Antiphellos Antik Kenti
Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent
Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
-
2024
Kent günümüzde Antalya ilinin önemli turizm destinasyonlarından biri olan Kaş ilçesinde yer almaktadır. Antiphellos, Antik Çağ’da Batı Lykia Bölgesi’nin en önemli liman kentlerinden biridir.
Kaş, Antik Çağ’da pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olmakla birlikte Antiphellos ile ilgili erken veriler Lykia’nın Dynastik Çağı’na ait olup epigrafik -Likçe yazıtlarda- ve günümüze ulaşan arkeolojik kalıntılarda Kaş’ın adı “Vehinta” olarak geçmektedir. Ünlü coğrafyacı ve yazar Strabon’un Geographika adlı eserinde de belirttiği gibi kentin adı eski Yunancada “Antiphellos” olarak anılmaktadır. Eski Yunancada “taşlık ülke” anlamına gelen Kaş’ın on üç kilometre. kuzeyindeki Çukurbağ Köyü yakınlarındaki Fellen Dağı üzerine kurulmuş olan Phellos Antik Kenti ile bağlantılı olarak “Antiphellos” olarak adlandırıldığı düşünülmektedir. Çünkü Antiphellos ismi “Phellos’un karşısındaki” anlamına gelmektedir. Antik Çağ’da Phellos’un limanı olarak kullanıldığından dolayı da yerel dilde “Vehinta” ismiyle anıldığı da ileri sürülmektedir. Yaşlı Pilinius, Natural Historia adlı eserinde kentin ismini, “Abessos” (Latince, Habesos/Hebessus) olarak tanımlamakla birlikte bu ismi kanıtlayacak herhangi bir arkeolojik ve epigrafik buluntuya bugüne kadar rastlanılmamıştır. B. Umar, bu ismin MÖ ikinci binyıl yerel Anadolu dillerinden Luwi dilinden ya da Luwi dilinin devamı niteliğindeki Likçe’den türetilmiş bir adın Hellenistik dönemde bozulmuş bir versiyonu olduğunu savunmaktadır. MÖ birinci bin yıl kentte, Anadolu Selçukluları hakimiyetinin sona ermesiyle bölgede hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu döneminde kent antik ismi ile ilişkili olarak “Anfidili” adı ile anılmaya başlanmıştır.
Antiphellos XIX. yüzyıl seyyah ve araştırmacıları tarafından sık sık ziyaret edilmiştir. 1817 yılında kaleme aldığı Karamania’da Sir F. Beaufort kent adından çok kısa bahsetmektedir. 1833 yılında kenti ziyaret eden C. Texier, limanıyla da bağlantılı olarak kenti ticari bir silo ve depo olarak tanımlamaktadır. Texier, kent surları, tiyatrosu, agorası, kilisesi, liman yolunda bulunan ve işlevini saptayamadığı çift kapılı mermer bir yapıdan bahseder. Texier ayrıca mimari ve süslemeleriyle kentte yer alan mezarlara özellikle değinmiş ayrıca bir kent planına da çalışmasında yer vermiştir. 1847 yılında Lykia’yı ziyaret eden T.A.B Spratt ve E. Forbes, kentin isim kökeninden, vardıklarında kentin durumundan, kalıntılarından bahsetmekte aynı zamanda bir harita ve bir kaya mezarının çizimine de yer vermişlerdir. 1952 yılında Basın-Yayın ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle, kentte çeşitli arkeolojik sondajlar gerçekleştirilmiştir. G. E. Bean, Eskiçağda Lykia Bölgesi adlı eserinde kent isminin kökenini, anlamını, antik kaynaklar aracılığıyla açıklamaya çalışmış, kent tarihinden, kentten günümüze ulaşan yapılardan bahsederek, bu yapılarla ilgili birkaç resim ve kent haritasına da yer vermiştir. D. B. Ferrero, 1974 yılında yayımladığı “Anadolu Tiyatroları” adlı eserinde diğer Lykia kent tiyatrolarının yanı sıra Antiphellos tiyatrosundan da kapsamlı bir şeklide bahsetmektedir. C. Bayburtluoğlu, Lykia kitabında kent adının kökeninden, kent tarihinden, antik kentten günümüze ulaşan yapılar hakkında bilgiler vermektedir. Tiyatro, 2008 yılında Antalya Müzesi tarafından gerçekleştirilen kazılardan sonra restore edilmiştir.
Kent tarihine bakıldığında Antiphellos’un Klasik dönem ve öncesine ait tarihsel süreciyle ilgili oldukça sınırlı sayıda bilgi bulunmaktadır. Klasik dönemde Orta Lykia Bölgesi’nde yer alan küçük bir liman yerleşimi olduğu düşünülmektedir. Kentte sedir ağacı ve sünger ticareti yapıldığı antik kaynaklar tarafından aktarılmaktadır. Nitekim yazıtlar ve ele geçen bir kent sikkesi kentin Hellenistik dönem öncesinde de yerleşim yeri olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Hem yazıtlarda hem de erken döneme ait bir kent sikkesi üzerinde kentin yerel dilde bir isim içermesi bu tarihsel süreci kanıtlamaktadır. Kent, Hellenistik dönemde Büyük İskender’in himayesi altına girmiştir. Hellenistik dönemde Phellos Antik Kenti’nin gerilemesi ve sahip olduğu liman sayesinde ön plana çıkmış olmalıdır. Büyük İskender’in ölümünden sonra Lykia bölgesindeki tüm kentlerde olduğu gibi Antiphellos Antik Kenti’nde de önce Ptolemaioslar hüküm sürmüştür. MÖ 197-196 yılında Seleukos Kralı III. Antiochos bölgeyi ve kenti egemenliği altına almıştır. III. Antiokhos’un Magnesia Savaşı’nda Roma’ya yenilmesiyle bölge ve kent tekrar el değiştirmiş, Roma egemenliği başlamıştır. MÖ 188-187 yılındaki Apameia Barışı’ndan sonra bölgede yer alan diğer kentlerle birlikte kentteki Seleukos hakimiyeti sona ermiş, Lykia kentleri de Rhodos’a hediye edilmiştir. Bununla birlikte Lykia kentleri Rhodos egemenliğine karşı çıkmış, MÖ 168-167 yıllarında Roma Senatosu tarafından bölgeye bağımsızlık verilmiştir. Bu dönemde Lykia birliği içinde tek oy hakkına sahip olan Antiphellos hem birlik sikkeleri, hem de kendine özgü sikkeler bastırmıştır. Octavianus’un Asia ve Galatia seferinin ardından MÖ birinci yüzyıl sonunda Pax Romana ile Antiphellos diğer Lykia kentleriyle birlikte barış sürecinin yaşandığı bir döneme girmiş, bu yüzyıl içinde gelişip, genişlemiş yeni yapılarla donatılmış olmalıdır. Kentin Lykia Birliği’ne üyeliği MS II. yüzyılda da devam etmiş, Roma İmparatoru III. Gordianus döneminde de sikke basmaya devam ettiği arkeolojik verilerden anlaşılmaktadır. Bizans döneminde kent, bir piskoposluk merkezi olarak geçmektedir. Bizans döneminde Lykia bölgesinde yer alan diğer kentlerle birlikte Arap akınlarına uğramıştır. Arap akınlarının ardından Anadolu Selçuklu hakimiyetine giren kent, Anadolu Selçuklularının yıkılmasının ardından Tekeoğulları Beyliği bölgeyi ve dolayısıyla kenti de ele geçirmiştir. Kent, Yıldırım Beyazıt döneminde Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir.
Her ne kadar Klasik ve Hellenistik dönemlere ait sınırlı sayıda arkeolojik kalıntı günümüze ulaşmış olsa da antik kaynaklarda kentin Roma İmparatorluk döneminde ön plana çıktığını görmekteyiz. Kentte yer alan kalıntılar arasında Klasik döneme ait üze rinde Likçe yazıtlar yer alan mezarlar ve erken döneme ait bir sikke bulunmaktadır. Limanın batısında sur duvarı kalıntıları bulunmakla birlikte günümüzde yoğun bir yerleşime sahip olan Kaş’ın modern yapılarıyla sur duvarlarının iç içe geçmiş bir şekilde küçük bir bölümü gözlemlenebilmektedir. Kentin batısında, yerel kireç taşından Hellenistik dönem tiyatro geleneğinde, bir yamaca yaslı cavea ve at nalı biçiminde orkestraya sahip tiyatro kalıntısı yer almaktadır. Tiyatronun sahne binası günümüze ulaşmamış, caveasının ise küçük bir bölümü korunmuştur. Kentte, hangi tanrıya adandığı tespit edilemeyen, MÖ I. yüzyıla ait bir tapınak kalıntısı, liman ile tiyatro arasında yer almaktadır. Lahit mezarların yanı sıra, kentin kuzeydoğusundaki yamaçlarda kaya mezarları da günümüze ulaşan kalıntılar arasında yer almaktadır.
Referanslar
Akyol, A.A., Kadıoğlu, Y.K. ve Demirci, Ş. (2011). Kaş (Antiphellos) Tiyatrosu Taşlarının Arkeometrik Yönden İncelenmesi. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 32. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 24-28 Mayıs 2010; Bayburtluoğlu, C. (1975). Lykia.; Bean, G.E. (1998). Eski Çağ’da Lykia Bölgesi. İstanbul: Arion Yayınevi; Fellows, C. (1838). Asia Minor (1838); Gülşen, F. (1998). Antiphellos Dor Kaya Gömütü, Adalya Dergisi, (3): 63-86; Petersen, E., von Luschan, F. (1889). Reisen in Lykien, II 60-61; Spratt, T.A.B. & Forbes, E. Travels in Lycia (1847), Cilt I, 68-73; Stillwell, R., MacDonald, W.L. ve Holland McAllister, M. The Princeton Encyclopedia of Classical Sites (https://www.jstor.org/stable/j.ctt1m323bv) (Erişim tarihi: 08.12.2024); Umar, B. (1998). Lykia, Ankara. İnkılap Yayınevi (ss. 77-84).
-
2024
Antiphellos Antik Kenti, günümüzde Antalya’nın en batı ucundaki Kaş ilçesinin merkezinde kalıntıları bulunan bir ören yeridir. Kente ilişkin günümüze ulaşan yapılar arasında kentin antik tiyatrosu ve farklı tipteki mezarları vardır.
Eski kaynaklara bakıldığında Plinius kenti “Habessos” olarak adlandırırken Strabon “Antiphellos” olarak isimlendirmektedir. Geçmiş yüzyıllarda birçok seyyah bu kentten söz etmiştir, örneğin: Texier, Fellows, Beaufort, Spratt, Bean… vb. İsmini Çukurbağ Mahallesi civarındaki bulunan Phellos antik kentinden almaktadır. Antiphellos, Phellos’un karşısında bulunan anlamındadır. Phellos’un Grekçe'den çevirisi taşlık ülke şeklindedir. Kente Antiphellos isminin verilmesinin ise bu yörenin Hellenleşmesi sırasında olduğu düşünülmektedir. Günümüzde bile yerel halk Kaş’ı Andifli/Andafilli olarak adlandırmaktadır. Kaş’ın adını ise Teke Beyleri vermişlerdir.
Felen Dağı’nın sırtında (900 metre rakım) bulunan Phellos kentinin MÖ VII. yüzyılda kurulduğu maddi kanıtlara (tümulüslerden elde edilen seramik parçaları) dayanılarak söylenmektedir. Kenti çeviren duvarların ise MÖ IV ve V. yüzyıllara tarihlenebileceği ve kentte bulunan 140 kaya mezarlarından yarısının da bu tarihlere tarihlenebileceği ileri sürülmektedir. Phellos kenti klasik Likya aristokratlarına yurt olmuş bir yerdir. Bu kentin karşısında, sahilde bulunan Antiphellos antik kentinin ise Helenistik dönemden önce bulunduğunu söylemek mümkündür çünkü kentte bulunan on iki kadar Likya kaya mezarları MÖ 400 yılında tarihlendirilmektedir. Helenistik dönemde ise Antiphellos daha da gelişir ve önemli bir surla çevrilir, MÖ II. yüzyılda Roma etkisi altındayken Likya Ligi’nin bir üyesi olur ve kendi paralarını bastırırlar. Helenistik dönemde savunma yapılarının yanı sıra buleuterion, tiyatro, agora gibi kamusal yapılar da yapılmıştır. Kentin gelişiminde Phellos kentinin katkısının olduğu ileri sürülmektedir. Roma dönemi bir kitabeden öğrenildiği kadarıyla bazı tüccarların Phellos ve Antiphellos kentine ait çifte vatandaşlıklarının olduğu anlaşılmıştır. Ticaretle uğraşan kentin önde gelenlerinin Phellos’un hinterlandındaki doğal kaynaklarını Antiphellos limanından diğer yörelere, ülkelere sevk etmek için her iki kentte de etkin oldukları söylenebilir. Antiphellos antik çağda deniz ticareti ile serpilirken Phellos kenti ise kendi geleneksel klasik Likyalı özünü korumaya gayret göstermiştir. Geleneklerine sahip çıkarlarken Antiphellos kentinde Helenistik döneminin değişimine ayak uydurdukları söylenmektedir. Antiphellos doğudan batıya doğru uzanan bir kara çıkıntısı üzerinde bulunmaktadır. Kuzeyi ise Bucak Limanı olarak adlandırılan doğal ince uzun bir koy tarafından çevrelenmektedir. Günümüzde bu doğal limanda bir marina yüzlerce yata ev sahipliği yapsa da Bean buranın yelkenliler için çok elverişli bir yer olmadığını ve asıl limanın kentin güneyinde yarı doğal bir koyda bulunduğunu yazmıştır.
Antiphellos kentinin kalıntıları günümüzde Kaş’ın batı sınırında bulunmaktadır. Çukurbağ Yarımadası yolu üzerinde antik tiyatro, kıyıya yakın bir bölgede de antik bir tapınak harabesi bulunur ve dikkat çekicidir. Antik tiyatro Helenistik dönemine (tam daireye yakın formu ile) ait, diazoması bulunmamakta ve 2yirmi altı oturma sırasına sahiptir. Bina çapı elli metre kadardır ve bina bir yamaca yaslanmaktadır. Tiyatronun MS 142-143 depreminde hasar gördüğü ve daha sonra onarıldığı düşünülmektedir. 4000 kişilik bir oturma kapasitesi olduğu tahmin edilmektedir.
Kaş limanının doğusunda bulunan tarihi sarnıcı, tiyatronun doğusunda bulunan kiliseden dönüştürülen bir cami ve güneyinde bulunan Helenistik Tapınak dışında şehirin en önemli eserleri arasında mezarlar bulunmaktadır. Kent merkezinde dikkat çeken iki mezardan birisi Akdam Dor Kaya Gömütü/Mezarı, diğeri ise Aslanlı Lahittir. Akdam Dor Kaya Gömütü/Mezarı 4.5x4.5 metre kare planı biçiminde yapılmış, iç mekânında üç tarafında klineleri bulunan ve odanın arka cephesinde 26 kız figürü işlemesi bulunan kayaya oyulmuş bir mezardır. Halay çeker vaziyette olan figürlerin benzerlerine Myra ve Atina’da rastlanmıştır. Kapı üzerindeki yazıttan ise mezar sahibinin Miletli bir vatandaş olduğu anlaşılmıştır. Yapı üslubu ve bezemelerine dayanarak gömütün Erken Helenistik döneminde yapıldığı düşünülmektedir (geç MÖ IV. yüzyıl - erken MÖ III. yüzyıl başı). Aslanlı Lahit ise Uzuncarşı sokağı üzerinde bulunan ve kentin simgesi haline gelmiş bir mezardır. Lahit kapağında bulunan dört aslan kabartması nedeniyle Aslanlı Lahit adını almaktadır. Literatürde ise Hyposorion Lahiti olarak adlandırılmaktadır. İnce, uzun ve tepesi bir kapak ile örtülü bu lahit iki katlıdır. Üst katındaki kitabeye göre mezarın sahibine ve hanımına aitti. Ön tarafındaki alınlığında ise sakallı ve bir asaya dayanan bir erkek ile oturan kadın figürleri bulunmaktadır. Bu lahidin yazıtına bakılarak lahidin kaya mezarları ile benzer yaşta hatta daha yaşlı olduğu varsayılmıştır. Yazıtının eski Likya dilinde bir şiir olduğuna dair bir görüş bulunmaktadır ve kapağındaki Aslanlı protomlara bakılarak lahdin MÖ 390-380 yıllarında yapıldığı düşünülmektedir. Bu da lahdi şu anda British Museum’da bulunan Xanthoslu Nereidler Anıtı ile yaşıt kılıyor. Üzerinde bulunan şiirler ise epigraflar arasında yoğun tartışmalara neden olmuştur. Şiir, Phellos’un Su Perilerine adanmıştır.
Antiphellos dahil diğer Likya yerleşim yerlerinde yaygın görülen mezar tipleri kaya mezarlarıdır. Bu mezarların da Helenistik dönemde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu kaya mezarlar birçok yere dağılmıştır.
Antiphellos, günümüzde özellikle Helenistik dönemine ait kalıntıları ile dikkat çekmektedir. Kaş’ın içinde ve etrafında bulunan, Klasik ve daha eski dönemlere kadar tarihlenen mezarlar çok etkileyicidirler. Antiphellos Tiyatrosu ise günümüzde hala bazı sanatsal etkinlikler için kullanılmaktadır.
Referanslar
Akyol, A.A., Kadıoğlu, Y.K. ve Demirci, Ş. (2011). Kaş (Antiphellos) Tiyatrosu Taşlarının Arkeometrik Yönden İncelenmesi. Ankara: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 32. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 24-28 Mayıs 2010; Bean GE (1998). Eski Çağ’da Lykia Bölgesi. İstanbul: Arion Yayınevi; Boehm, R. A. (2011). Synoikism, Urbanization, and Empire in the Early Hellenistic Period. UC Berkeley. ProQuest ID: Boehm_berkeley_0028E_11446; Fellows, C. (1838). Asia Minor (1838) 219-20; T.A.B. Spratt & E. Forbes, Travels in Lycia (1847) I 69-73M, 79-81; Gülşen FF (1998). Antiphellos Dor Kaya Gömütü, Adalya Dergisi, (3): 72; Gündüz Önal, A. (2018). Batı Antalya’da Tarihî Yapılardan Kaynaklanan Yer Adları Üzerine, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 6(15): 139-150; Nollé, J. ve Sayar, M. (1983). Cremer. Drei Inschriften aus Antiphellos in Lykien, Zeitschrift für Papyrologie und Epigraphik, Bd. 52: 219-223; Orakçal, E. Antiphellos (Kaş) Kaya Mezarları. Erişim: https://www.academia.edu/43980927/ANT%C4%B0PHELLOS_KA%C5%9E_KAYA_MEZARLARI, (Erişim tarihi: 07.07.2024); Parlak, M. (2010). Antik tiyatro sahne unsurlarının, günümüz tiyatro sahnesine uyarlanışına yönelik bir sentez çalışması (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Erzurum: Atatürk Üniversitesi; Petersen, E., von Luschan, F. (1889). Reisen in Lykien, II 60-61; Schürr, D. (2005). Das Pixre-Poem in Antiphellos, Kadmos, 44(1-2): 95-164; Smith, W., Ed. Dictionary of Greek and Roman Geography (1854), https://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus:text:1999.04.0064:entry=antiphellus-geo&highlight=antiphellos, (Erişim tarihi: 15.06.2024); Stillwell, R., MacDonald, W.L. ve Holland McAllister, M. The Princeton Encyclopedia of Classical Sites . Erişim: https://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus:text:1999.04.0006:id=antiphellos, (Erişim tarihi: 15.06.2024).