Kuzeydoğu Anadolu'da Orta Çağ Gürcü Kiliseleri
Doğal ve Kültürel Miras Kilise Manastır
-
2024
Tarihi Tao-Klardjeti bölgesi, coğrafi bir adlandırma biçiminde XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilimsel yayınlarda yer almıştır. Tarihi vilayetler Meskheti, Yukarı (Zemo) Kartli, Samtskhe-Saatabago ve günümüzde Türkiye sınırları içinde bulunan tarihi Meskheti’nin büyük bir bölümü bu bölgenin sınırları içinde yer almaktaydı.
Meskheti, Chorokhi (Çoruh) nehri havzasını ve Mtkvari (Kura) nehrinin kaynağını kapsamaktaydı. Bölge, kuzeyde Mesketi sırtı, doğuda Javakheti Dağları, güneyde Kura ve Çoruh havzalarını Fırat (Euphrates) ve Aras (Araxes) havzalarından ayıran dağlık bölüm ile batıda Pontos veya Lazistan sırtı ile her yönden dağlık sırtlarla çevriliydi. Meskheti bölgesinin en uzak kuzeybatı kısmı Karadeniz kıyısına ulaşmaktaydı. Çoruh Nehri’nin yukarı bölümü, en önemli tarihi kenti Bayburt olan Speri eyaletine dahildi. Speri’nin batısında Orta Çağ’da ve daha önceki dönemlerde Speri (İspir) Kalesi inşa edilmiştir.
Çoruh Nehri’nin her iki koluyla birlikte orta mecrası, Oltisistskali (Oltu Çayı) ve Bardusistskali (Bardus Çayı) nehirlerinin aşağı mecrası tarafından Imier (Yukarı) ve Amier (Aşağı) Tao’ya bölünen Tao Prensliği tarafından işgal edilmiştir. Bu iki bölüm daha küçük ülkeler (kantonlar) Gürcü Boğazı, Parkhali (Artvin, Yusufeli, Altıparmak köyü) / Asispori, Bana, Taoskari (Çataksu, Olur, Erzurum), Panaskerti (Aşağıkaracasu, Olur, Erzurum), Tortomi (Tortum, Erzurum), Oltisi (Oltu, Erzurum), Mamrovani / Bughataqori, Partizi Boğazı ve Chakieti gibi yerleşmeleri içermekteydi. Armier (Aşağı) Tao’da ise IX. - X. yüzyıllarda Kalmakhi, Panaskerti ve Bana olmak üzere birkaç siyasi ve idari merkez kurulmuştur. Oltissi (Oltu), Imier (Yukarı) Tao’nun idari merkeziydi. 760’lı yıllarda St. Grigol, Klarjeti’ye gelerek Opiza Manastırı’nı kurmuştur. Grigol ve öğrencileri Klarjeti bölgesinde birçok manastır kurmuş veya var olan dini yapıları yenilemişlerdir. Bu nedenle bölge, Mısır’daki Sina Çölü manastır kompleksleri ile benzerlik kurularak “Gürcü Sina’sı” olarak adlandırılmıştır. Ansiklopedi maddesinde Orta Çağ’a ait günümüzde Artvin, Ardahan ve Erzurum illerinde yer alan ve günümüze ulaşabilen önemli manastır yapıları derlenmiştir.
İşhan Katedrali (Iskhani / İşhan Kilisesi): Artvin'in Yusufeli ilçesine bağlı İşhan Köyü'nde Oltu Çayı ve Çoruh Nehri’nin kavuşma noktasında denizden yaklaşık 1600 metre yükseklikteki bir tepe üzerinde yer almaktadır. Oltu Geçidi’nde Gürcü mimarisinin önemli bir örneğidir ancak manastırın mimari özellikleri kesin olarak belirlenememiştir. Özgün yapı, Ermeni Katolik Kral III. Narses (ö. 661) ile ilişkilendirilir. Kral Narses dönemine ait kilisenin izlerine rastlanmamasının nedeni yapının Sağır Murvan döneminde (735-737) yıkılmış olmasıdır. Grigor Handza’nın Yaşamı adlı elyazmasında Aziz Grigoli’nin öğrencisi Rahip Saba tarafından Kuropalat Aşot’un desteği ile burada bulunan harap durumdaki bir kilisenin yerine İşhan Manastırı’nın kurulduğu ve Saba’nın bu merkezin ilk rahibi olduğu kaydedilmiştir. Manastıra ait ilk kilise yapısının VIII. - IX. yüzyıllarda kurulmuş üç nefli, tonoz örtülü bazilikal planlı olabileceği kabul edilmiştir. Mimari kalıntılar ve kuzeybatısında yer alan ek mekandaki X. yüzyıl başlarına ait bir yazıt nedeniyle 830-1032 yılları arasındaki dönemde onarım geçirerek kubbeli bazilikaya dönüştürüldüğü öne sürülmüştür. Kilise ve güneybatısındaki şapelde günümüze ulaşan eski Gürcü alfabesiyle (Asomtavruli) beş yazıtın içeriğinde 917 yılında kiliseye rahip atanması, 966’da duvar resimlerinin yapılması, 1006’da Meryem Ana’ya adanmış bir şapelin inşa edilmesi, Piskopos Antoni tarafından onarım çalışmalarının 1026-1032 yıllarında gerçekleştirilmesi gibi bilgiler yer almaktadır. Katedral, XI. yüzyılın ilk çeyreğinde kapsamlı bir inşa evresinden geçmiştir. Çalışma Kral I. Georgia Giorgi döneminde (1014-1027) Iskhani Başrahibi Anton’un girişimiyle başlamıştır. Yapının mimarı ise Ioane Morchaisdze’dir. Ana yapı, IV. Bagrat döneminde (1027-1072), 1032 yılında tamamlanmıştır. Kilisenin batı kolunun kuzey bölümüne bir oda eklenmiştir. Bu tarihte yenileme çalışmalarıyla kilise günümüze kubbeli, ana mekânın dört yönünde batısındaki diğerlerinden iki kat daha derin haç kollarına açıldığı serbest haç plan tipinin bir türü görünümüyle ulaşmıştır. Yapının kubbesi, doğudakiler dokuzgen, batıdakiler haç planlı, her biri yaklaşık iki metre çapında dört serbest taşıyıcı üzerinde yükselen hafifçe sivri ve kademeli kemerlere yerleştirilmiştir. İşhan Katedrali, “dört serbest destekli serbest haç” plan tipinin bölgedeki ön örneğini oluşturması bakımından önem taşımaktadır. Yapının apsisi alçak bir duvar üzerine yerleştirilmiştir. Bezemeli kesik piramit biçimli başlıklar taşıyan sekiz sütunun üzerinde kademeli atnalı biçiminde yükselen bir kemer dizisi ve doğuda tek katlı, kuzey-güney yönlerinde iki katlı dikdörtgen planlı bir ambulatoryum ile çevrelenmektedir. Gürcü mimarisinde bulunmayan bu düzenlemenin Suriye kiliselerinin etkisindeki ilk kiliseye ait bir mekân olduğu düşünülmüştür. Katedralin kuzeydoğu bölümü ve haç kollarına ait tonozlar harap durumdadır. Yapının cepheleri eş boyutlu farklı renklerde kesme taşlarla düzgün bir biçimde örülmüştür. Dört cephe ve kubbenin yüksek kasnağında kademeli kör kemer dizileri yer almakta, kemerlerin iç bölümünde pencere açıklıkları, dört haç koluna birer çift üçgen niş yerleştirilmiştir. Yapının cepheleri iç mekân planını ve iki katı dışardan yansıtacak biçimde düzenlenmiştir. Cephe ve kubbe kasnağındaki nişlerin dikdörtgen ve yuvarlak pencere ile giriş açıklıklarının çerçeve, kemer ve kemer alınlıkları yüzeyden dışa taşkın kemerler, çatı ve kubbelerin silmeleri geometrik ve bitkisel motiflerden oluşan geçmelerle bezelidir. Kubbenin konik çatısında iki renkli özgün kiremitler yer almaktadır. Katedralin batı, kuzey ve güneyine XII. - XIII. yüzyıllarda ek mekânlar inşa edilmiştir. Kilise, Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı Ordusu için kışla olarak kullanılmış, batı haç kolu ise camiye dönüştürülmüştür. 1983 yılında cami terk edilmiş, 1986 yılında katedral ve şapel kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Katedralin koruma ve restorasyon çalışmaları 2013 yılında başlatılmıştır. Yapının güney ve batı bölümlerine birçok küçük şapel eklendiği anlaşılmıştır. Kazı çalışmalarında kilisenin batı cephesinin önünde plan biçimini koruyan iki kilise kalıntısı belirlenmiştir. Arkeolojik kazılarda yapının bânisinin (yaptıran kişi) kabartma betiminin yer aldığı bir timpanum kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. Temizleme çalışmalarında ise kilisenin iç mekânında zeminde alçı üzerine kırmızı ve siyah renklerde rozet ve süslemeler ortaya çıkarılmıştır. Yapının duvarlarında kazıma veya boyama tekniğiyle yapılmış, tarihsel içeriğe sahip yazıtlar bulunmuştur. En erken tarihli yazıtta 954-955 tarihi belirlenmiştir. Yapının iç mekânı X. - XI. yüzyıllara ait duvar resimleriyle bezenmiştir. Kubbede “Haçın Yükselişi” temalı bir betim yer almaktadır. Kilisenin güney batısında yer alan küçük tek nefli kilisenin Birleşik Gürcistan’ın kralı III. Bagrat (975-1014)’ın babası Kral Gurgen döneminde 1006 tarihinde inşa edildiği belirlenmiştir.
Opiza Manastırı: Artvin'in Merkez ilçene Bağcılar Köyü sınırları içindedir. Köyün giriş kısmında güney yönüne eğimli arazi üzerinde üzerinde kurulmuş manastır kompleksi, kilise ile keşiş hücreleri ve elyazma odası olduğu düşünülen yapı kalıntıları ve yemekhane, çan kulesi, sarnıç ile işlevi belirlenemeyen diğer yapılardan oluşmaktadır. Vakhtang Gorgasali tarafından inşa edilmiş Klarjeti’nin en eski tarihli manastırı kabul edilmektedir. Yapının Aşot Kuropalatesi’in oğlu Guaram Mampali (ö. 882) tarafından IX. yüzyılın ikinci yarısında yaptırıldığı bilgisi de kaydedilmiştir. Kubbe ve yemekhane bölümünün olasılıkla X. yüzyılda kral Georgia Adarnase’nin (945-954) oğlu Aşot Kuropalates tarafından inşa edildiği anlaşılmıştır. Manastır ve ana kilisenin bulunduğu yerde 1965 yılında köy yolu inşası nedeniyle günümüze oldukça harap durumda ulaşmıştır. Kuzey duvarı yamaca yaslı biçimde inşa edilen kilisede Vaftizci Yahya’ya ait bir kutsal emanet (rölik) korunmaktaydı. Yapının güney ve kuzey duvarları izlenebilmektedir. Erken dönem yapı katmanları günümüze ulaşan duvar kalıntılarından belirlenememiştir. Ancak en erken tarihli yapı katmanı IX. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Kubbeyle örtülü Opiza Kilisesi, uzunlamasına haç planlıdır ve yarı serbest haç planını hatırlatmaktadır. Genellikle görülmeyen uzun batı kolu ile altarın her iki bölümünde yer alan ve sundurma çatıyla kaplı pastophorionlar, apsis çıkıntıları kiliseye haç benzeri bir görünüm vermektedir. Ana mekândan farklı olarak kubbe düzgün yontma taş malzemeyle inşa edilmiştir.
Kilisenin güney cephesinde yer alan ve kilise maketinin kutsanması konulu figürlü kabartmalardan oluşan iki blok taş günümüzde Tiflis Devlet Müzesi’ndedir. Yapının duvar resimleri (fresk) ise kubbe kasnağındaki pencereler arasında ve güneydeki haç kolunda yer alan pencerenin doğusunda khiton ve khalamis giyen ve elinde rulo tutan aziz figürleri ile kubbe kasnağında “Melkisedek” yazan figür ile haç kolunda aziz figürlerinin yöneldiği tahtın altında “Aşot Kuropalat, Opiza kutsal kilisenin ikinci bânisidir” yazısı belirlenmiştir. Kilise yapısının alt katında yer alan keşiş hücreleri, küçük ebatlı bir koridor ve birbirine açılan odalardan oluşmaktadır. Elyazma odası olduğu düşünülen mekân kuzey-güney doğrultulu ve dikdörtgen planlıdır. Yapının malzemesi moloz, kaba yonu ve kesme taş kullanılarak düzgün sıralarla kalın derzlerle örülmüştür. Yemekhane yapısının üst örtüsü yıkılmış ve zemin seviyesi pencerelerin alt bölümüne kadar zemin yükselmiştir. Kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Yapının batı cephesine bitişik olarak konutlar ve yapının orta bölümüne okul inşa edilmiştir. İç mekânda birbirine kemerlerle bağlanan dikdörtgen kesitli iki sıra halinde dörder ayak kullanılmıştır. Doğu yönündeki payeler günümüze ulaşmıştır. Kuzey duvarında bir haç motifi tespit edilmiştir. Güney duvarında ise taş üzerinde Gürcü alfabesiyle kırmızı renkte boya kullanılarak “Ben Aşot, dört yılda bunu yaptırdım” yazılmıştır. Kilisenin çan kulesi narteksin doğusunda iki katlı olarak inşa edilmiştir. Yapının alt katı doğu-batı doğrultulu dikdörtgen planlı, üst katı ise iki taş sırası kalıntısıyla yuvarlak planlı olduğu anlaşılmıştır. Elyazma odasının kuzeyinde toprak altında kalmış mekân, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır.
Dolishane (Dolishan) Manastır Kilisesi: Artvin'in Ortaköy Hamamlı Köyü'nde yer alan yapı, Bagratlı I. Smbat (923-958) tarafından kilise olarak inşa edilmiş ve XIX. yüzyılda camiye dönüştürülmüştür. Ancak çevrede manastır yapı topluluğuna ait olabilecek başka bir yapı kalıntısı belirlenememiştir. Güney cephedeki yazıtta I. Sumbat tarafından inşa ettirildiği kaydedilmiştir. Yapının planı, kapalı haç olup giriş batı haç kolunun güney duvarındaki kapıdan sağlanmaktaydı. Ancak bu örnekte batı kolunun güney ve kuzeyinde ek odalar yer almaktadır. Yapının ana mekânı ortada on ikigen gövdeli ve konik çatılıdır Külahın dış yüzeyinde her bir köşesinde yalancı ikiz sütunlar kullanılmış ve sütunlar birbirine kemerlerle bağlanmıştır. Külahın ve apsisin iç yüzeyinde yer alan İsa, azizler ve havari freskleri sıvayla kapatılmıştır. Yapının beden duvarları düzgün olmayan dörtgen taşlarla örülmüştür. Yapısal elemanlarda özenle yontulmuş taş malzeme kullanılmıştır.
Ana mekân geniş bir kubbeyle örtülü olup kilise haç planlıdır. Duvarlara oturan kubbe 25 metre yüksekliğindedir ve kare planlı merkezi mekân dört yönde haç kollarıyla genişletilmiştir. Doğuda yarım daire planlı apsisin iki yanında pastophorion odaları yer almaktadır. Apsis bölümünün üzeri beşik tonoz ve üzeri külahla örtülü orta kısma açılan kuzey, güney, batı kanatları ise çapraz tonoz örtülüdür. Yapının asıl giriş kapısı batıdaki narteks yönündedir. Narteks bölümü yıkıldığından bu bölüm kullanılmamaktadır. Ancak narteksin üzerinin beşik tonoz örtülü olduğu belirlenmiştir. İki yanında beşik tonoz örtülü iki oda yer almaktadır ve bu odalar birer kapı ile nartekse açılmaktadır. Narteksin üzerindeki ikinci kat (galeri) kısmen yıkılmış olup sadece duvarları günümüze ulaşmıştır. Kubbe yüzlerinden birinde yapının bânisi Gürcü Kralı I. Sumbat Kuropalates (954-958) ile bir yazıtta kilisenin mimarı veya kabartmaların sanatçısı olduğu düşünülen Başrahip Gabriel adı yer almaktadır. Kubbe kasnağında yapıyı yaptıran bâni portresi yer almaktadır. Batı haç kolu diğer haç kollarına göre iki misli daha derin tutulmuştur. Batı kanadı sonradan örülen duvarlarla orta bölümünden ikiye ayrılmıştır. Bu duvarda bir kapı ile iki pencere açılmıştır. Yapının üst örtüsü yıkılmıştır. Bu bölümün kuzey ve güneyindeki dikdörtgen planlı mekanlardan güneydeki tümüyle yıkılmış, kuzeydekinin ise şarap mahzeni veya kiler olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Yapının güney cephesinde kabartma tekniğinde figürlü, geometrik ve bitkisel süslemeler yer almaktadır. Yapı, apsiste ve güneyde bir adet ve batıda iki pencere ile aydınlatılmıştır. Güneydeki pencerenin çevresi dıştan geometrik silme ile süslenmiştir. Pencerenin iki yanında aziz kabartmaları ile ait bölümünde altı kollu yıldız motifi bulunmaktadır. Güney duvarda taş üzerine işlenmiş güneş saati bulunmaktadır. XIV. yüzyıla kadar kilise olarak kullanılan yapı, Türk döneminde mihrap eklenerek camiye dönüştürülmüştür. Yapının zemini kiliseden camiye çevrilirken yükseltilmiştir. Caminin girişi kuzey yöndeki pencerenin kapıya dönüştürülmesiyle gerçekleşmiştir. Cumhuriyet sonrasında 1957 yılında onarım sırasında yapı ahşap bir bölmeyle iki kata ayrılmış, üst kat cami, alt kat ise depo işleviyle kullanılmıştır. 2002 yılında köyde cami yapılmasının ardından yapı terk edilmiş, iç mekandaki ahşap kat kaldırılmıştır. Yapıda yeni tarihli onarımlarda tuğla malzeme kullanılmıştır.
Tskarostavi Manastırı: Artvin'in Merkez ilçesine bağlı Alabalık Köyü'nde, Didvenahi mevkiindedir. Karçkal Deresi’nin doğu yamacındaki kayalık bölümde inşa edilmiştir. Manastır yapı topluluğu kilise, yemekhane, bitişik bir çift mekân ile beş adet şapelden oluşmaktadır. Alanın doğusundaki kilise, güneydoğuda şapel, güneybatıda daha alt kotta yemekhane ile buna bitişik iki yapıdan oluşmaktadır. Günümüze kalıntı durumunda ulaşan Gürcü manastırı tarihi Klarceti bölgesinde yer almaktadır. Kilisenin prothesis odası ve kuzey haç kolunun kuzey bölümü günümüze ulaşmıştır. Kubbe örtülü bulunduğu anlaşılan yapı, kaba yonu ve düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir. Benzer teknik aynı geçitte inşa edilmiş Midznadzori Manastırı’nda da görülmektedir. Yapının planı kalıntılar yoluyla belirlenerek yarı-serbest haç planı biçiminde tanımlanmıştır. Kilisenin güneybatısında yer alan dikdörtgen planlı yemekhane yapısı kaba yonu ve moloztaş malzemeyle inşa edilmiştir. Yemekhanenin kuzeybatısında doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı iç mekânı kareye yakın iki ayrı odadan oluşan ve üst örtüsü yıkılmış oldukça harap durumda bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. Manastır alanında çeşitli büyüklüklerde ve günümüze kısmen harap durumda ulaşmış şapeller belirlenmiştir.
Parehi Manastırı: Artvin'in Merkez ilçesine bağlı Ortaköy Bucağı'nda, Karçkal Vadisi’nde yerel dilde Suvatan olarak adlandırılan yerde dik bir yamaç üzerinde yer almaktadır. Vadide yer alan şelalenin doğu ve batı yönlerinde yerleştirilmiş manastır kompleksi iki kilise, bir mezar şapeli, bir yemekhane, keşişi hücreleri ile yapı kalıntılarından oluşmaktadır. Şelalenin batısında yer alan Kuzey Kilise’nin üst örtüsü çökmüş, güney duvarı ise büyük ölçüde yıkılmıştır. Doğu-batı doğrultulu tek nefli yapıdır. Doğusunda dışa taşkın apsis ve apsisten kuzeye uzanan bitişik bir mekân yer almaktadır. Güney Kilise, diğer kiliseye göre 2,5 metre daha düşük zeminde, uçurum kenarında inşa edilmiştir. Üç nefli bazilikal planlı yapının üst örtüsü yıkılmış, duvarlar üç-dört metre yükseklikte günümüze ulaşmıştır. Naos, kare planlı olup taşıyıcı öğeler ve apsis önü kubbesinin varlığı belirlenememiştir. Yapıda apsisin iki yanında pastophorion odaları bulunmaktadır. Manastırın yemekhanesi kiliselerin batısında güney yönüne eğimli arazi üzerinde inşa edilmiştir. Günümüze oldukça harap durumda ulaşan yapının kuzey ve batı duvarıyla üst örtüsü yıkılmış, güneydoğu duvarı kısmen günümüze ulaşabilmiştir. Yapının doğu-batı doğrultulu ve dikdörtgen planlı olduğu belirlenmiştir. Mezar Şapeli ise kilise yapılarının güney doğusunda doğu yönde ana kayaya yaslanmış biçimde inşa edilmiştir. Doğu-batı doğrultusunda kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Günümüze harap durumda ulaşmış iki adet keşiş hücresi şapelin güneyindeki kayalıkların oyuklarına üç yönde moloz taş duvar örülerek oluşturulmuştur.
Gunatlis Vani Manastırı: Artvin'in Merkez ilçesine bağlı Ortaköy Bucağı, Alabalık mevkiinde, Karçkal deresinin batısındaki sarp kayalıktadır. Manastır yapı topluluğundan günümüze kilise ulaşmıştır. Kilise, kayaya yaslı biçimde topografyaya uygun biçimde inşa edilmiştir. Kayalık alan nedeniyle üçüncü bir nef bölümü inşa edilememiş, kayadan oyma bir prothesis odası oluşturulmuştur. Yapının kuzey nefi beşik, güney nefin üzeri sundurma çatıyla örtülüdür. Yapının duvarları kaba yonu ve moloztaş ile örülmüştür. Yapı on metre yükseklikte bir istinad (destek) duvarı üzerinde inşa edilmiştir. Naos bölümüne kuzey nefin batı duvarına açılan ve içten yarım yuvarlak kemerli bir kapıyla girilmektedir. Yapı üç nefli bazilika biçiminde planlanmış olup topografik özellikler nedeniyle iki nefli bir kilise meydana getirilmiştir.
Midznazori Manastırı: Artvin'in Merkez ilçeye bağlı Alabalık-Divenahi arasında Kiliseler mevkiinde Karçkal Deresi’nin kuzeyinde yer almaktadır. Manastır yapı topluluğundan günümüze kilise ve güneybatısında birbirlerine bitişik keşiş hücreleri olabileceği öne sürülen dört mekândan oluşmaktadır. Kilise harap durumda bulunmasına rağmen kaba yonu ve moloz taşlarla inşa edilmiş batı kolu uzun yarı serbest haç planlı olduğu kalıntılardan belirlenmiştir. Keşiş hücreleri kilisenin güneybatısında doğu-batı yönlü dikdörtgen planlı paralel duvarlarla birbirinden ayrılan dört mekândan oluşmaktadır. Hücrelerin dış duvarlarında iri kaba yonu moloztaşlar, iç duvarlarda ise küçük boyutlu kaba yonu taşlar kullanılmıştır.
Cmerki Manastırı: Artvin'in Merkez ilçesi Ortaköy Bucağı'na bağlı Çimenli Köyü'nde yer alan manastır, köyün doğu yönünde su kaynağı yakınlarında yer alan kilise ve yapı kalıntılarından oluşmaktadır. Kilise, ana kaya kullanılarak kaba yonu ve moloz taşlardan örülmüş doğu-batı doğrultulu, tek nefli ve dikdörtgen planlıdır. Manastır günümüze büyük ölçüde harap durumda ulaşmıştır.
Daba Manastırı: Artvin'in Merkez ilçesine bağlı Çimenli Köyü'ne bağlı Daba mezrasında yer alan yapı kaba yonu taşlarla inşa edilmiş olup günümüze bazı duvar kalıntıları ulaşmıştır.
Berta Manastırı: Artvin'in Merkez ilçe Ortaköy Bucağı'na bağlı Cami Mahallesi yerleşiminin batısında sarp kayalıklar üzerine kurulmuştur. Manastır yapı alanı güney ve doğu bölümleri eğimli yamaç üzerinde olup ana kayadan da yararlanılarak kaba yonu ve moloz taş kullanılarak inşa edilmiştir. Manastır yapı topluluğundan kilise, güneybatıdaki yemekhane, doğudaki eğimli yamaçta bitişik inşa edilmiş üç mekân ulaşmıştır. Doğu-batı yönlü, dikdörtgen planlı Meryem Ana’ya adanmış kilise yapısı, XIX. yüzyılda camiye dönüştürülmüştür. Yapının camiye dönüştürülmesi nedeniyle yapıya bitişik olarak kuzey-güney doğrultusunda bir mekân ve kuzey yönüne minare ile ahşap son cemaat yeri eklenmiştir. Kilisenin güneybatısında yer alan dikdörtgen planlı olduğu belirlenen yemekhane yapısının güney ve doğu duvarından kalıntılar günümüze ulaşmıştır. Doğu-batı doğrultulu yapının dörder payeyle ayrılmış üç nefli olduğu öne sürülmüştür. Kilisenin doğusundaki keşiş hücreleri doğu-batı doğrultulu dikdörtgen planlı birbirine bitişik üç mekândan oluşmaktadır.
Handtza Manastırı: Artvin'in, Merkez ilçe Ortaköy Bucağı'nda, Okçular (Porta) Çayı’nın batı kıyısında Porta yerleşimine yakın bir tepenin yamacında kurulmuştur. Tarihi adıyla Klarjeti bölgesinde yer alan manastır yapı topluluğu, sur duvarları, kilise, yemekhane, keşiş odaları, dört adet şapel, tanımlanamamış bir yapıya ait kalıntılar ve bir çan kulesinden oluşmaktadır. Teraslar üzerine “U” biçiminde kurulmuş geniş bir alana sahiptir. “Grigol Handtza’nın Yaşamı” adlı elyazmasında geçen, 780 yılı başlarında Aziz Grigol Khandzteli tarafından rahibin ilk kurduğu Handtza Manastırı olarak tanımlanmıştır. Kilise ilk inşa edildiğinde ahşap malzeme kullanıldığı kaydedilmiştir. Aristokrat G. Dapanchuli tarafından 820’li yıllarda taş malzemeyle yaptırılmıştır. Günümüzdeki kubbeli kilise Grand Dük Aşot-Kukhi (ö. 918) ile ilişkilendirilir. Grand Dük Gurgen (ö. 941) tarafından X. yüzyılda tamamlanan yapının mimarı Amona’dır.
Aziz Giorgi’ye adanmış kilise doğuda sağlam bir altyapı üzerine inşa edilmiştir. Yapının nihai plan tipi kubbenin duvarlara oturduğu kapalı haç plan tipidir. Özellikle dekoratif bir kemerle süslenmiş, on iki yüzlü kubbe kasnağı etkileyici bir görünüme sahiptir. Eş boyutlu üç haç kolundan doğudaki yarım daire planlı bir apsise açılmaktadır. Kuzey-güney haç kolları geçilen dikdörtgen iki yan mekândan doğudan apsis ile birlikte düz bir duvar sınırlamaktadır. Batı haç kolu diğerlerinden iki kat daha derin ve üç nefli olarak planlanmıştır. Nefler birbirlerine bir çift kare planlı payeye oturan yuvarlak kemerlerle açılır. Yapı düzgün kesme ve kaba yonu taşlarla örülmüştür. Batıda haç kolu, kuzeydeki mekân dışındaki ek mekanlar ve güney nefin üst örtüsü tonoz bölümü yıkılmıştır. Yapının kubbesinin ise 2007 yılında çöktüğü kaydedilmiştir.
Kilisenin güney terasında keşiş hücreleri yer almaktadır. Güney ucundaki bölüm daha geniş tutulmuş, yemekhane yapısı beşik kemerli bir yapı olup dört sütunla iki nefe ayrılmıştır. Manastırın güney batısına yakın bir mesafede su deposu ve hidrolik yapılar bulunmaktadır. Kilisenin güneybatısında on metre uzaklıkta yer alan ve 1540’lara tarihlendirilen çan kulesinin küp biçimli alt bölümü bulunmaktadır. Çan kulesinde bağışçının, başpapazın ve taş ustalarının adlarının bulunduğu yazıta göre XIII. yüzyıla tarihlendirilmiştir. Keşiş hücreleri kilisenin güneye doğru sıralanan üç mekândan oluşmaktadır. Hücreler doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlıdır. Çan kulesinin üç metre batısında güneye doğru eğimli arazi üzerine kuzeyi toprağa yaslı biçimde dikdörtgen planlı ve biri kuzey diğeri ise güneyde iki kademeli biçimde inşa edilmiştir. Güney yönünde keşiş hücrelerine bitişik olarak inşa edilen şapel, kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Yapı beşik tonozla apsis ise yarım kubbeyle örtülmüş olup günümüze kısmen harap durumda ulaşmıştır. Yapı topluluğunun elli metre güneyinde dikdörtgen planlı bir şapel yer almaktadır. Düzgün kesme taşla örülmüş yapının doğu cephesinde çeşme bulunması nedeniyle çeşmeli şapel olarak adlandırılmıştır. Çeşmeli Şapel’in güneyinde doğu cephesi dışında tüm bölümleri toprak altında kalmış bir başka şapel yapısı ve bu şapelin otuz kilometre güneyinden tepe üzerinde nişli şapel olarak adlandırılan yapı bulunmaktadır. Vadinin güney ucunda ise kayalık arazi üzerinde birbirine kaba yonu taşlardan örülmüş, birbirine bitişik üç mekândan oluşan bir yapı grubu daha belirlenmiştir.
Şatberdi Manastırı: Artvin'in Merkez ilçeye bağlı Zeytinlik Bucağı'nda, Ağıllar ve Okumuşlar köylerine ait alanda yer almaktadır. Şarbet veya Şarbiyet şehri olarak adlandırılan yerde inşa edilen manastır yapı topluluğundan günümüze kilise ve doğusunda şapel, güneybatısında yemekhane, güneydoğuda üç yapı kalıntısı belirlenmiştir. Bu alandan uzak bir yapılanma biçimde Köseler mahallesinde Şagora Kilisesi ile tepe üzerinde Boselt Kale yer almaktadır. Şatberdi Kilisesi’nin batı kolu uzun ve serbest haç planlı olduğu kalıntılardan anlaşılmıştır. Yapıya ait apsis, güney haç kolu, batı haç kolunun kuzey duvarı, batı duvarının kuzey bölümü, diakonikon odasının güneydoğu köşesi ile batı haç koluna eklenen mekân kalıntıları belirlenmiştir. Şapel yapısı kilisenin doğusunda kareye yakın dikdörtgen planlıdır ve ince uzun kaba yonu taşlarla örülmüştür. Kilisenin güneybatısında yer alan yemekhane yapısı doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır, ancak günümüze üst örtüsü çökmüş duvarları harap durumda ulaşmıştır. Kilisenin kuzeybatısında ise günümüze ulaşan iki yapı kalıntısı plan açısından bilgi sağlanamayacak biçimde harap durumdadır.
Şagora Şapeli: Artvin'in Merkez ilçeye bağlı Köseler Mahallesi'nde, yöre halkı tarafından Şarbet Şehri olarak adlandırılan yerde tepe üzerinde yer almaktadır. Şapelin doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı yapının kuzey ve batı duvarları günümüze kısmen ulaşmıştır.
Mere Manastırı: Artvin'in Meydancık ilçesine bağlı Dutlu Köyü sınırları içinde Imerhev Nehri’nin kuzeyindeki yamaçta yer almaktadır. Moloz taşlarla harçsız biçimde örülmüş bir yapının kalıntıları ulaşmıştır.
Aziz Petrus ve Pavlus Kilisesi: Artvin'in Ardanuç ilçesinde olasılıkla Aşot Kuropalates tarafından 810-820’li yıllarda inşa edilmiştir. Smbat’a göre Kral Aşot’un mezarının bulunduğu yapıdır. Kilise, tek nefli olup düzgün olmayan işlenmiş taşla örülmüştür. Büyük blok taşlarla inşa edilmiş haç planlı kilisenin Artanujistskali Geçidi’nde eski Ardanuji (Ardanuç) kentinde X. yüzyıl başlarında inşa edildiği sanılmaktadır. Kilise günümüzde tamamen harap durumdadır.
Eni-Rabat / Yeni Rabat Kilisesi: Artvin ili Ardanuç ilçesinin güneyinde yer alan ve tarihi adı belirlenememiş olan kilise mimari özellikleri bakımından X. yüzyılın ikinci yarısına tarihlendirilmiştir. Güney ve batı cephelerinde XI. yüzyılın başlarından itibaren bölgede görülen bir programa uyduğu için kilisenin ikinci yapım evresi XI. yüzyıl sonlarına tarihlendirilmiştir. Kilisenin batı cephesinde yer alan Ermenice yazıt, XIX. yüzyılda yapının Hıristiyan cemaat tarafından kullanıldığını kanıtlamıştır. Kilise yarı-serbest haç planlı biçimde tanımlanmıştır. Yapının kubbesi IX. yüzyıl kiliselerindeki gibi duvar payeleri üzerine oturmaktadır. Ancak farklı olarak duvardan dışa taşkın payeler inşa edilmiştir. Doğusunda yarım yuvarlak planlı apsis ve iki yanda birer küçük apsis yer alan ve batıdan haç kollarına açılan pastophorion odaları düz bir duvarla sınırlandırılmıştır. Batı haç kolu örtü sisteminde destek kemerleriyle iki eşit bölüme ayrılmıştır. Yapının cepheleri ve kubbe kasnağı kesme taşlarla örülmüştür. Doğu cephesinde ortadakiler daha geniş iki çift üçgen biçimli niş oluşturulmuştur. Cephedeki pencereler cephe dışa taşan, geniş silmeli çerçeveler içine yerleştirilmiş ve dışa taşan bezemeli kemerlerle vurgulanmıştır. Kubbe kasnağı küresel bir kaide ve başlıklara sahip burmalı çifte sütunceler üzerine oturan eksenlerinde atlamalı olarak bir üçgen niş pencere açıklığı yer alan on iki yuvarlak kör kemer dizisi görülür.
Baretelta Manastırı: Artvin'in Ardanuç ilçesinde Kilise Harabeleri olarak adlandırılan mevkide F. Bayram tarafından belirlenen kiliselerden günümüze kalıntı ulaşamamıştır.
Mamatsminda Kilisesi: Artvin'in Borçka ilçesi yakınında günümüzdeki adıyla İbrikli köyündedir. Avdulma ve eşi Gulmana tarafından küçük ebatlı bir kilise olarak inşa edilmiştir.
Tbeti (Tibeti) Manastır Kilisesi: Artvin'in Şavşat ilçesindeki Şavsettitskali geçidi, tarihi İmerhevi vilayetini de içeren Şavseti’ye aitti. Kuzeyde Şavseti, XVI. yüzyılın başlarından itibaren bağımsız bir hale gelen küçük Michikhiani/Machakheli ülkesinin bulunduğu Machakhela nehri geçidini de içermekteydi. Bugün bu tarihi kanton Gürcistan ve Türkiye arasında bölünmüştür. Günümüzdeki adıyla Cevizli köyüne bağlıdır.
Tbeti Manastırı’na ait olan ve Meryem Ana’ya adanan kilise, piskopos tarafından kutsanarak ibadete açılmıştır. Kral Kuropalat Gurgen’in ölümünün ardından oğlu Aşot Kukhi (ö. 918) tarafından yaptırılmıştır. Manastır önemli bir dini ve kültürel merkez biçiminde tanımlanmıştır. XVII. yüzyıla kadar kullanılan yapı bölgedeki beş önemli kiliseden biri olmasının yanı sıra elyazmalarını röprodüksiyonlarının yapıldığı bir merkezdi. Bir dönem cami olarak kullanılan yapı, 1885 yılında kubbesine yıldırım düşmesi nedeniyle hasar görmüştür. 1953 yılında kubbe ve batı bölümü tamamen yıkılmıştır. Günümüzde yapının doğu yarısına ait duvar kalıntıları görülebilmektedir. Yüzey araştırmalarına göre yapının beş dönem geçirdiği anlaşılmıştır. Yapı, ilk döneminde içten sekizgen bir plan tipine sahiptir. İkinci yapım evresinde şapel eklenmiş, X. yüzyılın ilk yarısında kilise yeniden inşa edilmiş ve XII. - XIII. yüzyıllarda onarım geçirmiştir. Yapının üçüncü evresinde dört serbest destekli, kubbeli, serbest haç planlı kilise inşa edilmiştir. D. Khostaria tarafından özgün yapının merkezi kubbe ile sekiz kol ve dışa çıkıntı yapan bir apsisten oluştuğu ve 960-970’li yıllarda inşa edildiği öne sürülmüştür. Yapının güney ve doğu duvarları düzgün kesme taşla örülmüştür. Duvar yüzeyleri üç kademeli kör kemerlerle hareketlendirilmiştir. Dışta pencere ve kapı çerçevelerine kabartma tekniğinde geometrik ve bitkisel süslemeler ve haç motifleriyle bezenmiştir. Duvar resimleri tahrip olmuştur. 1961 yılında havaya uçurulan haç planlı kubbeli kiliseden bazı kalıntılar günümüze ulaşmıştır.
Dört-Kilise Manastırı Kilisesi: Ardahan’da Göle Bölgesi’nde X. yüzyılın sonlarına tarihlendirilen iç mekânda üç yapraklı yonca, dıştan serbest haç planının bir türü olarak yorumlanan bir plan tipine sahiptir.
Öşk Manastırı Vaftizci Yahya Kilisesi: Erzurum'un Uzundere ilçesine bağlı Çamlıyamaç Köyü'ndedir. Tarihi Tao bölgesinde Tortum Geçidi’nde Tortum Çayı kıyısındaki Oshki (Öşk)’de yer almaktadır. 963-973 yılları arasında Bagrationi hanedanı yöneticileri David Magistros (daha sonra Kuropalates olarak anılacak olan Gürcistan Kralı 979-1001) ve Grand Dük Bagrat (966) tarafından inşa edilmiştir. Bagrat, yapının inşasının başlamasından üç yıl sonra ölmüş, kardeşi David katedral inşasını tamamlamıştır. Yapının cephesinde ve iç mekânında bulunan yazıtlar Bagrat’ın ölümü ve yapının lideri veya mimarı Grigol Oshkeli ile ilgili bilgi vermektedir. Güney kapıdaki yazıt yapının masraf bilgileri kaydedilmiştir. Yerleşmede manastıra ait Vaftizci Yahya’ya adanmış bir kilise, üç şapel, yemekhane ve kubbeli mekân belirlenmiştir. Öşk Manastırı, bölgedeki piskoposluk merkezleri arasında kaydedilmiştir. X. yüzyılda elyazma kitapların üretildiği önemli bir merkezidir. Günümüzde Yunanistan’da Athos Manastırı’nda yer alan Öşk İncili 978 yılında burada üretilmiştir. 1022 yılında bölgenin Bizans Devleti tarafından alınmasının ardından Bizans imparatorları Basil II ve Konstantin VIII tarafından 1020’lerde hasar gören orijinal çatının değiştirilmesi amacıyla yapıldığı, kilisedeki bir yazıttan anlaşılmaktadır. Manastır, kültürel merkez niteliğini XV. yüzyıla kadar sürdürmüştür. Öşk Manastırı Vaftizci Yahya Kilisesi, dört serbest destekli, üç yapraklı yonca ve serbest haç planlarının bir arada uygulandığı karma bir plan tipi niteliğindedir. Yapının üç bölümlü apsisinin her iki yanında birer küçük apsisli odalar düzenlenmiştir. Yapının penceresine kazınmış yazıta göre, sunak apsisinin güneyindeki boyalı şapelin büyük dük Bagrat’a adandığı ve olasılıkla bu yapıda gömülü olduğu düşünülmektedir. Ana mekân sekizgen planlı dört serbest destek üzerinden yükselen hafif sivri kemerlerin taşıdığı pandantif geçişli yüksek kasnaklı kubbe ile örtülmüş dört yönde haç kollarıyla genişletilmiştir. Doğu, kuzey ve güney haç kolları yarım daire planlı birer eksedra ile sınırlanmıştır. Her bir eksedra iki yandan haç kolları aralarında oluşan kare planlı köşe odalarından geçilen eş boyutlu, küçük apsisli ikişer katlı mekanlarla çevrilmiştir. Diğerlerinden dört kat derin tutulmuş batı kol ise kuzeydeki güneydekinin yaklaşık üçte biri genişliğinde ve iki katlı iki mekâna bölünmüştür. Kakheti’deki Alaverdi Kilisesi (1020’ler) ve Kutaisi’deki Bagrat Kilisesi (1003) Öşk Kilisesi’nin planı örnek alınarak inşa edilmiştir. Kilisedeki yazıtından 1036 yılında Patrik Gagik’in desteğiyle yapıldığı anlaşılan duvar resimlerinden günümüze kuzey, doğu ve güney eksedra duvarlarında figürlere ait kalıntılar gelebilmiştir. XI. ve XII. yüzyıllarda batı haç kolunun batısına günümüze ulaşamayan dikdörtgen planlı bir ek yapı inşa edilmiştir. Güneyinde ise dörtlü kemer dizileriyle birbirine ve dışa açılan iki bölümlü bir ek mekân yapılmıştır. Doğu yönünde birer küçük apsis bulunan bölümlerden içtekinin batısında yüzeyi kabartmalı teknikte gerçekleştirilmiş bitkisel motifler ve figürlerle bezeli sekizgen bir sütun yer almaktadır. Kilisenin düzgün kesme taşlarla harç görünmeyecek biçimde örtülü cepheler ile kubbe kasnağı kör kemer dizileri ve derin üçgen nişlerle hareketlendirilmiş pencere ve giriş açıklıkları ile omega harfine benzeyen kör kemer yüzeyleri bitkisel figürlü bezemelerle süslenmiş, ayrıca cephelerde özellikle güney ve batı cephelerde yüksek kabartma tekniğinde figür ve figürlü sahnelere yer verilmiştir. Kilise kabartmalarla bezenmiştir; yapının cephelerinde melekler, azizler, bâniler, bina emini, sembolik kuşlar ve hayvanlar görülmektedir. Güney batı ambulatuvar bölümünde Hayat Ağacı dallarında aziz figürleriyle betimlenmiştir. Yapının cephelerinde Grand Dük Bagrat ve David Magistros betimleri yer almaktadır. Bu figürler güney duvarında beş figürden oluşan Deesis kompozisyonunda yer alırlar. Günümüzde Erzurum Müzesi koleksiyonunda yer alan yarım boy portre biçiminde iki stel üzerinde yer alan kabartmalar kilisenin iç mekânında daha geç döneme ait bir duvar üzerinde yer almaktaydı. Günümüze kadar korunarak ulaşmış en erken tarihli Aziz Nino figürü XXI. yüzyıl başlarında tahrip edilmiştir. Kilisenin iç mekânında yer alan duvar bölümleri resimli bir yazmaya göre 1036 tarihinde aristokrat Jojik Patric tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Bir yemekhane ve olasılıkla kütüphaneye ait olan büyük yapı kalıntıları, Öşk’ün kuzeyinde yer almaktadır. Yemekhane yapısı üç nefli olup güney-kuzey yönünde olup kuzeyde kare planlı kubbeli bir yapıyla sonlanmaktadır.
Kilise XIX. yüzyılın sonlarında camiye dönüştürülmüş, 1980 yılına kadar cami olarak kullanılmıştır. 1985 yılında kültür varlığı olarak tescil edilmiş, 2003 yılında ise yapıda Gürcü kültür varlıklarını koruma programı kapsamında restorasyon projeleri için ön çalışmalar başlatılmıştır.
Hahuli (Khakhuli) Manastırı: Erzurum'un Tortum ilçesine bağlı Bağbaşı Köyü'ndedir. Tao bölgesinde, Tortum Geçidi’nde, III. David Kuropalat tarafından X. yüzyılın ikinci yarısında manastır ve Khakhuli Kilisesi’ni inşa ettirilmiştir. Manastır, din adamlarının yetiştirildiği el sanatları için önemli bir merkez olmuştur. Günümüzde Tiflis Devlet Sanat Müzesi’nde sergilenen Hahuli Manastırı Triptichonu ile Khakhuleli ve Thileli gibi sanatçıların bu manastırda elyazmalarının röprodüksiyonlarını gerçekleştirdikleri kaydedilmiştir. Manastırda E. Takaishvili tarafından tanımlanmış, günümüze üç tanesi ulaşabilen altı adet kilise bulunmaktadır. Meryem Ana’ya adanan kilise Türk döneminde camiye dönüştürülmüştür. X. yüzyıl sonundan başlayarak kilisenin yedi yapım aşaması belirlenmiştir. Kilise, kubbeli iki serbest destekli haç plan tipindedir. Kubbe doğuda duvar payelerine batıda serbest bir çift desteğe oturan kemerler taşımaktadır Yapı büyük boyutlu haç planlı kubbeyle örtülü, batı kolunda yer alan ek yapılar daha geç döneme aittir. Batı haç kolu doğu haç kolundan yaklaşık 2,5 ve kuzey-güney haç kollarından ise üç kat daha derin ve üç nefli olarak düzenlenmiştir. Nefler birbirlerine üçlü kemer dizileriyle açılır. Kemerler çift sütun üzerindeki kabartma motiflerle bezeli kesik piramit biçimi başlıklardan yükselmektedir. Yapının cepheleri yaklaşık eşit boyda kesme taşlarla düzgün sıralar halinde örülmüştür. Güney cephedeki giriş açıklığı ve üstündeki çifte pencere çevrelerinde, pencere üzerlerinde omega harfine benzeyen dışa taşkın kemerlerde ve çifte sütuncelerin yastıklarında bitkisel ve figürlü süsleme yer almaktadır. Kubbenin külah biçimi çatısı İşhan Katedrali’ndeki iki renkli, sırlı kiremitlerle yapılan özgün düzenlemenin tekrarlandığı belirlenmiştir. Sekiz pencereli kubbe kolların kesişme noktasında yer alır. Doğuda dokuz yuvarlak kemerli dikdörtgen niş içeren apsis bölümü ve apsisin her iki yanında kuzey-güney haç kollarından geçilen dikdörtgen planlı ve küçük apsisli pastophorion hücreleri dışardan düz bir duvarla sınırlandırılmıştır. Güney kolunun penceresi üzerinde kartal kabartması bulunur. Güney kapı çevresinde kabartma süslemeler bulunur. Apsisteki nişler ikonaların yerleştirilmesi amacıyla yapılmıştır. Mucizevi Hahuli Bakiresi (Meryem Ana) ikonası burada bulunmaktaydı. İkona, 12. yüzyıl başlarında Davit tarafından Gelati’ye taşınmıştır.
Bana Katedrali: Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Pertek Çayı kıyısında alçak bir tepe üzerinde inşa edilmiş kilise, Kral II. Adarnase tarafından piskopos Kvirike Baneli gözetiminde X. yüzyılın ilk yarısında yaptırılmıştır. Tao Prensliği’nin başkenti olan Bana, Gürcü krallarının yaşadığı, Zakaria Baneli’nin burada elyazmalarının röprodüksiyonlarını ürettiği kaydedilmiştir. Kral IV. Bagrat ile Bizans impara XVIII. yüzyıla kadar piskoposluk merkezi olup 1855 ile 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kışla olarak kullanılırken bombalanmış, 1964 ve 1984 yıllarında meydana gelen depremlerde zarar görmüş, günümüze duvar kalıntıları ulaşmıştır. 1902 ve 1907 yıllarındaki yüzey araştırmalarına göre yapının dört yapraklı yonca planlı tipinde inşa edildiği belirlenmiştir. Kubbe köşelerinde payeler bulunmaktadır. Yapının apsisinde altı, diğerlerinde dörder sütunlu ion tipi sütunlar, atnalı biçimli kemer dizileri bulunan, yuvarlak biçimli ambulatorium ile çevrili duvarları düzgün kesilmiş taşlarla örülmüştür. Yapı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’na kadar mimari özellikleri korunarak ulaşmıştır. XIX. yüzyıl ortalarında Türkler tarafından ek duvarlarla güçlendirilerek askeri kışla veya kale olarak kullanılmıştır. Alman botanikçi K. Koch, notlarında Bana Katedrali’nin güzelliğine dikkat çekmiştir. Tarihi kayıtlara göre XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başlarında yapının kubbesi çökmüş ve yapı harap olmuştur.
Çamhusi Kilisesi: Erzurum'un Şenkaya ilçesine bağlı Dokuzelma Köyü'nde yer alan Erken Ortaçağ dönemine, VII. yüzyıla ait kubbeli bir kilisedir. Bana Kilisesi yakınlarında konumlanan kilise dört yapraklı yonca (tetrakonkhos) plan tipinde inşa edilmiştir. İç mekandaki sütunlar ion ve korinth tipi başlıklarla tamamlanmıştır. Sütun başlıkları, atnalı kemerler ve taş oyma, kilisenin VII. yüzyıldaki erken dönem özelliklerine işaret etmektedir. Smbat’ın kayıtlarına göre Gürcistan Kralı II. Adarnase (881-923) döneminde Banalı Kvirike tarafından kilise yaptırılmıştır. Kilise 10. yüzyılda yeniden inşa edilmiştir. Burada piskoposluk merkezi kurulmuş ve Kvirike ilk piskopos olmuştur.
Kiaglisaltı Kilisesi: Erzurum'un Oltu ilçesine bağlı Bana Kilisesi yakınında yer almaktadır. Günümüze yapının kuzeybatı eksedrasının bir bölümü ulaşmıştır. Diğerlerinden daha geniş tutulmuş iki yanında birer nişi bulunan kuzeydoğu eksedranın apsis olarak düzenlendiği düşünülür. Duvar kalıntılarına göre yapı yaklaşık eş boyutlu taşlarla arada harç görünmeyecek biçimde düzgün örülmüş on iki cephesi apsis dışında sütunce ve yuvarlak kör kemer dizisi ile hareketlendirilmiş, kemer içlerine atlamalı olarak bir açıklık ve bir üçgen niş yerleştirilmiş olduğu belirlenmiştir.
Referanslar
Bayram, F. (2005). Artvin’deki Gürcü Kiliseleri. İstanbul: Ege Yayınları; Kadiroğlu, M. ve İşler, B. (2010). Gürcü Sanatının Ortaçağı. Ankara: Bilgin Kültür Sanat; Kudava, B., Saitidze, G., Burchuladze, N., Cheishvili, G., Chkhikvadze, N., Gagoshidze, G., Gujejiani, R., Khizanishvili, N., Kudava, B., Poniava, N., Saitidze, G. ve Zhghenti, N. (Editörler) (2018). Tao-Klarjeti: Historical And Cultural Essays. (Çev.) Odisheli, M., Gosby G., Gabunia, N.). Tbilis: Artanuji Publishingi; Yiğitgüden, G ve Berkol, B. (1983). Türkiye’de Vakıf Abideler ve Eski Eserler. Cilt 1, İlaveli 2. Baskı. Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları.