Smintheion-Gülpınar Kazıları

Arkeolojik Kazı

Smintheion, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar Köyü’nün eteğinde yer almaktadır. XVIII-XX. yüzyılda Bahçeleriçi olarak anılan örenyeri bugün köylüler tarafından kazı alanı tapınak, Apollon olarak tarif edilmektedir. Gülpınar, Çanakkale kent merkezine 100, bağlı olduğu Ayvacık ilçesine 43 kilometre uzaklıktadır. Gülpınar’a ulaşım Çanakkale yönünden Ezine-Tavaklı-Tuzla üzerinden ya da Ayvacık ilçesinden Behramkale (Assos) yolundan batıya dönüldükten sonra sağlanmaktadır.

Smintheion bir kutsal alandır ve antik Troas bölgesindedir. Tanrı Apollon’a adanmış bu alana ilişkin ilk yazılı bilgiler ozan Homeros’tan (MÖ VII. yüzyıl) başlayarak, Strabon (MÖ 64/63-MS 19/24), Yaşlı Plinius (MS 23-79) ve Pausanias (MS 143-178) gibi antik dönem kaynakları tarafından verilmektedir.

Tanrı Apollon farklı adlarla (epitheton) tapınılmış ve onurlandırılmış bir tanrıdır. Akdeniz çevresi ve özellikle Batı Anadolu kıyılarında başta Troas (Biga Yarımadası) bölgesi, Lykia, Ionia ve Karia’da bu kültlere rastlamak mümkündür. Troas bölgesinde Apollon kültü ilk olarak Homeros’un İlyada destanında görülür. İlyada’da tanrı Apollon’un smintheus-fare adı ile önce Tenedos (Bozcaada) ve sonra Troas bölgesinde onurlandırıldığı ve adına tapınak yapıldığına tanık olunmuştur. Strabon gibi antik kaynaklar ve devam eden kazılar Smintheion’un yeri ve başta Apollon Smintheus Tapınağı’nın Gülpınar’da olduğunu doğrulanmıştır.

Tapınak ve kutsal alanın tahrip edilip terk edilmesinden sonra ilk bilgiler oldukça meraklı olan batılı seyyahlar ve araştırmaları sayesinde elde edilmiş; 1785-1786 yılında Jean Baptiste Lechevalier, Babakale-Bababurnu’ndan (Lektum) Alexandria Troas’a (Dalyan) giderken yolu üzerinde bir tapınağa ait kalıntıları gördüğünden söz etmiştir. 1850’li yıllarda C. Texier, muhtemelen görmeden elde ettiği bilgilere dayanarak burada bir Dor Tapınağı'nın varlığını ileri sürmüştür. 1853’te bölgeye gelen ve İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri adına çalışan R. N. Spratt, Külahlı’da (Gülpınar Köyü) rastladığı kalıntıların tanrı Apollon’a ait ion düzeninde bir tapınak olduğunu bilim dünyasına duyurmuştur. 1861’de bölgeye ilk kez gelen ve üç-dört günlük kısa sürede araştırmalar yapan (daha sonra ilk kazıları yapandır) Richard Popplewell Pullan, tapınak alanında küçük bahçelerin içinde az sayıda mimari parçanın varlığından söz etmiştir. 1881’de H. Schliemann tapınağı ve yöreyi ziyaret ederken Gülpınar’dan Post-Homeric Khryse olarak bahsetmiştir. 1911’de W. Leaf ve Hasluck yöreye gezi yaptılar (Smintheion ve Khryse kentinin lokalizasyonunu yapmışlardır). 1966 yılında Hans Weber tarafından tekrar arkeoloji dünyasında gündeme getirilmiştir. 1971-1973 yılları arasında Çanakkale Arkeoloji Müzesi tarafından tapınak ve çevresinde kazılar yapılmış ve 1980 yılına kadar terk edilmiştir. 1980-2019 arası ise Ankara Üniversitesi adına Prof. Dr. Coşkun Özgünel Kazıları ile kazı-onarım-sergileme-yayın dönemi başlamıştır. Çalışmalar 2020 yılından itibaren ise Doç. Dr. Davut Kaplan tarafından yürütülmektedir.

Antik dönemde ise Apollon Smintheus Tapınağı’na yakın birkaç farklı yerleşim daha vardır. En yakın antik yerleşimlerden biri dokuz kilometre güney batıda yer alan Lektum’dur (Babakale Köyü). Kutsal alandan Gülpınar Ayağı mevkiden ulaşılabilen iki kilometre uzakta ve deniz kenarında Khryse (Göztepe) ve yine Khryse ile oldukça yakın olan Klasik döneme tarihli üç kilometre uzakta yer alan Hamaksitos (Beşiktepe) kentleridir. Bugünkü Göztepe’nin Khryse olma ihtimalini güçlendiren ifade Strabon tarafından dile getirilmektedir. Strabon “…sonra, denize yüksekten bakan kayalık bir tepede kurulmuş olan şimdiki Khryse’ye ve daha sonra da Lekton’un aşağısında ona yakın olan Hamaksitos’a gelinir” ifadesi ile günümüz Göztepe yerleşiminin eski Khryse olduğunu ifade etmektedir. Ayrıca Hamaksitos sikkeleri üzerinde tanrı Apollon tasvirinin yer alması bu kent ile kutsal alan arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Kutsal alan daha sonra kuzeyde yer alan Alexandria Troas (Dalyan) kentine bağlanmış ve bu kent sikkeleri üzerinde de Apollon tasvirine yer verilmiştir.

1980 yılında başlayan Özgünel kazı ve araştırmalarında; tapınağın günümüze kalmış olan temeli saptanmıştır. Topografya, zemin, sylobat ölçüleri, cella düzenlemesi, sütun kaidesi ve başlık ilişkisi, kabartmalı sütun tamburlarının yeri, tapınak alınlık düzenlemesi, çatı ahşap konstrüksiyonu, Apollon Smintheus kült heykeli bilimsel bilgilerle ilk kez ortaya konulmuştur.

1996-2019 yılları arasında devam eden Gülpınar kazı ve restorasyon çalışmalarına ek olarak T. Takaoğlu başkanlığında sürdürülen Kalkolitik Gülpınar ve D. Kaplan tarafından devam ettirilen rezervuar-sarnıç ve Roma Hamamları ve Geç Antik dönem kazıları yapılmıştır.

1980’den itibaren tespit edilen-ortaya çıkarılan yapılar: Apollon Smintheus Tapınağı, Kutsal Mağara, Roma Villası (doktor evi), Roma dönemi Su Kanalları, Roma dönemi Su Depoları, Büyük Hamam, Küçük Hamam, Kutsal Yol, Heykel Kaideleri, Prehistorik Yerleşim ve Podyumlu Yapı, Geç Antik Konutlar.

Apollon Smintheus Tapınağı; Tapınağın yapılış nedeni insanların Tanrılara duyduğu minnetin bir ürünüdür. Tenedos’un (Bozcaada) kralı, Khryse’yi (Gülpınar Köyü) koruyan Tanrı Apollon, Akhalar ile Troialıların büyük savaşında Anadolu halklarının yanında yer almıştır. Halk ise ona şükranlarını sunmak için Gülpınar’daki Apollon Smintheus Tapınağı’nı yapmıştır. Apollon Smintheus tapınağı, Troas bölgesinin önde gelen kült merkezi Smintheion’da yer almıştır. Ayrıca Hellenistik Çağ Batı Anadolu Mimarlık Sanatı’nda özellikle tapınakların mimari tasarımındaki yeri açısından değerlidir. Çünkü Anadolulu bir mimar olan Hermogenes etkileri bu tapınakta da görülmektedir. Tapınakta ayrıca ozan Homeros’un İlyada Destanı'nda geçen konular plastik (kabartma) eserler olarak yer almaktadır. Bu özelliği arkeoloji dünyasındaki farklı ayrıcalığının bir göstergesidir. 1853’lü yıllarda tapınakta çok sayıda mimari kalıntının var olduğunu söylemek mümkündür. Tapınağa ait mimari parçalar, çevrede yaklaşık 35 kilometrelik bir alana yayılmıştır. Bunun nedenlerinden biri ise bölgede bulunmayan ithal edilmiş mermer malzemenin değerli olmasıdır.

Tapınak Ion düzeninde pseudodipteros tarzda, 11 basamaklı podyum üzerinde 8x14 sütunlu ve sütun aralıkları dar (pyknostylos) bir yapıdır. Boyutları 24,30x43,52 metre olan tapınak doğu-batı eksende ve pronaos, naos ve opisthodomos’tan oluşmaktadır. En üst tamburlar yivli değil kabartmalıdır (columnae caelatae). Kabartmalı tamburlar boğa başı-girland bezemeliler ve mitolojik olmak üzere iki farklı tiptedir. Tapınak Hellenistik döneme (MÖ II. yüzyıl ortaları) aittir.

Tapınak inşasında üç farklı malzeme kullanıldı. En altta kongolmera türü (tüf) yumuşak taş, üzerinde andezit ve bunları dışardan kaplayan beyaz mermer yer almıştır. Mermer Prokonnesos (Marmara) Adası’ndan getirilmiş ve diğerleri ise yereldir. Tapınağın önemi tapınak frizlerinde ve kabartmalı sütun tamburlarında, destandaki savaşın resimsel olarak anlatılması, ünik (tek) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu olaylar Troia savaşının ve kahramanlarının ve sahnelerinin en can alıcı konularını içeriyor. Kabartmalar üzerinde ilk kabartma örneği Akhilleus’un eğitim için Khiron’a getirilişi, Patroklos’a ağıt yakılması, Akhilleus ile Hektor’un mücadelesi, Zeus’un karar vermesi, Hektor’un cesedinin Troia surları etrafında sürüklenişi, Priamos ve ailesinin Hektor’un ölümünü izlemesi, Priamos’un Akhilleus’tan Hektor’un cesedini almaya gidişi, Andromakhe’nin Hektor için yas tutmasını anlatan frizleridir.

Apollon, Zeus, Leto, Artemis ve Musaları Rahip Khryses’in Agamemnon’dan kendi kızı Khryses’i istemesi, Apollon’nun Akhalalılara okları ile veba salgını göndermesi, Odysseus’un Khryses’i getirmesi, Thetis’in Zeus’a yakarışını anlatan kabartmalı sütun tamburları ve Apollon’un beş metrelik akrolit kült heykelinin bacak parçası da bulunmuştur.

Su Kaynağı, Kanallar ve Rezervuarlar: Tapınak ve kutsal alanın varlığını borçlu olduğu en önemli unsur su kaynağıdır. Apollon rahipleri kehanette bulunmak için suya ihtiyaç duymaktaydılar. Bu nedenle Apollon tapınakları genelde su kaynağı başında inşa edilmiştir. Burada ise hem temizlenme ve arınma hem de kehanette kullanılmış olmalıdır. Suyun kaynağı örenyeri girişine gelmeden inilen rampada yol altında kalmaktadır. Yaklaşık beş-sekiz metrelik alüvyon altında kalmış mağaralar içerisinden çıkmaktadır. Mağaralar ise birbirlerine bağlı farklı galerilerden oluşmaktadır. Tanrıya tapınma erken dönem bu mağaralarda gerçekleşmiştir. Büyük boyutlu tapınakların yapımı ile bu mağaraların önleri kapatılarak birer su toplama havuzuna çevrilmiştir. Toplanan sular kutsal alandaki diğer su depolarına ve yapılara kanallarla aktarıldı. Smintheion su yapıları ile Hellenistik dönemden başlayarak Roma, Bizans ve Osmanlı dönemleri de dâhil olmak üzere suyun kullanımı açısından önemli bir yapılar kompleksi haline gelmiştir. Ortaya çıkarılan 13 adet farklı su deposu büyük oranda korunmuştur.

Hamamlar: Yıkanma ile ilgili yapılar erken dönemde temizlenme ve arınma gibi dinsel amaçlı olsa da antik Yunan ve Roma dünyasında günlük yaşamın bir parçasıdırlar. Özellikle kutsal alanlarda da varlığını devam ettirmişlerdir. Roma döneminde her açıdan mükemmel bir kompleks haline dönüşen hamamların, mimari ve mühendislik açısından da önemli gelişmeler ve uygulamalara sahne olduğu açıktır. Tüm bu uygulamaların bir örneği olan Büyük hamam, plan ve işlev açısından Roma mimarlığının ve mühendisliğinin güzel bir uygulamasıdır. Şimdi görülebilen ve kısmen onarılmış mimari ise hamamın en geç evresine (MÖ IV. yüzyıl) aittir. Yapı plan açısından, Anadolu ve diğer Roma egemenliği altındaki bölgelerde inşa edilen örneklerden oldukça farklı, plan ve boyut olarak bölge açısından da üniktir. Asıl mekânlar hamam planına uygun olarak güney-batı kuzey-doğu yönde uzanmaktadırlar. Hamamların temelinde ısıtma sistemi yatar. Antik mimar Vitruvius’un da geniş bilgi verdiği ısıtma sistemi, asma tavan hypocaust (aşağıdan ısıtılan fırın) veya alttan ısıtma sistemi olarak bilinmektedir ve bu yapıda çok güzel uygulanmıştır. Zeminden ısıtma dışında duvardan ısıtma sistemi de kullanılmıştır. Tegulae mammatae’nin kullanımı ile içi boş duvar elde edilmiş ve duvarda da bir yalıtım sağlanmıştır. Bu tuğlalar genelde kare biçimlidir ve köşelerinde ve bazen içe doğru yer alan ve dışa çıkıntılı ‘memeler’ ile duvara yaslanarak tuğla ile duvar arasında boşluk oluşturulmuştur. Duvara tutturmada ise ‘T’ şeklinde metal çiviler kullanılmıştır. Yapılardaki klasik plan okuma sisteminde Smintheion örneğinde sıcak mekândan soğuk mekânlara doğru bir anlatım düzeni tercih edilmiştir. Bu bağlamda caldarium (sıcak mekân), tepidarium (ılık mekân, her iki mekan arasındaki ısının kaçmasını önleyen ve fazla sıcak olmayan mekân), soğuk su havuzu içeren frigidarium (soğuk mekân) ve geniş bir salon (egzersiz, soyunma veya elbise değiştirme mekânı) olmak üzere üç ana mekân tanımlanmıştır. Frigidarium mekânı tabanı mozaik kaplı ve bir kısmı alttan ısıtmalı mekânlara bağlantı sağlar. Küçük ve büyük soğuk su havuzları en karakteristik özelliğidir. Dışarıya iki ayrı bağlantısı olan Hizmetli Koridoru ise uzun ve tonoz örtüye sahiptir. Doğrudan külhana bağlantı yapan bu koridor hizmetlilerin ocakta çalışırken ve gidiş gelişlerinde yıkananlara gözükmeden kullandıkları ve benzer mimari özellikleri ile üniktir. Hamam MS geç birinci yüzyıldan MS IV. yüzyıla kadar aralıksız kullanılmıştır.

Küçük Hamam: Smintheion’da ortaya çıkarılan ve yıkanma geleneğinin sürekliliği ve gelenekselliğini ortaya koyan en güzel örnektir. Büyük Hamam yapısına göre oldukça küçük ölçeklidir. Kutsal yolun kenarında yer alan ve kutsal yoldan girilen hamama girişte iki adet su deposu yer almaktadır. Yapı genel olarak kutsal yola paralel ve düzenli bir alan tasarımına uymaktadır. Plan şeması olarak L şeklinde dizili ana mekânlar görülmektedir. Giriş kapısı doğrudan apodyteriuma açılmaktadır. Yaklaşık 8,4x18,8 metre ölçülerindeki mekân dikdörtgen plana sahiptir. Apodyterium’dan tek bir kapı ile frigidarium’a geçilmektedir. Frigidarium tüm mekânlara geçit veren kuzey-doğuda yer alan 9,7x7,55 metre ölçülerindedir. Toplam üç adet soğuk su havuzu ile oldukça geniş ve ferah bir mekândır. Ana mekânın tabanı renkli mozaiklerle kaplıdır. Frigidarium batısında, hamam giriş döşemesine paralel olarak dizili sıcak mekânlar yer almaktadır. Hamam iki adet caldariuma sahiptir. Hypocaust oldukça sağlam korunmuştur ve tabanda sığ tahliye su kanalı yer almaktadır. Tabanda ısıtmanın yanı sıra küçük hamamda duvardan ısıtma sistemine ait bulgular da vardır. Büyük hamamda olduğu gibi yine tegula mamata kullanıldığını gösteren memeler ele geçirilmiştir.

Spor Oyunları ve Heykel Kaideleri: Alexandria Troas (Dalyan) antik kentinden Apollon Sminthues Kutsal Alanı’na (Smintheion) gelen kutsal yolun bir kısmı açığa çıkartılmıştır. Roma hamamından başlamak üzere Kutsal Yol’un alana girdiği noktaya kadar yolun sağ ve soluna dikilmiş heykel kaideleri mevcuttur. Kaideler üzerinde yer alan heykeller (olasılıkla) bronz olduklarından ele geçmemişlerdir ancak mermer kaideler üzerinde Apollon adına yapılan spor oyunlarını içeren yazıtlar korunmuştur. Kaideler üzerindeki yazıtlar Smintheia Pauleia şenliklerinde ağırlıklı olarak Pankration/Pankreas ve güreş müsabakalarında derece alan sporcuların heykellerine aittirler. Kaidelerin sağlam veya parça olarak ele geçen örneklerine göre, bu kaidelerin üzerlerinde sporcunun adı (ailesi ile birlikte), eğitmeni, hangi spor dalında yarıştığı, kaçıncı olduğu, sporcuyu onurlandıran kişi ve daha da önemlisi bazılarında hangi rahip veya kahin döneminde müsabaka yapıldığı gibi değerli bilgiler sunmaktadır.

Kutsal Yol ve Tuzla Ovası Roma Köprüsü: Kutsal alanın iki kilometre kuzeyinde Tuzla Ovası’nda yer almaktadır. Gülpınar-Tuzla Ovası Roma Köprüsü, sadece yolları dolayısıyla insanları bağlamakla kalmamıştır. Roma Köprüsü Smintheion ve Aleksandria Troas arasında kutsallığı bağlamaktadır. Köprü Tuzla Çayını (Satnioeis) aşabilmek için biri tamamen yıkılmış olmak üzere, algılanabilen sekiz tane kemer üzerine inşa edilmiştir ve ölçülebilen uzunluğu 150 metredir. Kemerler dairesel formda, yarım daire biçimlidir. Ortada, kemer açıklıkları birbirine yakın üç adet merkezi kemer yer alır. Merkez kemerlerinin hemen yanlarında, yaklaşık üç metre uzunluğunda koltuklardan sonra, birer adet orta boy kemer yer almaktadır. Kuzey kemer ayakta iken güney orta boy kemerin sadece yıkıntısı takip edilebilir. Orta boy kemerler yaklaşık 7,70 metre aşıldıktan sonra küçük bir kemerle sonlandığı görülmektedir.

Gülpınar/Smintheion Prehistorik Yerleşimi: Apollon Smintheus Kutsal Alanı (Smintheion), Hellenistik ve Roma dönemleri yapı kalıntıları altında ortaya çıkmaya başlayan Kalkolitik dönem yerleşimi yöre ve Batı Anadolu kültür tarihi için yeni bilgiler sunmaya başlamıştır. Smintheion kazıları, 2004 yılından itibaren burada varlığı daha önce bilinen Kalkolitik dönem yerleşimi (arkeometrik tarihlemelere göre yaklaşık olarak MÖ 5320 ve 4450 arası) Çanakkale’de şu ana kadar kazısı yapılan (Troia’da dahil) en eski yerleşimidir. Burası Antik Troas bölgesi ile özdeşleşen ve ilk yerleşimi MÖ 3000 civarında başlayan ünlü Troia yerleşimi öncesinde, bölgede nasıl bir köy toplumunun var olduğunu ve ne tür kültürlerin bölgeye hakim olduğunu göstermektedir.

Prehistorik yerleşimin, bölgede bu dönem için geniş sayılabilecek yaklaşık bir hektarlık alan kapladığı, burada yapılan arkeolojik kazı ve sondaj çalışmalarında belirlenmiştir. Yerleşim başlangıçta bir su kenarında hafif eğimli bir alan üzerine kurulmuştur. Bugüne kadar kazısı yapılan alanlarda Gülpınar I (Geç Neolitik), Gülpınar II ve III (Kalkolitik) olarak belirlenen prehistorik yerleşiminde taş mimari ağırlık kazanmaktadır. Genellikle kare planlı ve avlulu olduğu anlaşılan bu konutların bazen birbirine bitişik bazen de birbirinden ayrık olarak inşa edildiği görülmektedir. Konutların tabanlarında tespit edilen ocak kalıntıları dışında, konutların içinde ayrıca birer taş döşeli platform ve sınırları duvarla belirlenmiş erzak küplerinin koyulduğu alanlar bulunmaktadır. Konutların önündeki avlularda veya çevreleyen dış mekânlarda çok sayıda tabana açılan erzak ve çöp çukurlarına rastlanılmıştır. Başlangıçta erzak çukuru olan bu unsurlar zamanla çöp çukuruna dönüştürülmüş olmalıdır.

Prehistorik yerleşimde çömlekçilerinin teknolojik anlamda oldukça ileri düzeyde oldukları rahatlıkla söylenebilir. Genel olarak el yapımı çok iyi perdahlı grimsi-siyah veya grimsi-kahverengi seramik geleneğinin belirgin olduğu prehistorik yerleşimde özellikle perdah bezemeli, kazıma bezemeli ve boya bezemeli örnekler dikkat çekmektedir. Seramikler arasında boynuz kulplu çanak ve çömlekler, dört ayaklı kâseler, pencere ayaklı kâseler, minyatür çömlekler, yüksek kulplu çanaklar ve derin çanaklar sayısal anlamda çoğunluktadır. Ayrıca çok iyi perdahlı çanak çömlekler dışında süt ürünleri işlemede kullanılan peynir kapları ve süzgeçler de dikkat çekmektedir. Prehistorik yerleşimin en ilginç özelliklerinden biri de hasırcılık ve dokumacılıkla ilgili önemli veriler sunmasıdır. Neredeyse bütün çanak çömleklerin kaidelerinde hasır ve yün dokuma negatif izlerine rastlanmıştır.

Kazılar sırasında ele geçen veriler burada yaşamış prehistorik toplumun tarım, hayvan besiciliği, avcılık, balıkçılık ve midye-istiridye toplayıcılığı gibi farklı ekonomik faaliyetler ile geçimlerini desteklediklerine yönelik önemli veriler elde edilmiştir. Prehistorik yerleşimi özellikle son derece üstün nitelikler sergileyen çanak çömlekleri ve pişmiş toprak heykelcikleri ile de dikkat çekmektedir. Ele geçen buluntular Çanakkale-Troia Müzesi’nde sergilenmektedir. Eserlerinin sergilendiği müzeler: 31 Ağustos’ta Apollon Smintheus Tapınağı Depo Müzesi açılmış ve tapınak frizleri, kabartmalı tamburlar ve Apollon Smintheus heykelinin bacak parçası örenyeri giriş kapısının yanındaki bu yöresel (butik) müzede sergilenmektedir. Prehistorik yerleşim malzemeleri dışında Klasik dönem seramik, cam, metal gibi küçük buluntular başta bronz sikkeler ve altın definesi olmak üzere Çanakkale-Troia Müzesi’nde korunmaktadır.

Yararlanılan Kaynaklar

Kaplan, D. (2013). Smintheion Roma Dönemi Su Depoları. İçinde; Özgünel, N. (Editör), Smintheion, Apollon Smintheus’un İzinde (ss. 101-116); Kaplan, D. (2014). Smintheion Roma Hamamı Isıtma Sistemi, Höyük, 6: 7-33; Kaplan, D. (2018). Roman Baths and Related Structures, Çanakkale; Özgünel, C. (2002). İlyada Destanı ve Apollon Smintheus Tapınağı, Colloquium Anatolicum I: 53-99; Özgünel, C. (2005). Gülpınar-Tuzla Ovasındaki Roma Köprüsü. İçinde; 60. Yaşında Sinan Genim’e Armağan: 516-525; Takaoğlu T. (2006). The Late Neolithic In The Eastern Aegean: Excavations At Gülpınar In The Troad, Hesperia, 75: 289-315; Takaoğlu T. (2013). Smintheion Öncesi: Prehistorik Yerleşim. İçinde; Özgünel, C. (Editör), Smintheion: Apollon Smintheus’un İzinde (ss.15-28). İstanbul: Ege Yayınevi; Takaoğlu, T. (2005). Late Neolithic in the Eastern Aegean: Excavations at Gülpınar on the Coastal Troad, Hesperia, 76: 289-315; Weber, H. (1966). Zum Apollon-Smintheus-Tempel in der Troas, Istanbuler Mitteilungen 16: 100-114.