İskender Paşa Konağı
Doğal ve Kültürel Miras Bina UNESCO Dünya Miras Alanı
-
2020 (Güncelleme: 12.10.2023)
İskender Paşa Konağı, Diyarbakır’ın kent merkezinde Suriçi kuzeybatı kesimi Dağ Kapı yakınlarında İskender Paşa Mahallesi’nde bulunmaktadır. Çevresi tarihi surlarla çevrili bölgede birçok anıtsal ve sivil mimari yapıya rastlanmaktadır. Geçmişten günümüze pek çok uygarlığı içinde barındıran, kadim medeniyetlerin izlerini yüzyıllar boyunca kültüründe biriktiren ve bu birikimlerini mimarisine yansıtan Diyarbakır konak mimarisi örneklerinden önemli bir yapı türüdür. Suriçi yerleşiminde bulunan ve sosyo-ekonomik yapısı iyi olan ailelerin yaptırdığı büyük ve gösterişli evler arasında yer alan bu yapılar içinde 470 yıllık geçmişiyle İskender Paşa Konağı da geleneksel Diyarbekir evlerinin öne çıkan mimari özelliklerindendir.
Konağı yaptıran kişi günümüz mahallesine de adı verilen İskender Paşa, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Diyarbekir’in 12. valisi olarak atanmış ve 14 yıl Diyarbekir’de valilik yapan bir Osmanlı beylerbeyidir. Kaynaklarda akıllı, heybetli, kâmil, âdil, müşfik, bilgin ve yiğit bir kimse olarak nitelenen, Arapça ve Farsça’yı iyi bilen İskender Paşa, konağında ilmî toplantılar düzenlemekten, fıkhî ve tasavvufî sohbetlerden hoşlanırdı. Diyarbekir’den hemen sonra Bağdat Valiliği'ne getirilen İskender Paşa 977 (1569) yılında Mısır Valiliği'ne tayin edilmiştir. Sonradan İstanbul’a gelen İskender Paşa yeni bir görev beklentisi içinde iken vefat etmiştir. Bir rivayete göre daha önceden 1543’de Diyarbekir’de yaptırdığı kendi adını taşıyan İskender Paşa Camii şerifin doğusundaki türbeye gömülmüştür.
İskender Paşa görev yaptığı yerlerde cami, medrese, mektep, han ve hamamlar inşa ettirmiştir. Diyarbekir’de de plan ve projesi kendisine ait olması muhtemel büyük bir cami, bir konak, ayrıca medrese, hamam ve beş adet un değirmeniyle bir adet çeltik değirmeni, Dicle’ye nâzır ve Hamamlı adıyla anılan bir de köşk yaptırdığı gibi Hamravat suyunun şehre getirtilmesini sağlamış, muhtemel bir ablukaya karşı kale içinde bulduğu kaynağı da ıslah ederek şehrin su ihtiyacına katkı sağlamıştır.
İskender Paşa, H.969/1551 yılında kendisi için halen mevcut ve kısmen harap olmuş Selamlık ve Harem bölümlerini kapsayan ikametgâhını yaptırmıştır. Geçmişte selamlık bir çeşit hükümet konağı amacıyla kullanılmaktaydı. İskender Paşanın döneminde inşa edilen bu bölüm korunarak bugüne kadar gelmiştir. Bu bölüm kendine has karakteristik bir mimari üsluba sahiptir. Avluyu görecek şekilde sıralanan odalar, eyvanlar ve havuzlar evin sahibinin gücü ve zenginliğini yansıtan özellikler göstermektedir. Konağın selâmlık kısmı günümüze ulaşamayarak yıkılmıştır. Mevcut planlar yalnızca harem dairesine aittir.
Geleneksel Diyarbekir evlerinde, doğal malzemeler kullanılmıştır. Bölgenin jeolojik yapısından dolayı evlerin yapımında kullanılan başlıca malzeme bazalt taşıdır. İskender Paşa Konağı’nda da bazalt ile dış ve iç mekânlarda kullanılan zengin cephe anlayışı ön plandadır. Konak plan olarak “L” şeklinde birbirine yapışık iki blok halinde tasarlanmış olup doğu, batı ve güneyinde komşu yapılarla çevrelenmiştir. Ayrıca arka alanda sandık odası vazifesini gören koltuk olarak adlandırılan ikinci derecede planlar da yer almaktadır. Kuzeyden bir kapı ile girilen geniş avlusu, harem bölümü ve arkada ise selamlık bölümü ile zemin+1 katlı olup 40’a yakın odası bulunmaktadır. Çardak denilen adalar üç büyük kırık kemerli havuzlu eyvan ve buradan girilen diğer üç oda, selâmlık ve eyvan geçidi ile üst kısımda merdivenle çıkılan alanlardır. Ahır alanları bunların yanında bulunmaktadır. Kuzeye bakan bu kolda bodrum katı olmayıp zemin ile birdir. Bu kısım yazlıktır. Bu konaklar, iklimin bir gereği olarak yazlık ve kışlık bölümlere ayrılmıştır. Konağın havuzlu eyvanı kuzeye bakar vaziyette yazın güneş almayacak şekilde yaz odası olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca havuz bu alanın serin kalmasını sağlamaktadır. Bu evlerin kışlık olarak kullanılan odaları doğuya bakacak şekilde konumlandırılmasıyla bu alanların kışın güneş alması da sağlanmıştır. Bodrum katları da bu alanların altında konumlandırılarak serin bir konumda kiler olarak kullanıma açılmıştır. Üst kısmında avluya bakan pencereleri bulunan iki odaya girişler ufak bir eyvandan sağlanmaktadır.
Konak Vakıf Müzesi olarak kullanılmak üzere Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından tarihi ve kültürel geçmişlerine uygun şekilde geleneksel ev mimarisinin korunması ve kültürel devamlılığın muhafaza edilmesi amacıyla restore edilip yenilenmiştir. Bölge halkının kullanımına yeniden kazandırılıp sosyal hayatın bir parçası haline getirilen bu konağın bahçesinde ayrıca 400 yıllık çınar ağaçları ve çiçek bahçeleri yer almaktadır. Konağın bir kısmı günümüzde kafe restoran olarak kullanılmaktadır. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Diyarbekir Surlarını görmeye gelen turistler, burayı da ziyaret etmektedir.
Referanslar
Baran M. (2016). Diyarbakır Konakları. İçinde; İ. Işık (Editör), Diyarbakır Ansiklopedisi, Cilt-3 (ss. 205-211). Diyarbakır: Elvan Yayınları; Beysanoğlu Ş. (1998). Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi II. Ankara; Dalkılıç N.-Bekleyen A. (2011). Geçmişin Günümüze Yansıyan Fiziksel İzleri: Geleneksel Diyarbakır Evleri. İçinde; İ. Yıldız (Editör), Medeniyetler Mirası Diyarbakır Mimarisi, Cilt-3 (ss. 417-462). Diyarbakır; Özcan A. (2010). İskender Paşa Maddesi. İçinde; Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, Cilt-22 (ss. 565-566). Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları; Tuncer O. C. (1999). Diyarbakır Evleri. Ankara: 19; Evliya Çelebi (2000). Seyahatnâme, Cilt-IV. İstanbul: YKY Yayınları.