve Thukydides’in eserlerinde kentten söz edilmemiştir. Tralleis’in adı ilk kez Ksenophon’un Anabasis ve Hellenika adlı eserlerinde geçmektedir. Bu dönemlerde kent, önce Genç Kyros’un bağlı bulunduğu Pers Satraplığı, sonrasında ise Karia Satraplığı yönetimi altındaydı.

MÖ 334 yılında İskender’in seferi sırasında kent, Nysa ve Magnesia ile birlikte direniş göstermeden teslim olmuştur. Takip eden Diadokhoslar döneminde Tralleis, uzun süre Seleukoslar’ın hâkimiyetinde kalmıştır. I. Antiochos (MÖ 280–261) döneminde yeniden yapılandırılan kent, Seleukeia adıyla anılmıştır ve bu dönemde önemli bir siyasi ve askeri güç olarak Sparta ordularına karşı durabilmiştir. MÖ III. yüzyılda kısmi özerklik kazanarak kendi bronz sikkelerini basmıştır. MÖ 188’de yapılan Apameia Antlaşması sonrasında Roma hâkimiyetine giren Tralleis, Roma Krallığı'nın bir parçası olmuştur. Bu dönemde, kentin ekonomik gücünü simgeleyen ve oldukça değerli sayılan Cistophor tipi sikkeler basılmıştır. MÖ 133 yılı itibarıyla Tralleis, resmi olarak Roma İmparatorluğu topraklarına katılmıştır.

Roma döneminde Vitrivius ve Plinius, Tralleis’te Attaloslar döneminde tuğladan yapılmış bir saraydan bahsederler. Bu yapının Zeus Larasios rahibine ait bir ev olduğu düşünülmektedir. Mesogis Dağları’nda bulunduğu tahmin edilen, fakat henüz yeri tespit edilememiş olan Zeus Larasios Tapınağı ise Tralleis sikkelerinde tasvir edilmiştir. Ünlü heykeltıraşlar Apollonios ve Tauriskos, bu dönemde yetişmiş ve sanat tarihine damga vuran eserler bırakmıştır.

Roma’ya bağlandıktan sonra Tralleis, kültürel canlılığını korumakta zorlanmış; Pontus Kralı Mithradates’in Anadolu’daki isyan hareketlerine katılması sonucunda beş yıl boyunca ağır vergilere maruz kalmıştır. Ardından Pompeius, Julius Caesar ve Marcus Antonius dönemlerinde yeniden gelişmiş ve özellikle Nysa doğumlu yazar Pythodoros’un etkisiyle kent yeniden önem kazanmıştır.

MÖ 27-24 yılları arasında meydana gelen büyük bir depremle ciddi zarar gören Tralleis, Roma İmparatoru Augustus’un desteğiyle onarılmış ve bu dönemden itibaren “Caesarea” adını almıştır. Claudius ve Caligula dönemlerinde kente özgü orijinal ve kopya heykel örnekleri ortaya konmuştur. Bizans döneminde önemli bir piskoposluk merkezi hâline gelen şehir, XIII. yüzyılda Selçukluların egemenliğine geçmiştir. Sonraki Bizans ve Osmanlı dönemlerinde ise eski önemini büyük ölçüde yitirmiştir.

Günümüzde Tralleis’ten ayakta kalan tek yapı, MÖ III. yüzyıla tarihlenen gymnasiona ait tonozlu kalıntıdır. Bu yapı, kentin eski görkemini yansıtan önemli bir arkeolojik değere sahiptir.

Referanslar

Aydın KTB. (2025). https://aydin.ktb.gov.tr/TR-64436/tralleis.html, (Erişim tarihi: 04.04.2025).

Konuyla ilgili diğer maddeler için bkz.: