Tralleis Antik Kenti ve Kazıları

Arkeolojik Kazı

Aydın’ın kuzeyindeki Aydın Dağları’nın güney eteklerinde geniş ve yüksek plato üzerine kurulan bir antik kenttir. Uygun iklim koşulları, doğal savunması, sulak ve verimli toprakları Tralleis’in önemli bir merkez olmasını sağlamıştır. Antik çağın güçlü kentlerinden biri olmasında Büyük Menderes’in kuzeyi boyunca uzanan önemli ticaret yollarının üzerinde bulunması etkili olmuştur. Strabon’un Geographika adlı eserinde verdiği bilgilere göre Tralleis kenti, Aydın ilinin temelini oluşturmaktadır. Strabon’a göre Ephesos ve Smyrna gibi kentlerle aynı düzeyde olan Tralleis, Traller ve Argoslular tarafından kurulmuş ve ismini de Tralles adında bir Trak savaşçıdan almıştır.

MÖ 1200’lerde Deniz Kavimleri Göçü (Ege Göçleri) ile birlikte Tüm Batı Anadolu’nun yerleşme planı değişmiştir. Aydın ve yakın çevresinde de bu durum görülmüştür. Boğazlar yoluyla ya da daha güneyde Ege Denizi’nden geçerek Balkanlardan Batı Anadolu’ya gelen Traklar göçebelikten vazgeçerek Büyük Menderes Ovası’nın kenarlarına yerleşim yerleri kurdular. Göçebe kültürden yerleşik hayata ve tarım kültürüne yönelmelerinde tarıma uygun koşullar etkili olmuştur. Aydın’ın temeli olarak gösterilen Tralleis de bu yerleşimlerden biridir. Tralleis zaman içerisinde pek çok kez el değiştirerek Pers, Hellenistik Krallar, Makedonya ve Roma gibi dönemin siyasi güçlerinin egemenliği altına girmiştir.

MÖ 546’da Persler’in Lidyalılar’ın egemenliğine son vermesiyle bir süre Pers egemenliği altında kalan Tralleis antik kenti, MÖ 334’te Büyük İskender Anadolu’ya geçiş yaptıktan sonra diğer pek çok kent gibi kendi rızasıyla Makedonyalılar’ın egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender öldükten sonra ise komutanlarından Antigonos’un egemenliği altında kalmıştır. MÖ 281 yılına gelindiğinde ise MÖ 190 yılına kadar Suriye Krallığı’na (Selevkoslar) bağlanmıştır. Bu tarihten sonra ise varlığını Pergamon Kralığı’nın hâkimiyeti altında sürdürmüştür. Pergamon Krallığı'nın egemenliği altına aldığı tüm şehirleri vergiden muaf tutmuştur. Gelişmelerini destekleyerek iyimser bir yönetim politikası güttü. Nitekim bunun sonucunda Tralleis, bu dönemde kıymetli heykeltraşlık örnekleri verdi ve gymnasium, tiyatro ve büyük saraylar gibi önemli yapılar yaptırmıştır. Yine bu dönemde kıymetli sikkelerin basılması ekonomik yönden de zirvede olunduğunu göstermektedir. MÖ 133’ten itibaren Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine giren ve birkaç eyaletten oluşan önemli bir merkez olan Tralleis antik kenti, MÖ 26’da meydana gelen şiddetli bir depremden büyük zarar görmüştür. Doğu-Batı yönlü transit ticaretin sağladığı katkılar sonucunda hızla toparlanarak nüfusunu artırmış ve yeniden önemli bir merkez haline gelmiştir.

MÖ 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Tralleis antik kenti, Batı Anadolu’da yer alan diğer şehirler gibi eski önemini kaybetmiştir. Ticaret yollarının değişmesi Tralleis’i de olumsuz etkilemiştir. XIII. yüzyıl sonlarında Anadolu Selçukluları merkezi idaresinin Moğol hâkimiyeti altına girerek zayıflaması sonucunda Batı Anadolu’da bulunan uç beyleri kendi beyliklerini kurmuşlardır. Bunlardan biri olan Menteşe Beyliği, Doğu kökenli Türkmen göçleriyle iyice gücünü artırarak 1261 yılında akınlara başlamıştır. Karia sahillerini de içine alan akınlar sonucunda 1278’de Tralleis antik kentini kuşatmıştır. Tralleis akına uzun süre dirense de susuzluk nedeniyle 1282 yılında Türklere teslim olmuştur. Menteşe Beyliği’ne bağlı Aydın ve çevresi 1310 yılına gelindiğinde Aydınoğulları Beyliği’nin egemenliği altına girmiştir. Kent bu tarihten sonra manzarasının güzelliği nedeniyle Güzelhisar olarak adlandırılmıştır. Aydınoğlu Mehmed Bey şehre babasının adını vererek o tarihten sonra şehrin Aydın Güzelhisarı olarak anılmasını sağlamıştır.

Tralleis’ten günümüze kalan tek yapı Üç Gözler olarak adlandırılan Gymnasiuma ait tonozlu kalıntıdır. MÖ III. yüzyıla tarihlendirilen, eğitim, spor ve kültür açısından çağının önde gelen yapılarından olan Üç Gözler, kemer kalıntıları sebebiyle bu şekilde adlandırılmıştır.

Gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sonucunda kentte inşa edilen önemli yapıların büyük bir kısmının MÖ III. ve II. yüzyıl ortalarında yapıldığı görülmektedir. Bu dönemde yapılan en önemli yapılardan biri ise Pergamon krallarının Tuğla/Kiremit Sarayı'dır. Bu sarayın renginin ise politik sembol olduğu düşünülmektedir. Pergamon krallarının oturması için inşa edilen saray, Roma döneminde de kullanılmıştır.

Kentin diğer yapıları ise Roma dönemine ait bir hamam, tiyatro, agora, stadiumdur. Yapılan yüzey kazılarıyla birlikte kentin yer altında kalan kısımlarının gün yüzüne çıkarılmasına çalışılmaktadır. Yerli üretimi olan deriler ve kırmızı renkli çanak çömleği ile ünlenen kent, Ayasofya’nın mimarlarından Anthemios da yetiştirmiştir. Apollonios ve Tauriskos isimli iki büyük yontu ustasına ev sahipliği yapan kentte ele geçen eserler arasında Farnese Boğazı ile Genç Atlet heykelleri bulunmaktadır. Özellikle Hellenistik dönemde kültürel alanda iz bırakmış Tralleis’in özgün heykeltıraşlık eserleri dünyanın çeşitli müze ve özel koleksiyonlarında boy göstermektedir.

Adı ilk olarak Ksenophon’un Anabasis ve Hellenika adlı eserlerinde yer alan kentin, Herodotos ve Thukydides’in yapıtlarında bahsi geçmemektedir. Tralleis hakkında kaleme alınan başlıca eserler ise varlığı bilinse de ele geçmemiş olan Apollonios’un Peri Tralleon (Tralleis Üzerine) ve Mısırlı Kristodoros’un Patria Tralleon (Tralleislerin ülkesi) isimli yapıtlarıdır.

Tralleis’te yapılan ilk araştırmalar, XIX. yüzyılda Pococke, Texier ve Fellows gibi batılı gezginler tarafından gerçekleştirilmiştir. Tralleis antik kentini en kapsamlı şekilde araştıranlar ise, O. Rayet ve A. Thomas’tır. Çalışmaları kentin tarihi ile kent hakkındaki tüm antik literatürü kapsamaktadır.

Tralleis’te kazı başkanlığını Richard von Kaufmann’ın yürüttüğü ilk resmi kazı çalışmaları 1888’de başlamıştır. Kendisine Carl Humann ve William Dörpfeld eşlik etmiştir. Tiyatro, tiyatronun yakınındaki Apollon başının bulunduğu yerde ve Gymnasium’da yapılan kazı çalışması yaklaşık beş hafta sürmüştür.

1899’da meydana gelen deprem felaketinden sonra kentte yıkılan binaların onarım faaliyetleri için yetkililerin izni doğrultusunda kazı bölgesinden taş çıkarımı faaliyetleri başlamıştır. Hacı Halil Efendi gözetiminde gerçekleştirilen taş çıkarma çalışmaları esnasında tiyatronun bulunduğu alanın yakınında Ephebe, Karyatit ve Nymphe yontuları bulunmuştur. Tralleis’in en güzel yapıtlarının ortaya çıkarılmasının ardından Halil Edhem Bey İstanbul Müzesi yetkililerince Tralleis’e gönderilmiştir. 1902 ve 1903 yıllarında Halil Edhem Bey öncülüğünde yapılan kazı çalışmalarında Stoa ve Bazilika gibi önemli yapılar açığa çıkarılmıştır.

1980 yılından itibaren, Gymnasium’un bulunduğu alanda define kazıları gerçekleştirilmiştir. Kalabalık işçi gruplarınca gerçekleştiren bu define kazıları Tralleis antik kentinde yıkım ve tahribata yol açmıştır. Ayrıca kentin taş ocağı olarak kullanılması da tahribata neden olmuştur. Yüzyıl kadar süren bir unutulmuşluktan sonra Rafet Dinç başkanlığında arkeolojik kazılar yeniden başlamış ve 1996-2002 yılları arasında sistemli bir şekilde kesintisiz sürdürülmüştür.

2002 yılında kazı başkanlığına Prof. Dr. Abdullah Yaylalı getirilse de altı yıl sonra tekrar Rafet Dinç’e verilmiştir. 2009 yılının Temmuz ayında 1996-2002 yılları arasında ortaya çıkarılan Akropol, Arsenal ve Gymnasiumu kaplayan yoğun bitki örtüsünü temizleme faaliyetleri başlamıştır. 2010 yılında devam eden kazı çalışmaları esnasında, X-XIV. yüzyıllara ait tarihi şapel ile 40 tane mezarı içeren dönemin kutsal bir alanına ait kalıntılar ortaya çıkarılmıştır. Dinç’in belirttiğine göre iki buçuk ay süren çalışmalar sonucunda sayıları 43’ü bulan müzelik eser ve pek çok arkeolojik kalıntıya ulaşılmıştır. Dinç’in 2011 yılına ait değerlendirmesinde sayısız boru hattı ve su şebekelerinin varlığından söz etmektedir. Buna ek olarak Tralleis antik kentinin altında daha erken döneme ait bir şehrin daha varlığından söz etmiştir.

2015 yılında definecilerin yaptığı kazılar sonucu Arsenal isimli tarihi yapının demir kapısına zarar verilmiştir. Kente yönelik 2016’da başlatılan koruma çalışmalarında iki bin yıllık mezar odasına ulaşılmıştır. Bu mezarın içinde bir de mask ve birçok ölü hediyeleri bulunmuştur. Tralleis nekropolünde yapılan kurtarma kazılarında elde edilen çok sayıdaki terracotta, kandil, unguentarium ve oyuncak figürinler özel bir koleksiyonla Arkeoloji müzesinde sergilenmektedir.

Kazı alanında bulunan toprak saklama kapları, minik heykeller, sürahi, vazo ve kandil gibi günlük kullanıma yönelik eşyalar ile takılar Aydın Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen diğer arkeolojik buluntulardır. Ayrıca Hellenistik dönem Tralleis heykeltraşçılığının en güzel örneklerinden olan Athena büstü, Nike heykeli ve Satyr heykeli de müzede yer alan diğer önemli eserler arasındadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Gürgen, İ. (2015). XV.-XVI. Yüzyıllarda Güzelhisar Kazası (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Manisa: Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; https://aydin.ktb.gov.tr/TR-64436/tralleis.html, Erişim tarihi: 07.09.2020 14:45); Strabon (2012). Antik Anadolu Coğrafyası Kitap XII, XIII, XIV (Çev.: A.Pekman). İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Türkmen, H. (2004). Tralleis Kazılarında Bulunan Roma İmparatorluk Dönemi Sikkeleri (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Aydın: Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü; Uğur, A. (2003). Aydın Şehrinin Kuruluşu ve Gelişme Evreleri, Coğrafi Bilimler Dergisi, 7 (XX): 41-62; Üreten, H. (2014). Tralleıs: Augustus Neokratı (ΝΕΩΚΟΡΟΣ ΤΟΥ ΣΕΒΑΣΤΟΥ); Tarih Okulu Dergisi, XX: 333-390.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Dinç, R. (2004). Tralleis Rehber/Guide. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Yaylalı, A. (2007). 2006 Yılı Tralleis Antik Kenti Kazı ve Restorasyon Çalışmaları. 29. Kazı Sonuçları Toplantısı 1. Cilt. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı DÖSİMM Basımevi: 555-578; Yener, E. vd. (2015). 2013 Yılı Tralleis Kazıları. 36. Kazı Sonuçları Toplantısı 1. Cilt. Ankara. ss. 425-440.