Afyonkarahisar Peri Bacaları

Sit Alanı Doğal Sit Alanı

Afyonkarahisar, Ege Bölgesi’nin İç Batı Anadolu kısmında yer almakta ve Marmara ve İç Anadolu bölgelerini Ege ve Akdeniz bölgelerine bağlayan önemli bir köprü görevi üstlenmektedir. Coğrafi konumundan dolayı birçok medeniyetin ilgi odağı olan Afyonkarahisar’ın tarihi MÖ 3000 yılına kadar uzanmaktadır. Adını şehrin merkezinde bulunan volkanik dağlar arasında yer alan kaleden (Karahisar) ve antik dönemde “Opium (Afyon)” adı verilen haşhaş bitkisinin birleşiminden alan Afyonkarahisar tarih boyunca Hapanuva, Akroinon ve Karahisar-ı Sahib gibi birçok isimle de anılmıştır. İlk olarak Hititler buraya yerleşmişler ve MÖ 1200 yılına kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Hititler’den sonra, Frigyalılar’ın MÖ XI. yüzyılın sonlarına doğru peribacaları oluşumlarının fazla olduğu Dağlık Frigya adı verilen bölgede bulunan İscehisar yakınlarındaki Seydiler’e ulaştığı ve burada tüfler üzerinde yerleşik yaşama geçtikleri görülmektedir. MÖ 660 yılında Kimmerler’in saldırısıyla yıkılan Frig hakimiyeti, Afyonkarahisar, Eskişehir illeri arasında bulunan kayalık ve ormanlık bölge olan Yazılıkaya ve İhsaniye çevresinde yeniden kuruldu; Altıntaş ve Dinar’a kadar uzanan bölgede Frigler MÖ 546 yılına kadar hakimiyetlerini devam ettirmişlerdir. Frigler’den başka Türk hakimiyetine kadar bölgede Lidyalılar, Persler, Helenistik dönem, Romalılar, Bizanslılar hüküm sürmüş olsa da Frig din, kültür ve dilinin Frigya Bölgesi adıyla varlığını koruduğu bilinmektedir.

1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Afyonkarahisar’da Türk hakimiyeti başladı. Türk-Bizans sınırına yakın olması nedeniyle sık sık Bizans’ın taarruzlarını maruz kalan bölge Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizanslılar arasında yapılan Miryokefalon Savaşı sonucu Selçukluların galip gelmesiyle beraber tamamen Türk yurdu haline geldi. Afyonkarahisar Kurtuluş Savaşı açısından da çok önemli bir yerdir. 16 Nisan 1919’da Fransızlar Afyonkarahisar. istasyonuna yerleşmiş, 21 Mayıs 1919’da ise İtalyan birlikleri birliği Afyonkarahisar’a gelmiştir gelmişlerdir. Bu birliklerin geri çekilmesinin ardından Yunanlılar tarafından 28 Mart 1921 tarihinde Afyonkarahisar işgal edilmiş ve 10 gün süren işgal sonucunda şehri boşaltmışlardır. 13 Temmuz 1921 tarihinde ise Yunanlılar ikinci defa Afyonkarahisar işgal etmiş olup, bu işgal Büyük Taarruza kadar devam etmiştir. 27 Ağustos 1922 Afyonkarahisar işgalden kurtulmuş, 28 Ağustos 1922’de ise Batı Cephesi ve Ordu karargâhları Afyonkarahisar’a getirilip üslendirilmiş ve 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi buradan yönlendirilmiştir

Afyonkarahisar, birçok doğal çekiciliği barındıran turistik açıdan önemli bir destinasyondur. Özellikle termal turizm çekicilikleriyle ön plana çıkan şehrin coğrafi yapısı nedeniyle birçok doğal güzellikleri barındırdığı da bilinmektedir. Bu doğal güzellikler arasında turistik çekicilik bakımından en önemli olanlarından biri de peribacalarıdır. Türkiye’de peribacalarına Kapadokya, Afyonkarahisar, Kula, Narman, Van-Başkale gibi çeşitli yerlerde rastlanmaktadır. Bir doğa harikası olan peribacaları büyüleyici şekilleri ile her zaman turistlerin ilgisini çekmeye başarmıştır.

Volkanik bölgelerde görülen peri bacaları, yamaçlardaki sellenme sularının neden olduğu, farklı aşınma süreçlerinde oluşan yer şekilleridir. Afyonkarahisar’ın jeolojik yapısından dolayı özellikle volkanik arazi üzerinde bulunan İhsaniye, İscehisar, Bayat ve Bolvadin ilçelerinde konik, şapkalı veya şapkasız gibi birçok değişik formlarda peribacaları bulunmaktadır. Peribacaları en yoğun olarak İscehisar ilçesinin Seydiler Kasabası'ndan başlayarak İhsaniye ilçesinin Döğer Kasabası'na kadar uzanan ve Afyonkarahisar Valiliği tarafından yaptırılan Turizm Kuşağı Yolu ile birbirine bağlanan güzergâh çevresinde görülmektedir. İscehisar- Seydiler çevresinde bulunan tüflerin ortaya çıkardığı peribacalarının oluşum ve şekillenme süreci hâlâ devam etmekte olup bölgede benzerine nadir rastlanır güzellikte, boyu birkaç metreden 30 metreye kadar ulaşan tek ya da sıralı halde farklı şekillere sahip peribacaları bulunmaktadır. Afyonkarahisar- Ankara karayolunun geçiş güzergâhı üzerinde Seydiler peribacaları görenlere kimi zaman bir genç bir kadın silueti, kimi zaman bir vezir, kimi zamanda bir laleyi andıran birbirinden bağımsız görsel bir şölen sunmaktadır.

Seydiler peribacalarının haricinde, İhsaniye ilçesine bağlı Kıyır Köyü'nün dağ eteklerinde; Ayazini köyünün çevresinde, Göynüş Vadisi ve Demirli Köyü civarında; Bayramaliler Köyü çevresinde; Döğer Kasabası'nda, Üçlerkayası Köyü ve çevresinde Afyonkarahisar’ın en büyük şapkalı ve şapkasız peribacaları ve de peribacası vadileri bulunmaktadır. Yaklaşık olarak 110 kilometrelik köy yolları ile birbirine bağlanan bu bölgede, doğal güzelliklerin yanı sıra kaya kiliseleri, kaya mezarları ve tarihi örenyerleri de bulunmaktadır. Özellikle Ayazini Köyü'nde yer alan peribacaları Erken Bizans döneminde yer yer oyularak yerleşim yeri olarak kullanıldığı biliniyor. Bu dönemden günümüze gelen ve turistlerin yoğun ilgisini çeken kimi tek kimi ise tüm aileye ait mezar odaları, Ayazini Kilisesi ve tüf kayanın oyularak dönüştürüldüğü ve içerisine sarnıç bulunan Avdalaz Kalesi bulunmaktadır. Bunların haricinde Bolvadin ilçesine bağlı Özburun Kasabası’nda yer alan peribacaları, diğer yörelerdeki peribacalarından farklı oluşumlarıyla da dikkat çekmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, https://afyon.ktb.gov.tr/TR-63436/tarihce.html, 10 Ekim 2020 tarihinde erişildi.; Afyonkarahisar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, https://afyon.ktb.gov.tr/TR-63436/tarihce.html, (Erişim tarihi: 10 Ekim 2020); Özdemir, M.A. (2019). Afyonkarahisar (Seydiler) Peribacaları JEomorfositi ve Turizm Potansiyeli, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 12 (64): 249-262; Özdemir, M.A. ve Kervankıran, İ. (2011). Turizm ve Turizmin Etkileri Konusunda Yerel Halkın Yaklaşımlarının Belirlenmesi: Afyonkarahisar Örneği, Marmara Coğrafya Dergisi, (24): 1-25; Özdemir, M.A. ve Şenkul, Ç. (2010). Tüfler İçinde Geçen Hayatlar. Bilim ve Teknik Dergisi, Eylül: 72-77; Yılmaz, Ö. (2001). Afyon’un Peribacaları, Türk Coğrafya Dergisi, (36): 105-127