Klinik Balneoloji
Kavram Sağlık Yönetimi
-
2019
Balneoloji, banyo anlamına gelen Latince kökenli “balneum” kelimesinden türemiş olup, kısaca banyo bilimi anlamına gelmektedir. Balneoloji, toprak, yeraltı ve üzeri su ile iklim kaynaklı doğal tedavi edici etkisi olan faktörlerin bilimidir. Başlıca balneolojik kaynaklar, çamurlar, termal ve mineralli sular ile gazlardır. Balneoloji, kimya, fizik, biyoloji, hidroloji, klimatoloji, jeoloji ve tıp gibi birçok bilim dalını içeren çok disiplinli bir bilim alanıdır.
Klinik balneoloji, balneolojik kaynakların bilimsel olarak belirlemiş yöntem ve kurallarla, tekrarlanan belli aralıklarda tanı-tedavi, rehabilitasyon, korunma ve kozmetik amaçlı kullanılmasıdır. Klinik balnelojide kullanılan yöntemleri başlıca, balneoterapi (balneolojik kaynaklarla uygulanılan banyo kürleri), hidropinik tedavi (balneolojik kaynaklarla içme kürleri), balneolojik inhalasyon tedavisi (balneolojik kaynaklarla solunum kürleri), peloidoterapi (balneolojik kaynaklarla çamur kürleri) ve balneolojik kaynaklarla yapılan tedavi amaçlı yıkamalar, lavajlar, gaz uygulamaları olarak sıralamak mümkündür. Uygulanacak olan kürlerin sıklığı ve süresi, hastanın klinik durumu ve balneolojik ajanın kimyasal ve fiziksel özelliklerine göre değişmektedir.
Klinik balneoloji, hemen hemen tüm sistem hastalıklarıyla ilgilenmektedir. Bu hastalıkların başında, romatizmal ve cilt hastalıkları gelmekle birlikte, ürolojik ve nefrolojik hastalıklar, nörolojik hastalıklar, kas-iskelet sistemi hastalıkları, kalp damar hastalıkları, endokrin hastalıkları, mide ve bağırsak sistemi hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, kadın hastalıkları, kulak burun boğaz hastalıkları ve göz hastalıkları klinik balneolojinin ilgi alanına girmektedir. Hastalar genellikle, tedavisi uzun ve zor olan hastalıklarda, geçirilen fiziksel travma sonrası oluşan fonksiyon kayıplarında, ameliyatlar sonrası ortaya çıkan yan etkilerde ve yaşlanmaya bağlı olarak edinilen hastalıklarda, tedavi ve yaşam kalitesini arttırmak amacıyla tıbbın diğer alanları ile birlikte klinik balneolojiye de başvururlar.
Balneolojik kaynaklar, başta Eski Mısırlılar, İbraniler, Antik Yunanlılar, Persler ve Hindular olmak üzere birçok medeniyette hastalıklara şifa aramada önemli bir yer tutmakla birlikte, termal suların etrafında sağlık hizmeti veren tesislerin ilk defa Sümerler tarafından (MÖ 4000) yapıldığı bilinmektedir. Kaynak suları açısından oldukça zengin olan Anadolu’da, bu suların rekreasyon ve şifa amaçlı kullanımı MÖ XIII. yüzyıla kadar ulaşmaktadır. Termal sular, Türk-İslam kültüründe de önemli bir yer tutmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde termal sulardan oluşan hamamların, toplumsal yaşamın önemli bir parçası olduğu görülmektedir. XIX. yüzyılda Osmanlı’da 300’e yakın şifa amaçlı kullanılan kaplıcanın olduğu bilinmektedir. Cumhuriyet döneminde oluşturulan sağlık mevzuatında, Mustafa Kemal Atatürk’ün özel ilgisiyle kaplıcalar ve mineralli sulara yer verilmiş, Atatürk’ün emriyle İstanbul Üniversitesi’nde Hidroklimatoloji Enstitüsü kurulmuştur. Bugün ise başta kaplıcalar olmak üzere balneolojik kaynaklar, Türkiye’de sağlık turizminin en önemli parçalarından birini oluşturmaktadır.
Referanslar
Hizmetli, S. (2009). Yaşlılara Yönelik Hidroklimatoloji Balneoterapi Uygulamaları, Türk Fiziksel Tıp Rehabilitasyon Dergisi, 55 (Özel Sayı 2): 100-3; Karagülle, MZ. (2017). Türkiye’de Akademik Termal Tıp 70. Yılını Kutluyor! Kaplıca Talasso ve Kür Merkezleri Derneği, http://www.kaplicalardernegi.com/yazi.asp, (Erişim tarihi: 14.10.2019); Karagülle, MZ. ve Takınacı, ZD. (2017). Balneolojik Tedaviler. Isı, Işık ve Hidroterapi (Editör: Harutoğlu, H., Öztürk, B. ve Zenginler, Y.). Ankara, Hipokrat Tıp Kitabevi: 278-288; Öztürk, H. (2015). Charles Ambroise Bernard’ın (1808-1844) Kaplıca Risalesi Üzerine Bir Değerlendirme, Osmangazi Tıp Dergisi, 37 (2): 1-8; Yegül, FK. (2009). Anadolu Su Kültürü: Türk Hamamları ve Yıkanma Geleneğinin Kökleri ve Geleceği, Anadolu, 35: 99-118.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Karagülle, MZ. ve Takınacı, ZD. (2017). Balneolojik Tedaviler. Isı, Işık ve Hidroterapi (Editörler: Harutoğlu, H., Öztürk, B. ve Zenginler, Y.). Ankara, Hipokrat Tıp Kitabevi :278-288.