Bilecik Pazaryeri Bozası

Gastronomi Anadolu Mutfağı İçecek

Boza, Farsça "darı" anlamına gelen "buze" kelimesine dayanarak dilimize geçmiştir. Darı, arpa, pirinç, mısır, çavdar ve benzeri tahılların pişirildikten sonra şeker eklenip fermantasyona uğratılması sonucu ortaya çıkan yoğun kıvamlı geleneksel bir Türk içeceğidir.

Boza ve benzeri içeceklerle ilgili en eski kaynaklar Mezopotamya'da bulunmuştur. Söz konusu kaynaklar bozanın coğrafi yayılımının, Türklerin Orta Asya'dan çeşitli bölgelere göç etmesi ve ardından Selçuklu ve Osmanlıların topraklarını genişleterek ulaştıkları bölgelerdeki yerel halka boza üretimini öğretmesiyle gerçekleştiğini göstermektedir. Yapımı sırasında şeker eklendiği için laktık asit ve alkol fermantasyonuna tabi tutularak üretildiği için bazı kaynaklarda "arpa birası" olarak da adlandırılan boza bazı kısıtlamalarla karşılaşmıştır. XVII. yüzyılda yazılan Evliya Çelebi'nin Seyehatnamesinde İstanbul'da 300, Bursa'da 97 boza evi bulunduğu belirtilmektedir. II. Selim döneminde üretilen bozalarda alkol oranının yüksek olması nedeniyle, o zamana kadar serbestçe içilen bu içeceğin tüketimiyle ilgili sınırlamalar getirilmiştir. 1670 yılında IV. Mehmet tarafından alkollü içeceklerin yasaklanmasıyla birlikte bozanın da keyif veren bir içecek olduğuna kanaat getirilmiş ve boza evleri kapatılmıştır. Ancak padişahın sarayındaki popülerliği nedeniyle tamamen yasaklanmamış, ekşi ve alkollü biranın yerini tatlı Arnavut bozası almıştır.

Boza üretim metotlarında bazı farklılar olsa da temel içeriğinin tahıl olması gerçeği asla değişmemektedir. Üretim aşamasındaki sıralama hammaddenin hazırlanması, kaynatma, soğutma ve filtrasyon, şeker ilave edilmesi, fermantasyon ve bozanın muhafazası ve servisi şeklindedir. Kullanılan temel ham madenin taş değirmenlerde öğütülerek un haline getirilmesi üretimin ilk aşamasıdır. Elde edilen ham madenin ağırlığının altı ila sekiz katı katar su ile kaynatılarak homojen bir karışım elde edilmektedir. İstenilen kıvama ulaşıldıktan sonra soğumaya bırakılan homojen karışım su ilavesi ile inceltilerek seyreltilir. Filtreleme işlemine geçildiğinde küçük delikli elekler kullanılır ve elenen yeni sıvıya "şekersiz çiğ boza" denir. Laktik asit bakterilerinin fermente edebilmesi için ortalama bir kilogram şekersiz çiğ bozaya 150-200 gr civarında şeker eklenir. Artık "şekerli çiğ boza" olarak adlandırılan yeni karışım 15 ila 18 saat dinlenmeye bırakılır. 24 saat içinde 15-25 derecede içilebilir kıvama gelmesi için en fazla yüzde 2-3 oranında maya eklenerek boza elde edilir. Son nokta ise bozanın muhafaza koşullarıdır. Fermantasyon içermesi nedeniyle bu konu büyük önem taşır. Buzdolabında ve cam materyallerde saklanması gereken boza iki-üç gün içinde tüketilmelidir.

Tarihi Orta Asya'ya dayanan bozanın Osmanlı döneminde yer aldığından bahsetmiştik. Osman Bey, Bilecik bölgesini fethettikten sonra dördüncü çocuğu olan Yahşi Pazarlı Bey'e iskan ve idare için o dönem "Ermeni Derbendi" olarak anılan Pazaryeri'ni vermiştir. Pazarlı Bey, kendi adından hareketle bölgeye "Pazarlucuk" ismini verir. Zamanla "Pazarcık"a dönüşen isim, Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesiyle karıştırıldığından, 1953 yılında "Pazaryeri" adını almıştır. Osmanlı döneminde önemli askeri ve ticari yolların üzerinde yer aldığı için Avrupalı seyyahların uğrak noktası olmuştur.

Osmanlı'nın kuruluş yeri Bilecik, kendi gibi köklü bir Türk içeceği olan bozayı da bünyesinde barındırmaya devam etmektedir. Bilecik il sınırlarında yer alan Pazaryeri ilçesi 88 yıldır ürettiği boza ile meşhurdur. İlçedeki en eski boza üreticileri Şifa Bozası ve Soydan Bozası işletmeleridir. Şifa Bozasının günümüz işletmecisi olan Abdullah Mercan’ın dördüncü kuşak dedesi 1917 yılında Kosova’nın Prizren şehrinden göçerek 1924 yılında boza üretmeye başlamıştır. Pazaryeri bozasının ilçedeki diğer temsilcisi Soydan ailesi, 1936 yılından beri ilçedeki küçük bir dükkanda boza üretimi yapmaktadır. Ailenin en büyüğü İshak Soydan Bulgaristan'dan Pazaryeri’ne göç ederek 1913 yılında ilçeye yerleşmiştir. Günümüzde Pazaryeri Bozası olarak bilinen bozayı üretmeye 1936 yılında başlamıştır. Hala aynı dükkanda üretime devam eden aile işletmesi, Pazaryeri bozasını dört kuşaktır üretmeye devam etmektedir. Bilecik halkı tarafından uzun yıllardır bilinen ve yazın helvası kışın bozası ile meşhur Pazaryeri, son yıllarda çevre illerden gelen yerli turistler tarafından da rağbet görmeye başlamıştır. Leblebi ve Pazaryeri helvası ile birlikte tüketilmesi önerilen Pazaryeri bozasının sezonu, eylül ayının sonuna doğru başlamakta ve lezzeti dışınsa faydasıyla da bilinmektedir. Tahılların fermantasyonu sonucu oluştuğundan içerdiği probiyotiklerin etkisi ile kolesterol seviyesini düşürmektedir. Ayrıca ham maddesinin tahıl olması nedeniyle protein, karbonhidrat, kalsiyum, demir, fosfor, çinko, sodyum, A vitamini gibi maddeler içerdiğinden hamile ve emziren kadınlar ile sporculara, fiziksel güç gerektiren işlerde çalışanlara tavsiye edilmektedir.  Boza mikroflorasında yaygın olarak bulunan ferment, son zamanlarda insan ve hayvanlarda da probiyotik olarak kullanılmakta olup, özellikle insanlarda antibiyotik tedavisine bağlı ishal tedavisinde etkili olduğu belirtilmektedir. 

Referanslar

https://www.aa.com.tr/tr/yasam/uc-kusaktir-boza-ve-helva-tattiriyorlar/1323679, (Erişim tarihi: 07.02.2024); https://www.bizimsakarya.com.tr/karda-bilecik-pazaryeri-bozasi-ve-helvasina-ilgi-artti, (Erişim tarihi: 07.02.2024); http://www.soydanboza.com/main.asp?sayfa=pazaryeri, (Erişim tarihi: 07.02.2024); https://www.aa.com.tr/tr/yasam/kosovadan-turkiyeye-uzanan-dede-meslegini-surduruyorlar/1628334, (Erişim tarihi: 07.02.2024); Songür, A. N., Çakıroğlu, F. P. ve Haklı, G. (2016). From Tradition To Functionality: Boza. The Journal of Academic Social Science, 4 (35): 492-500.