Kültürel Çatışma

Kavram Sosyoloji

Bireysel olarak ele alındığında çatışma; birbiriyle uyuşmayan iki veya daha fazla güdünün aynı anda bireyi etkilediği anlarda ortaya çıkan durumdur. Kültürel farklılık ve geçiş süreçleri de kültürel çatışmayı tetikleyen unsurlardandır. Türk toplumu geleneksel kültürden, bilimsel düşünce merkezli çağdaş demokratik Batı uygarlığına geçişi yaşadığı düşünülürse, devlet düzeni (idare, yasaların yapımı ve uygulanması, eğitim, ordu) çağdaş Batı uygarlığının anlayış ve değerlerini temel aldığı halde, toplum yaşamı (çocuk terbiyesi, aile içi ilişkiler, komşuluk ilişkileri, ahlak anlayışı) geleneksel kültürü temel alır. Geleneksel kültürün anlayış ve değerleriyle, çağdaş uygarlığın anlayış ve değerleri arasındaki çelişki ve çatışma, günümüz Türk insanın en belirgin ve baskın psikolojik özelliğini oluşturur. Çok karmaşık tarih ve kültür koşullarında oluşmuş Türk toplumu ve onun insanlarının davranışlarının biçimlendirilmesinde bireyin içinde büyüyüp yaşadığı toplumun gelenek ve görenekleri, kültürü önemli bir rol oynar. Kültür belirli türden davranışları istenen, uygun, beğenilen davranışlar olarak pekiştirir; bazı tür davranışları ise yerer, aşağılar ve böylece zamanla söndürür. Böylece kültür son derece kudretli ve yaygın bir sosyal pekiştirme düzeni getirir. Bu düzene aykırı görüş, düşünce, yaşam tarzı ve fikirler ile karşılaşıldığında ise ortaya çıkan antlaşmazlıkların çatışmaları doğurduğu söylenebilir.

Bir kültürden, bir başka kültüre geçişte bulunan bireylerin, yeni kültüre uyum sağlamakta karşılaştıkları zorluklar, sıkıntılar, bunalımlar ve gösterdikleri tepkiler kültür şokunu oluşturmaktadır. Bu kavramsal içerik, kültürel çatışmanın sebepleri arasında yeni bir olay ve olgunun insanlarda oluşturduğu psikolojik korku, heyecan, şok ve panik durumunun da yer aldığı varsayımını ortaya çıkarır. Yeni kültürlere dâhil olan insanların kendi toplumsak kültürlerinde gösterdikleri davranış biçimleri bu yeni kültürel ortamda sarsılır ve bu durum onları rahatsız eder. İçinde yetiştiği kültürel ortamda öğrendiği davranışlar acımasızca saldırıya uğrar ve çeşitli sorunlarla karşılaşırlar; nasıl bir davranış içinde bulunmalarının uygun olduğu, herhangi bir şeye ihtiyaç duyduklarında nereye gidecekleri, nasıl giyinecekleri gibi konularda kararsız kalırlar. İnsanların kültürel şoka girmelerini engelleyen en önemli faktörlerden insan davranışlarının esnekliği ile farklar ve değişimler konusundaki esnekliği aynı zamanda olası çatışmaları da engellemiş olur.

Turizm sektöründe kültürel farklılıklardan kaynaklanan çatışmalara sıkça rastlanmaktadır. Çatışmalarda etkili olan en önemli kültürel farklılık dildir. Sektör çalışanlarının farklı dili konuşmaları, kendilerini ifade etmede zorluk yaşamalarına ve akabinde yanlış anlaşılma ve tartışmalara sebep olmaktadır. Çatışmalara sebep olan diğer kültürel faktörlerden bazıları ise etki derecelerine göre şu şekilde sıralanabilir; yiyecek yasakları, dinsel ayinler, temizlik eğitimi, ahlak, yemek, görgü, cenaze töreni, müzik, dans, aile, ticaret, bayram ve kutlamalar, eğitim, hukuk, kamu organizasyonları, statü farklılıkları ve benzeri. Yapılan araştırmalar, turizm sektöründe kültürel çatışmaların çözümü için, sektör yöneticilerinin çatışma meydana gelmeden sorunları engelleme eğiliminde olduğunu göstermektedir. Ayrıca problem çözme, farklılıkları yumuşatma ve çatışmanın olası etkilerini değerlendirme gibi farklı çözümlere de başvurulmaktadır.

Farklı kültürlerden pek çok turistin, turizm faaliyetlerine katılarak bir araya gelmesi, yerel halkla buluşması veya uluslararası markaların turizm sektöründe farklı milletlerden turizm personellerini birlikte istihdam etmesi gibi pek çok unsur kültürel çatışmalar için zemin oluşturmaktadır. Çatışmanın sonuçları incelenecek olursa; kişilerin birbirini düşman gibi görme olasılığı, stres ve bıkkınlık, iletişimde azalma ve bozulmalar, güvensizlik ve şüphe ortamı oluşabilir, kişilerin örgüte bağımlılığı azalabilir ve verimlilik düşebilir. İşletme yöneticilerinin, farklı kültürlerden gelen farklılıkları algılayabilecek vizyona sahip olabilmesi için bu farklı kültürlerle bir arada bulunarak bizzat tecrübe etmiş, çatışmalara objektif bakabilen bireyler olması önemlidir. Kültürel çatışmaların çözümünde, kültürel farklılıkların bir tehdit unsuru olarak algılanarak yok edilmesi veya azaltılması doğru bir yaklaşım değildir. Bu farklılıkların, kültürel zenginlik olarak algılanarak hoşgörü ortamı içerisinde benimsenmesi ve uyum yaratılması gereklidir.

Turizm faaliyetleri gibi, kültürel çatışmaya zemin hazırlayan bir diğer durum ise göçtür. İşçi göçü ve göçün, vatandaşlık, entegrasyon, yasal ve sosyal güvenlik problemleri, kültürel karşılaşma ve çatışma, seyahat ve serbest dolaşım, ırkçılık gibi çeşitli boyutları hakkında çok geniş yerli ve yabancı literatürün bulunduğu bilinmektedir. Göçmenlik deneyiminin bir kısmı ne yazık ki kültürel çatışmaları içermektedir. Bu hususta da yine farklı milletten insanların sosyokültürel kimlik algılamaları ve dini yaşayışları farklılık göstermekte ve antlaşmazlıklara sebep vermektedir. Göçmenlik tecrübesinin öznesi olan bireyler, bu süreçte pek çok maddî-manevî sıkıntı, çatışma ve dramlara maruz kalmakla birlikte, yabancı bir kültürle karşılaşma ve ilişki kurmanın zorluklarıyla baş edebilme ve burada yeni bir hayatı inşa edebilmenin pratiklerini de sergilemek durumundadır.

Kültürel çatışmalarda önemli olan etnik kimlik çok boyutlu bir yapı olup, içerisinde grup üyeliği, bireysel imaj, etnik ilişkiler, daha büyük kültürel ilişkiler, grup içi ve gruplar arası tutum konularını barındırmaktadır. Daha spesifik olarak, etnik kimlik, bir kişinin kendi etnik grubuna ve daha büyük kültürüne yönelik tutum, duygu ve algılarının bir bileşimi olarak kavramsallaştırılır. Ayrıca grup içi / grup dışı etkileşimlere yönelik olumlu ve olumsuz tutumları da içerir. Etnik kimlik belirginliği, bireylerin etnik kökenlerini ne derece önemli tuttuğunu içerir. Bu noktada, insanların kendi kültürünü ve değer yargılarını diğer kültürlerden daha önemli görme derecesi, kültürel çatışmaların doğma ihtimali hakkında da bilgi verebilir. Kişiler etnik kimliğine aykırı düşen her türlü kültürel değer, yaşam biçimi, giyim, yemek vb. ile uyum halinde yaşamayı bilir ve hoşgörülü olabilirse, kültürel çatışmaların önüne geçilmekle kalınmaz bu bir avantaja çevrilerek yeni kültürleri tanımak, globalleşen dünyaya ayak uydurmak ve turizm faaliyetlerini daha barışçıl bir ortamda verimli sürdürebilmek mümkün olur.

Referanslar

Asunakutlu, T. ve Safran, (2004). Kültürel Farklılıklardan Kaynaklanan Çatışmalara Yönelik Bir Araştırma, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6(1): 26-49; Berry, J., Kim, U., Power, S., Young, M., Bujaki, M. (1989). Acculturation Attitudes in Plural Societies, Applied Psychology, 38: 185-206; Cüceloğlu, D. (1991). İnsan ve Davranışı. İstanbul: Remzi Kitabevi; Çelik, C. (2008). Turks in Germany: Permanent Alienation, Cultural Conflict and Religion, Milel ve Nihal, 5 (3): 105-142; Encyclopedia Americana, (1975). Cilt: 6.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Ting-Toomey, S., Yee-Jung, K. K., Shapiro, R. B., Garcia, W., Wright, T. J., ve Oetzel, J. G. (2000). Ethnic/Cultural Identity Salience and Conflict Styles in Four US Ethnic Groups. International Journal of Intercultural Relations, 24 (1): 47-81.