Euromos Örenyeri

Doğal ve Kültürel Miras Antik Kent

Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
Yazar: Demokaan DEMİREL (2020) (Madde metni için tıklayınız)
Yazar: Abuzer KIZIL (2020) (Madde metni için tıklayınız)
1 / 2

Örenyeri eski çağlardan günümüze kadar gelen uygarlıkların bir ürünü olan tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel ve teknik açıdan değerli, kısmen inşa edilen kültürel varlıklarla tabiat alanlarının birleştiği yerlerdir. Euromos Örenyeri Milas ilçesine bağlı Selimiye Mahallesi sınırlarında yer alıyor. Doğusundaki Kızılbayır Dağı’nın eteklerine kadar yayılıyor. Milas’a yaklaşık 12 kilometre mesafededir. Romalı yazar Plinius tarafından “Eurome” olarak adlandırılan kent erken dönemlerde Kyromos, Hyromos ve Helenistik Dönem’de Europos isimleriyle anıldı. Kentin adı Yunanca güçlü anlamına geliyor. Büyük İskender’den sonra Euromos, Makedonya, Mısır, Suriye kralları arasında el değiştirdi. Kent MÖ 201-196 yılları arasında V. Philippos’un denetimine girdi, kentin adı Philippoi oldu. MÖ 188’de Apameia Anlaşması’yla Euromos Rodoslulara devredildi. Roma Dönemi’nde bağımsız bir kent olan Euromos Rodoslulara devredildi. Roma Dönemi’nde bağımsız bir kent olan Euromos, Mylasa piskoposluğu içinde varlığını sürdürdü. Euromos Antik Çağlar’da Mylasa’dan (Milas) sonraki en büyük ikinci kent konumundaydı. Mylasa Ovası’nın kuzeyini kontrol etmekte, muhtemelen komşuları Olymos ve Kalketor’un da kontrolünü elinde tutuyordu. MÖ 167’de Mylasa kentinin Rodos hegemonyasına karşı başlattığı isyana Euromos ve komşuları da katıldı. Yazıtlardan öğrenildiği üzere Euromos komşusu Herakleia ile topraklarını yağmalaması nedeniyle de sorun yaşadı, Mylasa’ya yaptığı şikâyetle mallarını geri aldı. Başka bir yazıtta ise Mylasalıların Euromos ile yaptığı anlaşmayı bozduğundan ve Euromos’un Roma ile Rodas’a yöneldiğinden söz ediliyor. Bağımsızlığını kazanmasıyla zenginleşen Euromos bu dönemde antik yapılara da sahip oldu. MÖ II. yüzyıldan MS. II. yüzyıla kadar para bastı. Bu yüzyıllara ait sikkelerde en yaygın tip komşu kent Mylasa’nın baş tanrısı Zeus Labroundos’dur. Sikkelerin ön yüzünde Zeus (Dionysos) başı bulunuyor. Sikkenin arka yüzünde bulunan geyik ve çiftli balta Zeus Euromeus ile ilişkilendiriliyor.

Kızılca köyü ile Euromos Antik Kenti arasında kalan dağın Antik Çağ’da Euromos ile bağlı küçük yerleşimler olan Olymos ve Khalketor’un taş ocağı olarak kullanıldığı saptandı. Taş ocağı olarak kullanılan geniş bir alanda yapılan araştırmada başta sütun tanburları ve sunaklar olmak üzere pek çok yarı işlenmiş mimari eleman tespit edildi. Euromos’un başlıca üretiminin şarap olduğu da biliniyor.

Euromos’ta “Lepsinos” epitheti ile baştanrı Zeus karşımıza çıkıyor. Zeus Lepsinos kültünün varlığını gösteren kanıtlar birçok yerde ele geçti. “Lepsinos” epithetinin Yunanca olmamasından dolayı yerel bir kült olabileceği kabul ediliyor. Euromos Antik Kenti’nin kuzeyinde Zeus Lepsynos Tapınağı yer alıyor. Yapı, Anadolu’da en iyi korunan ve ayakta kalan İlk Çağ tapınaklarından biri olup halk arasında “Ayaklı” olarak da biliniyor. Tapınağın tarihi MS II. yüzyıla kadar gidiyor. Yapının ön ve arka cephesinde altışar, yan cephesinde on birer sütun dizisi vardır. Günümüze bu sütunlardan aşitravlarıyla 16’sıgelebildi. Tapınağın kuzey ve batı cephesindeki sütunların üzerinde adak yazıtları vardır. 1969’daki kazılarda bulunan Geç Helenistik Dönem’e tarihlenen altar ve MÖ VI. yüzyıla tarihlenen mimari parçalar bu kutsal alanın daha erken dönemlerde kullanılmaya başlandığını gösteriyor. Tapınağın 100 metre ilerisinde bulunan surların bir parçası olan kule yuvarlak planlıdır. 2,5 metre civarındaki kalınlığıyla düzgün bir taş işçiliği sergiliyor. Surlar MÖ. III. yüzyıla kadar tarihleniyor. Tapınakla yol arasındaki düzlükte lahit mezarlar yer alıyor. Bunların arasında öküz başı ve çelenklerle süslü biri kırık, iki güzel mermer lahit dikkat çekiyor.

Euromos kutsal alanında kısmen ana kaya üzerinde duran ve düz bir alanda yer alan sunak Roma dönemi tapınağının hemen doğusundadır. Sunak kuzey-güney doğrultusunda 6,72 metre genişliğe, doğu-batı doğrultusunda 7,00 metre derinliğe sahiptir. Üst üste konumlandırılan üç taş sırası halinde korunan sunak 0,78 metre yüksekliğindedir. Sunağın doğusunda ve batısında ana kayaya kadar kazı çalışmaları yapıldı ve sunak temel seviyesinde steril bir tabaka keşfedildi. Tabakadan ele geçen malzeme çeşitli formlardaki kase ve balık tabaklarından ibarettir. Bunlar MÖ IV. yüzyılın son çeyreğine tarihlendirildi.

Euromos’ta Arkaik Döneme ait yapılaşma hakkında bilgi verebilecek tek mimari taş eleman yaklaşık 1,60 metre genişliğinde bir başlıktır. MÖ VI. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenebilen başlığın pilaster formuyla bir anta veya kapı girişine ait olabileceği muhtemel gözüküyor. Euromos’ta ele geçen pişmiş toprak kaplamalar ve pilaster başlığın Zeus Tapınağı çevresinde bulunması ve arkaik bothrosun varlığı kutsal alanın Arkaik Dönem evresine ait olabileceği olasılığına işaret ediyor.

Günümüze az bir kısmı ulaşabilen Euromos Antik Kenti tiyatrosu 2000 kişilik oturma kapasitesine sahiptir. Tiyatro’da beşli oturma sırasını ve sahne binasının temellerini görmek mümkündür. Tiyatronun arka tarafında Bizans Dönemi’ne ait bir kilise kalıntısı vardır. Tiyatronun aşağısında bulunan kent agorasının dört tarafı dor düzeninde stoalarla kaplıdır ve stoaların bazı sütunları halen görülebiliyor. Agoranın alanı 50x70 metre ölçülerindedir. Agoranın yakınında tespit edilen bir stoa daha vardır. Stoadan sadece birkaç sütun ayakta kalabildi. Stoadaki sütunlardan birinde Kallisthenes’in şehre yardımda bulunduğu ve Euromos’un Iasos kentiyle bir antlaşma yaptığı yazıyor. Agoranın kuzeyinde ise Roma dönemine ait bir hamam kalıntısı vardır.

Euromos Athena Heykelciği 2011 yılında menfez açması çalışmaları esnasında bulundu ve şu an Milas Arkeoloji Müzesindedir. Athena adak heykelciği sol yanında yer alan kalkanı, muhtemelen elinde tutuyor olduğu mızrağıyla duruş bakımından karşılaştırabileceğimiz en erken örnek Athena Parthenos kült heykelidir. Euromos Athenası yüzeysel işlenişi, benzer örneğinin kısıtlı olması ve yerel bir ustanın elinden çıkmasıyla dikkat çekiyor. 2017 yılında yapılan kazı çalışmalarının sonucunda ise iki tanesi amphora, üç tanesi kiremit, beş tanesi taş lahit olmak üzere toplam on adet mezar ortaya çıkarıldı. Mezarlar dışında bulunan seramik, sikke ve metal buluntular güney nekropolisin bu alanının Arkaik, Hellenistik ve Roma Dönemi sonlarına kadar kullanıldığına işaret ediyor.

Yararlanılan Kaynaklar

http://anadoluatlasi.com/index.php/tr/blog/atlas-blog/item/86-euromos, (Erişim tarihi: 20.12.2019); http://www.ensonhaber.com/oren-yeri-nedir.html, (Erişim tarihi: 20.12.2019); http://www.kulturportali.gov.tr/portal/ege-de-kesfetmenizi-bekleyen-9-antik-kent, (Erişim tarihi: 20.12.2019); http://www.milas.org.tr/milas-tarihi.htm, (Erişim tarihi: 20.12.2019); Kızıl, A. ve Doğan, T. (2019). Euromos 2017 Yılı Çalışmaları. 40. Kazı Sonuçları Toplantısı 1. Cilt. Ankara: Çanakkale T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü; Kızıl, A. (2012). 2010 Yılı Muğla İli, Milas İlçesi ile Ören ve Selimiye Beldelerinde Arkeolojik Yüzey Araştırmaları. İçinde: A. Özme (Editör), 29. Araştırma Sonuçları Toplantısı (ss. 423-438). Ankara: İsmail Aygül Ofset; Pişkin, C. (2007). Antik Çağda Karia Bölgesinde Dionysos Kültü ve Şarap Üretimi (Basılmamış yüksek lisans tezi). İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Adıgüzel, G. (2013). Karia Bölgesi Buluntusu Athena Yontuları (Basılmamış yüksek lisans tezi). Muğla: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü; Baran, A. (2006). Hekatomnidler Öncesinde Karia Mimarisi (Basılmamış doktora tezi). Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Arkeoloji Anabilim Dalı; Güner, İ. (1997). Bodrum ve Milas Çevresindeki Antik Kentlerin Tarihi Coğrafyasına Genel Bir Bakış, Doğu Coğrafya Dergisi, 3(2): 337-367.

2 / 2

Kent, Antik dönemde Khalketor, Olymos, Mylasa, İasos, Herakleia gibi kentler ile komşudur. Kentin doğu, kuzeydoğu, güneydoğu tarafları dağlık bir yapı sergilerken, batı, kuzeybatı ve güneybatı tarafları düzlük bir yapı sergilemektedir. Bu hali ile tarımsal alanları işgal etmediğini ve ideal bir yerleşim dokusu sergilemektedir.

Polybius, Plinius, Strabon ve Titus Livius gibi İlkçağ yazarları, Euromos hakkında bilgi sunmaktan ziyade, bölgeyi tanımlarken sadece ismini zikretmeleri, kent ile ilgili tarihsel bilgileri sınırlamaktadır. Euromos’a ilişkin en erken yazılı verilere, Atina vergi listelerinde rastlanmıştır. Eski Hellence’de güçlü anlamına gelen Euromos ismi, Atina vergi listelerinde Hyromos veya Kyromos olarak yer almıştır. Atina vergi listelerinde ilk defa MÖ 447/6 yılında ismi geçen kentin, MÖ 440/39 yılına kadar toplamda yedi defa vergi ödediğin görülmüştür. Beş talanton vergiyle yükümlü kentin, MÖ 425/4 yılında ise Edries ve Hymesseos ile birlikte, toplamda altı talanton vergi ödediği görülmüştür. MÖ V. ve I. yüzyıllar arasında birkaç kez kentin ismi Europos olarak karşımıza çıksa da, MÖ IV. yüzyılda yoğun olarak, Euromos ismi kullanılmıştır. Bu isim değişikliği durumunu, Mausollos’un bölgeyi Hellenleştirme politikası ile ilişkilendirmek mümkündür. Kent, MÖ V. yüzyılda her ne kadar vergi vermekle yükümlü olsa da, bağımsız bir kent olma gerekliliğini MÖ IV. yüzyıl sonu veya III. yüzyıl başında tamamen yerine getirebilmiştir. Euromos’tan ele geçen bir yazıt, MÖ 190’lı yıllara gelindiğinde Euromos isminin değişerek Philippoi’ye dönüştüğünü göstermektedir. Gerçekleşen bu isim değişikliğinin nedeni, kentin, MÖ 201-196 yılları arasında Makedonya Kralı V. Philippos’un denetimine girmesiyle ilişkili bir durumdur. MÖ 188 Apemeia Barışı ile Rodos’tan Karia’ya gelen kuvvetler sayesinde özgürlüğüne kavuşmuşsa da Mylasa ile ittifak yapmak zorunda kalmıştır. Bu antlaşmadan rahatsızlık duyan komşusu Herakleia’nın saldırısına uğradı ve bütün mallarına el konuldu. Mylasa’nın Rodos yönetimine karşı MÖ 167’de başlattığı ayaklanmaya Euromos ve çevresindeki kentlerde katılmak zorunda kalmıştır. Mylasa yerel direnişlere olanak vermemek için bu kentleri baskı altında tutmuştur. Bu aşamada kalıcı denetim kuramayan kent, yüzyılın sonlarına doğru gerçekleştirdiği ortak yönetim ile somut sonuçlar alabilmiştir. Bu ortak yönetim sırasında, kuzey komşusu Herakleia’nın topraklarını yağma edip kutsal ve özel mallarını götürmeleri her iki kentin aralarının açılmasına neden olmuştur. Daha sonra Mylasa araya girerek bu sorunu çözülmüştür. Euromos’un karşı eyleme geçmeyip Mylasa’ya başvurması zor bir dönemden geçtiğini gösteriyor. Bu olayların anlatıldığı yazıtta Mylasa’nın kendi çıkarlarını ön planda tuttuğu da ifade ediliyor. Bir başka yazıtta ise Mylasa’nın, sympoliteia kurallarını çiğnediği gerekçesiyle Euromos’tan 50 talent istediği ve bu durum karşısında Euromos’un ise Roma ve Rhodos’a başvurmak zorunda kaldığı belirtilmektedir. Zaman zaman zor dönemler geçiren Euromos’luların bağımsızlığını bu şekilde koruyarak refaha kavuştuklarını, günümüze kadar ulaşan zengin arkeolojik kalıntılar göstermektedir.

Günümüze ulaşabilen başta tapınak olmak üzere yapıların çoğunun Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu ve MÖ II. yüzyılda başlanan sikke basımının, Roma İmparatorluk döneminde devam ettiği de düşünüldüğünde kentin en parlak devrini bu dönemde yaşadığı anlaşılmaktadır.

Bizans döneminde de yerleşime sahne olan kent, Mylasa’ya bağlı bir piskoposluk olarak varlığını sürdürmüştür. Bizans dönemine ait çok az sayıda seramik ve sikke ele geçmiştir. Mimari yapı olarak ise günümüze ulaşabilen ve en iyi durumdaki kalıntı, kuzey nekropolis’in hemen doğusunda yüksek bir tepenin yamacına konumlanan küçük bir şapel’dir.

XVIII. yüzyıldan itibaren Karia bölgesini ziyaret eden Avrupalı gezgin araştırmacıların, Euromos’ta gözlemledikleri kalıntılar hakkında verdikleri bilgilerin yanı sıra yaptıkları tapınak gravürleri değerli birer belge niteliğindedir. Kentte ilk kazı ve restorasyon çalışmaları 1969-75 yılları arasında Ümit Serdaroğlu tarafından gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 40 yıllık bir kesintiden sonra, 2011 yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Abuzer Kızıl başkanlığındaki bir ekip tarafından, Bakanlar Kurulu Kararı ile yeniden başlatılmıştır ve çalışmalar halen devam etmektedir.

Kazı çalışmalarıyla elde edilen şimdiki veriler kentin Geç Geometrik dönemden Bizans dönemine kadar kesintisiz bir biçimde yerleşime sahne olduğunu göstermiştir. Kentte, Zeus Lepsynos Tapınağı, kuzey ve güney nekropolisleri, agora, tiyatro, hamam, kent surları ve şapel görülebilecek başlıca kalıntılardır. Söz konusu kalıntılardan Zeus Lepsynos Tapınağı Anadolu’daki en iyi korunan tapınaklardan biri olmasıyla dikkat çekmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Akarca, A. ve Akarca, T. (1954). Milas Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi. İstanbul: İstanbul Matbaası; Bean, G. E. (1987). Karia. İstanbul: Cem Yayınevi; Kızıl, A. (2002). Uygarlıkların Başkenti MYLASA ve Çevresi. İzmir: Milas Belediyesi; Kızıl, A., Konuk, K., Alemdar, S., Capdetrey, L., Descat, R., Laroche, D., Le Quere, E., Prost, F. ve Vergnaud, B. (2017). Eurômos: rapport préliminaire sur les travaux réalisés en 2016, Anatolia Antiqua, 25: 161-186; Polybius. (1999). The Histories V (Çev. W. R. Paton). Boston: Harvard University Press.