Lületaşı Müzesi

Müze Sanayi Müzesi Endüstri Müzesi Zanaat Müzesi

(Eskişehir, 2008 - )

Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinde İki Eylül Caddesi üzerinde bulunan ve Eskişehir’e özgü Lületaşı madeninden yapılan el yapımı çeşitli eşyaların sergilendiği bir el sanatları müzesidir. Müzenin ana konusunu meydana getiren Lületaşı, 5.000 yıldır bilinen, Türkiye’de ise 300 yıldır kullanılan beyaz renkli bir madendir. Günümüzde Yunanistan’ın bazı adalarında, Çek Cumhuriyeti, Fransa, İspanya, Fas ve ABD’de bulunmasına rağmen, dünyada ticari olarak işlenebilir kaliteli Lületaşı yataklarının neredeyse tamamı Eskişehir’de yer alıyor. Bu yüzden Lületaşı, Eskişehir’in simgesi haline geldi. Lületaşı, Eskişehir Taşı, Beyaz Altın, Deniz Köpüğü, Patal veya Aktaş olarak da biliniyor, diğer dillerde ise Meerschaum, Magnesite ve Sepiolite isimleriyle anılıyor. Magnezyum ve silisyum minerallerinden meydana geliyor ve çeşitli hidrotermal etkilerden sonra başkalaşım geçirerek oluşuyor. Lületaşının sertlik derecesi 2-2,5 arasındadır ve gözenekli bir yapıya sahiptir. Hafiftir ve yumuşak bir yapıya sahip olduğundan kolay işleniyor. Yere düştüğünde kırılmayan, buna karşın suya bırakıldığında kolay dağılabilen bir yapıya sahiptir. Ateşe dayanıklıdır, fakat ısıl işlem gördüğünde rengi değişiyor. Nikotini ve suyu emen bir yapıya sahip olduğundan daha çok pipo yapımında tercih ediliyor. Oluşumu gereği yeraltında ıslak bir halde bulunuyor ve içinde barındırdığı bu nem sayesinde kolayca temizlenip işlenebiliyor. Bu yüzden nemli iken işlenip daha sonra kurumaya bırakılıyor. Lületaşı ilk olarak Alman mineralog Ernst Friedrich Glocker tarafından 1847 yılında keşfedildi ve onun tarafından sepiolite olarak adlandırıldı. Almanlar ise bu madene anlamı deniz köpüğü olan Meerschaum ismini verdi.

Türkiye’de lületaşını ilk defa Eskişehirli Osman Denizköpüğü 1950 yılında işledi ve yanında 300 çırak yetiştirerek bu taşın Türkiye’de ve dünyada yayılmasına öncülük etti. Ancak Lületaşının ortaya çıkarılışı ile alakalı yaygın bir söylence bulunuyor. Bu söylenceye göre, lületaşını ilk olarak bulan ve yeraltındaki lületaşı madeninin yolunu gösteren esasında bir köstebektir. Bir yaz günü Karatepe civarında bir köye gitmekte olan genç bir adam, yorulunca yere bağdaş kurup önünde ne varsa yemeğe koyuldu. Tam o anda ayakucundaki bir delik gözüne takıldı ve bu delikten beyaz bir taşı yuvarlayarak dışarı çıkarmaya çalışan bir köstebek gördü. Taşı delikten dışarı çıkaran köstebek, daha sonra bu taşla oynamaya başladı. Genç adam dikkatini çeken bu taşa dokunmak isteyince köstebek hemen kendini deliğe attı. Adam, taşı bir süre elinde yuvarladıktan sonra bıçağını çıkartarak yontmaya başladı. Daha ilk bıçak sürtmesinde, o ana kadar hiç duymadığı, insanı deli divane eden bir ses işitti. Ses, “Ah insanoğlu, bana kıymasaydın ya!” feryadıyla yankılandı. Bu feryadı duyan genç adam, şaşırarak taşı yere attı ve taş yere düşer düşmez ayın on dördü gibi bir kıza dönüştü. Daha sonra ufalanarak yuvarlak bir hâle geldi ve genç adamın şaşkın bakışları arasında yuvarlanarak gelmiş olduğu deliğe geri döndü ve ortadan kayboldu. Genç adam hemen ardından deliği kazmaya başladı. Toprağı kaza kaza günler geceler geçti ve onu aramaya çıkan köylüler, genç adamı yerin yedi kat altına giden daracık bir kuyuda boğulmuş halde buldu. Köylüler adamı bulduğunda, derisi yüzülmüş olan parmakları sıkı bir şekilde birkaç lületaşını tutmaktaydı.

Lületaşının sahip olduğu özellikleri ve Eskişehir için önemini dikkate alan Eskişehir Valiliği’nin, 1998 yılından beri her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiği Uluslararası Lületaşı Festivalleri, Lületaşı El Sanatları Yarışmaları ve Sergilerinde yer alan eserleri, İl Özel İdaresi satın alıp Lületaşı Müzesi’nin oluşumu için ilk adımı attı. Lületaşı Müzesi, 2008 yılında Odunpazarı Belediyesi tarafından Kurşunlu Camii ve Külliyesi içerisinde ziyarete açıldı. Müze, 60 sanatçının 400 civarındaki eserine ev sahipliği yapmakta olup dünyadaki ilk Lületaşı Müzesi olma özelliğine sahiptir. Müzede pek çok nesnenin lületaşından yapılmış örneklerini görmek mümkündür. Özellikle de Lületaşından yapılmış pipolar, takılar ve heykelcikler dikkat çekiyor, ayrıca tespih ve kitap ayracı gibi aksesuarlara da yer veriliyor. Diğer yandan müzede, Eskişehirli ustaların seçkin ürünlerini görmek ve yapım aşamaları hakkında bilgi edinmek de mümkündür. Lületaşı Müzesi, Eskişehir’in önemli turistik yapılarına yakın bir mesafede yer alıyor. Örneğin; Tarihi Odunpazarı Evleri, Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi, Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi ve Osmanlı Evi bu yapılardan bazılarıdır. Müze, haftanın her günü ziyarete açık olup müzeyi 09.00-17.00 saatleri arasında ziyaret etmek mümkündür.

Referanslar

Algan, E. (2015). Eskişehir’de Lületaşı, Sanat ve Tasarım Dergisi, 5(8): 1-31; Değerli Taşlar (2020). Lületaşı Nedir? https://www.degerlitaslar.gen.tr/luletasi.html, (Erişim tarihi: 15.02.2020); Makaleler (2017). Eskişehir’in İncisi Lületaşı Nedir? https://www.makaleler.com/lule-tasi-nedir, (Erişim tarihi: 15.02.2020); Seyahat Dergisi (2014). Eskişehir Lületaşı Müzesi, https://seyahatdergisi.com/eskisehir-luletasi-muzesi-nerede-giris-ucreti-ve-resimleri/, (Erişim tarihi: 15.02.2020); Taşlıgil, N. ve Şahin, G. (2011). Doğal ve Kültürel Özellikleri ile Lületaşı, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 4(16): 436-452.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Odunpazarı Belediyesi (2019). Lületaşı Galerisi, http://www.odunpazari.bel.tr/odunpazaribelediyesi-18-luletasi_galerisi, (Erişim tarihi: 15.02.2020).