Mahmut Bey Camii
Doğal ve Kültürel Miras Cami UNESCO Dünya Miras Alanı
-
2019
Kuzey batı Anadolu Bölgesi’nde bulunan, Ilgaz Dağları’nın kuzeyinde yer alan Kastamonu şehri, geçirdiği tarihsel süreci sebebiyle Anadolu’nun en eski ve önemli yerleşimlerinden biridir. Kastamonu Danişmentliler zamanında Türk egemenliğine girmiştir. Şehrin Türk egemenliğine geçişinde Selçuklular büyük önem taşımaktadır. 1277 yılında Anadolu’da Beylikler dönemi başladı ve Kastamonu, Çobanoğulları Beyliği'nin hâkimiyetine girdi. Kastamonu’nu da Selçuklu–Moğol Ordusu Komutanı Şemseddin Yaman Candar’ın ölümünün ardından yerine geçen Süleyman Paşa’nın ele geçirmesi ile Candaroğulları Beyliği kurulmuş ve 96 yıl süren Çobanoğulları dönemi sona ermiştir.
Candaroğulları Beyliği döneminde bölgede birçok yapılaşma olmuştur. Beyliğin ve döneminin en dikkat çekici yapısı Kastamonu’nun 20 kilometre kuzeybatısında bulunan Kasabaköy’deki 1366 tarihli Mahmud Bey Camii’dir. Dış görünümü sade olan yapının ahşap tavanı, kalemişi bezemeleri, taş mihrabının süslemesi, kapı ve pencere kanatları, minber ve kürsü dikkat çekicidir. Cami, Beyşehir Eşrefoğlu Camii’nin küçük bir örneği gibidir. Binanın çam ağacından olan taban altı tomrukları üzerinde, ağaç halkalarından tarihleme yöntemi ile yapılan kitabesinde Candaroğlu Mahmut Bey tarafından inşa ettirildiği anlaşılmıştır. Yapı, Anadolu’da bulunan, çivi kullanılmadan bindirme tekniği ile inşa edilen cami yapılarından biridir.
Birbirine simetrik olan Nakkaş Ankaralı Mahmud’un eseri olan çift kanatlı ahşap kapısında kakma tekniği uygulanan motifler görülmektedir. İkisi dairesel olmak üzere dört tane damla şeklinde yapılan formlar içine bitkisel ve birbirine geçmeli yıldız gibi çiçek motifleri işlenmiştir. Kapının ahşap dikmesinde kakma tekniği ve üzerinde sülüs yazı tarzında yazılan kitabesi yer almaktadır. Ahşap kısmını rumi motifleri bulunan, işlenen bir bordür çevrelemektedir. Kapı üzerinde yer alan panolar, üst ve alt kenarlardan demir kabaralı çivilerle kanadın üzerine çakılmıştır. Kapının eşiğinde basıldığı yerleri aşınan 20 santimetre yüksekliğinde mermer bulunmaktadır. Ahşap işlemeli giriş kapısı 1972 yılında yerinden izinsizce sökülüp çalınmıştır. Bulunduktan sonra çalınma riskine karşı Kastamonu Etnografya Müzesi’nde korunma altına alınmıştır. Günümüzde kullanılan kapı Kastamonulu ahşap ustası Hikmet Değirmenci tarafından aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır.
Caminin iç mekanında ikisi onikigen, ikisi dairesel kesitli olmak üzere dört adet ana dikme taşıyıcı bulunmaktadır. Dikmelerin üst kısımlarında kırmızı zemin üzerinde beyaz renkli geometrik bezemeler, alt kısımlarındaki kırmızı zemin üzerine çerçeveleri siyah, içleri beyaz renkli ters ve düz ok ucu şeklinde bezemeler işlenmiştir. Dikme başlıklarının mukarnasları mavi yeşil ve kırmızı renklere boyandı. Yan yüzlerinde kırmızı üzerine yeşil renkte bitkisel formda nakşedilen süslemeler de görülüyor. Kuzey yönünde kalan dairesel kesitli ahşap dikmelerde uygulanan motiflerin her birinin farklı renklerde geometrik geçmeler ve ok ucu şeklinde motifleri olduğu görülmektedir. Caminin tavanı Anadolu ahşap işçiliği, bezeme ustalığı ve ahşap yapı geleneğinin vardığı noktayı anlatması bakımından oldukça önemlidir. Yapı tavan, orta tavan ve iki yan tavan olmak üzere üç bölümdür. Taşıyıcı ana kirişlerin zemine bakan yüzleri detaylanarak bezemeli pervazlarla kaplanmıştır. Kirişlerin orta kısımlarına ahşap sarkıtlar yerleştirilmiştir. Yan tavan ve orta tavanlarda ahşap malzeme kullanılarak farklı bindirmeler oluşturulmuştur. Yapının ahşap elemanlarının birleşiminde geçme sisteminin kullanılması çivi, metal vb. malzemeye başvurulmaması korozyon sorununu da ortadan kaldırmıştır.
Mahfildeki döşeme kirişleri caminin tavanındakiler ile benzerlik göstermektedir. Ahşap mahfil korkulukları da geometrik şekillerden oluşturulmuştur. Girişinin sağında ve solunda son cemaat duvarına bitişik olarak birinci kat mahfile çıkan ahşap basamaklı merdivenler bulunmaktadır. Ahşap minber çam ağacından yapılmıştır. Minberin günümüzde yalnızca taht kısmı özgünlüğünü korumaktadır. Taht ve korkuluklarda ajur ve çıtakari tekniğinde yapılan süslemeler bulunmaktadır. Minberde 10 kollu yıldız motifli süsleme bulunmaktadır. Minberin külah kısmı piramit şeklinde olup dört sıralı mukarnasla zenginleştirilmiştir. Caminin kürsüsü de ahşaptır. Ahşap bezeme ve kalem işi süslemeler arasında mükemmel bir uyum sağlanmıştır. Mihrap dıştan içe doğru kademelendirilen mukarnaslı bordürlerden meydana gelmektedir Mukarnas yuvaları uzun bademler ve bunları saran kanatlardan meydana gelmektedir. Pencereler altta ve üstte dikdörtgen olarak yapılmıştır. Alttaki pencereler demir parmaklıklı, üsttekiler ise ahşaptır.
Yapı en son 2007 ve 2008 yıllarında olmak üzere birçok kez tadilat geçirmiştir. Mahmud Bey’in 1374 tarihli bir vakfiyesi de bulunmaktadır. Bu vakfiyede, Kasabaköy’deki arazisini camiye vakfettiği yazılıdır. Köy 2005 yılında vakıfların mülkiyetine geçmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Mahmutbey Camii UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne 15. 04. 2014 yılında dahil edilmiştir.
Referanslar
Aydın, H. ve Perker, Z. S. (2017). Geleneksel Mimaride Ahşap Kullanımının Kastamonu Kasaba Köyü Candaroğlu Mahmut Bey Camii Özelinde İncelenmesi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(48): 28-291; Bakır, A. ve Gökşen, A. Osmanlı Öncesi Dönemde Tokat, Amasya, KastamonuÇorum Şehirleri, Oğuz-Türkmen Araştırmaları Dergisi, 3(1): 2019; Serin, N. (2018 ). Selçuklu ve Beylikler Dönemi Kastamonu Camileri (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Isparta: Süleyman Demirel Üniversitesi-Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Aydın, H. ve Perker, Z. S. (2017). Geleneksel Mimaride Ahşap Kullanımının Kastamonu Kasaba Köyü Candaroğlu Mahmut Bey Camii Özelinde İncelenmesi, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(48): 28-291.