Diyarbakır Tarihi Ongözlü Köprü

Doğal ve Kültürel Miras Tarihi Köprü

Kültürel bir miras olan tarihi yapılar, önemli bir yere sahiptir. Bu kültürel miras içinde yer alan tarihi köprüler, geçmişten günümüze önemini koruyarak süregelen ulaşım açısından önemli mühendislik yapılardır. Geçmişten günümüze hemen hemen her medeniyette ve o medeniyetin izlerini yansıtan çok sayıda tarihi köprü bulunmaktadır. Bu bağlamda tarih boyunca çeşitli kültürlere ev sahipliği yaptığından dolayı ülkemizde de geçmişten günümüze farklı dönemlere ait tarihi köprüler yapılmıştır. Bu köprülerin bir kısmı günümüze ulaşabilmiş fakat bunların bir kısmı beşeri veya doğal faktörlerden dolayı zamanla ya yok olmuş ya da harap olmuş ve restore edilmiştir. Bu köprülerin günümüze ulaşabilmeleri için sürekli bir bakım ve onarım yapılması gerekmektedir. Bu bakımlar Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Tarihi köprüler, ülkemizde ve birçok ülkede hala karayolu, demiryolu ve yaya trafiğinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Daha önce karayolu işlevi gören fakat günümüzde trafiğe kapatılan tarihi köprülerden biri de Diyarbakır il merkezindeki sur kapılarından biri olan Mardinkapı’nın üç kilometre güneyinde, eski Mardin yolu üzerinde bulunan Kırklar Dağı’nın eteğinde, Dicle Nehri üzerine inşa edilen Ongözlü Köprü’dür.

Bu köprüye Dicle Köprüsü veya eski Silvan yolu güzergahında bulunduğundan dolayı Silvan Köprüsü de denilmektedir. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından tarihi köprüye zarar vermesinden dolayı trafiğe kapatılarak biraz ötesinde Mervani Köprüsü inşa edilmiştir. Köprü girişinin sol tarafında bulunan bir tabelada köprünün Anadolu’da yapılan ilk İslam köprüsü özelliği taşıdığı ve köprünün 178 metre uzunluğunda olduğu; Karayolları 9. Bölge Müdürlüğü tarafından 2007-2010 tarihleri arasında restorasyonunun tamamlandığı yazılmaktadır.

Tarihi köprüye mimari açıdan bakıldığında; halk arasında bilinen yaygın ismiyle Ongözlü Köprü, on kesik kemer üzerine inşa edilen kesme bazalt taş bloklarıyla Dicle Nehri’nin iki yakasını birleştirmektedir. Köprünün elemanları olarak; korkuluklar, kemerler, selyaranlar, tempan duvar ve köprü tabliyesi (dolgu) bulunmaktadır. Köprüde yer alan sivri kemerlerin en genişi ortada bulunan kemerdir. Kaynak (menba) tarafında üçgen külahlı sel yaranlar, suyun akış yönünde (mansab) silmeli dikdörtgen dayanak duvarları yer almaktadır. Bu duvarlar, arazinin topoğrafik yapısına uygun şekilde; doğudan güneye doğru nehrin akış hızını kesmek için yapıldığı anlaşılmaktadır. Köprünün dolgu malzemesi olarak kireç harçlı moloz kullanılmış olup şaşırtmalı teknikte yapılmış farklı boyutlardaki devşirme kesme taşlarla kaplanmıştır. Köprünün korkulukları ise moloz ve kesme bazalttan yapılmıştır. Bazalt taşlardan inşa edilen köprü, on gözden oluşmaktadır. Köprünün ortasındaki üç gözün üstü dar, batı tarafındaki beş gözün döşemesi ise daha geniş yapılmıştır. Köprünün uzunluğu 178 metredir. Batı bölümünden başlayarak köprünün ilk beş gözü yaklaşık 10 metre, beşinci gözden itibaren genişliği altı metreye inmektedir. Köprünün güneybatı bölümünde kemerlerle korkuluk arasında yer alan ilk üç gözde bulunan iki satırlık kufi kitabeye göre köprü, MS 1065-1067 yıllarında Mervaniler tarafından yapılmıştır. Kitabede köprünün Sancaroğlu Ubeydoğlu Yusuf tarafından yapıldığı yazılmaktadır. Ancak birçok araştırmacı, bu kitabenin onarım kitabesi olduğu ve köprünün yapım tarihinin daha eskilere götürülebileceği görüşündedirler. Bazı kaynaklara göre ise köprünün MS 515 yılında I. Anastasias döneminde yapıldığı, MS 742-743 yıllarında Emevi Halifesi Hişam’ın yıkılmış köprüyü onardığı yazılmaktadır. Fransız mimar ve arkeolog Albert Gabriel köprünün tarihinin daha eskilere gittiğini söylemektedir. Ayrıca Gabriel, güney tarafındaki kitabenin bitiminde benzerine Diyarbakır sur kapılarından Harput Kapısı ile Mardin Kapısı üzerine işlenen kabartmalarda rastlanan bir aslan motifinin işlendiğini belirtmektedir. Bu aslan motifi, Artuklu ve Selçuklu yapılarında rastlanan başı cepheden işlenmiş aslan kabartmalarında rastlansa da kökeni daha da gerilere Asur ve Hititlerdeki aslan motiflerine kadar gitmektedir. Bu durum aynı topraklarda yaşamış farklı medeniyetlerin birbirinden etkilenerek oluşmuş kültür mozaiğini de yansıtmaktadır.

Kültürel, sosyolojik ve inanç açısından kadim Dicle Nehri ve tarihi Ongözlü Köprü'ye bakıldığında; tarihi çağlar boyunca çevresine hayat veren Dicle, bulunduğu coğrafyanın sürekli iskan edilmesine vesile olmuş ve burada hüküm sürmek isteyen medeniyetlerin çarpışma alanı olmasına neden olmuştur. Geçmişin kutsal nehirlerden biri olan “Tigris” bugünkü adıyla Dicle Nehri, aynı zamanda Tanrı’ya ulaşan yoldur. Geçmişte, Diyarbakır’da yaşayan veya çevre yerleşimlerden gelen insanlar, Kurban Bayramı’nın “Arife” günü akşamı Tanrı’ya ulaştırmak istedikleri dileklerini, arzuhallerini ve dualarını yazdıkları kağıtları, Ongözlü Köprü’den Dicle Nehri’ne atarlardı. Böylece dualarının ve dileklerinin gerçekleşeceğine inanırlardı. Bu bir nevi ritüeldi. Günümüzde de bu gelenek veya ritüel devam etmekte ve gerek Diyarbakır halkı gerekse dışarıdan gelen ziyaretçiler ve turistler, burayı gezmekte ve bu geleneği devam ettiren insanlar,  hala dilek ve dualarını kağıda yazıp bu kağıdı Dicle Nehri’ne atmaktadırlar. Ongözlü köprü, her mevsimde gezilebilir. Günümüzde tarihi köprünün etrafına kurulan cafe ve restoranlar, dinlenmek isteyen ziyaretçilere dinlenme imkanı sağlamaktadır; özellikle hafta sonları köprünün üstü ve çevresi adeta panayıra dönmekte ve burası birçok insan tarafından gezilmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Akın, K., Erkut Sayın, E. ve Alper Özmen, A. (2022). Farklı Sönüm Tipleri Altında Tarihi Yığma Köprülerin Sismik Tepkilerinin Değerlendirilmesi, Fırat Üniversitesi Müh. Bil. Dergisi Araştırma Makalesi 34(1): 45-59; Beysanoğlu, Ş. (1987). Anıtları ve Kitâbeleri ile Diyarbakır Tarihi. Diyarbakır: Diyarbakır Belediyesi Yayınlar; Çulpan, C. (1975). Türk Taş Köprüleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; Diyarbakır Gezi Rehberi. (2011). Boyut Yayıncılık; Durukan, A. (1978). Dicle Köprüsü, Anadolu’da XI. Yüzyılda İnşa Edilen En Eski Köprü. İçinde; İslam Ansiklopedisi. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları; Gülgün Tunç, G. (1978). Taş Köprülerimiz. Ankara: Bayındırlık Bakanlığı Yayınları; İlter, F. (1978). Osmanlılara Kadar Anadolu Türk Köprüleri. Ankara: Karayolları Genel Müdürlüğü Yayınları; Mayer, L. A. (1956). Islamic Architects and Their Works. Genève; Özgen, H. ve Aytekin, H. (2004). Taşlar ve Düşler, Diyarbakır. Diyarbakır: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Yayınları; Sönmez, Z. (1989). Başlangıçtan 16. Yüzyıla Kadar Anadolu Türk-İslâm Mimarisinde Sanatçılar. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları; Sözen, M. (1971). Diyarbakır’da Türk Mimarisi. Diyarbakır: Diyarbakır Tanıtım ve Turizm Derneği; Tekin, A. (1971). Diyarbakır. İstanbul: Diyarbakır Tanıtım ve Turizm Derneği Yayınları.