Diyarbakır Surları
Doğal ve Kültürel Miras Kale UNESCO Dünya Miras Alanı Sur
-
2024
Diyarbakır şehrinin sembolü olan surlar ilk defa MÖ 3.000-4.000 yıllarında Huriler tarafından bugünkü İç Kale’nin olduğu yerde yapılmıştır. Sur duvarlarının ise MS 346 yılında İmparator II. Constantinius tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Diyarbakır denince ilk akla gelen olan bu surlar, beş kilometrelik uzunluğuyla, Çin Seddi’nden sonra dünyada ikinci, yükseklik bakımından ve yaşayan kale olarak dünyada birinci sırada yer almaktadır. Diyarbakır surları ayrıca, üzerindeki yazıtları ve burçlardaki bezemeleri bakımından da son derece görkemlidir. Diyarbakır Surları üzerinde tespit edilen elliden fazla kitabeyle adeta bir yazıt müzesi konumundadır. Bu yazıtlar kentte yaşamış medeniyetlerin ve her gelen uygarlığın izlerini temsil etmesi bakımından önemli kültürel miras eserleridir. Surların bünyesinde yer alan ve bugüne kadar anlamı tam olarak çözülmemiş olan çeşitli figürler ise güç ve hâkimiyet sembolü olarak bilinmektedir (Yıldız ve Öztürk 2016).
Birçok uygarlığın izini taşıyan ve tarih boyunca sürekli olarak el değiştiren kent surları Roma Medeniyeti ve İslam Medeniyeti özelliklerini iç içe barındırmaktadır. Şehir eskiden surların içinde yer almaktaydı. Zamanla dışarı taşarak, Suriçi ve Yenişehir diye ikiye ayrılmıştır (Parla 2005). Diyarbakır surları Bizans, Abbasi, Mervan, Selçuklu, Artuklu, İnallı, Nisanlı, Eyyubi, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde de önemini korumuş ve yeni eklemeler yapılarak onarılmıştır. Ancak yapılan bütün bu onarım ve korumaya karşılık ana mimari özelliğini kaybetmemiştir (Abakay 2013, s.73). Diyarbakır sur ve kaleleri, Diyarbakır’ın yakınındaki Karacadağ’dan getirilen bazalt bir tabaka üzerine yine bazalt taşlardan yapılmıştır. Bu surların uzunluğu yaklaşık 5.700 metre olup, yükseklikleri 8-12 metre arasında değişmekte, genişliği ise 1.5- 5 metreyi bulmaktadır. Surlar ile bütünleşik olan burçlar 82 adet olup yuvarlak, dörtgen, beşgen, altıgen şekillerindedir. Bu surların Dağ Kapısı, Urfa Kapısı, Mardin Kapısı, Yeni Kapı isimli dört ünlü kapısı bulunmaktadır. Bu kapılar daha çok Mezopotamya’nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olan Diyarbakır’a giriş ve çıkışların kontrol altında tutulması amacıyla yapılmıştır (Beysanoğlu 1963).
Osmanlı döneminde Diyarbakır’ı ziyaret eden Evliya Çelebi Seyahatnamesinde; kentin konumunu vererek, dörtgen şeklinde tarif ettiği kalenin Dicle kıyısında olduğunu, Kız Kayası adıyla anılan yüksek kayalıklarla, kuzey, batı ve güneyinde düz araziye oturduğunu ifade eder. Yüksek kayalık kısmın altında Kız Mağaraları adını taşıyan yeraltı mağaralarının bulunduğunu belirttikten sonra, suru çevreleyen hendek ve dört kapısı ile iki katlı burçlarından söz eder. Doğu köşesinin Paşa Sarayı olduğunu belirtir ve surun bu kısmı hariç on bir bin adım, İç Kale'nin ise dört bin adım geldiğini söyler. İç kalede her gelen idarecinin değişik dönemlerde bir hücre, hamam ve havuz yaptırdığı Dicle’ye hakim konumda ve çok süslü bir sarayın yer aldığını belirtmektedir (Yıldız ve Öztürk 2016).
4 Temmuz 2015´te Almanya´nın Bonn kentinde gerçekleşen 39. BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Komite toplantısında, Diyarbakır Surları ile Hevsel Bahçeleri "Dünya Kültür Mirası" listesine girmiştir. Yaklaşık altı kilometre uzunluğunda olan bu surlarda ayrıca, burçlar içerisinde müzeler, çok çeşitli dinlere ait yapılar ve geçmiş dönemlerden kalma tarihî ve kültürel eserler de yer almaktadır (Özcanlı 2018: 5113).
Referanslar
Abakay, M. A. (2013). Diyarbakır Kalesi, Burçlar, Surlar. İçinde; Y. K Haspolat ve A.A. Yılmaz, Tarih-Kültür-İnanç Kenti Diyarbakır, ss. 59-82; Özcanlı, M. (2018). Unesco Kültür Mirasında Diyarbakır Surları, Social Sciences Studies Journal, 4(24): 5006-5115; Parla, C. (2005). Diyarbakır Surları ve Kent Tarihi, ODTÜMFD, 1 (22): 57-84; Yıldız, İ. ve Öztürk, Ş. (2016). Diyarbakır: Diyarbakır Valiliği Yayını.