Altınapa Hanı

Kervansaray ve Han Kervansaray Doğal ve Kültürel Miras Kervansaray Han

Konya-Beyşehir karayolunun 17. kilometresinde, Başarakavak yoluna sapıldıktan yaklaşık bir kilometre sonra, 1960 yılında tamamlanan Altınapa Baraj Gölü sahası içerisindedir. Asıl adının Altunba Hanı olduğu ileri sürülse de adını yaptıran olarak dönemin önemli devlet adamlarından Şemseddin Altun-aba’dan almaktadır. Bulunduğu mevki mevcut vakfiyeye göre Selçuklu döneminde (1202 yılında) Arkıt adını taşımaktadır. Konya-Beyşehir-Antalya kervan yolunun Selçuklu döneminde bilinen mevcut ilk durağıdır.

XIII. yüzyıl başına tarihlendirilen hanın kitabesi bulunmamaktadır. Ancak, Recep 598/Mart-Nisan 1202 tarihli bir vakfiyesi vardır. Kitabesi bulunmayan han 598/1202 tarihli vakfiye dikkate alınarak Selçuklu Sultanı II. (Rükneddin) Süleyman Şah’ın tahta çıktığı yıllarda dönemin devlet adamları arasında yer alan Şemseddin Altınapa tarafından inşa ettirilmiştir. Konu üzerine yapılan araştırmalar da aynı tarihleri işaret etmektedir. Konya çevresinde aynı dönemlerden Konya-Beyşehir-Antalya kervan yolu üzerindeki Kızılören Hanı ve Kuruçeşme Hanı (603/1206) ile Konya-Akşehir kervan yolundaki Dokuzun Hanı’na (607/1210) malzeme, teknik, plan şeması bakımından yakın benzerliktedir.

Anadolu Selçuklularının XII. - XIII. yüzyıllarda inşa edilmiş avlulu ve kapalı kısmı bulunan hanlarının erken örneklerindendir. Han’ın, doğu-batı doğrultuda, avlu ve kapalı kısmı hemen hemen eşit ölçülerde inşa edilmiş olduğunu eski yayınlardan öğrenilmektedir. Günümüze ulaşan kısımlarıyla kapalı kısım dıştan dışa 24,00 X 17,60 metre ölçülerindedir. Ancak kapalı kısmın doğusundaki avlulu kısmın doğu kanadı büyük ölçüde yıkılmış olduğundan uzunluk ölçüsünü tam olarak verilememektedir. Genişlik olarak kapalı kısımla dıştan dışa aynı ölçülerdedir.

Hanın avlu bölümü doğu-batı doğrultuda dikdörtgen bir şemadadır. Kapalı bölümle avlulu bölüm iki ayrı blok gibi olup avlu kısmının sonradan eklendiği dilatasyon izlerinden anlaşılmaktadır. Beden duvar kalınlıkları da kapalı bölümle aynı olmayıp, avlu duvarları daha ince tutulmaktadır. Ortadaki avlunun kuzey ve güneyinde doğu-batı doğrultuda boydan boya uzanan ve alttan sivri takviye kemerleriyle desteklenen birer tonozlu mekan bulunmaktadır. Günümüze büyük bir kısmı yıkılarak gelen bu mekanlardan kuzeydekinin güney duvarı ortasında avluya açılan tek bir kapısıyla dört adet mazgal penceresi bulunduğu eski çizim ve resimlerde görülmektedir. Yine eski resimlerde görülen hanın güneydoğu köşesinde yer alan fevkani mescit de tamamen yıkılmış durumdadır. Büyük ölçüde yıkık olan güneydeki bölümün revak şeklinde beş kemer gözlü olarak düzenlendiği ve güney duvarında da dışarıya açılan üç mazgal penceresi bulunduğu eski çizimlerde görülmektedir.

Kapalı bölüm günümüze büyük ölçüde sağlam gelebilmiştir. Evvelce sivri kemer tonozlu kavsaraya sahip bulunan girişi oldukça tahrip olmuştur. Taçkapının üzerinde evvelce kitabesinin de yer aldığı bilinmektedir. Hanın kapalı kısmı, iki sıra dörder ayakla, ortadaki daha geniş ve yüksek olmak üzere doğu-batı doğrultuda tonoz örtülü üç sahına ayrılmaktadır. Üst örtü her sahında alttan dörder sivri takviye kemeriyle desteklenmektedir. Kapalı kısmın kuzey duvarında bir ve güney duvarında iki adet mazgal pencere bulunmaktadır. Hanın üst örtüsünde yer yer çöküntüler olmuştur. Ancak orta sahın tonozunun ortasındaki açıklığın bir çöküntü mü yoksa genellikle Selçuklu hanlarında gördüğümüz türden bir kubbe feneri mi olduğu anlaşılamamaktadır. Yapının ana inşa malzemesi genellikle bu dönem Selçuklu yapılarında sıklıkla kullanılan taş, mermer ve devşirme malzemedir.

XIII. yüzyıl başlarından günümüze kadar geçen zaman içerisinde karşılaştığı doğa ve insan tahribatına direnen avlulu hanların Selçuklu döneminin önemli örnekleri arasında yer alan Han, Konya-Beyşehir-Antalya kervan yolunun ilk duraklarından olması nedeniyle de önemlidir. Döneminin tipik mimarlık ve inşaat özelliklerine sahip olan yapının baraj gölü içerisinde bulunması nedeniyle şimdilik onarımı mümkün görünmemektedir. Ancak günümüze büyük ölçüde sağlam gelebilmiş olan kapalı kısmının tonoz örtüleri oldukça zayıf konumdadır. Korunması gereken önemli maddi kültür varlıklarımızdandır.

Yararlanılan Kaynaklar

Akok, M. (1973). Konya’da Üç Tarihi ve Mimari Eser (Altınapa Kervansarayı, Hasbey Darülhuffazı ve II. Selim İmareti), Türk Arkeoloji Dergisi, 20 (1): 5-36; Demir, A. (1990). Anadolu Selçuklu Hanları-Altınapa Han, İlgi, 61: 24-27; Duran, R. (2007). Altunapa Hanı, İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 77-87; Erdmann, K. (1961). Das Anatolische Karavanaray, Des 13. Jahrunderts, I-II, Berlin; Turan, O. (1947). Selçuklu Devri Vakfiyeleri I.-Şemseddin Altun-Aba, Vakfiyesi ve Hayatı, Belleten, 11(42): 197-221.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Duran, R. (2007). Altunapa Hanı, İçinde; H. Acun (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 77-87.