Patara Örenyeri
Doğal ve Kültürel Miras Örenyeri
Maddeye katkıda bulunan yazarlar:
-
2019
Eşen Çayı Delta Ovası’nın güneydoğusunda tektonik bir oluk olan ve aynı zamanda geçmişte bir koy durumundaki liman kıyısında yer almaktadır. Zaman içerisinde çayın getirdiği alüvyonlar kenti var eden limanın bulunduğu koyu doldurarak limanın denizle olan bağını ortadan kaldırmış ve bunun sonucunda da kent önemini yitirmiştir. MÖ XII. yüzyıl Hitit kaynaklarında Patar olarak geçen kentin arkeolojik tarihi, vadi tabanının batısındaki Tepecik adını taşıyan tepe üzerinde ele geçirilen kazı bulguları ile MÖ 4000’e kadar gitmektedir. Patara kenti Pers egemenliği sonrasında diğer tüm Likya kentleri gibi Makedonya Kralı Büyük İskender’in egemenliğine girdi. MÖ III. ve II. yüzyıllarda Likya içerisindeki önemi giderek artan Patara başkent haline gelmiştir. Helenistik dönemdeki önemini devam ettiren kent Roma döneminde altın çağını yaşamıştır. Anadolu’dan Roma’ya gönderilen tahılların depolandığı bir liman olan Patara, Bizans döneminde de önemini devam ettirerek Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. Nitekim Demre’de yaşamını yitiren Saint Nicholaos’ın (Noel Baba) Pataralı olması, St. Paul’ün Roma’ya giderken uğraması ve MS 325’teki İznik Konsülü’nde Lykia adına Patara başpiskoposu Eudemos’un imza yetkilisi olarak temsil edilmesi kentin Hristiyanlar için önemini göstermektedir. Bunların yanında kentin mimari dokusu içerisinde şapeller, kiliseler ve büyük bazilikadan oluşan 13 adet mabedin bulunması da Hristiyanlık için kentin önemine işaret etmektedir.
Patara antik kentinin kuzeyindeki ilk giriş kesiminde yer alan Tepecik tepesinin doğu yamacındaki nekropolde çok sayıda yeraltı oygu mezarları ve lahitler bulunmaktadır. Nekropolün bitiminde kente girişi simgeleyen MS I. yüzyılda Eyalet Valisi Mettius Modestus tarafından yaptırılmış olan, günümüze iyi korunarak gelmiş, üç kemerli tak yer alır. Patara’nın önemli yapılarından biri olan tiyatro, muhtemelen rüzgârdan korunmak için Kurşunlutepe’nin kuzey yamacına inşa edilmiştir. 38 oturma sırası ve iki katlı bir sahne binasına sahip olan tiyatro MS II. yüzyıl ortalarına doğru meydana gelen büyük bir deprem sonrasında yeniden inşa edilmiştir. Tiyatronun yaklaşık 200 metre kuzeyinden iç limana kadar, yani Liman agorasından, Kent agorasına uzanan aks boyunca, kuzey-güney doğrultulu portikolu ana cadde ve caddeye bağlanan çok sayıda sokak vardır. Dükkân ve işlik sıralı bu portikolu caddenin altında ise kanalizasyon sistemi vardır. Tiyatronun hemen kuzeyinde restorasyonu Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılan Likya Birliği’nin meclis binası yer alır. Kuzey ve güneyden ana girişler, doğudan protokol girişleri verilen ve yaklaşık 1.400 kişi kapasiteli meclis binası 21 oturma sırasından oluşmakta olup Likya Birliği’nin toplantılarına ev sahipliği yapmıştır.
İç limana bakan tarafta hangi tanrı veya imparator için yapıldığı belirlenemeyen ve mimari düzeninden esinlenerek Korinth Tapınağı olarak adlandırılan tapınak, Patara’nın ayakta duran tek tapınağıdır. Patara’daki su iletim sistemleri sayesinde inşa edilmiş ve kentin merkezinde farklı yerlerde konumlanmış MS I. ile IV. yüzyıla kadar tarihlenen Liman hamamı, Merkez hamam, Vespasianus hamamı ve Küçük hamam olarak adlandırılan hamamlar bulunmaktadır. Bu hamamlar Anadolu’ya özgü hamam-gymnasium modelinde inşa edilmiş olan geleneksel Lykia hamamlarıdır. Hamamların en büyükleri Liman ve Vespasianus hamamlarıdır. Yaklaşık 1.200 metrekarelik alan kaplayan Liman hamamı olup yapı içerisinde frigidarium, tepidarium ve caldarium bölümleri vardır. Patara limanının batı yakasındaki ilk doğal girintinin içinde yapılan granarium bölgedeki en büyük imparatorluk silolarından biridir. Tahıl ticaretine bağlı olarak inşa edilen granariumun yakınında stadion ve limanın hemen ağzında da deniz feneri bulunmaktadır. Üzerindeki yazıtta denizcilerin selameti için imparator Neron tarafından yaptırılan Patara deniz feneri, dünyanın bilinen en eski deniz fenerlerindendir.
Referanslar
Çevik, N. (2015). Likya Kitabı. İstanbul: Suna ve İnan Kıraç Vakfı Yayınları; İşkan, H. (2016). Likya Birliği ve Eyaleti Başkenti: Patara. İçinde; İşkan, H., Dündar, E. (Editörler), Lukka’dan Likya’ya (s. 142-165). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları; İşkan, H. (2017). Patara Likya Soyunun Başkenti, Aktüel Arkeoloji Dergisi, 56: 106-114.
-
2020
Likya’nın en önemli ve en eski şehirlerinden biri olan Patara, Fethiye-Kalkan arasında Xanthos Vadisi’nin güneybatı ucunda bugünkü Ovagelemiş köyünde yer almaktadır. 20 kilometre uzunluğundaki plajı ile cennet gibi bir yer olan Patara, arkeolojik ve tarihsel değerlerinin yanında Akdeniz kaplumbağaları Caretta-Carettaların milyonlarca yıldır yumurtalarını bırakıp yavruladıkları ender sahillerden biri olması ile de ayrı bir öneme sahiptir.
1988 yılından beri kazı çalışmaları sürdürülen kentin adı MÖ XIII. yüzyıla ait Hitit metinlerinde “Patar” olarak geçmektedir. Yazı ve sikkelerde Likya dilindeki adı ise “Patara” olarak geçmektedir. Likya Birliği’nin başkentliğini üstlenen Patara, Xanthos Vadisi’nde denize açılabilecek tek yer olması sebebiyle tarih boyunca önemli olma özelliğini her çağda devam ettirdi. Elde edilen kazılar sonucu Tepecik Akropolü’nde ele geçen seramik parçaları Orta Tunç Çağı özellikleri içerirken, yine Tepecik doğu yamacı eteklerinde bulunan Demir Çağı öncesine ait taş balta kentin tarihinin çok eski olduğunun kanıtı niteliğindedir.
Patara’nın Likya’nın önder kenti durumuna gelmesi MÖ III. yüzyılda Ptolemaios’un egemenliğine girmesiyle başladı. MÖ II. yüzyılın başında Seleukos Krallığı’nın Likya’yı kontrol etmeye başlamasıyla birlikte ise kent, Likya’nın başkenti gibi kabul edilir. MÖ 167-168 yıllarında ise Roma’ya karşı özerkliğini ve Rhodos’a karşı da bağımsızlığını kazanmasının ardından Likya Birliği’nin resmi başkenti olarak ilan edildi. Helenistik Dönem’de kente inşa edilen Meclis Binası ve Tiyatro gibi anıtsal yapılar bu tarihsel dönemle paralellik gösterirler. Patara, Roma egemenliğine geçtikten sonrada önemini yitirmez ve Roma valiliklerinin adli işlerinin görüldüğü bir merkez haline geldi. Roma’nın Doğu eyaletleri ile bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olduğu içinde önemini korumuştur. MS. 43 yılında Roma eyaleti olan Likya, MS 74’de Pamphylia ile birleşerek tek eyalet haline geldi ve Patara’nın başkentliği devam etti.
Anadolu’dan Roma’ya gönderilen tahılların depolandığı ve saklandığı bir liman olan Patara aynı zamanda Apollon’un önemli bir kehanet merkezi olarak da ün yaptı. Hristiyanlar için önemli bir merkez olan Patara’da, Noel Baba olarak bilinen Saint Nicholaos doğmuş, Aziz Paul ise Roma’ya gitmek için gemiye buradan bindi. Bizans Dönemi’nde de önemini devam ettirdi. Bunun en önemli kanıtı, MS 325’te İmparator Konstantin’in başkanlık ettiği İznik Konsülü’nde Likya’nın tek imza yetkilisi Piskopos Eudemos’un oluşudur. Türklerin bölgeye gelmesiyle birlikte de önemli bir merkez olarak günümüze ulaştı.
Patara’ya girişin simgesi ve kentin su ihtiyacını karşılayan kanal sisteminin önemli bir parçası olan 19 metre uzunluğundaki, 10 metre yüksekliğindeki Roma Zafer Takı üzerinde dönemin valisi ile ailesini onurlandıran bir yazıt bulunmaktadır. Kente su yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki İslamlar Köyü yakınlarında yer alan Kızıltepe yamacındaki kayalıktan getirildi.
Elde edilen kalıntıların ispatladığı gibi günümüzden beş bin yıl önce kurulan ve tzrih boyunca önemini yitirmemiş olan Patara, sahip olduğu limanıyla uzun yıllar bölgenin Akdeniz’e açılan kapısı oldu. Kentin gelişmesinin başlıca nedeni gerek konumu gerekse iklimsel özellikleri sayesinde deniz ticaretinin değişmeyen duraklarından olan limanıdır ve yerleşim de liman çevresinde kuruldu ve zenginleşti. Pers egemenliğinin ardından Büyük İskender tarafından fethedilen kent en parlak yıllarını Roma Dönemi’nde yaşadı ve Erken Hristiyanlığın piskoposluk merkezlerinden biri oldu. Fakat daha sonraki yıllarda yaşanan salgın hastalıklar ve savaşlar sebebiyle nüfusu azalan kentte, en büyüğü 1481’de gerçekleşen depremler ve günümüzde Eşen Çayı olarak anılan Xanthos’un taşıdığı kumlar sonucu binlerce yıl içinde Patara Koyu’nun tamamen dolması da eklenince limanını yitiren kentin önemi de kayboldu ve kaderine terkedildi.
Günümüzde Patara’yı ziyaret edenlerin en çok ilgi gösterdiği yapılardan biri Hadrianus döneminde yapılan ve Anadolu’dan Roma’ya gönderilecek tahılların depolandığı “Granarium” denilen tahıl deposudur. Ayrıca kumlardan nasibini alarak bir kısmı kaybolan kentte görülebilecek diğer yerlerden birkaçı; Patara’nın en eski yerleşim yeri olan Tepecik Akropolü’ndeki “Saray”, Likya Birliği toplantılarının gerçekleştirildiği “Meclis Binası”, 5.000 kişilik “Tiyatro”, “Korinth Tapınağı”, “Vespasian Hamamı” ve “Sütunlu Cadde” dir. İki bin yıl önce İmparator Nero tarafından Patara Limanı’na yaptırılan Fener ise “günümüze kadar gelebilmeyi başarmış en eski deniz feneri” unvanına sahiptir ve üzerinde yer alan yazıtta denizcilerin selameti için M.S. 64-65 yıllarında yaptırıldığı yazmaktadır. Limanın kumlarla dolmuş olması sebebiyle kıyıdan yaklaşık 500 metre içeride kalmış durumda olan Fener’in orijinali 12 metre iken günümüze sadece yaklaşık 4,5 metrelik kısmı ulaşabildi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın turizmde Türkiye’nin kültürel ve tarihi değerlerini ön plana çıkarmak amacıyla yaptığı bir uygulama ile 2018 yılı Troia Yılı, 2019 yılı Göbeklitepe Yılı ve 2020 yılı ise Patara Yılı olarak ilan edildi.
Referanslar
GoTurkey (2020). Patara GoTurkey. https://gopataraturkey.com/patara-goturkey, (Erişim tarihi: 18.12.2020); Kültür ve Turizm Bakanlığı (2020). 2020 “Patara Yılı” İlan Edildi, https://basin.ktb.gov.tr/TR-255214/2020-patara-yili-ilan-edildi.html, (Erişim tarihi: 18.12.2020); Müzeler (2020). Patara Örenyeri. https://muze.gov.tr/muze-detay?SectionId=PTR01&DistId=PTR, (Erişim tarihi: 18.12.2020); Türkiye Kültür Portalı (2020). Patara Antik Kenti – Antalya, https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/antalya/gezilecekyer/patara, Erişim tarihi: 18.12.2020.