Labraunda Örenyeri ve Kazıları

Arkeolojik Kazı Doğal ve Kültürel Miras Örenyeri Yerleşim Kazısı

Antik dönemde Karia bölgesinin en eski ve önemli inanç merkezi konumunda olan Labranda, Ege Bölgesi’nde, Muğla’nın Milas ilçe merkezinin 14 kilometre kuzeydoğusunda, 700 metre yükseltide, Kargıcak Köyü kuzeydoğusundaki Kocayayla’da yer almaktadır.

Labranda adını; çift yönlü balta anlamına gelen Labrys sözcüğünden almıştır. Labrys, Minos dönemindeki Girit’te kutsal krallığın sembolü olan çift taraflı baltanın adıdır. Ayrıca Luvi baştanrısı Tarkhun’un simgelerinden biridir. Labrys, Karia’da kraliyet simgesiydi. Aynı zamanda Labranda adı birbirine geçmiş karmakarışık geçitler anlamına gelen labyrinthos “labirent” sözcüğü ile bağlantılı olup Girit-Knossos’taki sarayın adı olan labyrinthos ile ilişkili görünmektedir.

Arkaik dönemde Zeus Labraundos kült merkezi olarak önem kazanan Labranda, ünlü coğrafyacı Strabon’a göre; “Alabanda üzerinde Mylasa’ya ulaşan geçitin yanında, dağ üzerinde yerleşmiş bir köydür. Labranda’da eski bir şapel ve Zeus Stratious’un heykeli vardır. Bütün çevre halkı ve Mylasalılar tarafından kutsanır. Üzerinde onların kutsal tören alayının yürüdüğü ve kutsal olarak tanınan ve şapelden Mylasa’ya kadar 60 stadion (adım) tutarında olan taş döşemeli bir yol vardır” demektedir. Bu kutsal alanda her yıl yapılan ve beş gün süren yıllık kurban şenliklerine yüzlerce kişi Mylasa’dan, Alinda, Alabanda ve çevre köylerden geliyordu. Labranda’nın halkını, rahipler ve aileleri, tapınak hizmetlileri, kutsal yapıların bakım ve onarımını gerçekleştiren işçiler, kutsal alan arazisinde zeytin ve başka ürünlerin yetiştiriciliğini yapan çiftçiler oluşturmaktaydı.

Labranda’daki arkeolojik kazılarda bulunan en eski seramik parçaları, Labranda’nın tarihini MÖ VII. yüzyıla dayandırmaktadır. Ünlü tarihçi Heredot MÖ V. yüzyılda Karialılarla Perslerin savaşında sağ kalanların Labranda’daki Zeus’un kutsal alanına sığındığını söylemiştir. Karia toprakları MÖ VI. yüzyılda Pers imparatorluğu’na bağlı iken en parlak dönemine MÖ IV. yüzyılda Karia yöneticilerinden Hekatamnos satrapının (vali) oğullarından Mausolos (MÖ 377-353) ve Idrieus’un (MÖ 350-344) zamanında ulaşmıştır. Bu dönemde Labranda gelişmiş ve çeşitli yapılarla donanmıştır. MÖ 334’te III. Aleksandros’un (Büyük İskender), MÖ 280’de ise Seleukoslar’ın hakimiyetine giren bölge toprakları bu dönemler boyunca da yarı bağımsız özelliğini korudu. MÖ 202’de Bergama Krallığı’na dahil olmuştur. MÖ 130’da Bergama Kralı III. Attalos’un ölümü sonrasında krallığın Roma’ya verilmesini vasiyet etmesi üzerine bölge toprakları Roma İmparatorluğu’na geçmiştir. MS 395’de Roma İmparatorluğu’nun bölünmesiyle Bizans İmparatorluğu topraklarına katılan bu alan, bir dönem psikoposluk merkezi oldu. XIII. yüzyılda Menteşe Beyliği hakimiyetinde olan bölge toprakları, 1424 yılında Osmanlı İmparatorluğu topraklarına dahil olmuştur.

Labranda’da arkeolojik kazılar 1948 yılında İsveç Uppsala Üniversitesi Arkeoloji profesörü Axel W. Perrson tarafından gerçekleştirilmiştir. 1951 yılında Stockholm’dan Arkeoloji ve Eskiçağ tarihi profesörü Gösta Säflund tarafından sürdürülen kazılar, 1960 yılında Gothenburg Sanat Müzesi müdürü Alfred Westholm'ın başkanlığında devam etmiştir. 1988-1993 yılları arasında İstanbul’daki İsveç Araştırma Enstitüsü adına profesör Pontus Hellström tarafından kazılan Labranda’da, kazılar 2004 yılında günümüze kadar İsveç Uppsala Üniversitesinden Arkeoloji profesörü Lars Karlsson başkanlığında gerçekleştirilmektedir.

Labranda Örenyeri Kutsal alandaki kalıntılar; Kutsal alana İdrieus tarafından mermerden yaptırılan bir propylon (giriş kapısı) olan Güney Propylon’dan giriliyordu. Yan duvarlar arasında her iki cephesinde de ikişer iyonik sütun ile yapının ortasında üç kapı açıklığı yer alıyordu. Güney Propylon’un 25 metre kadar kuzeydoğusunda, ikinci bir giriş yapısı olan Doğu Propylon’u yer alıyordu. Labraunda’nın kuzeyinde Alinda ve Alabanda kentlerinden buraya gelen taş döşemeli bir yol bulunmaktadır. Böylece Mylasa’dan gelen Kutsal Yolun Güney Propylon’da sona ermesi gibi, kuzeyden gelen ikinci bir tören alayı yolu da Doğu Propylon’da sona eriyordu.

Kutsal alandaki en dikkat çekici yapı Zeus Labrandos’a ithaf edilen Zeus tapınağıdır. Kutsal alandaki yapılar dört teras üzerinde kuruludur. En üstteki dördüncü teras/tapınak terasın batı kısmında en eski tapınak MÖ V. yüzyılda inşa edilen, ilk biçimi templum in antis (önü sütunlu) planlı olan yapı, Mausolos ve kardeşi Idrieus’un hükümdarlık dönemlerinde İon düzeninde sütunlarla çevrilerek ön ve arka yüzlerinde altışar sütun, yanlarında ise sekizer sütunlu, peripteros (tek dizi sütunla çevrili) planlı bir tapınağa dönüştürülmüştür. Tapınak daha çok mermerden inşa edilmiş olup mermer zemin ile basamakların bir kısmı günümüze yerinde ulaşmıştır. Ancak Zeus’un kült heykelinin bulunduğu tapınağın iç kısmı ise tamamen tahrip olmuştur.

Tapınağın batısında dördüncü terasta Idrieus, güneyinde üçüncü terasta Mausolos ve ikinci terasta Roma dönemine ait üç Andron yer almaktadır. Andronlar, Rahiplerin kült merkezine gelenlerle dinsel toplantılar yaptığı ve yıllık törenler sırasında gelen önemli misafirlerini ağırladığı yerlerdi. Yapının ön cephesi mermerdendi. Dış duvarlar yerel gnays, pencerelerin mermer söveleri ve ahşap kepenkleri vardı.

Tapınağın batısında, mermer cephesinde dört tane dorik sütunun olduğu iki odalı bir bina yer almaktadır. İdrieus zamanında yapılan Oikoi binasının kutsal alan rahiplerinin kullandığı bir yapı, ritüel ziyafetlerde de kullanılan veya tanrıya sunulan değerli hediyelerin saklandığı bir hazine dairesi olduğu sanılmaktadır.

Tapınağın kuzeydoğusunda ilk yapım evresi Mausolos dönemine ait, şimdi görülen haliyle Roma dönemine ait korint düzeninde 12 sütunlu bir stoa (çatı ile örtülü bulunan ve bu çatısı, orta avlu açıklığı yanında sıralanmış sütunlara dayanan kaldırım) Kuzey Stoası yer alır. Stoanın doğu ucunun önünde yarım daire bir Eksedra (avludaki oturma yeri) ile birkaç heykel kaidesi bulunmaktadır. Tapınak terasında kuzey stoasıyla birlikte batıda Roma dönemine Batı Stoa ve Mausolos dönemine Doğu Stoa ait üç stoa bulunmaktadır. Güneydoğuda ise dayanak duvarı ile sınırlandırılmış alanda önyüzü sade mermerden Dor düzeninde başlıklara sahip üç kısa gnays sütunlu bir Nympheum (çeşme yapısı) bulunmaktadır. Çeşme yapısının iki yanında uzanan dayanak duvarı MÖ IV. yüzyıl işçiliğine, çeşme yapısı ise MÖ II. yüzyıla aittir. Bu çeşme yapısının kuzeyinde MS II. yüzyıla ait çeşme terası yer almaktadır.

Kentin biri güneyinde Güney Hamamı, diğeri güneydoğusunda Doğu Hamamı olmak üzere iki hamam yapısı Roma dönemine aittir. Güney Propylon’un doğusunda Dorik bina yapısı yer alır. Bu bina yapısının Idreus dönemine ait olduğu ancak yapının tamamlanamadığı ve çeşme yapısı olduğu sanılmaktadır. Orijinalinde iki yan duvarın arasında dört adet dorik sütun yer alan bu yapı, Roma döneminde doğu hamamına dahil edilmiş, Bizans döneminde ise bu hamamın yerinde Doğu Kilisesi adıyla bilenen eski bir Bizans kilisesi yapılmıştır.

Labranda örenyeri kutsal alan dışındaki kalıntılar; Kutsal alanın güneybatı köşesinde yer alan Tetraconch Hamamı ilk yapım evresinde geç dönem Roma hamamı, plan tipine göre de bir dönem vaftizhane olarak kullanıldığını düşündürtmektedir.

Tapınağın kuzeyindeki tepede doğu ve güney yönünde iki kapısı olan 11 kuleli oval şekilli Akropolis Kalesi yer alır. Labraunda’nın Akropolisin aşağı kesiminde beş tane daha savunma amaçlı kulesi (Burgaz ve Tepesar Kale, Ucalan, Kepez ve Harap Kule) yer almaktadır.

Labranda nekropolisi, Anadolu’da kutsal alan ile yakınlığı ve ilişikliği ile bilinen tek erken (MÖ V. yüzyıl) nekropolis olması, nekropol alanında erken Klasik dönemden başlayan, Geç Roma ve Erken Bizans dönemlerinde kesintisiz bir gömme işleminin görülmesi, aynı zamanda Anadolu’nun en iyi korunmuş nekropolislerinden birini oluşturması bakımından önemlidir. Tapınağın çevresinde ve kutsal yolun kenarında kayalara oyulmuş, lahit veya oda şeklinde mezarlar görülmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda 80 mezar kayıt altına alınmıştır.

Kutsal alanın batısında henüz kazısı yapılmamış olan antik yarış alanı olan stadion bulunmaktadır. Tapınak terasının doğu ucunda doğal kaynak suyunun aktığı Pınar Çeşmesi yapısı bulunmaktadır. Kutsal alanın çevresinde ve Kutsal Yol boyunca Antik çağdan kalma çok sayıda pınar çeşmesi bulunmaktadır. Yapılan yüzey araştırmalarında 32’den fazla pınar çeşmesi saptanmıştır. Pınar çeşmelerinin cepheleri kesme taştan yapılmış, gerisinde ise kaynayan suyun toplandığı bir havuz yer almaktadır.

Referanslar

Freely J. (2008). Türkiye Uygarlıklar Rehberi, 3 Cilt: Ege Kıyıları, 1749 (Dördüncü baskı). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları: 176-179; Henry O., http://www.labraunda.org/Labraunda.org/Welcome_to_Labraunda.html, (Erişim tarihi: 20.08.2020); Lars, K., Blid Jesper, B. ve Olivier, H. (2011). Labraunda 2011, Opuscula. Stockholm: Annula of the Swedish Institutes at Athens and Rome: 49-87; Strabon, G. (2012). Antik Anadolu Coğrafyası Kitap : XII-XIII-XIV (Çev. A. Pekman). İstanbul: Arkeoloji Sanat Yayınları; Umar, B. (1999). Karia- Bir Tarihsel Coğrafya Araştırması ve Gezi Rehberi. Ankara: İnkılap Yayınevi: 69-77