İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan ve tarih öncesi dönemlerden bu zamana kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan yerleşim yeridir. Kapadokya Bölgesi kapsamında yapılan kazılara göre, Niğde ilinin tarihi neolitik döneme (MÖ 7250-5500) kadar uzanıyor. Ancak ilkçağ kaynaklarında Niğde adının geçmediği görülmektedir. Bu bağlamda yapılan incelemeler sonucunda Niğde adının Anahita ya da Nagidos'tan gelerek Selçuklu döneminde Nahita olarak isimlendirildiği anlaşılmaktadır. İlkçağ dönemlerinde şehrin merkez rolünü, Niğde’nin Bor ilçesine bağlı olan ve şehrin 20 kilometre güneyinde bulunan Tyana şehri aldı. Arkeolojik veriler doğrultusunda Tyana şehri V. yüzyılda Kapadokya bölgesinin başkenti konumundaydı. Tyana şehrinin en önemli özelliği sulama amaçlı yapılan su kemerleri olup bu kemerler antik kent üzerinde bulunan Kemerhisar Kasabası’na adını vermiştir. Eski zamanlarda, yarı kurak iklime sahip olan şehrin, su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan bu kemerler son zamanlarda turizm açısından da oldukça ilgi çeken bir yapı haline geldi.

Antik bir şehir olan Niğde; sadece su kemerleriyle değil aynı zamanda Niğde Kalesi, Gümüşler Manastırı, Gümüşler Barajı Mesire Alanı, Antik Roma Havuzu, Köşk Höyük ve yaklaşık 600 bin yıl öncesine ait tarihi kalıntıların bulunduğu Kalatepe ve Göllüdağ gibi farklı tarihsel miraslarıyla da ilgi çekmektedir. Bu bölgelerde yapılan çeşitli kazılar sonucunda bulunan tarihi miraslardan bazıları bugün Niğde Müzesi’nde sergileniyor. Niğde Müzesi aynı zamanda eski çağlarda yaşayan insanların mumyalarının sergilendiği Türkiye’deki sayılı müzeler arasındadır. Bu özelliğiyle tarihe ilgi duyan kişiler için Niğde Müzesi oldukça ilgi çeken bir mekândır. Tarihi yapının yanı sıra 3.756 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek dağlarından biri olan Demirkazık Dağı, özellikle dağcılık sporlarına ilgi duyan sporcular tarafından ziyaret edilerek şehre gelen turist sayısının artmasına önemli katkıda bulunuyor. Niğde, Mersin ve Konya illerine yayılan Bolkar Dağları'nın sağladığı kayak fırsatlarının da etkisiyle spor turizmi açısından giderek daha da gelişme gösteriyor.

Niğde ili, iklim yapısı ve coğrafi koşullarına bağlı olarak yayla turizmi, av turizmi, kış turizmi ve dağ turizmi gibi alanlarda sürekli ilerleme kat etmektedir. Niğde’nin turizm arz potansiyeli üzerinde kaplıcalar yani termal olanaklar da diğer alanlar kadar etkili olmaktadır. Şehir içerisinde sağlık turizminin gelişmesinde Çiftehan ve Narlıgöl olmak üzere iki önemli termal potansiyeli etkili olmaktadır. Narlıgöl, Niğde’nin merkez ilçe köylerinden olan Narköy’ün üç kilometre kuzeydoğusunda bulunuyor. Narlıgöl’ün termalizm açısından önemi, fay zonundan çıkarak göle karışan sıcak ve şifalı suların bulunmasından ileri gelmektedir. Burada iki kaynaktan birinden içmece, diğerinden ise doğal çukurlara dolmasına bağlı olarak banyoda yararlanılmaktadır. İçmece olarak kullanılan suyun sıcaklığı 15°C’dir. Çiftehan kaplıcaları ise Niğde’ye 80 kilometre uzaklıktaki Çiftehan Kasabası’nda bulunuyor ve bugün termal turizme aktif olarak hizmet vermektedir.

Niğde’nin turizm açısından sürekli gelişme göstermesi şehir içerisinde turistlere hizmet edecek otellere önem verilmesini zorunlu hâle getirdi. Bu bağlamda Niğde’de; işletme belgesine sahip altı, belediye belgesine sahip dört ve yatırım, termal ve oberj belgelerine sahip birer adet olmak üzere toplamda 13 konaklama tesisi bulunmaktadır. İşletme belgesine sahip oteller merkezde bulunuyor; bunlardan üçü dört yıldızlı ve 199 odaya sahiptir. Geriye kalan üç otel, üç yıldızlı olup 161 oda kapasitelidir. Niğde ilindeki belediye belgeli oteller 128 odaya sahiptir. Şehir içinde termal açıdan büyük öneme sahip Ulukışla-Çiftehan’da ise toplam iki otel bulunmaktadır; bu oteller 322 oda kapasitesine sahiptir. Niğde ilindeki son konaklama tesisi ise Çamardı-Demirkazık’ta bulunan ve oberj belgesine sahip dağ evidir; bu dağ evi de 45 oda sayısıyla gelen turistlere hizmet vermektedir.