Türkiye’nin ilk jeopark sahası olan Kula Avrupa ve UNESCO Global Jeoparkı 2013 yılında tescillendi. Jeopark sahası Manisa’nın Kula ve Salihli ilçeleri sınırlarına yayılmaktadır. Jeopark; genç Kula volkanları ve onların yakın çevresini kapsamaktadır. Ortalama 600 metrede yer alan Kula Jeoparkı; İç Anadolu ile Ege bölgesi arasında her yönüyle (yükselti, iklim, bitki örtüsü, kültür, gastronomi) bir geçiş coğrafyasındadır.

Minyatür volkanlar diyarı Kula Jeoparkı irili ufaklı 80 volkan konisi ile bunları çevreleyen ve leçe adı verilen bazalt lav akıntılarına ev sahipliği yapmaktadır. Kula Jeoparkı’nda yerkürenin ve Anadolu’nun iki yüz milyon yıllık geçmişine ışık tutan, Türkiye’nin en yaşlı ve en genç kayaları yan yana bulunmaktadır. Antik dönem coğrafyacısı Strabon (MS VII) Geographica - Coğrafya adlı eserinde jeopark sahasını Katakekaumene – Yanık Ülke olarak tarif etti, ünlü gezgin Charles Texier (1862) Asie Mineure – Küçük Asya adlı eserinde Kula’ya geniş yer verdi. Kula Jeopark sahası üstün nitelikli doğal, jeolojik, arkeolojik ve kültürel mirasa sahiptir. Boyları 150 metreyi geçmeyen volkan konileri, Ay’dan bir yüzeyi andıran lav akıntıları, Gediz Nehri üzerinde yer alan Adala Volkanik Kanyonu ve Gediz Nehri’nin 25 metreden düştüğü Suuçtu Volkanik Şelalesi, Kapadokya’nın ikizi Kula Peribacaları, doğanın bir şaheseri olan bazalt sütunları, lav mağara ve tünelleri, Acısu jeotermal sahası içerisinde sayısız maden suyu çıkışı ve Roma dönemine ait antik Thessos hamamları, sarnıçlarıyla ve yeraltı su şebekesiyle ünlü antik Kolyda yerleşmesi (Gölde Köyü), üç binden fazla tescilli yapısıyla Osmanlı döneminin en iyi korunan örneklerinden biri olan tarihi Kula Konakları, Anadolu tasavvufunun mihenk taşlarından olan Tapduk ve Yunus Emre ürbeleri ve son olarak günümüzden 4700 yıl önce yani geç bronz çağında Kula volkanları püskürürken külleri üzerinde yürüyen prehistorik insanlara ait ayak izleri ile Kanlı Kayalar adı verilen, Kula volkanlarının püskürmesini temsil eden mağara resmi burada görülecek çekiciliklerden bazılarıdır. Kula Jeoparkı’nı eşsiz kılan, doğal ve kültürel mirasın bir arada ve etkileşim halinde bulunmasıdır.

Kula, UNESCO Jeoparkı ziyaretçilerine güvenli ve konforlu bir ziyaret deneyimi sunmaya uygun jeoturizm altyapısına sahiptir. Bu bağlamda toplam beş ayrı sahada 12 kilometre uzunluğunda tematik yürüyüş parkuru düzenlendi ve bu parkurlar beş seyir terası, 10 kameriye, İngilizce ve Türkçe dillerinde yönlendirme tabelaları ve bilgilendirme panoları, araç park yerleri ve lavabolar ile donatıldı. Biri Kula kent merkezinde diğeri ise Çakırca Köyü’nde olmak üzere iki adet jeopark ziyaretçi merkezi yer alıyor. Kula UNESCO Jeoparkı Jeopark Belediyeler Birliği altında faaliyet göstermekte ve randevulu gelen grup turlara ücretsiz rehberlik hizmeti verilmektedir. Bunların yetersiz olması halinde sertifikalı yerel jeopark kılavuzlarından ücretli rehberlik hizmeti alınabilmektedir. Kula Jeoparkı minimum bir tam gün, ideal olarak üç günde gezilebilmektedir.

Kula Jeopark sahası, antik dönemlerden beri önemini hiç yitirmemiştir. Kula’nın turizmle tanışması ise Osmanlı kent mimari mirasından ötürü kültür turizmi vasıtasıyla olmuştur. Başta volkanlar olmak üzere sahada yer alan sıra dışı doğal ve jeolojik miras kültürel mirasın gölgesinde kaldı; öte yandan Kula kültür turizmi kulvarında Safranbolu, Göynük, Cumalıkızık, Beypazarı kadar markalaşamadı. 2013 yılında Avrupa ve UNESCO Jeoparkı olarak tescillenen Kula ve Salihli’yi içeren jeopark sahası turizmde büyük bir sıçrama yaşadı. Kula Jeopark sahası jeoturizmde ilk ve tek olmanın avantajı ile yeni bir kulvar açtı. Jeopark tescilinden önce yıllık 20 binlerde seyreden ziyaretçi sayısı UNESCO tescili ile yaklaşık beş kat artarak 100 bine ulaştı.

Kula UNESCO Jeopark sahası, tescillendiği 2013 yılından itibaren önemli ölçüde yabancı ziyaretçi ağırlamaktadır. Avrupa Jeoparklar Ağı’na üye olan Kula Jeoparkı bu sayede batıda hızla yüksek görünürlük ve tanınırlık elde etti. Sayıları ve oranları konjonktürel olarak değişmekle birlikte tüm Avrupa ülkelerinden ziyaretçi almaktadır.

Kula UNESCO Jeoparkı, bir açık hava müzesi ve laboratuvarı olarak okul dışı eğitim faaliyetlerinde çokça tercih edilmektedir. Buna ek olarak, lisede coğrafya dersi ve üniversitede yerbilimleri/doğa bilimleri bölümleri başta olmak üzere pek çok ders jeopark sahasında uygulamalı olarak işlenebilmektedir. Bu nedenle, TÜBİTAK Kula UNESCO Jeopark sahasında düzenli olarak doğa eğitimleri düzenlenmektedir. Tüm bu sebeplerden ötürü ziyaretçilerin çoğunluğu öğrencilerdir. Bunun yanı sıra bölgeye emekli yaş kitlesine ait grup turları gelmektedir. Orta yaş kesimi de meslek odaları etkinlikleri ve kurumsal gezi faaliyetleri çerçevesinde sahayı ziyaret etmektedir.

Kula Jeopark sahasının büyük kısmı Kula ilçesinde olmak üzere Salihli ilçesi sınırlarına da yayılmaktadır. Kula’da turizm işletme belgeli iki otelde 75 oda ve 50 yatak kapasitesi, belediye işletme tesisi belgeli 14 apart/otelde 372 oda ve 730 yatak kapasitesi yer alıyorken, Salihli’de turizm işletme belgeli üç otelde 200 oda ve 500 yatak kapasitesi, belediye işletme tesisi belgeli 14 apart/otelde 500 oda ve 1.200 yatak kapasitesi vardır. Kula’da bir otel zinciri tarafından işletilen biri kent içinde ve restore edilen tarihi bir konak, diğeri ise üzüm bağları içerisinde modern mimari olmak üzere iki butik otel bulunmaktadır. Salihli’de konaklayacak ziyaretçiler ise belediye veya özel işletme belgeli termal otel seçeneklerine sahiptir.

Kara ulaşımı açısından avantajlı bir konumdadır. İç Anadolu’yu Ege’ye bağlayan E96 İzmir-Ankara otoyolu Kula UNESCO Jeoparkı’nın içerisinden geçmektedir. Kula UNESCO Jeoparkı İzmir Adnan Menderes Havalimanı ve İzmir kruvaziyer limanı ile uluslararası erişime açıktır. Jeopark sahasında ziyarete açılan jeositler ve destinasyonların yolları modern binek araçlara uygun niteliktedir. Jeoparkın hızlı tren bağlantısı yoktur.

Geçiş iklimi kuşağında yer alan Kula UNESCO Jeopark sahası aşırı yüksek ve düşük sıcaklıklara sahne olmadığından her mevsim keyifle ziyaret edilebilmektedir. Flora meraklıları için Kula Jeoparkı ilkbaharda botanik bahçesine dönüşüyor, uzun yürüyüş tercih edenler için en ideal mevsim sonbahar, fotoğraf meraklıları ise kışın yumuşak ışığında ve serin havasında mistik bir deneyim yaşayabilmektedir.

Referanslar

Erinç, S. (1970). The Young Volcanic Topography of the Kula-Adala Area, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, 17: 7-22; Hamilton, W. J. ve Strickland, H. E. (1841). On the Geology of the Western Part of Asia Minor, Transactions of the Geological Society of London, 2(1): 1-39; Ozaner, S. (1988). Kula ve Selendi Yörelerinin Jeomorfolojisi (Yayımlanmamış doktora tezi). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Coğrafya Enstitüsü; Şen, E., Erturaç, M. K. ve Gümüş, E. (2019). Quaternary Monogenetic Volcanoes Scattered on a Horst: The Bountiful Landscape of Kula. İçinde; C. Kuzucuoğlu, A. Çiner ve N. Kazancı (Editörler), Landscapes and Landforms of Turkey (ss. 577-588). Cham: Springer; Ulusoy, İ., Sarıkaya, M. A., Schmitt, A. K., Şen, E., Danišík, M. ve Gümüş, E. (2019). Volcanic Eruption Eye-witnessed and Recorded by Prehistoric Humans, Quaternary Science Reviews, 212: 187-198.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Gümüş, E. (2014). Geoparks: Multidisciplinary Tools for the Protection and Management of Geoheritage in Turkey. Kula Volcanic Area (Manisa) and Çamlıdere Fossil Forest (Ankara) as Case Studies (Yayımlanmamış doktora tezi). Midilli: Greece Aegean Üniversitesi; Gümüş, E. (2015). Kula Jeoparkını Keşfet – Explore the Kula Geopark. Manisa: Kula Jeoparkı Yayınları.