Kartal ile Maltepe karşılarında sıralanan ve İstanbul’a uzaklıkları 2,3 kilometrelik (Büyükada) ile 15,5 kilometrelik (Yassıada) uzaklıklar arasında değişen adalar topluluğu, dokuz adadan oluşur. Anadolu’ya paralel sıralanan Kınalı, Burgaz, Kaşıkadası, Heybeli, Büyükada ve Sedefadası’ndan başka bu adaların arkalarında Hayırsız Adalar olarak tanımlanan Tavşanadası, Yassıada ile Sivriada bulunur. Bir de yaklaşık bin yıl önce sulara gömülen Vordonissi Adası vardır; bu ada şimdi Bostancı açıklarında döküntü kayalıklar olarak uzanır.

İstanbul çevresindeki adalara eskiden Prens Adaları denirdi. Büyükada, imparator ikinci Justinianus Kuropalatis’e prensliği döneminde verildiği için, bir saray ve manastır da yaptırdığı bu adaya Prens’in Adası dendi; sonraki yıllarda Prens Adaları olarak anılmaya başlandı. Adalar, Bizans döneminde imparatorluğun gözden düşen önemli isimlerinin sürgün yeri oldu. Bu isimler arasında Bizans’ın ilk kadın imparatoru İrene de vardı. Adaların bir diğer adı da Papadonissia yani Papaz Adaları’ydı. Bu ad da manastırların çokluğu ve keşişlerin inzivaya çekilmek üzere adalara gitmelerinden geldi. Bütünüyle Rum yerleşimi olan ve nüfusu hiçbir dönemde toplam binin üzerine çıkmayan dört adada, XIX. yüzyıl ortalarından itibaren, İstanbul’un zengin azınlıkları ve saray efradı sayfiye konutları yapmaya ve yaz aylarını geçirmeye başladılar. Adanın Rum nüfusu 1970’li yılların sonundan itibaren İstanbul’a paralel biçimde çok azaldı. Ama Ermeni, Rum, Yahudi ve Süryani azınlık nüfusu varlığını bütünüyle kaybetmedi ve Adalar çok kültürlü yapısını korudu.

Büyükada, adalardan oluşan ilçenin merkezidir. Kaymakamlık, belediye, ilçenin devlet daireleri ilçe merkezi olan Büyükada’dadır. Diğer üç ada muhtarlık, Büyükada Maden Mahallesi’ne bağlı Sedef Adası ise 1950’li yıllarda yerleşime açıldı ve günümüzde kooperatif yönetimindedir. Adalar’ın toplam yerleşik nüfusu 10 bin civarındadır. Yaz aylarında bu nüfus yazlıkçıların konutlarını açmasıyla 40-50 bine çıkmaktadır.

Adalar, 150 yıldır aynı zamanda turizm adaları oldu. İstanbul’un ilk otelleri Adalar’da açıldı. Halen faaliyette olan en eski beş İstanbul otelinden ikisi Adalar’dadır. Adalar turizmi Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ivme kaybetti, otellerin bir bölümü kapandı. Cumhuriyet yıllarında bu ivme kaybı devam etti, 1930’lu yıllardan sonra yeniden yükselişe geçerek, İstanbullu yeni burjuvazinin yazlık sayfiye alanı haline geldi. Büyükada’da halen faaliyette olan Anadolu Kulübü bu dönemde oldukça canlıdır ve Ankara siyaset çevresi ile İstanbullu iş insanlarının buluşma yeridir. Adalar turizm açısından bu cazibesini 1970’li yıllara kadar sürdürdü.

Marmara’nın kirlenmesi, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası liberalleşme dönemi ve turizmin Akdeniz-Güney Ege ağırlıklı atılım döneminin başlamasıyla, Adalar gözden düştü. Artık yazlık konutların ve sayfiyenin adı bu bölgelerdeki turizm merkezleriydi. 1999 depremi Adalar’a son darbeyi vurdu. Ancak 2000’li yılların başından itibaren İstanbul turizminin canlanmasına paralel olarak Adalar yeniden hatırlandı. Son yıllarda Adalar, İstanbulluların sayfiye-piknik-plaj gezintilerinin popüler mekanı olarak günübirlik baskısı altındadır.

Ulaşımın kolay ve ucuz olması nedeniyle yılın her ayı; özellikle yaz döneminde milyonlarca günübirlik ziyaret gerçekleşiyor. Buna son yıllarda İstanbul’a gelen turist sayısı içinde yüzde 40’a yakın ağırlığa ulaşan İran ve Ortadoğulu ziyaretçiler de eklendi. Adalar’da sayıları 2000’ler başına gelindiğinde bir elin parmaklarını aşmayan otel ve pansiyon sayısı, son dönemdeki bu yoğun ilgi nedeniyle günümüzde 100’ün üzerine çıktı. Oteller, birkaçı hariç, az odalı, butik otel veya pansiyon tarzındadır.