Saint George Kilisesi
Doğal ve Kültürel Miras Kilise
(Diyarbakır, MS III. Yüzyıl)
Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
-
2023
Saint George Kilisesi, günümüzde Diyarbakır ilinin merkez Sur ilçesinin sınırlarındaki Cevat Paşa Mahallesi, İçkale mevkiinde yer alan tescilli bir yapıdır. Geçmişten günümüze pek çok uygarlığı içinde barındırmış olan, binlerce yıldır da birçok medeniyetin izlerini kültür halinde mimarisine yansıtan çevresi surlarla çevrili kadim kent Diyarbakır’da anıtsal ve sivil mimarlık yapı örneklerine çokça rastlanılmaktadır. Bunlardan biri de Roma dönemi, erken tarihli kilise mimarisi örneklerinden önemli bir yapı türü olarak Suriçi yerleşiminde, İçkale’de inşa edilen Saint George Kilisesi’dir. Diyarbakır'da kiliseler genel olarak isimlerini önemli azizlerden veya ait oldukları mezheplerden almışlardır. MS. V. yüzyıldan itibaren bu bölgeleri kullanan yönetici sınıfa hitap eden Nasturi Cemaati (Sasani himayesinde) ile de ilişkilendirilen manastır işlevli kilise, halk arasında Kara Papaz Kilisesi olarak da adlandırılmaktadır. Kiliseye atanan Papaz’ın siyahi (Etiopya?) olması sebebiyle bu şekilde adlandırılmış olmalıdır. Hatta bir dönem yine muhtemeldirki aynı şekilde Mar Gevargis ismi kayıtlara geçmiştir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun 19.01.1980/A/2082 tarih ve karar sayısı ile tescili yapılan bu yapı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye'nin kültür mirasları arasında kayıt edilmiş olup, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2015 yılında tamamlanan proje ile restore edilerek günümüzde sanat galerisi olarak işlevli hale getirilmiştir.
Doğu Roma İmparatoru Anastasius döneminde kentte yeniden başlayan imar faaliyetleri sırasında daha önceden Constantius döneminde inşa edilmiş olan devasa surların tamamlanması sırasında 518 yılında bu kilise de onarılmıştır. Sonraki süreçlerde Büyük Selçuklu ve Artuklu döneminde batı kanadındaki eklemeler ile hamam mimarisine benzer bir ekleme yapılmış olsa da hamamlardaki birçok bölümün (soyunmalık, cehennemlik, külhan, özellikle de su sistemi ile ilgili materyaller) olmaması sebebiyle de medrese şeklinde tasarlanmış olduğu açıktır. Yine kubbeli bölüm eklentisi ile medrese işlevli kullanılmış olabileceği anlaşılmaktadır. Osmanlı Dönemi eklentileri ve düzenlemeleriyle cephanelik ve depo işlevi kazanan bu yapının XVIII. yüzyıl sonrasında kubbe kısmının yıkılmış olduğu eski resimlerle desteklenmektedir. Cumhuriyet döneminde sekizgen koni şeklinde kiremit kaplama bir üst örtü ile son hali verilmiş olan yapı günümüzde Sanat Galerisi işlevi görmektedir. UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Diyarbekir Surları içerisinde yer almaktadır.
Yapım tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber yapı itibariyle, mimar üslubu ve yapıda kullanılan malzemelerden dolayı MS III. yüzyıl özellikleri barındırmaktadır. Mimari özelliklerine baktığımızda batıdan doğuya doğru sırasıyla ön kısımda sonradan eklenti Artuklu/Selçuklu dönemi hamam yapısı, galeri şeklinde dışarda tutulmuş bir narteks alanı(giriş), naos(kutsal alan) ve apsis/apsid mekanlarından oluşmaktadır. Üç nefli doğu batı yönde gelişen 9,04 x 11,97 metre ölçülerinde kareye yakın dikdörtgen bazilikal plana sahiptir. Beşik tonoz örtülü yan nefler dar iken orta nef geniş tutulmuş ve elips bir kubbe örtüsü ile oluşturulmuştur. Nefleri birbirinden ayıran dörder ayak dizisi bulunmaktadır. Sütun başlıklarının üzerinde kesit değiştirerek yükselen ayaklar yuvarlak kemerlerle birbirine ve yan duvarlara bağlanır. Kolonları birbirine bağlayan kemerler yüksekçe tutulmuş olup diğer kemerler daha kısa olup sütun başlıkları seviyesinden başlamaktadır. Yapının doğu kısmında ön kısmı çapraz tonoz örtüye sahip ana apsis ve yanlarında küçük apsis(apsidiyol) ile doğu kanadında küçük oda şeklinde(pastoforion) yapılar mevcuttur. Kiliseye sonradan Artuklu döneminde eklenmiş ve muhtemelen de Selçuklu döneminde işlevsel olarak hamam şeklinde kullanılmış olan kısım esasen kare planlı olarak inşa edilmiş olup bu alanda sivri kemerlerle birbirine bağlanmış toplamda sekiz ayağın taşıdığı üst örtüsü günümüze kadar gelememiştir. Yapı malzemesi olarak da taşıyıcı kâgir duvarlarda gözenekli/gözeneksiz bazalt ve moloz yığma taşlar ve tuğla kullanılmıştır.
Yararlanılan Kaynaklar
Ammianus Marcellinus, Roma Tarihi, Çev. (S. Özgüler), Historia Kitap, İstanbul; Beysanoğlu Ş. (1998). Anıtları ve Kitabeleri ile Diyarbakır Tarihi II. Ankara; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, IV, ss. 25-26, YKY, (Y. Dağlı, S. A.Kahraman) 2001; Berchem, M. & Stryzygowski, J. (1910). Amida, Hidelberg; Haspolat, Y.K.(2005). Diyarbakır Kiliseleri, e-kitap(Ocak); Hıllez, S. & Arslanboğan, S. (2011). Diyarbakır Kiliseleri”, Medeniyetler Mirası Diyarbakır Mimarisi, Cilt.
3, (Editör: İrfan Yıldız): Diyarbakır: 417- 462; Kayaalp, E. Eser (2021). Church, Architecture of Late Antique Northern Mesopotamia, Oxford University Press; Konyar, B. (1936). Diyarbakır Tarihi I-III, Ulus Basımevi, Ankara; Parla, C. (2005). Diyarbakır Surları ve Kent Tarihi, ODTÜ MFD 2005/1, ss. 57- 84; Procopius (1961). Buildings, Çev.(H. B.Dewing), London; Tuncer, O.C. (2002). Diyarbakır Kiliseleri, Ankara.
-
2024
Diyarbakır, zengin bir tarihe sahip olup farklı din ve kültüre ait önemli eserlere sahiptir. Bu eserlerden biri ‘Kara Papaz’ Kilisesi olarak da bilinen Aziz (Saint) George Kilisesidir. Kilise’ye verilen isim Saint George miladi III. veya IV. yüzyılda yaşamış ve Hıristiyanlık’ta saygı duyulan azizlerden biridir. Bir efsaneye göre ejderhayı yenen ünlü bir asker olan Saint George, Ortodoks Hıristiyanlarca 23 Nisan Saint George Günü olarak kutlanmaktadır. “Ejderha öldürme” motifi birçok kültürün efsanesinde bulunmaktadır. Özellikle Yunanlılarda bu motif çok yaygındır. Yunanlıların en çok tanınmış “ejderha öldürenleri” Herakles ile Perseus’dur. Hıristiyanlığın başlaması ile ejderha öldürme görevi azizlere ve kutsal kişilere geçmiştir. Saint George ismini taşıyan kiliseler Diyarbakır dışında Hatay’ın Altınözü ilçesinde ve yurt dışında ise Gürcistan’da ve diğer Ortodoks ülkelerde bulunmaktadır. Diyarbakır’ın Sur ilçesi İçkale’de Cevat Paşa mahallesinde yer almakta olup yapılan araştırmalara göre yapının Miladi III. veya IV. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. Kilisenin içinde bulunduğu İçkale bölgesi, Dicle nehrinin yaklaşık 100 metre yukarısında yer almaktadır. MÖ 3000 ve öncesinde; Fiskaya olarak adlandırılan kayalık tepede ilk yerleşim yeri olarak kabul edilen höyüğün meydana gelmesiyle oluşumu başlamış ve Romalılar tarafından inşa edilen sur duvarları ile sınırlandırılmıştır. Tarih boyunca sürekli yönetim merkezi görevi görmüş olan İçkale; kuzeyde üç, batıda beş ve güneybatı da beş burçtan oluşmaktadır. Romalılar döneminde Tapınak olarak inşa edildiği düşünülen yapı, Bizans döneminde Kilise ve Artuklular döneminde Medrese, Osmanlı döneminde cephanelik ya da depo olarak kullanılmıştır. Ayrıca kilisenin batı kanadına Artuklular döneminde kubbeli hamam eklenmiştir.
İçkale’de bulunan tarihi yapıları geleceğe taşımak amacıyla restorasyon çalışmaları kapsamında “Müze Kompleksi Projesi” oluşturulmuştur. Diyarbakır İl Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve ÇEKÜL Vakfı işbirliği ile 2000 yılında çalışmalar başlatılmıştır. “İçkale Müze Kompleksi” adını alan proje kapsamında dokuz tarihi binaya yeniden işlev verilerek korunması sağlanmıştır. Bu eserler arasında yer alan Aziz George Kilisesi’nin son restorasyonu 2022 yılında Diyarbakır Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü’nün izni ile başlatılmış ve restorasyon çalışması Artuklu Mimarlık tarafından yapılmış olup şuan sanat galerisi olarak kullanılmaktadır. Süryaniler için önemli bir kilisedir. Aziz George Kilisesi Kilisesi DKTVKK'nın 19.01.1980/A/2082 tarih ve karar ile tescil edilmiştir. Kilise, Vakıflar Genel Müdürlüğü veri tabanında 21.00.01/108 envanter numarası ile "Türkiye Kültür Mirasları" arasında kayıtlı bulunmaktadır.
Kilise; narteks, naos ve apsisten oluşmakta ve üç nefli doğu-batı yönünde 9,04 x 11,97 metre ölçülerinde dikdörtgen bir plana sahiptir. Yapı kilise mimarisi içerisinde kubbeli bazilika plan şemasındadır. 8,90 metre çapında eliptik kubbe örtülü, kalın masif kütlesi ile cephelerdeki sadelik genel yapı malzemesi ile ilişkilendirile bilinir. Kuzey ve güney cephede iki kadı pencereler ile masif duvarlar hafifletilmiş ve bu sayede naos aydınlatılmıştır. Yuvarlak kemer açıklıklı pencereler zemine kadar inmekte olup; kemer bitim noktalarında ahşap kirişlerin atılmasıyla pencereler iki bölüme ayrılmıştır. Yuvarlak kemerli pencerelerin üzerinde düz lentolu dikdörtgen formlu üst pencerelere yer verilmiştir. Pencere kemerleri tuğla malzeme ile örülmüştür. Doğu kanadı kilisenin kutsal mekânlarını içinde barındırmaktadır. Batı kanadını oluşturan narteksten naosa açılan üç adet kapı açıklığı mevcuttur. Yan neflere açılan kapılar yııvarlak kemer açıklığa sahipken, orta nefe açılan kapı düz lentolu dikdörtgen forma sahiptir. Kilisenin mimarisi, bölgedeki diğer Ortodoks kiliselerinde görülen geleneksel Süryani mimarisi ile örtüşmektedir. Dikdörtgen planlı bir yapıya sahip olan kilisenin inşasında taş ve tuğla gibi yerel malzemeler kullanılmıştır. Yüksek tavanı, büyük kapıları ve çoğunlukla yuvarlak kemerli pencereleriyle dikkat çekmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar
Aslanboğan, S. ve Hillez, S. (2011). Diyarbakır Kiliseleri, Medeniyeler Mirası Diyarbakır içinde, Ed. İrfan Yıldız, Diyarbakır: Diyarbakır Valiliği Yayınları, ss. 396-397; Saint George Kilisesi (Diyarbakır) https://artuklumimarlik.com.tr/portfolio-item/saint-george-kilisesi-diyarbakir, (Erişim tarihi: 10.10.2024); Yılmazçelik, İ. (2014). 19. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır. Ankara: Türk Tarih Kurumu; 111: 43, 381-383; Ateş, Kakdaş D. ve Oğuz, Payaslı G. (2019). Diyarbakır İçkale Müze Kompleksinin Restorasyon Sonrası Koruma Açısından Değerlendirilmesi, Online Journal of Art and Design, 7 (4): 9-15; Güngör, Y. (2018). Kültürel Eksende Aya Yorgi (St. George) Kültü ve İnanç Turizmi Açısından Nikomedia (İzmit) İçin Önemi, Uluslararası Turizm Ekonomi ve İşletme Bilimleri Dergisi, 2(1): 72-81.