Tatarlı Höyük Kazısı
Arkeolojik Kazı
-
2020
Çukurova Bölgesi’nde 2007 yılında bilimsel kazılarına başlanan ve binlerce yıldır kesintisiz iskâna sahip olan höyüktür. Tatarlı Höyük günümüzde Çukurova, MÖ ikinci bin yılda Kizzuwatna Roma döneminde Kilikya olarak bilinen bölgede yer almaktadır; Güney Anadolu’nun doğusunda, Adana’nın Ceyhan ilçesi sınırları içinde ve Tatarlı (Yedigöz) Mahallesi’nin güney girişinde yer almaktadır. Kilikya bölgesinin en büyük höyüklerinden biri olup, Sitadeli (Yukarı Şehir) 230x370 metre ölçülerinde ve 37 metre yüksekliğe sahiptir. Aşağı Şehri çok büyük bir alana yayılmaktadır.
Bu bölgenin Kuvaterner jeomorfolojisine göre, Adana Ovaları içinde yer alan Yukarı Ova’nın (Ceyhan Ovası) güneyinde Akdeniz kıyısı boyunca yayılan Plio-Kuvaterner dönemde oluşmuş Deli Halil (450 metre; günümüzden önce (G.Ö.) 2.25 milyon yıl) volkanizmasının ana patlama konisi bulunmaktadır. Bu oluşumun en büyük patlama konilerinden biri de Tatarlı Höyüğün hemen doğusunda yer alan Üçtepeler’dir (90 metre; günümüzden önce (G.Ö.) 1,70 milyon-600 bin ). Höyük bu oluşumların, yani bazalt bir ana kaya üzerindedir. Tüm bu alan ile Üçtepe konisinin çevresi de aluvyal ile dolmuş bir ada görünümündedir. Bu jeolojik oluşumlardan dolayı bölge Çukurova’nın en büyük su havzasını bünyesinde barındırmaktadır. Höyüğün eteklerinde ve Aşağı şehrinin çevresinde yedi adet pınar tespit edilmiştir. Bu pınarların oluşturduğu Beynamazı Deresi/Mercin Suyu Sitadel ile Aşağı Şehrin ortasından akmaktadır. Hitit yazılı metinlerinde Kizzuwatna Kralı Palliya’nın Ritüelleri'nde Lawazantiya’daki yedi kaynağın temiz sularından ve kentin içinden akan Tarmana Irmağı’ndan bahsedilmektedir. Birçok arkeolojik veriyle birlikte Tatarlı Höyük’ün Orta Tunç Çağı’ndaki Luhuzattiya ve Hitit dönemlerinde ise, Lawazantiya ile aynı yerleşim olduğu düşünülmektedir. Geç Assur belgelerine göre ise, III. Salmanassar saltanatının 20. saltanat yılında Fırat Nehri’ni geçmiş, sonra Hamanu Dağını (Amanoslar) aşarak karşısına çıkan kentler arasında Lusanda ve birçok kenti ele geçirdiğinden bahsetmektedir. Epigrafik ve arkeolojik verilere göre, Orta Demir Çağı’nda (Geç Hitit dönemi) da Tatarlı Höyük ile Lusanda eşitlemesi olası görünmektedir.
Tatarlı Höyük önemli stratejik ve askeri yollara hakim olmasıyla bölgede ön plana çıkmaktadır. Kuzey-güney ve doğu-batıya giden yolların tam ortasındadır. Doğuda Amanos (Nur) Dağları’nın batı çıkışına çok yakındır. Bu yönde Düziçi - Bahçe üzerinden Aslanbeli ve Hasanbeyli-Fevzipaşa yolu üzerinden Nurdağı Geçidiyle Islahiye Ovası’na, dolayısıyla Kuzey Suriye’ye; güneyden Beilan Geçidi ile yine Kuzey Suriye’ye açılmak mümkündür. Höyüğün Orta Anadolu bağlantısını sağlayan en yakın yol ise, Hitit-Kizzuwatna Kervan Yolu olarak adlandırılan güzergahtır. Höyüğün denize, yani güneyde İskenderun Körfezi’ne olan mesafesi ise yaklaşık 20 kilometredir.
Höyük ilk kez 1951 yılında yapılmış olan Kilikya Yüzey Araştırmaları sırasında Bayan M.V. Seton-Williams tarafından tespit edilmiştir. Bu çalışmayla arkeoloji alanyazınına kazandırılan yerleşimi 1991 yılında İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa H. Sayar Kilikya’da Epigrafi ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları çalışmalarında ziyaret etmiş ve köyün içindeki Geç Antik dönem hamam kalıntılarından da bahsetmetmiştir. 2005 yılında ise höyük Çukurova Üniversitesi’nden Doç. Dr. K. Serdar Girginer tarafından Adana ve Kayseri illerinde yürütülen Kizzuwatna Araştırmaları Projesi kapsamında ziyaret edilmiş ve ayrıntılı şekilde çalışıldı. Aynı araştırmacı tarafından 2007 yılında Bakanlar Kurulu Kararı’yla kazılarına başlandı ve bu kazılar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çukurova Üniversitesi ve Adana Büyükşehir Belediyesi’nin destekleri ile devam etmektedir.
Yapılan kazılarda höyükte Pre-Pottery Neolithic B, seramikli Neolitik, Kalkolitik, Eski Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Geç Tunç Çağı, Orta Demir Çağı (Geç Hitit), Geç Demir Çağı (Akhaimenid), Hellenistik dönem, Roma döneminin başları ve höyüğün doğu yamaçlarında ise Bizans dönemi (kiremitli mezarlar) tespit edilmiştir.
Tatarlı Höyüğün doğusunda bulunan Üçtepeler volkan konisinin bazalt yayılım alanlarında erken Üst Paleolitik, Epipaleolitik ve seramiksiz Neolitik dönemlere ait olasılıkla açık hava işlik alanlarından taş alet ve parçalarının izlenmesi Adana’nın tarihini yaklaşık 40 bin yıl önceye kadar indirmektedir.
Höyüğün güney ve batısında, ayrıca batısındaki Kuyluk Tepe’de yüzeyde görülen taş endüstrisi verilerine göre, seramiksiz Neolitik ve Neolitik Çağ’da oldukça büyük bir yerleşimle karşı karşıya kalınmaktadır. Daha kazılmadan bile yüzeyde çakmaktaşı ve obsidyen çekirdekler, uçlar, kazıyıcılar, iki yönlü dilgiler, baskı dilgi ve dilgicikler, orak bıçaklar, taş baltalar ile keskiler, taş phallus figürin, taş kap parçaları ele geçmektedir. Neolitik dönemin başlarına ait olan Impresso, Koyu yüzlü açkılı kaplar (Dark Faced Burnished Ware) öncülleri ve DFBW parçaları ile kırmızı astarlı çanak-çömlek parçaları tespit edilmiştir. Bu verilerle birlikte bir süre sonra başlayacak olan Neolitik dönem kazıları Çukurova’nın Neolitikleşmesinin anlaşılması için çok önemlidir. Ras Shamra ve MÖ 7000’e tarihlenen bir damga mühür de Tatarlı Höyük’te ele geçmiştir. Bunun dışında MÖ 5700-5300’lere, Final Neolitik’e (Halaf) ait bulunan diğer bir damga mührün de yakın benzerlerine Tell Atchana, Kazane Höyük, Yumuktepe ve Tepecik-Çiftlik’te rastlanmaktadır. Henüz kazılmamış olmasına rağmen Kalkolitik Çağ ile ilgili karşımıza MÖ 4500 dolaylarına, Geç Ubeyd dönemi damga mühürleri çıkmaktadır.
Höyük’teki kazılarda kısıtlı bir alan olan basamaklı açmalarda Eski Tunç Çağı ile ilgili ilk verilere ulaşılmaktadır. Islahiye Ovası yerleşimlerinden tanıdığımız, Tilmen Höyük ve Gedikli’den de bilinen portakal renkli seramikler, yüksek kaideli meyvelikler ve kaba mutfak kapları ile temsil edilmektedir.
MÖ İkinci bin yıl höyüğün en gelişkin yerleşimlerini bünyesinde barındırmaktadır. Orta Tunç Çağı tabakaları tam anlamıyla henüz kazılamamış olsa da, kısıtlı alanlarda ele geçen buluntular küçükbaş hayvancılığın ve bununla birlikte dokumacılık aktivitelerinin yoğun olarak yapıldığını, bunun dışında ele geçen çok sayıdaki silindir ve damga mühür, bölgesel ve Orta Anadolu ilişkili seramikleriyle gelişkin bir dönem kentini karşımıza çıkarmaktadır. Geç Tunç Çağı’nda Sitadeli, çok geniş Aşağı Şehri ve mahalleriyle iki-üç kilometrekarelik yayılım alanıyla kutsal ve çok büyük bir Kizzuwatna kenti ile karşılaşılmaktadır. Hitit dünyasıyla olan organik ilişkilerinin dışında Kıbrıs ve Levant’ın, Ege Bölgesi ile de bağlantıları tespit edilmektedir.
MÖ birinci binin ilk yarısında bölgede Que kent devletleri (Orta Demir Çağı / Geç Hitit dönemi) hüküm sürerken Tatarlı Höyük’te de bu döneme ait çok sayıda arkeolojik materyal bulunmaya başlanmıştır. Bunlar içinde kentteki ticaretin varlığına ışık tutan çeşitli tiplerde amphoralar, Black on Red, Cypriot White Slip ve Cypriot Bichrome IV grubuna ait çeşitli formlarda seramikler başlıcalarıdır. Yine aynı döneme ait taş kaplar, metal ve kemik buluntular da öne çıkmaktadır.
Geç Demir Çağı’nda (Akhaimenid) höyüğün bir süre yerleşim gördüğü konusunda bulgular toplanmaktadır. Bu döneme ait olan stelleriyle, terracotta (pişmiş toprak) figürinleri ve seramiğiyle bölge için yeni bilgiler ortaya çıkmaktadır.
Höyüğün son yerleşimleri Hellenistik dönemde olmuştur. Erken Roma döneminin başlarında terk edilen yerleşimde kırsal özellikler görülse de dokumacılık, özellikle şarap üretimi ve ticareti ile ilgili önemli kanıtlar ele geçmektedir. Tarımsal ekonomisi de büyük ölçüde anlaşılan höyüğün Hellenistik dönem verileri Kilikya bölgesi için son derece önemlidir.
Referanslar
Dardeniz, G., Girginer, K. S. ve Girginer-Oyman, Ö. (2018). A Pottery Kiln from Tatarlı Höyük (Adana, Turkey) and its Implications for Late Bronze Age Pottery Production in Cilicia and Beyond, Adalya, 21: 117-134; Girginer, K. S. ve Collon, D. (2014). Cylinder and Stamp Seals from Tatarlı Höyük, Anatolian Studies, 64: 59-72; Girginer, K. S. ve Uygur, H. (2014). Kilikya: Toros ve Amanoslar’ın Gölgesinde Kültürlerin Buluştuğu Nokta, Arkeolojik Rehber. İstanbul: Homer Kitabevi; Novak, M. – D’Agata , A. L., Caneva, I., Eslick, C., Gates, C., Gates, M. H., Girginer, K. S., Oyman-Girginer, Ö., Jean, E., Köroğlu, G., Kozal, E., Kulemann-Ossen, S., Lehmann, G., Özyar, A., Özaydın, T., Postgate, N., Şahin, F., Ünlü, E., Yağcı, R. ve Yaşin-Meier, D. (2017). Cilician Chronology Group A Comparative Stratigraphy of Cilicia Results of the first three Cilician Chronology Workshops, AOF, 44/2: 150-186; Ünal, A. ve Girginer, K. S. (2007). Kilikya – Çukurova İlk Çağlardan Osmanlılar dönemine Kadar Kilikya’da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji. İstanbul: Homer Kitabevi