Rhodiapolis Antik Kenti

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Rhodiapolis, günümüzde Antalya ili sınırları içindeki Kumluca ilçesinin iki buçuk kilometre kuzeyindeki Sarıcasu Mahallesi’nde, yaklaşık 300 metre rakımda kurulmuş bir antik kenttir ve Teke Yarımadası’nda yer alan Lykia Bölgesi sınırları içinde bulunmaktadır. MÖ IEA. yüzyıla tarihlendirilen antik metinlerde dahi Rhodiapolis’in ismini Mopsos’un kızı Rhodia’dan aldığı söylense de MÖ V. yüzyıla tarihlendirilen sikke ve kentin güneybatısında yer alan kaya mezarlarından birindeki Lykçe veriler, kentin isminin Wedrei/Wedrenehi olduğunu kanıtlar. Bu epigrafik kanıtlar, Rhodiapolis’in MÖ VII. yüzyılda bir Rodos kolonisi olarak kurulduğu görüşünü yalanlamaktadır. Şüphesiz kentin adının Rhodiapolis olarak değişmesi ve Hellenleşmesi, Hellenistik Dönem ile birlikte başlamış olmalıdır; Hellenistik Dönem öncesinde kentte herhangi bir Hellence yazıt ile karşılaşılmaması ve tam tersi ele geçen Lykçe veriler de bu düşünceyi desteklemektedir. Persleri mağlup ettikten sonra El-Hille yakınlarında vefat eden İskender’in ölümünün ardından, halefleri ele geçirilen toprakları kendi aralarında bölüşmüştür. Her Lykia kenti gibi Rhodiapolis de Büyük İskender’in haleflerinin kendi arasındaki çekişmelerden ötürü siyasi karışıklığın içinde yer almıştır. Önce Ptolemaios sonrasında ise Seleukos yönetimine giren Lykia Bölgesi, MÖ II. yüzyılda Roma Cumhuriyeti ve Seleukos arasında imzalanan Apameia Antlaşması sonucunda Rodos hakimiyetine girmiştir. Lykialılar bu hakimiyeti kabul etmeyerek, aralarında Rhodiapolis’in de bulunduğu bazı Lykia kentleri bir araya gelmiş ve federatif bir yerel yönetim olan Lykia Birliği’ni kurmuşlardır. Rhodiapolis’in Lykia Birliği adına kent sikkesi darp ettiği de bilinmektedir. Rodos hakimiyetinin sonlanıp bölgenin ve dolayısıyla Rhodiapolis’in tekrar Roma hakimiyetine girmesiyle beraber kentteki imar faliyetlerinin arttığı gözlemlenmektedir. Rhodiapolis’i diğer Lykia kentlerinden ayıran en önemli özellik, MS II. yüzyılda Euergetes sıfatına sahip Opramoas’ın burada yaşamış olmasıdır. Kentle alakalı bir diğer önemli şahsiyet ise Roma İmparatorluğu’ndaki birçok farklı kentte dahi tanınan, hekim ve rahip Herakleitos’tur. 

Kentteki yapılara bakıldığında diğer birçok antik kentte olduğu gibi hamam, tiyatro ve agora benzeri kamusal yapıların yanı sıra yalnızca Rhodiapolis’te rastlanılan bazı yapılar ile de karşılaşılmaktadır. Bunlardan en önemlisi, kentin en önemli vatandaşlarından birisi olan Opramoas’ın kendisi için inşa ettirdiği anıt mezardır. Tapınak cephesine sahip bu anıt mezarın önemi ise, anıtın üç tarafındaki duvarlarda kullanılan blokların yazıtlı olmasıdır. Bu yazıtlarda Opramoas’ın yapmış olduğu iyilikler ve bağışlar detaylı şekilde aktarılmıştır. Yazıtlar arasında, özellikle MS 141/142 yıllarında yaşandığı bilinen depremden etkilenen Lykia kentlerindeki yapıların onarımı için yapmış olduğu bağışlar dikkat çekmektedir. Yine kentin bir diğer ünlü vatandaşı hekim Herakleitos ile ilişkilendirilen Asklepion yapısı ise Lykia Bölgesi’nde bugüne kadar tespit edilen tek hastane kompleksidir. Asklepion yapısının kuzeyinde konumlanan ve Herakleitos’un sağlık tanrılarına adadığı Asklepios ve Hygeia Tapınağı da, şüphesiz bu hastane kompleksiyle birlikte ele alınmalıdır. Kentte yer alan bir diğer önemli yapı ise İmparator Hadrian Sebastaionu / Hadrianeum’dur. Bu yapılar, Roma imparatorlarının tanrılaştırıldığı dönemde inşa edilmiş ve vatandaşların, yapının atfedildiği imparatora saygılarını sunduğu yerlerdir. Rhodiapolis’e dair bir diğer ilgi çekici yapı grubu ise su ile alakalı yapılardır. Rhodiapolis’in denizden 300 metre yükseklikte bir tepede kurulmuş olması sebebiyle kentin su ihtiyacı yağmur sularının toplanmasıyla karşılanmıştır. Kentteki toplam sekiz devasa sarnıçtan en dikkat çekici olanları, agora’da yer alan dört sarnıç ile Asklepion’un merkezine konumlandırılmış iki sarnıçtır. Bu sarnıçlar, yapıların çörtenlerinden akıtılan yağmur suları ile dolmaktaydı. 

Rhodiapolis’in keşfi ve kente dair ilk çalışmalar XIX. yüzyılın ortalarında başlamıştır. Thomas Abel Brimage Spratt ve Edward Forbes’un bölgeye yapmış olduğu gezi neticesinde kaleme alınan “Travels in Lycia, Milyas, and the Cibyratis” isimli seyyahatname serisi sonrasında kentteki epigrafik kalıntılar araştırmacıların daha çok dikkatini çekmiş ve ardından ilk defa kapsamlı bir şekilde Otto Benndorf, George Niemann, Felix von Luschan ve Eugen Petersen’in yapmış olduğu “Reisen im Südwestlischen Kleinasien: Reisen in Lykien, Milyas und Kibyratis” isimli çalışma Rhodiapolis’i bilim dünyasında daha tanınır hale getirmiştir. Ernst Kalinka ve Rudolf Heberdey ise tamamen Rhodiapolis’teki epigrafik veriler ile alakalı çalışmıştır. Resmi olarak yapılan ilk yüzey araştırması Prof. Dr. Bülent İplikçioğlu tarafından gerçekleştirilmiş olmakla birlikte kentteki arkeolojik kazılar ise 2006 yılında Akdeniz Üniversitesi öncülüğünde başlatılmıştır. Kentteki arkeolojik kazı ve araştırmalar şu anda Antalya Arkeoloji Müzesi’nce yürütülmektedir.  

Referanslar

Akdoğu Arca, E. N. (2002). Lykia’lı bir Euergetes: Opramoas. İçinde; Likya İncelemeleri(ss. 79-90). İstanbul: Arkeoloji Ve Sanat Yayınları.; Çevik, N. (2008). Arkeolojisi, Tarihi, Doğası ve Tarımıyla Kumluca –Rhodiapolis. Antalya: Kumluca Belediyesi Yayınları; Şahin, Ö. (2022). Likya Bölgesi Deprem Tarihi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Yalvaç, U. (2022). Herakleitos of Rhodiapolis: Addenda et Corrigenda to TAM II 911. Libri, VIII, 1-3. doi 10.5281/zenodo.6133705.; Yılmaz Erkovan, N. (2017). Rhodiapolis Agora Ve Stoaları, Arkeolojisi, Rölöve ve Restitüsyonu. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). Antalya: Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.