Medrese, Arapça bir kelime olup, ders verilen yer anlamındadır ve çoğulu medaristir (medreseler). İlk medreseler ilk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlılar (840-1270) zamanında Doğu Türkistan sınırları içerisine yapılmıştır. Anadolu’da ise camiler gibi ilk medreselerde Danişment ve Artuklu şehirlerinde ortaya çıkmıştır. XII. yüzyıldan XV. yüzyıl sonuna kadar uzanan sayısız medreselerden bir kısmı yıkık, bir kısmı ise iyi durumdadır. Kubbeli ve eyvanlı olarak iki tip halinde gelişen Anadolu medreseleri, gerek plan gerek mimari süslemeleri bakımından sürekli gelişme göstermiştir. Anadolu medreseleri kitle biçimi bakımından açık-avlulu ve kapalı-avlulu olmak üzere iki ana gruba ayrılmaktadır. Orta avlusu bir kubbeyle örtülü olan medrese tipi özellikle Anadolu’da gelişmiştir.
Klasik Selçuklu medreseleri planına uygun olan Karamanlı dönemi başarılı eserlerinden Niğde Akmedrese, açık avlulu, iki katlı, bir ana eyvanlı, simetrik dikdörtgen planlı olup ve kesme taştandır. İlk yapıldığında büyük ihtimalle görkemli taç kapısının beyazlığından dolayı Akmedrese olarak adlandırılan bu değerli sanat eseri, kitabesine göre 1409-1410 yıllarında Karaman Beyi Alâeddin’in oğlu Alâeddin Ali Bey tarafından yaptırılmıştır.
Yapıya muhteşem bir taç kapıdan (portal) giriliyor. Giriş eyvanının iki yanında merdiven çıkışları, onlara bitişik uzun beşik tonoz örtülü köşe odaları vardır. Üst kat taş kemerli ikiz pencereler halinde dışarı açılmaktadır. Geç dönemde yapılan bir tamirden ötürü bu zarif pencerelerin yerini düz pencereler almış ve dışarıdan üst kata çıkışı sağlayan merdivenler ilave edilerek cephenin ahengi bozulmuştur. Ancak son yıllarda yapı eski biçimine tekrar dönüştürülmüştür. Alt katta tonozlu on hücre ile büyük eyvanın iki yanında kubbeli birer mekân yer almaktadır. Öğrenci hücrelerinin pencereleri dar mazgal biçimindedir. Ana eyvan geniş cephesiyle bütün yapıya hâkimdir. Güney duvarında, orta da bir mihrap nişi, iki yanında dışarıya açılan birer pencere vardır. Eyvanın sağında ve solundaki köşe odalarında güney cepheye ve eyvana bakan birer pencereleri ile avluya çıkan birer kapıları vardır. Bu odaların üst örtüsü Türk üçgenleri üstüne bindirilen kubbelerdir. Bu köşe odalarından birinin kışlık dershane-mescit olduğu, diğerinin ise bazı benzerlerindeki gibi banisinin türbesi olduğu düşünülmektedir.
Taç kapı, yapının oranlarına göre oldukça yüksektir, itinalı ve çok zengin süslemesine karşılık diğer kısımlarda büyük bir sadelik egemendir. Onarılan durumda olan Akmedrese 1936’ya kadar arkeolojik eserler deposu olarak kullanılmış, günümüzde Niğde Müzesi haline getirilmiştir.
Referanslar
Aslanapa, O. (1993). Türk Sanatı. İstanbul: Remzi Kitabevi; Eyice, S. (1989). Akmedrese, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. İstanbul Türkiye Diyanet Vakfı: 282; Köroğlu, H. (1999). Konya ve Anadolu Medreseleri. Konya: Fen Yayınevi; Kuran, A. (1969). Anadolu Medreseleri I. Cilt. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi; Ülgen, S. (1942). Niğde’de Ak Medrese, Vakıflar Dergisi, 2: 81-89.