Efe Rakı

Gastronomi İçecek

Çeşme, İzmir, 2004

Rakının kökenine dair tarihi kayıtların netliği, etimolojik arka planı kadar kesin değildir. Ancak belgelere dayanarak ifade edilebilecek olan gerçek, rakının ilk kez XVII. yüzyıl Osmanlı topraklarında üretildiğidir. Bu dönemde üretilen rakı, günümüzdeki rakının öncüsü olarak kabul edilir. Rakı üretiminde çeşitli bitkiler denendiği kaydedilmiştir, bunlar arasında nane, karanfil, tarçın gibi farklı bitkiler de yer almaktadır. Ancak, en sonunda anasonun kullanılmasına karar verilmiştir ki bu da günümüz rakısının karakteristik özelliklerinden birini oluşturmaktadır.

Rakının üretimi, XIX. yüzyıla kadar ev ve bar gibi mekanlarda gerçekleştirilmiştir. İlk rakı fabrikası olan Umurca Rakı Fabrikası ise 1880 yılında kurulmuştur. XX. yüzyılın başlarına gelindiğinde, üretim yerlerinde denetim faaliyetleri başlamıştır. Bu döneme kadar rakının belirli özellikleri ortaya çıkmıştır. Ancak, 1944 yılında çıkarılan bir yasa ile özel sektörün alkollü içki üretimi yapması yasaklanmıştır.

2002 yılı, alkol üretimi alanında yeni bir dönemin başlangıcını temsil etmiştir. Devletin alkol üretimindeki tekelini sona erdiren bir yasa, 2002 yılında kabul edilmiştir. Bu yasa, orijinal Türk Rakısını korumak amacıyla üretim standartlarını belirleme imkanını da sağlamıştır

Pazardaki fırsatlarla birlikte, birçok yatırımcı alkol endüstrisinden pay almayı arzulamaktadır. Bu doğrultuda, Elda İçki ve Enerji Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., söz konusu yasa kapsamında rakı üretme izni alan ilk özel şirkettir. Elda'nın "Efe Rakı" ürünü, 2004 yılında öncelikle Almanya'da ve daha sonra Türkiye'de alkollü içki pazarına girmiştir. 2005 yılında ise Burgaz Rakı da pazarın içerisine katılmıştır. Diğer bir yatırımcı olan TarişKoç, coğrafi kimlik odaklı yaklaşımıyla zeytinyağı pazarındaki anlayışı değiştirmesiyle bilinmektedir.

2005 yılında Elda, Efe Rakı'nın yanı sıra "taze üzüm rakısı" üretimine de başlamıştır. Ayrıca, farklı fiyat aralıklarında ve farklı lezzet seçeneklerine sahip olan Çilingir ve Sarı Zeybek gibi iki markasını da piyasaya sürmüştür.

Yatırımcıların ilgisi, pazarın hacmi hakkında önemli ipuçları sunmaktadır. Türkiye'de rakı pazarının hacmi, 60 milyon litrelik üretim ve 650 milyon dolarlık bir büyüklüğe sahiptir. Uzun vadeli perspektiften bakıldığında, yeni tatların ve markaların pazara katılmasıyla bu hacmin 80 milyon litreye ulaşabileceği tahmin edilmektedir. Türkiye'de kişi başına düşen ortalama alkollü içki tüketimi yılda 13,6 litredir. Bu alanda bira 11,9 litrelik tüketimle ilk sırayı alırken, rakı 0,77 litrelik tüketimle ikinci sırada yer almaktadır.

Türkiye veya Türk kültürü denildiğinde, akla ilk gelen unsurlardan biri neredeyse her zaman rakı olmuştur. Rakı ile Türklerin bir araya getirilmesinin pek çok sebebi vardır. Bunlardan biri, sosyo-kültürel meselelere dayalıdır. Zaman içerisinde, Türk kültüründen kopmadan, "rakı kültürü" adı verilen bir olgu oluşmuştur. Rakı, Türk toplumunun sosyolojik davranışlarını etkilemiş ve günlük yaşamda önemli bir yer edinmiştir. Diğer bir sebep ise Türkiye'nin coğrafi koşullarına dayanmaktadır. Su kaynakları, toprak yapısı ve uygun iklim, rakının bu bölgede doğmasına olanak sağlamıştır. Bu bağlamda, rakının Türk coğrafyasına özgü bir içki olduğu söylenebilir. Örneğin, Türk rakısının karakteristik özelliğini sağlayan anasonun en kaliteli örnekleri Çeşme-İzmir civarında yetişmektedir. Bu sebeplerle rakı, Türklerin "milli içkisi" olarak kabul edilir ve tüm ansiklopedilerde Türk içkisi olarak yer alır.

Sumanın anason ile ikinci kez damıtılmasıyla elde edilen alkollü bir içki olan rakı, şarap ve bira gibi fermantasyon içkilerinden ziyade bir damıtma içkisidir. Bu sebeple üretimi için daha fazla teknik bilgi ve ekipman gerekmektedir. Yakın Doğu ülkelerinde "Arak", "Araki" ve "Ariki" gibi farklı isimlerle bilinen ve rakı ile aynı kökenden geldiği kabul edilen bir içki türü mevcuttur. Bazı kaynaklar, bu içkinin ilk olarak bu bölgelerde yapıldığı ve daha sonra diğer bölgelere yayıldığı için "Iraqi" (Irak'tan) kelimesinden türediğini ileri sürmektedir. Diğer bir görüş ise adını üretiminde kullanılan "Razaki" üzümlerinden aldığını öne sürmektedir. Arapçada "ter" anlamına gelen "Arak" kelimesinden türediği yönünde de bir iddia bulunmaktadır. Başka bir teori ise rakı adının, Laurousse des Alcools-Libraire Laurousse'da "Kımız rakı" olarak tanımlanan "Arika" kelimesinden geldiğini öne sürmektedir.

Anason, Türk Rakısı'nın karakteristik tadını ve özelliklerini belirleyen bir bitki olup, en kaliteli anasonların İzmir'uin Çeşme bölgesinde yetiştiği bilinmektedir. Bu gerçek, iletişim stratejilerinde önemli bir vurgu noktası olarak özellikle Efe Rakı tarafından kullanılmaktadır. Efe Rakı, tüketicileri bilgilendirerek, kullandığı anasonun en üstün kalitedeki kaynaklardan geldiği konusunda bilinçlendirme yapmaktadır. Üretim sürecindeki diğer önemli bileşenler arasında üzüm ve su da bulunmaktadır ve Efe Rakı, bu unsurlara da dikkat çekmektedir. Ayrıca, Efe Rakı, üretimde en iyi teknikleri kullanmakta olduğunu ve bu tekniklerin yüksek teknoloji ile desteklendiğini tüketicilere aktarmaktadır.

Efe Rakı, kökeninin Ege bölgesine dayandığını sık sık vurgulayarak coğrafi kimliğini ön plana çıkarmaktadır. Marka, adını "Efe"lerin diyarından geldiği vurgusuyla taşımaktadır. Bu durum, marka isminin bütünleşik pazarlama iletişiminin önemli bir parçası olduğunu ve marka bilinirliğini artırdığını göstermektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Atilla, A. (2004). İlkçağdan Günümüze Rakı. Türk İçki Kültürü Yayınları.; Gürsoy, D. (2003). Çilingir Sofrasında Rakı. İstanbul: Oğlak Yayınları.; Kürkçü, B. (2006). Branding Rakı As a Product with Geographical Identity and a Case Study: Efe Rakı. Tarıma Dayalı Sanayilerde Birinci Ürün ve Hizmet Tasarımı Sempozyumu ve Sergisi (s. 136-141). İzmir: Izmir University of Economics Publication.; Zat, V. (2014). Adabıyla Rakı ve Çilingir Sofrası. İstanbul: İletişim Yayınları.