Tren Garları

Terminal, Havalimanı ve Liman Tren Garı

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: Mine SERTSÖZ (2019) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: Ali YILDIZ (2020) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

Garlar, yolculuk edenlerin seyahat esnasındaki iniş-binişleri dışındaki diğer ihtiyaçlarını da karşılayabilmek üzere kurulmuş bütünleşik yapılardır. Tren garlarını sadece ulaşım amacı ile kurulmuş kısa süreli vakit geçirilen yer olarak görmek dışında bir kültür özelliği de taşıdığı unutulmamalıdır. Tren garları günümüzde sadece bilet satışı, tren iniş-binişleri dışında; kafeteryalar ve restoranlar, çok zengin bir yelpazede alışveriş olanağı sunan dükkânlar, jandarma ve polis ofisleri, ilk yardım üniteleri, ATM’ler, toplantı salonları, otoparklar gibi birçok hizmet ünitesine de sahiptir. Tüm bunlara ek olarak tren garlarının toplumların o dönemdeki mimarisini de yansıttığı unutulmamalıdır. Bununla ilintili olarak, Cumhuriyet dönemine yakın zamanlarda, ulusallaştırma anlayışına paralel olarak Türk mimarların tasarımlarına önem verilmiş, Edirne Karaağaç ve Ankara Eski DDY işletme binaları Mimar Ahmed Kemalettin; Ankara Gazipaşa İstasyon Binası Mimar Ahmet Burhanettin Tamcı tarafından tasarlanmıştır. Bu yapılar, yaşadıkları dönemin tarihine ışık tutan ilk gar yapılarındandırlar. Adana, Kayseri, Eskişehir, Konya, Adana gar binaları gibi birçok yapı o dönemin diğer yapıları arasında sayılabilir. O dönemde, Osmanlı geleneksel dekoratif öğeleri kullanılmasına rağmen, planları batılı mimariye yakındır. Bugün bile bir toplumun o dönemdeki tarihi özellikleri ve mimarisi denince gar binalarının yeri oldukça büyüktür. Ayrıca gar binaları, kıyıda köşede bile kalan yerleşim yerlerinin dış dünyayla olan tek bağlantısı ve yerleşim yerini her açıdan hareketlendiren yapılardır.

Tren garlarından daha küçük olan istasyonların bile özellikle kurulduğu gelişmemiş bölgelerde insanların sosyal hayatla olan tek bağlantısı olarak düşünmek gerekir. Hatta bu durum edebiyatta da kendine yer edinmiştir. Bunun en çarpıcı örneği, Cengiz Aytmatov’un ünlü romanı, ıssız bir yerleşim yerindeki bir istasyonun etrafında olan olayları anlatan “Gün Olur Asra Bedel”dir. Bu romanda: "Bu yerlerde trenler doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gider gelirdi… Bu yerlerde demiryolunun her iki yanında ıssız, engin, sarı kumlu bozkırların özeği Sarı-Özek uzar giderdi. Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich meridyeninden başlıyorsa, bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı." şeklinde ifade edilen cümle; demiryollarının dolayısıyla tren garları ve istasyonlarının sosyal hayatla olan bağlantısı iddiasını ispatlamaktadır. Diğer karayolu araçlarına nispeten tren taşımacılığının çok daha önce kullanılıyor olmasının da tren garlarını önemli yapan bir nedendir. 

Türkiye’de artan demiryolu hatları ile birlikte yeni tren garları inşa edilmiş, eskileri de gerekli restorasyon ve revize çalışmaları ile değiştirilmiştir. Türkiye’de en dikkat çeken tren garı, U şeklindeki mimarisi ile zamanında TCDD’nin ana istasyonu olan Haydarpaşa’dır. Bu gar, 1908'de İstanbul - Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen tren garıdır. Bunun dışında Osmanlı döneminde yapılan birçok demiryolu ağına bağlı olarak garlar da inşa edilmiştir. Bu gar binaları her ne kadar Osmanlı mimarisini yansıtsa da bulunduğu bölgenin de mimari özelliklerini almıştır. Özellikle halen müze olarak kullanılan Medine Garı, Osmanlı döneminde yapılmış mükemmel bir mimariye sahip garlardan biridir. Türkiye haricinde dünyada da bulunan tarihi ve mimari öneme sahip tren garları mevcuttur. Bu garlar Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da, Malezya’da ve Çin’de olmak üzere birçok ülkede mevcuttur.

Referanslar

Aytmatov, Cengiz (2009). Gün Olur Asra Bedel. İstanbul: Ötüken Yayınları; Emin, B. M. Erdoğan, H.A., (2009). Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Türkiye’de Tren Garları, S.Ü. Müh.‐Mim. Fak. Dergisi 24 (3); https://www.emlakwebtv.com/109-yillik-tarihiyle-haydarpasa-tren-gari/66755, (Erişim tarihi: 20. 07. 2020); Yılmazyiğit, K. B. (1991). Demiryolu Boyunca Mimarlık Eylemleri, Dosya: Garlar, Arredamento Dekorasyon Dergisi, 21: 137‐138.

2 / 2

Gar kelimesi dilimize Fransızca gare sözcüğünden geçmiş olup, aynı anlamda kullanılmaktadır. İstasyon olarak adlandırılan trenlerin duraklama yaptığı noktalarda, birtakım tesisler ve/veya binalar inşa edilmektedir. Bu binalar arasında yolculara hizmet vermesi amacıyla tasarlanan garlar mimari açıdan öne çıkmaktadır. Temel olarak garlar, demiryolu yapıları içerisinde yolcu binaları sınıfına girer ve yolcu binası veya istasyon binası olarak da adlandırılır. Ancak istasyon binası şeklindeki kullanım genel bir ifade olarak, bir tren istasyonundaki bütün demiryolu yapılarını kapsadığı için teknik anlamda gar binasını tanımlamada yetersiz kalmaktadır. İstasyonun büyüklüğüne, yoğunluğuna ve yolcu kapasitesine göre tasarlanan yolcu binaları farklı büyüklüklerde inşa edilmiş, böylece farklı sınıflarda yolcu binaları ortaya çıkmıştır. Buna bağlı olarak kapasitesi fazla olan ve/veya büyük merkezlerdeki yolcu binaları gar olarak isimlendirilmiştir. Garlar, büyüklüklerine göre içerisinde farklı işlevlerdeki mekânların çözümlendiği yapılardır. Genel olarak zemin ve birinci kattan oluşan garların zemin katlarında giriş holü, bekleme salonları, bilet gişeleri, tuvaletler, lokanta, büfe, bagaj emanet, idari birimler tasarlanırken; ikinci katları demiryolu çalışanları tarafından kullanılmak üzere lojman olarak planlanmaktadır. Ayrıca demiryolu ulaşımının askeri lojistik amacıyla kullanılmasına bağlı olarak askeri bürolar ve gümrük işlemlerini gerçekleştirmek üzere gümrük büroları da gar binaları içerisinde çözümlenmiştir. Modern gar yapılarının inşasında ise gelişen teknoloji ve değişen yaşam tarzı gibi nedenlerle lojman işlevinin plan dışı kaldığı; otel, restoran, kafeterya, mağaza işlevlerinin çözümlendiği kompleks bir tasarım anlayışı benimsenmektedir.

Türkiye’deki demiryolu hatlarının geçtiği güzergâh üzerinde çok sayıda gar binası inşa edilmiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu ve Erken Cumhuriyet dönemlerinde yapılan gar binaları özgün tasarım, mimari üslup, cephe karakteri, yapım tekniği ve malzemesi gibi yönlerinin yanında tarihi, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerden de benzersiz özellikler taşımaktadır. Toplum hafızasının dışında kent belleğinde de önemli izler bırakan gar binaları, şehir merkezleri için imgesel değer kazanmıştır. Garlar şehirlerin gelişimine yön verirken kent dokusu içerisinde yeni birimlerin (semt, mahalle, cadde, sokak) oluşmasına da katkı sağlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen demiryolu hatlarının önemli bir kısmının imtiyazını, farklı yabancı şirketlerin alması nedeniyle hatların geçtiği güzergâh üzerindeki garların çoğu da yabancı mimarlarca tasarlanmıştır. Önemli şehir merkezlerindeki gar binaları hariç olmak üzere, aynı şirket tarafından inşa edilen hat güzergâhındaki gar binalarının inşasında benzer projelerin küçük değişikliklerle uygulandığı görülmektedir. Bu uygulama her ne kadar hattı inşa eden şirketin maliyet azaltma politikası olsa da aynı hat güzergâhındaki birbirini tekrarlayan gar binası tasarımı nedeniyle yapılar arasında ritim ve bütünlük ortaya çıkmıştır. Böylece farklı hat güzergâhları üzerindeki garlar arasında tasarım çeşitliliğine bağlı olarak özgün demiryolu mimari mirası gelişmiştir. Bu mirasın korunması yönündeki çalışmalar son yıllarda önem kazanmış olsa da çeşitli nedenlerle istenilen düzeye ulaşamamıştır. Özellikle demiryolu teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak işlevini yitiren garların yeni kullanımlarla yaşatılması yapıların korunması için genellikle zorunlu hâle gelirken çok yönlü fayda sağlamaktadır. Bu kapsamda otel olarak işlevlendirilen Mudanya Garı’nın turizme kazandırılması önemli bir örnek olarak değerlendirilmelidir. Bir bölümü demiryolu müzesi olarak düzenlenen Sirkeci Garı da çok yönlü olarak turizme hizmet etmektedir. Fransa, Paris’te müze olarak yeniden işlevlendirilen Gare d’Orsay turistler tarafından yoğun bir şekilde ziyaret edilen önemli bir yapı olarak şehir turizmine katkı sağlamaktadır. Restorasyonu devam eden Haydarpaşa Garı’nın ise yeniden işlevlendirilmesi ile ilgili tartışmalar devam etmektedir, özellikle otel olarak işlevlendirilmesi gündemde olan yapının bu şekilde kullanımı çeşitli çevrelerce eleştirilmektedir. Bununla birlikte Haydarpaşa Garı’nın korunması yönündeki tüm çalışmaların turizme katkı sağlayacağı da önemli bir gerçektir. Çeşitli nedenlerle kullanım dışı kalan tarihi gar binalarının korunması amacıyla ulusal ve yerel düzeyde kapsamlı çalışmaların yapılması önem arz etmektedir. Yapılacak çalışmalar bina ölçeğinden ziyade yapının bulunduğu çevre ve tarihi kimliğine uygun olacak şekilde yürütülmeli, bu amaçla dönemin teknolojisini yansıtan demiryolu taşıtları ve çeşitli teçhizatlar yapılar ile ilişkilendirilmelidir. Her ne kadar demiryolu teknolojisinin gelişmesi buharlı trenleri kullanım dışı bırakmış olsa da buharlı trenler ile özdeşleşen tarihi garların yakınına yerleştirilen buharlı lokomotifler ve eski vagonlar garların tarihi kimliğinin yansıtılmasına katkı sağlarken, toplumun bu yapılara olan ilgisinin de artmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte, eski demiryolu çalışanları ve ailelerinin yanında demiryolu ulaşımının geçmişten günümüze geniş kitleler üzerinde etkili olması, toplumda bu alanda ilgili bir kesimin oluşmasını sağlamıştır. Dolayısıyla mevcut durum değerlendirildiğinde garlar ve diğer demiryolu yapıları ile demiryolu taşıtları şehirler için önemli bir turizm potansiyeli oluşturmaktadır.

Türkiye’deki demiryolu hat güzergâhları üzerinde inşa edilen gar binaları içerisinde Alsancak Garı, Basmane Garı, Sirkeci Garı, Haydarpaşa Garı, Karaağaç Garı ve Ankara Garı tasarım, mimari özellik ve büyüklük gibi yönlerden öne çıkan garlar olarak Avrupa’daki garlar ile benzerlik göstermektedir. Bunların yanında Kayseri, Konya, Niğde, Adana, Afyon, Amasya, Balıkesir, Mudanya, Kırklareli, Erzincan ve Erzurum illerindeki tarihi gar binaları ise mimari karakterleri itibarıyla Türkiye’deki garların önemini ve çeşitliliğini yansıtması açısından öne çıkmaktadır. Ayrıca demiryolu hat güzergâhları üzerindeki diğer yolcu binalarının da gar binaları ile uyum içerisinde olması ve bu alandaki mimari, tarihi, kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmeleri yansıtması nedeniyle bütünün parçaları olarak garlar ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.

Toplumun tren yolculuğuna olan ilgisi turizm faaliyetlerine de yön vermekte, Doğu Ekspresi’nin ülke turizmine etkisi dikkate alındığında benzer nostaljik hatların yaygınlaştırılmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Ankara’dan Kars’a uzanan bu hat, ulaşımın yanında turizme yönelik olarak da hizmet etmekte olup, güzergâh üzerindeki farklı istasyonlarda verilen molalar ve buralardaki garlar insanlar için ilgi çekici olmaktadır. Buna bağlı olarak da hattın popülaritesi günden güne artmakta ve bölge turizmine önemli oranda katkı sağlamaktadır. Son yıllarda artan ilgiye bağlı olarak bu hat üzerinde ayrıca Turistik Doğu Ekspresi adı altında ikinci bir tren hizmete başladı. Benzer turistik hatların arttırılması, insanlar için alternatif tur rotaları oluşturarak, bölge turizminin gelişmesine olumlu yönde etki edecektir. Özellikle kısa bir hat üzerinde işleyecek buharlı bir lokomotifin restore edilerek turizme kazandırılması, ülke turizmine de yeni bir boyut kazandıracaktır. Konya-Adana demiryolu hattında hareket eden Toros Ekspresi'nin güzergâh üzerindeki garların yanında tüneller, köprüler ve doğal güzellikleriyle hattı ilgi çekici kılmaktadır. Hat üzerindeki Belemedik Vadisi ve Varda Köprüsü Türkiye’deki demiryolu mirasının önemini yansıtması açısından öne çıkmakta olup, sahip olduğu özellikler itibarıyla Dünya mirası listesinde yer alan Rhaetian Demiryolu (İsviçre-İtalya), Semmering Demiryolu (Avusturya), Hindistan Dağ Demiryolları’nın küçük bir kesitini yansıtmaktadır. Demiryolu güzergâhları üzerinde kullanım dışı kalan yapıların konaklama amacıyla yeniden değerlendirilmesi, hattın geçtiği bölgelerin özelliklerine göre yeni konaklama yapılarının inşası veya kamp alanlarının oluşturulması turizm faaliyetlerine katkı sağlayacaktır.

Demiryolu teknolojisindeki gelişmeler ile modernleşen gar binalarının da turizme etkisi ayrıca değerlendirilmelidir. Özellikle hızlı tren hatlarının yaygınlaşması güvenli, konforlu, ekonomik ve hızlı seyahat imkânı sağlayarak tatil, tur, gezi gibi turistik aktiviteler için geniş bir kesime hitap eden ulaşım alternatifi olmaktadır. Günübirlik seyahat olanaklarının artması bölge turizmine katkı sağlarken, hızlı tren ağının genişletilmesiyle toplumların uluslar arası seyahat imkânları da artmakta, buna bağlı olarak turizm faaliyetleri de gelişmektedir. Bu amaçla yolcuların çeşitli ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte modern gar yapılarının inşası da zorunlu hâle gelmektedir. Böylece garlar uzun tur rotaları için kısa süreli konaklama, yeme-içme, alış-veriş gibi faaliyetlerin daha kolay gerçekleştirilmesine imkân sağlamaktadır.

Referanslar

Coulls, A. (1999). Railways as World Heritage Sites. Paris: ICOMOS; Saraç, T. (1985). Büyük Fransızca–Türkçe Sözlük. İstçanbu: Adam Yayınları; Yıldız, A. (2008). Tarihi Tren İstasyonlarının Çağdaş Kullanımları; Kırklareli Tren İstasyonu’nun Rehabilitasyonu (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi). Edirne: Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.