Urartu Baraj, Gölet Sulama Kanalları

Adlarına Asur kaynaklarında Uruatri adı altında en erken MÖ 1273 yılında rastlanan Urartular, batıda Fırat Nehri’nden doğuda İran Azerbaycan’ına, kuzeyde Gökçe Göl ile Aras Vadisi’nden güneyde Toroslar ve Urmiye Gölü’nün güneyine kadar geniş bir alanda MÖ IX-VII. yüzyıllarda egemen bir güç olarak yakın doğunun büyük devletlerinden biri oldu.

İster eskiçağda olsun ister günümüzde olsun su insanoğlu için hayati önem taşımaktadır. Antik dönemlerde olduğu gibi günümüzde de yerleşimlerin su kaynakları etrafında ya da su kaynaklarına yakın kurulduğu bilinmektedir. Eldeki arkeolojik veriler Anadolu, Mezopotamya, Yakındoğu, Mısır, Filistin/Levant bölgelerinde çok erken dönemlerden itibaren sulamacılığın yapıldığını zaman içerisinde de kanalların inşa edildiğini ve bu kanalların birtakım koruma duvarlarıyla desteklendiğini, suların hijyeninin sağlandığını ve boru sistemiyle şehirlere su taşındığını göstermektedir.

Urartu Krallığı’nın egemen olduğu bölge toprakları yüksek ve engebelidir. Bölgede düz ve verimli alanların azlığının yanı sıra ekilebilir arazi de sınırlıydı. Devletin henüz kurulduğu dönemlerde nüfus oranı az olduğundan büyük çaplı sulama şebekesine ihtiyaç duyulmadı. Devletin yeni yerler fethetmesiyle birlikte hem sınırları genişledi hem de nüfus arttı. Bu sebeple hem artan nüfusun ihtiyacını karşılamak hem de tarımsal alanların yanı sıra bağ ve bahçelerin sulanması için barajlar, göletler ve su kanalları yapıldı.

Tarımsal alanda önemli işler başaran Urartu kralları ister topraklarını sulamak için isterse de politik sebeplerden olsun barajlar, göletler, kanallar yaptırdılar. Urartuluların su alanında yaptığı imar faaliyetlerinin ilk örneklerini yansıtmasının yanı sıra uygulanan inşa tekniğinin tarihsel sürecini göstermesi açısından da önemlidir. Urartu Krallığı yapmış olduğu imar faaliyetleriyle (özelikle baraj, gölet, ark ve sulama kanalları) bölgeye altın çağını yaşatmıştır. Urartuluların ulaştığı bu teknolojik ilerlemenin temelinde özellikle madenciliğin büyük etkisinin olduğu da bilinmektedir. MÖ VIII-VI. yüzyıllar arasında bölgede bulunan maden yataklarını büyük oranda işlettiler. Demirden yapılan kazma, kürek ve kaldıraç aletleri kilometrelerce uzunluktaki sulama kanallarının açılmasında, gölet ve barajların yapımında kullanıldı. Ekonomisi hayvancılığa dayalı bölgede Urartu Krallığı döneminde yapılmış baraj, gölet ve sulama kanalları sayesinde artık tarımın da ön plana çıktığı görülmüştür.

Yazıtlarda ve yapılan yüzey araştırması çalışmalarında da anlaşılacağı üzere Van, Erciş, Muradiye, Malazgirt, Doğubayazıt, Ağrı, Iğdır ve Diyadin olmak üzere farklı bölgelerde birçok kanal, baraj, ark ve gölet mevcuttur. Menua (MÖ 810-785/780), I. Argişti (MÖ 785/80-756), II. Sarduri (MÖ 756-730), I. Rusa (MÖ 730/714/3), II. Rusa (MÖ 685-645) adları sulamacılıkla anılan Urartu krallarıdır.

1. Barajlar: Urartu Krallığı’nın inşa etmiş olduğu barajlar kendisinden sonra gelen uygarlıklar tarafından kullanılmalarının yanında günümüzde bile çoğu halen ayaktadır. Bugüne değin saptanan çok sayıdaki Urartu barajı, Doğu Anadolu Bölgesi’nde ırmak, çay, göl, dere üzerine yapılan barajların ilk modern örneklerini yansıtmasının yanı sıra 2800 yıllık baraj inşa tekniğinin tarihsel gelişimini göstermesi açısından da önem arz erder. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapılan surveyler de barajlar daha çok Van Ovası, Ağrı, Iğdır İllerinde tespit edildi. Bunlar; Van Gölü Havzası: Gövelek, Süphan, Arçı, Kırmızı Düzlük, Yukarı Anzaf Kalesi, Harabe, Yukarı Ömer Gölü, Aşağı Ömer Gölü, Kilise Gölü, Kevenli, Tasmalı, Yukarı Adır, Aşağı Adır, Aşağı Esenpınar, Köşebaşı, Süs, Karataş, Kadim, Hırsız Deresi, Meydan Boğazı, Yukarı Argıt, Gelincik, Rusa Barajları; Ağrı İli Barajları: Reşan, Sünnet Nebi, Aşağı Kom, Yukarı Kom; Iğdır İli Barajları; Bend Murat Barajı.

Van, Ağrı Iğdır illerinde yapılan yüzey araştırmalarında ırmak, göl, dere ve çay üzerine inşa edilen çok sayıda Urartu dönemine ait baraj tespit edildi. Barajlar, Urartuluların su mimarlığı alanındaki başarılarını gösterecek niteliktedirler.

Ağrı’nın Diyadin ilçesinde bulunan Aşağı ve Yukarı Kom barajlarının duvarları at nalı biçimli ve Van Ovası’nda bulunan Yukarı Arç baraj duvarının kavisli olmasının yanında genel olarak Urartu Barajının duvarları kabaca yarım ay biçimlidirler. Baraj duvarlarının inşaasında belli bir yön standardı yoktur. Yaklaşık olarak baraj duvarlarının 21 metreden 153 metreye kadar uzunlukları ve üç metre ile dokuz metre arası genişlikleri olduğu tespit edildi. Ancak erken dönem barajlarında duvar genişlikleri 9–10 metre arasındadır. Sağlam kalmış bir iki örnekten yola çıkılarak baraj duvarlarının bir buçuk–iki metre yüksekliğinde olduğu söylenebilir. Rusa, Gövelek ve Bendmurat barajları iki ayrı duvardan yapılmış barajlardır. Bu nitelikleriyle çağdaşı diğer Urartu barajlarından farklılık gösterirler.

Barajların yapımında iri kalker taşlar, iri andezit taşlar, kumtaşı, siyahtaş kullanılmış ve bu taşlar çoğunlukla kabaca da olsa işlenmişlerdir. Harabe barajı duvar inşa tekniği diğer Urartu barajlarının duvarlarından farklı olup Yoncatepe Bey Konağı’nın duvarlarına benzemektedir.

Hemen hemen bütün barajlarda suyun akışını sağlayan savaklar yapılmıştır. Şimdiye kadar tespit edilen barajlar arasında Harabe Barajı ve Rusa Barajının savak ölçüleri bilinmektedir. Harabe Barajı 30x30 santimetre, Rusa barajı 70x110 santimetre boyutlarındadır. Rusa Barajı savağı bilinen en büyük savak olma özelliği taşımaktadır.

Baraj tarihlendirme işleminde yazıtların yanı sıra barajlara yakın herhangi bir arkeolojik kalıntı (kale, mezar vs.) varsa bundan da yola çıkıldı. Bu mimari yapıların barajın güvenliğini sağlayan, suyun akışını düzenleyen, bakım ve onarım işlerini organize eden fonksiyona sahip olduğu düşünülmektedir. Barajlar içerisinde Harabe barajı MÖ birinci binin başında inşa edildi olarak bilinen en erken Urartu barajıdır. Şu ana kadar tespit edilen barajların kral Menua (MÖ 810-785/780), II. Rusa (MÖ 685-645), II. Argişti (MÖ 714-685) ve II. Sarduri (MÖ 756-730) dönemlerinde inşa edildikleri anlaşılmaktadır.

2. Göletler: Kar ve yağmur sularıyla göletlerde biriktirilen sular çevrede sulanamayan tarım arazilerini sulamak amacıyla yapılmışlardır. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yapılan incelemelerde de Van Ovası, Ağrı, Iğdır illerinde göletler tespit edildi. Bunlar; Van Ovası Göletleri: Arpayatağı, Alaköy, Tepe, Akçay, Aktaş, Mercimek, Kurbağalı, Büklümdere, Kurugöl, Sıhke Göleti (Eski Rusahinili-Bostaniçi Göleti), Azab, Düzlük, Soğuk Su, Çavuştepe Su Biriktirme Yapısı, Memedik, Aygır Gölü; Ağrı İli Göletleri: Yukarı Korhan, Aşağı Korhan İsabey, Teperiz, Keşiş, Kurt Göletleri; Iğdır İli Göletleri: Ahmet Gör, Aşıkhüseyin Göletleri.

Van, Ağrı Iğdır illerinde yapılmış olan yüzey araştırmalarında çok sayıda Urartu dönemine ait gölet tespit edildi. Göletlerde yağmur, kar ve kanallar vasıtasıyla biriktirilen sular yine savaklar ve kanallar vasıtasıyla tarım arazisini sulamak amacıyla kullanılmıştır.

Oval, elips, kabaca ‘U’ biçimli, daire ve yarımay şekilli gölet duvarlarında belli bir yön standardı yoktur. Yaklaşık olarak gölet duvarlarının 36 metreden 370 metreye kadar uzunlukları ve beş metre ile dokuz metre arası genişlikleri olduğu tespit edildi. Sağlam kalan bir iki örnekten gölet duvarlarının bir buçuk-iki metre yüksekliğinde olduğu da anlaşıldı.

Şimdiye kadar tespit edilmiş gölet duvarlarının tamamında dış yüzleri düzleştirilmiş iri andezit taşlar kullanılmıştır. Çavuştepe su biriktirme yapısı bu gölet duvarlarından farklı olarak bastion şeklinde örülmüştür.

Bu bilinen tipik Urartu savaklarının yanı sıra Yukarı Korhan Gölet’inde biri doğuda diğeri batıda iki savak tespit edildi ve batı yöndeki savağın üçgen şekilli olduğu görüldü. Bu göletler arasında şimdilik Sıhke Göleti ve Çavuştepe Su biriktirme yapısının savak ölçüleri bilinmektedir. Sıhke Göleti 60x60 santimetre kapaklı dip savağı ve Çavuştepe su biriktirme yapısı 60 santimetre genişliğinde ve 1,50 metre yüksekliğinde bir savağa sahiptir.

Göletler içerisinde Aygır Gölet’inde Urartular döneminde döşenen su borularına rastlandı. İç içe geçen seramik boruların yanına taştan örülü bir kanal daha döşelidir. Konik biçimli olan seramik borular ortalama iki santimetre kalınlığında ve 57 santimetre uzunluğunda olup dar ağzı 28 santimetre, geniş ağzı ise 39 santimetredir. Bunların su kaçırmamaları için kille yalıtıldıkları ifade edilmektedir.

Göletlerde de baraj tarihlemesinde kullanılan metot kullanıldı. Ayrıca Gölet yakınlarında bulunan mimari yapılar barajların yakınında bulunan mimari yapılarla benzeri işlevlere sahiptirler. Şu ana kadar tespit edilen göletlerin kral Menua (MÖ 810-785/780), İşpuini (MÖ 830-810), II. Rusa (MÖ 685-645) ve II. Sarduri (MÖ 756-730) dönemlerinde inşa edildikleri anlaşıldı.

3. Sulama Kanalları: Deprem kuşağında yer alan Doğu Anadolu Bölgesi’nde su kanallarının günümüze kadar sağlam gelebilmiş olması Urartu Krallığı’nın mimarlık alanındaki üstün teknolojisini göstermektedir. MÖ IX. ve VII. yüzyıllarda inşa edilen ve birer su mühendisliği harikası olan sulama kanalları bölgede bugün bile yer yer işe yaramaktadır. Ağrı Sulama Kanalları: Ferhat Sulama Kanalı; Van Ovası Sulama Kanalları: Orta Damla, Menua (Semiramis/Şamram) Kanalları.

Doğal zorluklarla mücadele edilerek açılan sulama kanalları Urartu su mühendisliğinin büyük ve önemli bir projesi olarak görünür. Eldeki arkeolojik verilere dayanarak, baraj ve göletlerin çok sayıda olmakla beraber su kanallarının sınırlı sayıda inşa edildiğini söylenebilir.

Kanallar toprağa açılarak yapılmışlardır ancak arazinin kayalık olan kısımlarında kayalıklar oyularak kanallar içlerinden geçirilmişlerdir. Arazinin elverişli olmadığı yerlerde kanallara destek duvarları yapılmıştır. Duvar temelleri ana kaya üzerine bindirme tekniğinde inşa edilmiştir. Bunlardan en önemlisi Menua (Şamram) Kanalı Van/Gürpınar ilçesi Yukarı Kaymaz Köyü’nden çıkan suyu Van’a sevk eden 52+800. kilometre uzunluğundadır. Şamram kanalı suyu Aşağı Kaymaz Köyü’nde Hoşap Çayı’nın üzerinde köprü yardımıyla geçirilmiştir. Menua kanalı destek duvarlarında kullanılan taşlar Edremit ve Harabedar mevkiinde bulunan kalker taş ocaklarından, Ferhat sulama kanalında kullanılan iri andezit taşlarda yine bölgede bulunan taş ocaklarından elde edilmiştir. Menua Kanalı destek duvarlarının yüksekliği 11-12 metreyi bulurken; Ferhat Kanalı’nın destek duvarları bir buçuk-iki metre yüksekliğindedir.

Kanalların bir diğer önemli özelliği de yazıtların var olmasıdır. Menua Kanalıyla ilgili 14 yazıt, Orta Damla Kanalıyla ilgili bir yazıtın varlığı bilinmektedir. Yazıtlardan kanalların hangi krallar tarafından yaptırıldığı tespit edilebilmektedir.

4. Arklar: Arklar, Urartu su mühendisliğinin Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir başka ilginç örneğini oluşturmaktadır. Şimdiye kadar bölgede yapılan araştırmalarda sadece bir ark tespit edilebildi. Zor Osman Paşa Arkı: Oldukça sert bir bileşime sahip olan andezit kayalıklarının yer yer kesilmesiyle açılan ve arazinin elverişli olmayan kısımlarına yapılan yüksek destek duvarlarından dolayı, yöre halkı arkı Zor Osman Paşa Arkı olarak adlandırmıştır. Bir taraftan Doğubayazıt Ovası’na, diğer taraftan Gürbulak sınır kapısı yakınlarından K. Batı İran içlerine kadar su taşıyan arkın MÖ VII. yüzyılda yapıldığı belirtilmektedir.

Yararlanılan Kaynaklar

Belli, O. (1991). Van Bölgesinde Urartu Baraj ve Sulama Sisteminin Araştırılması, 1989”, VIII Araştırma Sonuçları Toplantısı: 111-135; Belli, O. (1997a). Doğu Anadolu’da Urartu Sulama Kanalları. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları; Belli, O. (1997b): Doğu Anadolu Bölgesi’nde Keşfedilen Urartu Barajlarına Toplu Bir Bakış, Belleten, 227-229: 631-680; Burney, C. (1972). Uratian Irrigation Works, Anatolian Studies, XXII: 179-186; Öğün, B. (1966). Van’da Urartu Sulama Tesisleri ve Şamram (Semiramis) Kanalı. Ankara: Anadolu Yayınevi.