Ovaören Kazısı
ARKEOLOJİK KAZI VE YÜZEY ARAŞTIRMASI Yerleşim Kazısı
(Ovaören, Nevşehir, 2007 - 2025)
-
2025
Ovaören, Orta Anadolu Bölgesi’nin jeolojik çeşitliliği ve kendine özgü yüzey şekilleriyle öne çıkan Kapadokya Volkanik Alanı’nın kuzey sınırında, Nevşehir ili Gülşehir ilçesine bağlı Ovaören köyünün yaklaşık 2,5 kilometre güneyinde yer almaktadır. Kapadokya’yı doğu-batı doğrultusunda yayılan yay biçimli bir hat boyunca ikiye ayıran Kızılırmak Nehri’nin yaklaşık 25 kilometre güneyinde konumlanan Ovaören; Yassıhöyük, Topakhöyük ve Teras Alanı olmak üzere üç yerleşim biriminden oluşmaktadır. Kronolojik ve kültürel açıdan birbirini tamamlayan bu birimlerin bir arada değerlendirilmesi sonucunda alan, “Ovaören Arkeolojik Yerleşim Alanı” olarak tanımlanmaktadır.
Ovaören’in bilimsel anlamda tanınması ve sistemli biçimde incelenmesi görece yakın tarihlerde gerçekleşmiştir. Yerleşim, 1996 yılında Sachihiro Omura başkanlığında yürütülen “İç Anadolu’da Yürütülen Yüzey Araştırmaları” projesi kapsamında tespit edilmiştir. Ardından 1997 yılında S. Yücel Şenyurt yönetiminde gerçekleştirilen “Nevşehir İli Yüzey Araştırmaları” projesiyle Ovaören yeniden ve daha ayrıntılı biçimde incelenmiştir. Ovaören Arkeolojik Yerleşim Alanı’nda kazı çalışmaları ise 2007 yılında Süleyman Yücel Şenyurt başkanlığında başlamış, 2018 yılına kadar Gazi Üniversitesi, bu tarihten itibaren ise Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi bünyesi altında sürdürülmektedir.
Ovaören Arkeolojik Yerleşim Alanı’nı oluşturan üç yerleşim birimi, kronolojik ve kültürel açıdan birbirleriyle bütünlük içinde bir süreklilik göstermektedir. Alanın batı kesiminde konumlanan Topakhöyük ile Teras Alanı, bugüne dek yürütülen kazılarda en erken yerleşim tabakalarının belirlendiği bölümler olmuştur. Ova seviyesinden yaklaşık 15 metre yükseklikte ve 110 metre çapında bir yükselti oluşturan Topakhöyük’te, Erken Tunç Çağı’nın başlangıcından Orta Tunç Çağı’nın ilk evrelerine kadar uzanan bir kültür dolgusu saptanmıştır. Topakhöyük’ü güneyinden ve kuzeydoğusundan çevreleyen Teras Alanı, kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 600 metre, doğu-batı doğrultusunda ise 500 metre uzunluğundadır. Bu alanda tespit edilen kültür dolguları, Topakhöyük’te belirlenen tabakalarla uyumlu bir kronolojik gelişim sergilemektedir. Teras Alanı’nda da Erken Tunç Çağı’nın başlangıcından Orta Tunç Çağı’nın iç evrelerine kadar uzanan yerleşim izleri saptanmıştır. Her iki alanda da kazılar, özellikle Erken Tunç Çağı III ile Orta Tunç Çağı’na ait mimari tabakalarda yoğunlaşmıştır.
Yaklaşık 27 hektarlık bir alanı kaplayan Topakhöyük ve Teras Alanı’nın, kesin nedeni henüz açıklığa kavuşmamış olsa da Orta Tunç Çağı (Asur Ticaret Kolonileri Dönemi) içerisinde terk edildiği anlaşılmaktadır. Bu terk edilişin ardından, yaklaşık 350 metre doğuda yer alan Yassıhöyük’ün, Geç Tunç Çağı’ndan itibaren surlarla çevrili bir yerleşim olarak yeniden planlandığı görülmektedir.
2007–2019 yılları arasında kesintisiz biçimde yürütülen kazılarla araştırılan Yassıhöyük, 475x350 metre boyutlarında olup yaklaşık 17 hektarlık alanıyla Nevşehir il sınırları içindeki en geniş yerleşimlerden biridir. Stratigrafik veriler, yerleşimin Geç Tunç Çağı’ndan Hellenistik-Roma dönemine kadar uzanan uzun bir iskân sürecine sahip olduğunu göstermektedir. Açığa çıkarılan en erken tabakalar (YH12–9), Geç Tunç Çağı’na tarihlenmektedir. Bu evreye ait mimari kalıntılar ve maddi kültür unsurları, surlarla çevrili, planlı bir Hitit dönemi kentsel yerleşiminin varlığına işaret etmektedir. Hitit geleneğini sürdüren sandık duvarlı sur sistemi, günümüze iki metre yüksekliğinde ve beş metre genişliğinde ulaşmış olup şu ana dek 22 metrelik bir kısmı ortaya çıkarılmıştır.
Kazı alanının tümünde Demir Çağı tabakalarına ulaşılmış ve bu dönemin Erken (YH8–7), Orta (YH6–4) ve Geç (YH3–2) olmak üzere yedi ana tabakadan ve bunlara ait alt mimari evrelerden oluştuğu belirlenmiştir. Erken Demir Çağı tabakaları, diğer dönemlere göre daha sınırlı alanlarda açığa çıkarılmış olup, basit planlı yapılar ve silo kalıntılarıyla temsil edilen kırsal bir yerleşim modelini yansıtmaktadır. Elde edilen bulgular, Ovaören’de Geç Tunç Çağı’ndan Erken Demir Çağı’na geçişte kısa süreli bir kesinti yaşandığını ve bu evrenin MÖ 1100–950 yılları arasına tarihlendiğini ortaya koymaktadır.
Erken Demir Çağı’ndaki bu kırılmanın ardından, Ovaören Orta Demir Çağı’nda (Geç Hitit Dönemi) yeniden kentleşmiş, surlarla çevrili bir kentsel düzen oluşturmuştur. Bu düzen MÖ VII. yüzyıl başlarına kadar sürmüştür. Bu döneme ait savunma sistemi, kerpiç üst duvar örgüsüyle birlikte toplam yeni metre yüksekliğe ve dört metre genişliğe ulaşan surlarla, kentin güneybatısında yer alan 18 metre genişliğindeki anıtsal kapı yapısından oluşmaktadır. Cingi Pınarı su kaynağına bakan eğimli yamaçta yer alan bu kapı, kentin bilinen tek girişi olup iki kule ile çevrilmiştir. Yaklaşık 6x7 metre boyutlarındaki kuleler, kapının ön cephesini oluşturmakta; aralarındaki açıklık ön bölümde beş metre, ana girişe yaklaştıkça 3,5 metreye düşmektedir. Girişin hemen ardında 7x10 metrelik bir sahanlık ve onun doğrultusunda 2,5 metre genişliğinde ikinci bir geçiş bulunmaktadır.
Kent kapısının ilk inşa evresinin ardından, Geç Hitit Dönemi’nin sonlarına doğru (MÖ VIII. yüzyıl sonları) kapı bölgesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu dönemde, sahanlık alanını ikiye ayıran paravan duvarların dış yüzeyleri düzensiz taş kaplamalarla güçlendirilmiş, kapı açıklıkları aceleyle örülen taş duvarlarla kapatılmıştır. Bu düzenlemeler, savunma sisteminin en zayıf noktası olan kapı bölümünü tahkim etmeye yönelik acil önlemler olarak yorumlanmaktadır.
Bu yapısal müdahaleler, Geç Hitit Dönemi sonlarında bölgede yaşanan Asur–Kimmer çatışmalarıyla ilişkilendirilmektedir. Ovaören’in bu dönemde yaklaşık 17 hektarlık alana yayılan surlu yerleşim düzeni, Tabal Krallığı’nın önemli merkezlerinden biri olduğunu göstermektedir. Kent, yakın çevresinde yer alan Göstesin, Suvasa ve Topada yazıtlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, Tabal Ülkesi’nin idari ve siyasi yapısı içinde öne çıkan merkezlerden biri olarak kabul edilmektedir. Tabal’ın MÖ VIII. yüzyıl sonlarında Kimmer istilalarına maruz kalması ve II. Sargon’un MÖ 713/712 yıllarına ait yıllıklarında geçen “şehirlerin kapılarını kapattım” ifadesi, Ovaören kent kapısında tespit edilen son evre düzenlemelerinin bu siyasi çalkantılarla bağlantılı olabileceğini göstermektedir.
Geç Demir Çağı’nda Pers-Akamenid egemenliği altında ve Kapadokya Satraplığı sınırları içerisinde yer alan Ovaören’de, bu evreye ait yapıların büyük ölçüde in situ malzemeden yoksun olması, yerleşimin dönemin sonlarına doğru terk edilmiş olabileceğini göstermektedir. MÖ 360 yılında Kapadokya Satraplığı’nın ikiye ayrılmasıyla sonuçlanan siyasi sürecin bu değişim üzerindeki etkisi ise henüz kesinlik kazanmamıştır.
Yassıhöyük’teki en geç yerleşim evresi Hellenistik-Roma dönemine tarihlenmektedir. Bu tabaka, yerleşim alanı bakımından oldukça sınırlı olup höyüğün güneybatı kesiminde, Cingi Pınarı su kaynağına yakın bir bölgede yoğunlaşmaktadır. Ancak Hellenistik-Roma dönemine ait bu evreye yönelik çalışmalar şimdilik sınırlı düzeyde kalmaktadır.
Referanslar
Şenyurt, S. Y. (1999). Nevşehir ili 1997 yılı yüzey araştırması. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 16(1), 451–466; Şenyurt, S. Y. (2010). Ovaören-Göstesin Geç Hitit/Luwi Hiyeroglif Yazıtı. In Veysel Donbaz’a Sunulan Yazılar. DUB.SAR. É.DUB.BA.A (pp. 262–268); Şenyurt, S. Y., & Akçay, A. (2017). Ovaören 2015–2016 yılı kazıları. Kazı Sonuçları Toplantısı, 39(2), 571–586; Şenyurt, S. Y., & Akçay, A. (2018). Topada Yazıtına farklı bir bakış: Geç Hitit Döneminde Orta Anadolu’da güç dengeleri. Tüba-Ar, (22), 95–117; Şenyurt, S. Y., Akçay, A., Kara, S. (2019b). Alişar-4 seramik geleneği içerisinde Ovaören Demir Çağı geyik figürlü seramikleri. Selevcia, 9, 205–245; Şenyurt, S. Y., Akçay, A., Cevher, M., Aklan, İ., & Kara, S. (2019a). Ovaören 2017 yılı kazı çalışmaları. Kazı Sonuçları Toplantısı, 40(1), 251–270; Şenyurt, S. Y., Akçay, A., Aklan, A., Kara, S., Kıvrak, U., & Çizikçi, S. Y. (2022). Ovaören 2019–2020 yılı kazıları. 2019–2020 Yılı Kazı Çalışmaları, 4, 475–485; Şenyurt, S. Y., Akçay, A., Kara, S., Aklan, İ., & Kıvrak, U. (2023a). Ovaören 2021 yılı kazıları. 42. Kazı Sonuçları Toplantısı, 4, 527–538.Şenyurt, S. Y., Akçay, A., & Aklan, İ. (2023). Ovaören Yassıhöyük kazıları ve Orta Anadolu Demir Çağı mimarisinde gelişim ve değişime kronolojik bir bakış. Höyük, 11, 49–71.