Çeşitli Jeolojik miras ögeleri veya jeositlerin ziyarete açık ve yaya gezme mesafesinden küçük olmayacak bir şekilde bir arada bulunduğu, kurumsal idaresi oluşturulmuş, kırsal kalkınma, jeoturizm, doğa koruma eğitimi ve sürdürülebilir gelişmeyi içeren toplumsal kalkınmayı hedefleyen, özel doğa koruma alanlarını tanımlayan yeni bir kavramdır.
Jeoparkların temel yapıtaşlarını oluşturan jeositlerin korunması (jeokoruma) fikri, XVII. yüzyılın sonlarından itibaren başlar. Kuzey İrlanda’da bulunan Giant’s Causeway 1693 yılında ilk kez tespit edilip, 1740 yılında koruma altına alındı. Almanya’da bulunan Baumann Mağarası ise 1536 yılında tespit edildi, fakat 1950’lerde turizme açıldı. Buna karşın yeryuvarı ögelerinin korunması açısından atılan ilk adımlar arasında en önemli dönüm noktası, 1991 yılında Fransa Digne’de yerbilimciler tarafından gerçekleştirilen doğa koruma amaçlı bir toplantıda Yerkürenin Hakları Bildirgesi’nin yayımlanmasıdır. Bu bağlamda önemli bir yeri olan jeopark terimi; jeoloji ve park kelimelerinin birleştirilmesi ile oluşturuldu. Jeopark kavramının ilk kullanımı ise, 1998 yılında Bulgaristan’da yapılan Avrupa Jeolojik Mirasını Koruma Kurumu’nun (The European Association for the Conservation of the Geological Heritage-ProGEO) toplantısında gerçekleşti. Resmi olarak ise ilk kez 2000 yılında Yunanistan, Fransa, Almanya ve İspanya’nın bir araya gelerek Avrupa Jeoparklar Ağı (European Geoparks Network-EGN) adı altında UNESCO bünyesinde bir kuruluş oluşturmalarıyla öne çıktı. Jeopark kavramı, yerkabuğunun tarihçesini anlatan jeolojik öğeler içermeleri nedeniyle bilimsel, bu öğelerin ziyaret ve gözlem imkânı sağlamaları nedeniyle ise turizm (jeoturizm) açısından değeri büyüktür. Bilimsel ve turistik öneminin yanında içerdikleri jeositlere ait bilgi ve dokümanların, sıklıkla paneller ve rehberler tarafından sağlanması nedeniyle de yer bilimleri eğitimine katkısı çok önemlidir. Jeoparkların milli park teriminden temel farkı, salt bir koruma alanı olmayıp, sürdürülebilir ekonomik ve kırsal kalkınma, doğa koruma eğitimi ve jeoturizm gibi farklı maddeleri bünyesinde toplamasıdır. Günümüzde, dünya çapında öneme sahip jeolojik miras alanlarının korunmasını ve bütün dünyaya tanıtılmasını çeşitli uluslararası kuruluşların katkılarıyla 2004 yılında UNESCO bünyesinde oluşturulmuş olan UNESCO Küresel Jeoparklar Ağı (Global Geoparks Network-GGN) gerçekleştirmektedir. GGN, 2020 yılında 44 ülkeden toplam 161 jeopark sayısına ulaşmıştır. Bu listede Türkiye’den şimdilik yalnızca Kula Salihli Volkanik Jeoparkı yer almaktadır.
Olası bir bölgede GGN’e üye uluslararası bir jeopark ilan edebilmesi için: (1) Öncelikle jeolojik öneme sahip jeositlere sahip olmak, (2) bölge için kurumsal bir jeopark yönetimi oluşturulmuş olması, (3) potansiyel jeopark sahasının alanın yerel yönetimlerin denetiminde olması, (4) koruma önlemleri alınmış olarak ziyarete açık olması, (5) sosyal, sağlık ve yönetsel tesislerin bulunması, (6) uluslararası öneme sahip jeositlerin yanında biyolojik ve kültürel değerlerin bulunması, (7) bilimsel araştırma ve sürdürülebilirlik konularına önem verilmesi gerekmektedir
Türkiye’de koruma çalışmaları 1958 yılında Yozgat Çamlığı Milli Parkı ile başladı ve günümüzde 44 adet milli park tescil edildi. Milli parklar canlı varlığı ve bitki örtüsü (biyolojik, ekolojik değer), arazi yapısı, yer şekli (jeolojik değer) tarihi veya kültürel kaynak değerleri nedeniyle koruma altına alınmış sınırları tanımlanmış özel bölgelerdir. Türkiye’de jeolojik miras, jeosit, jeopark ve jeoturizm kavramları henüz yasal mevzuat içinde yer almamaktadır. Milli parklar özelindeki jeositler ile ilgili çalışmalara da daha yeni başladı. Türkiye’de jeopark kavramı, Jeolojik Mirası Koruma Derneği’nin (JEMİRKO) 2000 yılında Ankara’da kurulması ve Türkiye’nin jeolojik miras ve onun bilimsel altlığı olan jeosit envanteri ve aday jeopark listelerinin hazırlanmaya başlanması ile karşılık bulmaya başladı. JEMİRKO, Türkiye’nin her ilinde bir jeopark sloganı ile çalışmalarına yoğun bir şekilde devam etmektedir. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü gibi devlet kurumlarından yapılan bireysel katkılarda, jeokoruma, jeolojik miras, jeosit envanteri oluşturma ve aday jeopark çalışmalarını desteklemektedir.
Günümüzde devlet kurumları ve yerel yönetimler, olası jeopark sahalarında yapılan çalışmalarla GGN’e üye jeopark listesinde yer alabilecek seviye ve yeterlilikte jeopark alanlarının oluşturulması konusunda çalışmalarını hızlandırdı. Bu maddenin yazım tarihi itibari ile bu konuda Ankara Kızılcahamam Çamlıdere, Pamukkale, Munzur, Nemrut-Süphan, Zonguldak, Sivas Yukarı Kızılırmak, Balıkesir ve İzmir’de çalışmalar yürütülmeye devam edilmektedir.
Yararlanılan Kaynaklar
İnaner, H., Tokçaer, M., Kaya, T., Akbulut, A., Çalapkulu, F., Ergün, M., Nakoman, E. (2006). Türkiye’nin Potansiyel Jeopark Alanı Kula Volkanik Bölgesi Geçmişten Geleceğe Köprü Yanık Ülke, Kula Sempozyumu, 1-3 Eylül 2006, Kula: 105-117; Kazancı, N. (2006). Jeoparklar ve Nitelikleri, Geçmişten Geleceğe Köprü Yanık Ülke Kula Sempozyumu, 1-3 Eylül 2006, Kula: 73-81; Kazancı, N. Şaroğlu ve F., Suludere, Y. (2015). Jeolojik Miras ve Türkiye Jeositleri Çatı Listesi, Maden Tetkik ve Arama Dergisi 151: 259-268
Ayrıntılı bilgi için bakınız
Burek, C.V. & Prosser, C.D. (2008). History of Geoconservation. Londra: Geological Society; Kazancı, N. (2010). Jeolojik Koruma Kavram ve Terimler Jeolojik Mirası Koruma Derneği. Ankara: TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını.