Letoon Kutsal Alanı
Doğal ve Kültürel Miras Meydanlık UNESCO Dünya Miras Alanı
-
2020
Günümüzde Muğla’nın Seydikemer ilçesine bağlı Kumluova Mahallesi’nin sınırları içerisindeki kayalık bir yükselti olan Tümtüm Tepe’nin batı eteğinde bulunmaktadır. Antik dönemde Likya bölgesinin (Bu bölge Hititler’de Lukka, Homeros sonrası dönemlerde Likya, günümüzde ise Teke Yarımadası olarak adlandırılmaktadır.) batısında konumlanan kutsal alan bölgenin bir dönem hatırı sayılır yerleşimi olan Ksanthos kentinin yaklaşık dört kilometre güneybatısında yer almaktadır. 09 Aralık 1988 tarihinde Ksanthos antik kenti ile birlikte, Likya ve batı mimarisine olan etkisi ile korunagelmiş Likçe dilinin çözümlenmesine katkısı olan yazıtları ile UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir.
Kutsal alanın adı Tanrıça Leto’dan gelmektedir. Kolophon’lu Nikander ve Ovidius’un anlatığı söylenceye göre Leto, Zeus’dan olan ikizleriyle Hera’dan kaçarken, çocukları Artemis ve Apollon’u alarak Likya’da bir su kaynağı önünde gelir. Zeus’un aşırı kıskanç eşi Hera’dan çekinen çobanlar Leto ve çocuklarını buradan kovarlar. Leto, çok kızdığından bu çobanları kurbağaya çevir.
Batısında bulunan Ksanthos Çayı’nın taşıdığı alüvyonlarla toprak altında kalan Letoon, ilk olarak 1840 yılında bölgeyi araştırmaya gelen İngiliz Subay R. Hoskyn tarafından keşfedilmiş ve batı dünyasına sunulmuştur. Hoskyn iyi korunmuş bir tiyatrodan, çevredeki birkaç lahit parçasından ve Leto’ya adanmış bir tapınağın temelleri olduğundan söz etmektedir. British Museum’un himayesinde Likya’da araştırmalar yapan İngiliz Arkeolog Sir Charles Fellows ise 1839 yılının sonlarına doğru seyahatte Ksanthos’un da içinde bulunduğu birçok kentin keşfini yaptı ve bu keşifleri sırasında 17. 04. 1840 tarihinde Ksanthos araştırmaları sırasında Letoon’u da ziyaret etmiştir Fellows gezi notlarında farklı insan tiplerine ait maske kabartmalarının bulunduğu tiyatroya ait bir girişten ve buranın Leto’ya adanmış bir kutsal alan olabileceğinden söz etmektedir. Sonrasında bölgeye İngiliz Kraliyet Donanması’na bağlı Beacon adlı gemiyle 1842 yılında gelen Doğa Bilimci Thomas Abel Brimage Sprat ve su ve jeoloji alanlarında uzman Yüzbaşı Edward Forbbes Letoon’u gezerek önceki araştırmacılarla benzer notlar almışlardır. 11. 05. 1881 tarihinde ise Avusturyalı Yazıt Bilimci Otto Benndorf ve Mimar George Niemann kutsal alanı ve özellikle yazıtları incelediler ve ayrıntılı notlar aldılar. XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avusturyalı bilim insanlarının bölgeye yaptıkları üçüncü geziye eşlik edip ziyaret edilen yerlerde fotoğraflar çekip çizimler yapan Avusturyalı istihkâm Yüzbaşı Ernsty Krickl, Letoon’un ilk planlarını 1892 yılında çizmiştir.
Kutsal alanda XX. yüzyıla gelindiğinde Fransız misyonu tarafından 1962 yılında ilk dizgesel çalışmalar başlatılmıştır. Birinci dönem kazıları olarak adlandırılabilecek bu çalışmalar 2011 yılına kadar sürdürülmüştür (2008-2011 yılları arasında çalışma olmadı) ve bu kazılar sırasıyla Prof. Dr. Henri Metzger, Prof. Dr. Christian LeRoy, Prof. Dr. Jacques des Courtils, Prof. Dr. Didier Laroche ve Doç. Dr. Laurence Cavalier başkanlık yapmışlardır. Letoon’da ikinci dönem olarak değerlendirilen Türk bilim insanlarının başkanlık ettiği kazılara 2011 – 2019 yılları arasında Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sema Atik Korkmaz başkanlık etmiştir. Üçüncü dönem olarak adlandırabileceğimiz kazı çalışmaları ise 2020 yılı itibariyle Ksanthos – Letoon kazıları adı altında kazı başkanlığı, Selçuk Üniversitesi'nden Doç. Dr. Erdoğan Aslan’a devredilmiştir.
Farklı bilim dallarından birçok bilim insanının eşlik ettiği üçüncü dönem kazı çalışmalarında kutsal alandaki yapıların korunması, acil durumda olanlarının onarılması ve ileriye dönük restorasyon odaklı projelerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Özelikle büyük oranda kalıntıları günümüze ulaşmış olan Leto Tapınağı ve tiyatro yapısının onarımının yapılması ve yeniden ayağa kaldırılması planlanan başlıca yapılardır. Yapılacak olan yeni dönem kazı çalışmaları da ağırlıklı olarak bu koruma, onarım ve alan düzenlemesine yöneliktir. Bu sayede eşi olamayan bu kalıntıların sonraki dönemlere aktarılması ve ziyaretçilere sunulması sağlanmış olacaktır.
Letoon, Luvice Annis Massanassis, Likçe Eni Mahanahi ile çocukları Ertemi ve Natri, Hellence Leto ile çocukları Artemis ve Apollon’un birlikte tapınım gördüğü bir alandır. Tam olarak aydınlatılamamış olmasına rağmen Hitit metinlerinde bu civarda yer alan bir tapınaktan söz edilmesi ve Likçe’de Lada olarak anılan ana tanrıça ile Leto’nun isim ve kimlik benzerliği bu alanın MÖ ikinci bine kadar uzandığını düşündürmektedir. Tüm bunların yanı sıra burada bulunmuş ve günümüzde Fethiye Müzesi’nde sergilenmekte olan bir heykel, ana tanrıça Eni Mahanahi olarak adlandırılmaktadır. En erken tarihli olan bu buluntu dışındaki diğer buluntular ise kazılarda bulunmuş olan MÖ 700’lü yıllara tarihlendirilmiş seramik kaplara ait parçalardır. Letoon’un tarihi Ksanthos antik kenti ile aynı zamanda başlamakta ve bu kent ile paralellik göstermektedir. MÖ 546 yılında Pers kralı Büyük Kyros’un generali Harpagos’un ordularının Ksanthos vadisini egemenliği altına almasıyla uzunca bir süre Perslere bağlı yerel beylerin hâkimiyetinde kalmıştır. Bu egemenlik Büyük İskender’in MÖ 334 yılına bölgeyi ele geçirmesine değin sürmüştür. Sonrasında antik dünyanın tek hâkimi olan Roma uygarlığının bir parçası olan kutsal alan ilerleyen dönemlerde Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) hâkimiyetinde girmiş ve Akdeniz kıyılarındaki Arap akınları, yaşanan depremler ve salgın hastalıklar sonucu MS VII. yüzyılın sonunda terk edilmiştir. XII. yüzyılda göçebe Türkmen boyları tarafından yerleşim görmüştür. Son olarak bu bölgeye XVIII. yüzyılda Rodos Adası’nda isyan çıkaran Rumların yerleştirildiği bilinmektedir.
Kayalıklar ve su kaynağı bu merkezin kutsal kimliğini oluşumunu sağlayan başlıca ögelerdir. Bu merkezde Leto ile çocukları Artemis ve Apollon’un yanı sıra Nymphe (Luvice ali(ya), Likçe eliyana, Aramice hwrnys) olarak adlandırılan su perilerinin kültleri bulunmaktadır. Yalnızca bir dini merkez olarak planlanan Letoon Kutsal Alanı, Likya’nın en büyük kentlerinden Ksanthos (Kınık), Patara (Ovagelemiş), Pınara (Minare), Tlos (Düver), Sidyma (Dodurga) ve Arsada’ya (Arsa) olan yakın konumuyla da Hellenistik dönemde Likya Birliği’ndeki tüm kentlerin ortak kutsal alanı ve birliğin tüm kararlarının yazılı ve sözlü duyurulduğu yer olmuştur. Böylelikle dini kimliğinin yanında siyasi bir kimliğinin de bulunduğu söylenebilir. Bu kutsal alanda Leto ve çocukları Artemis ile Apollon’a adanmış üç tapınak, kutsal yol, söylencelerde söz edilen kutsal su kaynağı ve bu kaynak üzerine inşa edilmiş anıtsal bir çeşme yapısı, tiyatro, portiko, Arruntii Anıtı ve Erken Hristiyanlık dönemine ait kilise yer almaktadır. Bu örenyerinde bulunan eserler içinde ise Fethiye Müzesi’nde sergilenmekte olan Apollon Tapınağı’nın cellasında bulunmuş mozaik, Eni Mahanahi olarak adlandırılan yontu ve MÖ 337 yılına tarihlenen üç dilli yazıt (Likçe, Yunanca, Aramice) en dikkat çekici olanlarıdır.
Kutsal alanın merkezini farklı yapım evrelerine sahip güney-kuzey yönlü tapınaklar ve su kaynağının bulunduğu alan oluşturmaktadır. Bu alanın batısı ve kuzeyi Dor düzenindeki portikolarla, doğusu ise tıraşlanarak düzeltilmiş bir ana kaya ve devamındaki bosajlı Hellenistik bir duvarla çevrelenmiştir. Batıda yer alan duvarın içine bir propylon (giriş) inşa edilmiştir. Batıdaki anıtsal duvarda bulanan propylondan başlayıp tapınakların bulunduğu alana dek uzanan, antik dönemde kenarları heykeller ile süslenmiş taş döşemeli kutsal bir yol yer almaktadır.
Temenosun doğusundaki ilk tapınak Apollon’a adanmıştır. Bu tapınak Likya’nın ahşap mimarisinin dini yapılardaki uygulamalarına yönelik ipuçlarını barındırmaktadır. Bu sebeple ahşap olan ilk yapım evresi MÖ V. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu özelliği ile tapınak erken Likya mimarisinin ana materyalinin ahşap olduğunun en net kanıtı barındırmaktadır. Sonraki dönemlerde ahşap tapınağın merkeze alındığı ve Dor düzeninde yeni oluşturulan taş tapınağın kült odasına MÖ II. yüzyıla tarihlendirilen bir mozaik eklendiği görülmektedir. Üzerinde Apollon’un simgeleri olan bu mozaiğin batısında lir, ortasında rozas, doğusunda ise ok ve sadak bulunmaktadır.
Apollon Tapınağı’nın hemen batısında bulunan diğer bir tapınak ise hemen önünde yer alan yazıtlar sayesinde Artemis’e adandığı anlaşılmış ve MÖ IV. yüzyılın başlarına tarihlendirilmiştir. Apollon Tapınağı gibi bu tapınağın da içinde yer alan kayalardaki izlerden ahşap olduğu düşünülmekte ve ilk evresinin yapımı için kesin bir tarih verilememektedir. Tapınak ve çevresinde bu yapıya ait çok az parça bulunmaktadır. Ion ya da Dor düzeninde inşa edildiği düşünülen bu tapınağın en dikkat çekici özelliği kült odasında Artemis’i çağrıştıran yükselti halinde işlenmemiş olarak bırakılmış olan ana kaya kütlesidir.
Kutsal alanın batısında Artemis ve Apollon’un annelerine adamış görkemli Leto Tapınağı yer almaktadır. Ion düzeninde inşa edilmiş olan tapınağa ait parçaların çok büyük bir kısmı günümüze ulaşılabilmiştir. Yine bu tapınağında ilk evrelerine ait izlere rastlamak mümkündür. Fakat ilk yapım tarihine ait sorular yanıtlanmış değildir. Yazıtlar ve mimari süslemeler yardımıyla MÖ IV. yüzyıla tarihlendirilmektedir.
Ayrıca Leto Tapınağı’nın hemen güneybatısında ilk zamanlar yalnızca bir gözden çıkan su kaynağının önüne Hellenistik dönemde yapay bir mağaranın eklendiği ve Roma dönemine gelindiğinde ise İmparator Hadrianus’a adanmış bir çeşme yapısının eklendiği görülmektedir.
Kutsal alanın en iyi korunmuş yapısı olan tiyatro MÖ II. yüzyılda inşa edilmiştir. Sahne binasına ait izlerin görülemediği yaklaşık sekiz bin kişilik bu tiyatronun iki adet tonozlu girişi (vomitorium) vardır. Oldukça gösterişli olan bu girişlerden kuzeyde bulunanın cephesi Dorik Kompozit düzende olup günümüzde yerinde olmayan heykeller ve hala görülebilen tiyatro masklarıyla bezenmiştir. Güneyde yer alan diğer tonozlu girişin üzerinde ise Dorik alınlıklı bir cephe yer almaktadır.
Tapınakların güneyinde, Hristiyanlık öncesi dönemlere ait devşirme bloklarla inşa edilmiş doğu-batı yönünde uzanan bir kilisenin kalıntıları görülmektedir. MS VI. yüzyıla tarihlendirilen bu yapı, bazilikal planlı, bema bölümü naostan kireç taşı levhalarla ayrılmış, yarım daire bir apsis ile üç basamaklı synthronon bölümüne sahip ve çevresinde ek yapıları olan üç nefli bir kilisedir. Orta ve yan neflerde bitkisel ve geometrik bezemelerin yanı sıra hayvan motifleri de bulunmaktadır. Hristiyanlık dönemine ait bu kilise dışındaki diğer yapılar ise kutsal alanın doğusundaki ilk terasta yer alan bazı dükkân ve konut yapılarına ait kalıntılardır.
Letoon Kutsal Alanın’da yer alan tüm bu yapıların içinde ve çevresinde gerçekleştirilen kazı çalışmalarda ortaya çıkarılan eserler Antalya ve Fethiye arkeoloji müzelerinde sergilenmektedir. Letoon Kutsal Alanı’nın yıllık ziyaretçi sayısı ortalama 15 bin, buraya ait eserlerin sergilendiği Antalya ve Fethiye Müzesi’nin ziyaretçi sayısı ise sırasıyla 186 bin ve 23 bin kişidir.
Referanslar
Akyürek-Şahin, N. E. (2016). Likya’da Tanrılar ve Kültler/Gods and Cults in Lycia. İçinde; H. İşkan ve E. Dündar (Editörler), Lukka’dan Likya’ya, Sarpedon ve Aziz Nikolaos’un Ülkesi/ From Lukka to Lycia, The Land of Sarpedon and St. Nicholas (ss. 536-550). İstanbul; Atik-Korkmaz, S. (2013). Letoon. İçinde; G. Çulcuoğlu, Y. Erkan ve Ö. Karakul (Editörler), UNESCO World Heritage in Turkey (ss. 201-217). Ankara; Atik-Korkmaz, S. (2016). Ana Tanrıça’nın Kutsal Alanı: Letoon / Sanctuary of Mother Goddess: Letoon. İçinde; H. İşkan ve E. Dündar (Editörler), Lukka’dan Likya’ya, Sarpedon ve Aziz Nikolaos’un Ülkesi/ From Lukka to Lycia, The Land of Sarpedon and St. Nicholas (ss. 186-205). İstanbul. Courtils, J. des (2003). Dünya Kültür Mirası Kentlerinden: Ksanthos ve Letoon Rehberi (From the World Cultural Heritage Cities: Xanthos and Letoon Guidebook). İstanbul: Ege Yayınları; Özdilek, B. ve Atik-Korkmaz S. (2018). Letoon Teras Duvarları ve Geç Antik Dönem Mekânları 2015-2017 Yılları Kazı Buluntuları, Cedrus, VI: 395-433.
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Badie, A., Lemaître, S. ve Moretti C. Le (2004). Théâtre du Létoon de Xanthos. État des recherches, Anatolia Antiqua, XII: 145-186; Balland, A. (1981). Fouilles de Xanthos VII. Inscriptions d’époque impériale du Létôon. Paris: Klincksieck; Benndorf, O ve Niemann, G. (1884). Reisen in Lykien und Karien. Vol. I of Reisen im südwestlichen Kleinasien. Wien: C. Gerold’s Sohn; Bryce, T. R. (1983). The arrival of the Goddess Leto in Lycia, Historia: Zeitschrift für Alte Geschichte, 32(1): 1-13; Fellows, C. (1852). Travels and Researches in Asia Minor: More Particularly in the Province of Lycia. Londra: John Edward Taylor, Little Queen Street, Lincoln’s inn fields; Hansen, Erik ve Le Roy, Christian (2012). Le Temple De Léto au Létoon de Xanthos: étude architecturale. Aarhus, Denmark: Aarhus University Press; Hoskyn, R. (1842). Narrative of a Survey of Part of the South Coast of Asia Minor and a Tour into the Interior of Lycia in 1840-41; Accompunied by a Map. Journal of the Royal Geographical Society of London, 12: 143-161; Koçel-Erdem, Z. (2020). Letoon Kutsal Alanı Pişmiş Toprak Figürinleri Işığında Tanrılar ve Kültler. Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü Haberler, 45: 2-10; Spratt, T.A.B. ve Forbes, E. (1847). Travels in Lycia, Milyas and the Cibyratis. Londra: John van Voorst, Paternoster Row.