Suşehri İlçesi

YERLEŞİM MERKEZİ İlçe Yerleşimi

Suşehri, eski çağlardan bugüne kadar farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış doğal, tarihi ve kültürel kalıntılarıyla bir açık hava müzesi olan Sivas iline bağlı bir ilçedir. Sivas merkeze yaklaşık 130 kilometre mesafede bulunan Suşehri 12 mahalle 71 köy ve 42 mezrası ile toplamda 125 yerleşim yeri bulunmaktadır. Suşehri ilçesinin konumuna bakıldığında kuzeyinde Şebinkarahisar, batısında Koyulhisar, doğusunda Akıncılar ve güneyinde ise İmranlı ilçesi yer almaktadır. İlçenin toplam yüzölçümü 985 kilometrekare olup deniz seviyesinde yüksekliği yaklaşık 950 metredir. İlçenin toplam yüzölçümünün 30 kilometrekarelik alanını Kılıçkaya Baraj Gölü kaplamaktadır. 

İlçe, hem İç Anadolu hem de Karadeniz bölgesinin çeşitli özelliklerini taşımaktadır. İklimsel açıdan Karadeniz iklimi ve karasal iklimin bir arada görüldüğü geçiş noktasındadır. Bu sebeple İç Anadolu Bölgesine nazaran daha ılıman seyretmektedir. Bu bölgenin ılımanlaşmasını Karadeniz kıyılarına paralel uzanan Kuzey Anadolu Dağları engellemektedir. Yaz ayları kurak, kış aylarında yağışlar genelde kar ve ilkbaharda ise yoğun yağmur şeklinde düşmektedir. Suşehri’nde yıllık sıcaklık ortalaması 9.60 C derece olup metrekareye yıllık ortalama 245.2 mililitre yağış düşmektedir. İlçede geçiş ikliminin sağladığı özellikler çok çeşitli bitki örtüsünü de beraberinde getirmiştir. İlçenin kuzey tarafı Karadeniz ikliminin nispeten ılıman etkisiyle ormanlık alanlarla kaplıdır. Onu dışında kalan yerlerde ise çalılıklar, fundalıklar ve meralarda çayır bitki örtüsü ile kaplıdır.

Yer şekillerine bakıldığında ise ilçenin çevresi Kösedağ, Kızıldağ ve Giresun Dağları ile çevrilidir. Kösedağ 3050 metre yüksekliğiyle bölgenin en yüksek dağıdır. Suşehri etrafı dağlarla çevrili merkezi tektonik çökme sonucu oluşmuş ovalık araziyi teşkil etmektedir. Suşehri, Kelkit Çayı ve vadisini Gemin ve Polat derelerinin sularıyla beslenen en önemli akarsularıdır. Bu akarsuların taşıdığı alüvyonlar ovada toplanır. Bu nedenle alüvyonlarla kaplı bu ovada tarıma elverişli bir ortam sağlar. İlçe sınırlarından geçen Kelkit Çayı üzerinde Kılıçkaya ve Çamlıgöze barajları inşa edilmiştir. Suşehri ovası üzerinde Kılıçkaya Barajı inşa edilince buradaki Kayadelen Köyü sular altında kalmıştır.

Suşehri bulunduğu alan itibariyle Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle Suşehri ve civarı yoğun deprem üreten Türkiye’nin en büyük fay hattı üzerinde yer almaktadır. Fay hattı belirgin bir şekilde Suşehri ovasından geçtiği için birinci derecede yüksek riskli deprem bölgesi sınıfına girer. Nitekim Suşehri’nde 18 Mayıs 1929 yılında 6.1 magnitüd değerinde gerçekleşen depremde 64 kişi hayatını kaybetmiş 72 kişiden fazlası yaralı kurtulmuş ve yüzlerce ev yıkılmış ya da ağır hasarlı duruma gelmiştir. 

İlçede yapılan kazılar neticesinde ilk yerleşmeler Kalkolitik Çağ’a ait bulgulara rastlanılmıştır. Eski çağlarda Suşehri Nikopolis adı ile bilinmektedir. Daha sonraki çağlarda Andıras adı kullanılan Suşehri, Luwi dilinde Adra olarak geçmektedir. Adra ismi ise koca, erkek veyahut ana tanrıçanın kocası anlamında kullanılmıştır. Türk ağzında Andıras adı zaman içerisinde Enderes ve Endires şeklinde evrilmiştir. Türkler bölge hâkimiyetini ele geçirince çevrede zengin su kaynaklarının varlığı buraya Suşehri adının verilmiş olabileceğini destekler niteliktedir. XVI. yüzyıla ait tahrir defterlerinde Suşehri adı geçmektedir.

Suşehri ilçesi geçmişten günümüze Roma, Selçuklu ve Osmanlı devletleri hâkimiyetinde kalmıştır. Eskişar, Akşar ve Çataloluk köylerinde yapılan araştırmalarda bu devletlerden kalma kale kalıntılarına rastlanmıştır. Özellikle Büyükgüzel ve Küçükgüzel köylerinde Roma döneminin önemli merkezleri olduğuna dair güçlü kalıntılar barındırmaktadır. Bu kalıntılardan aslan başı mermerleri Sivas Müzesi ve Suşehri Hükümet Konağı bahçesinde sergilenmektedir. Suşehri, Osmanlı döneminde 1875 yılında Vilayet Nizamnamesiyle Trabzon’dan alınarak Sivas vilayetine bağlanmıştır. Osmanlı Devleti hükümdarlığında Suşehri, sırasıyla Erzurum, Trabzon ve Sivas vilayetlerinin Karahisar’ı Şarki sancağına bağlı bir nahiyeydi. Daha sonra 1871 yılında Kaza merkezine 1874 yılında ise Belediye Teşkilatına dönüştürülmüştür. Nahiye ve kaza olduğu dönemlerde Şebinkarahisar’ bağlı bulunmaktaydı. 1933 yılında idari olarak Sivas’a bağlandı. Suşehri’nin eski yerleşkesi bugünkü merkezin doğu tarafında yer alan Çayırbaşı bölümünde yer alıyordu. Bulahi adında bilinen yerleşim yeri büyük depremlere maruz kalınca bugünkü bulunduğu alanda gelişmeye başlamış ve 1906 yılında Suşehri adını almıştır.

Suşehri Ovası, tarihsel olarak 1243 yılında Anadolu Selçuklu Devleti ile Moğollar arasında Kösedağ Savaşı'na sahne olmuştur. Bu savaş sonucunda Anadolu Selçuklu Devleti yıkılış sürecine girmiştir. 1917 yılında ise Doğu'da gerçekleşen Ruslara karşı savaşta Üçüncü Ordu Suşehri'ne kadar çekilmiştir. Refahiye’ye kadar gelen Rus orduları Rus İhtilali sonucu geri çekilmiştir. Milli Mücadele döneminde ise Mustafa Kemal Atatürk Erzurum Kongresi’ne giderken Suşehri’nde konaklamış ve Mehmet Ali Efendi’ye Milli Mücadele faaliyetlerini yürütme ve organize etme görevini vermiştir. Burada Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Suşehri şubesi açılmış ve Erzurum Kongresi’nde temsil etmek üzere Çeçenzade İsmail Hakkı Bey delege seçilmiştir. 

Suşehri ilçesinin nüfus gelişimi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 1935 yılından itibaren düzenli bir şekilde nüfus sayımları yapılmaya başlanmıştır. O yılda ilçe nüfusu 31.903 kişi olarak tespit edilmiştir. 1940 yılında nüfus 31.320 kişi, 1945’te 34.739 kişi, 1950’de 39.540 kişiye ulaşmıştır. 1950 ile 1960 yılları arasında nüfus artış hızında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. Bunun sebebi Türkiye'den yurtdışına bu yıllarda işçi göçü başlamasıyla alakalı olduğu düşünülmektedir. 1960’lı yıllardan itibaren nüfus düzenli olarak artmaya devam etmiştir. Nitekim 1975 yılında toplam 61.054 kişi ile Cumhuriyet döneminin en yüksek nüfus artışı gerçekleşmiştir. Bu nüfusun o yılda 10.863 kişi şehirde 50.191 kişisi ise kırlarda yaşamaktadır. 1990 yılından itibaren ilçede nüfus takriben azalmaya başlamıştır. 1990’da 46.843 kişi, 2000’de 44.731 kişi, 2007’de 27.415 kişi, 2010’da 26.929 kişi, 2015’te 25.340 kişi, 2020’de 25.392 kişi ve 2024 yılında ise 24.938 kişiye gerilemiştir. İlçede 1990’lı yıllardan itibaren şehir nüfusu kır nüfusunu geçmiştir. 2024 yılı TÜİK verilerine göre toplam 24.938 kişinin 12.262’si erkek, 12.676’sını kadın nüfus oluşmaktadır. Bu nüfusun 15.699’i şehirde, 9.239’i ise köy ve beldelerde yaşamakta olup ilçenin yıllık nüfus artış hızı yüzde -14,2dir.

İlçenin okur-yazar oranı dikkate alındığında 2024 TÜİK verilerine göre okuma yazma bilen erkek nüfus oranı yüzde 98,76, okuma yazma bilmeyen erkek nüfus oranı yüzde 1,29’dur. Okuma yazma bilen kadın nüfus oranı yüzde 91,30, okuma yazma bilmeyen kadın nüfus oranı yüzde 8,70’dir. İlçenin okuma yazma oranları dikkate alındığında genellikle yüksek seviyede olduğu görülmektedir. 2025 yılı itibariyle Suşehri İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü verilerine göre toplam 32 adet okul/kurum sayısı vardır. İlçede iki anaokulu, 13 ilkokul, altı ortaokul, bir Halk Eğitim Merkezi, bir Rehberlik Araştırma Merkezi, bir Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu ve sekiz ortaöğretim kurumu bulunmaktadır. İlçede toplam 269 derslik, 359 öğretmen ve 5146 öğrenci mevcuttur. Ayrıca ilçede Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlüğü'ne bağlı bir Meslek Yüksek Okulu da bulunmaktadır. 

Ekonomik faaliyetler bakımından Suşehri ilçesi, günümüzde ticaret, sanayi, hizmet, sağlık, tarım ve hayvancılık gibi çeşitli iş kollarına dağılımı söz konusudur. İlçede yoğun oranda hizmet sektöründe çalışanlar ön plandadır. Bunun yanında E-80 karayolunun geçmesi ulaşımın gelişmesine ve ilçede şehirsel fonksiyonların büyümesine yol açmıştır. Çevredeki ilçelerin de kendi il merkezlerine uzak olması Suşehri’nin etki alanını artırmıştır. Ancak Suşehri ilçesi, Kızılırmak ve Yeşilırmak Havzalarını birbirinden ayıran Kösedağ ve Kızıldağ yükseltileri ilçenin il merkezine ulaşımını güçleştirmektedir.

Çevredeki düz arazi, verimli topraklar ve zengin su varlığı ilçede tarımın da gelişmesinin önünü açmıştır. İlçede 25.000 hektar alanda kuru tarım, 13.000 hektar sulanabilen arazi, 1651 hektar sulanma imkânı olduğu halde sulama yapılmayan arazi ile toplamda 50.651 hektar alanda tarım yapılmaktadır. İlçede tarımsal faaliyetler olarak tahıl grubundan buğday, arpa, mısır; endüstri bitkilerinden şeker pancarı; bahçe bitkileri, yem bitkileri ve sebze yetiştiriciliği yoğun oranda yapılmaktadır.

İlçede hayvancılık faaliyetleri de önemli ölçüde yapılmaktadır. Geniş arazilerin varlığı yem bitkileri üretiminin önünü açmış ve besi hayvancılığını ön plana çıkarmıştır. Çoğunlukla besi hayvancılığı yapılmakta olup büyük oranda et ve süt üretimi üzerine çalışılmaktadır. Hayvancılığın gelişmesinde yalnızca kendi adıyla anılan ovanın değil, aynı zamanda yüksek dağlık kesimlerin varlığı ile yaylaların ve meraların çok sayıda yer almasıdır. Yaz ayları yaylalarda mera hayvancılığı yüksek oranda yapılır.  İlçede büyükbaş hayvancılığın yanında az da olsa köylerde küçükbaş hayvancılıkta yapılmaktadır. Hayvancılık faaliyetleri kapsamında arıcılık diğerlerinin yanında seyrekte olsa yapılmaktadır. Arıcılık daha çok ilçede ikinci bir ekonomik faaliyet olarak görülmektedir. Balıkçılık alanında genellikle alabalık üzerine gelişmiştir. Kültür balıkçılığı alanında Türkiye’nin yüzde 10 oranında alabalık ihtiyacı Suşehri’nden karşılanmaktadır. 

İlçenin doğal oluşumlu varlıklarına bakıldığında ilk göze çarpan unsurlardan ilki Kelkit Çayı gelmektedir. Doğa manzarasıyla ziyaretçilerini hayran bırakan Karacaören Gölü, Sülüklü Göl, Gözlüce Yaylası ve Ziyaret Dağı önemli doğal oluşumlu yapılardır. İlçede kültürel varlıklar açısından kale kalıntıları, höyükler, kiliseler, camiler, türbeler, konaklar ve hamamları ile çok çeşitlilik arz eder. Selçuklu döneminden kalma bir eser olan Köse Süleyman Türbesi Kösedağ mevkiinde bulunur. Bunu haricinde Belkıs Hatun Cami, Balhatun Cami, Öksülü Cami, Çataloluk Köyü Kale ve Kilisesi, Hayribey Konağı, Şerif Ağa Konağı, Yeşilyayla-Boyalıca Nekropol Alanı, Suşehri Hamamı, Yarık Tepesi Höyüğü (Gökçekaş Köyü-Çukur Mevki), Sıradur Höyük ve Nekropolü (Kayadelen Köyü), Gökçekent Kalesi, Çaytepe Tümülüsü (Güneyli Köyü), Eskişar Kalesi vb. kültürel varlıklar yer almaktadır. Yöresel oyun ve çalgı kültürü Karadeniz etkisiyle Kemençe, Zurna, Tulum ve Horon yaygındır.

İlçenin yeme-içme kültürü, büyük ölçüde yerel tarım ürünlerine dayalı olarak şekillenmiştir. Bu durum, hem coğrafi koşulların hem de tarihsel üretim pratiklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Tarım ve hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı bu bölgede, mutfak kültürü, yerel halkın üretim faaliyetleriyle doğrudan ilişkilidir. Özellikle geleneksel yöntemlerle sürdürülen gıda işleme teknikleri, ilçenin gastronomik kimliğinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda, un öğütme, bulgur döğme, çekme, erişte ve kadayıf yapımı gibi ürünler hem ev ekonomisine katkı sağlamakta hem de kültürel sürekliliğin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bunun yanında, salça yapımı, sebze kurutma, konserve hazırlama gibi geleneksel muhafaza teknikleri de bölge halkının mevsimsel geçişlere adaptasyonunu sağlamaktadır.

İlçeye özgü yemekler arasında Siron, Kavut, Lokma, Peskütan Çorbası, Gelecoş, Keşkek, Yağlaş, Fırın Kurusu (Peksimet), Ekmek Paparası, Dövmeç Yemeği, Kete, Madımak, Kısır, Bat, Ekmek Aşı ve Mercimekli Aşlık Çorbası gibi çeşitli yemekler yer almaktadır. Bu yemekler, hem günlük beslenme pratiğinde hem de özel gün ve törenlerde sıklıkla tüketilmekte, dolayısıyla kültürel bellekte önemli bir yer edinmektedir. Özellikle ilçenin yüksek kesimlerinde ve ova arazilerinde yetiştirilen fasulye, ince kabuklu yapısı, kısa sürede pişme özelliği ve kendine has lezzetiyle dikkat çekmektedir. Bu nitelikleri sayesinde yalnızca yerel tüketimle sınırlı kalmayıp ülke genelinde de önemli bir talep görmektedir. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen siparişler, bu ürünün ekonomik değerini ve ününü artırmaktadır. Bunun yanı sıra, ilçede üretilen peynir ve çökelek de geleneksel yöntemlerle hazırlanmakta ve lezzet bakımından bölgesel mutfak kültüründe öne çıkmaktadır. Bu süt ürünleri, hem kahvaltılarda hem de çeşitli yemek tariflerinde yaygın olarak kullanılmakta; taze, salamura ya da kurutulmuş formlarda tüketilmektedir. Bu bağlamda ilçenin gastronomik kültürü, yalnızca bir beslenme biçimini değil; aynı zamanda tarihsel, sosyolojik ve ekonomik bir birikimi yansıtmaktadır. Geleneksel üretim biçimleri ve yemek çeşitliliği, bölgenin kimliğini oluşturan unsurlar arasında yer almakta; bu değerler, hem yerel halk hem de dışarıdan gelen ziyaretçiler için kültürel bir zenginlik sunmaktadır.

İlçeye gelen ziyaretçiler için konaklama hizmetleri açısından çeşitli seçenekler sunmaktadır. Ancak bu seçenekler sınırlı sayıda olup ilçeye gelen ziyaretçilerin temel ihtiyaçları düzeyinde kalmaktadır. İlçede mevcut konaklama hizmetlerini merkezde bulunan özelde Ceylan Otel ve Safir Otel, kamuda Suşehri Öğretmenevi sağlamaktadır.

Referanslar

Başıbüyük, A. (2001). Fonksiyonel Özellikleri Açısından Suşehri. Türk Coğrafya Dergisi. İstanbul: Sayı, 37, s. 79-105; İpek Yücetepe, S. (2010). Suşehri Ovası’nın Ziraat Hayatı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Coğrafya Anabilim Dalı, İstanbul; http://www.sivas.gov.tr/susehri (Erişim Tarihi: 10.04.2025); http://www.susehri.gov.tr/cografi-yapi(Erişim Tarihi: 10.04.2025); https://susehri.meb.gov.tr/www/ilcemiz/icerik/5 (Erişim Tarihi: 10.04.2025); https://sivas.ktb.gov.tr/TR-76105/susehri.html (Erişim Tarihi: 10.04.2025); https://www.tuik.gov.tr/(Erişim Tarihi: 10.04.2025); https://susehri.bel.tr/(Erişim Tarihi: 10.04.2025).

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Başıbüyük, A. (2001). Fonksiyonel Özellikleri Açısından Suşehri. Türk Coğrafya Dergisi. İstanbul: Sayı, 37, s. 79-105