Harran

Yerleşim Merkezi Kültürel Miras Destinasyonu

Tarihsel, kültürel ve tarımsal zenginlikleri ile meşhur kadim yerleşim yeridir. UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Harran, Şanlıurfa’nın 44 kilometre güneydoğusunda bulunmaktadır. Güneyinde Akçakale, doğusunda Ceylanpınar ilçeleri, batısında ise Şanlıurfa-Akçakale karayolu yer almaktadır. Sıcak ve ılıman bir iklime sahiptir. Yaz ayları çok sıcak geçmektedir. Dolayısıyla isminin Arapça’da har’dan (sıcak ve ateş) geldiği söylenmektedir. 45°C dereceye çıkabilen yaz ayları oldukça sıcak ve kurak, kış ayları ise ılıktır. Uzun dönem ortalama sıcaklığı 18°C’dir. İlçe 99 köy ve 105 mezradan meydana gelmektedir. Nüfusu 67.500 olup, çoğunluğu (yüzde 89) kırsal alanlarda, geriye kalan (yüzde 11) kesim ise ilçe merkezinde ikamet etmektedir. Denizden yüksekliği en fazla 500 metre olup düzlük bir ovadır.

Halife Mervan döneminde bir süre Emevi başkentliğine kadar yükselen Harran, Moğol istilasında tahribata uğradı; XIII. yüzyıldan beri az sayıda insanın yaşadığı küçük bir köy olarak kaldı. Ancak Cumhuriyet döneminde Akçakale’ye bağlı bir bucak iken ovanın sulamaya açılmasıyla birlikte 1987 tarihinde ilçe statüsüne kavuştu. Türkiye’nin birçok noktasından karşılıklı uçuş olanağı bulunan GAP Havaalanı, Şanlıurfa merkeze 35 kilometre, Harran’a ise 80 kilometredir. Yollar çift yönlü olup, araba kiralayarak da ulaşım sağlanabilmektedir. Ayrıca otobüs terminalinden her 15 dakikada bir araç bulunmaktadır.

Harran bölgesi, Suriye, Irak ve Anadolu’yu birbirine bağlayan İpek Yolu’nun geçtiği bir yerdedir. Geniş ve verimli topraklara sahip olduğundan Altınbaşak ismiyle de anılmaktadır. Tuğla ve kerpiçten yapılmış konik şeklindeki geleneksel kubbe evleri ziyaretçilerin ilgi odağıdır. Kültürel miras sayılan bu evler yazın serin, kışın sıcak olma özelliğinden dolayı ekolojik mimari örneğidir. Arkeoloji dilinde “tholos” denilen evler dıştan külahlı ya da arı kovanı (beehive houses) biçiminde görülmektedir. Yüksekliği beş metreyi bulan kubbelerin içi kırmızı toprak ve saman, dışı kara toprak ve saman karışımı ile kaplıdır. Birden fazla kubbenin kemerlerle birbirine bağlanması ferah bir iç mekân oluşturmaktadır. Kubbelerin tepesi güneş ışığı ve hava akımından faydalanabilmek için açık bırakılmıştır. 1979’da sit alanı ilan edildiğinde 960 adet olan kümbet evlerin sayısı azalarak 500 civarına düştü. Trulli ismiyle bilinen İtalya’daki Alberobello yerleşimindeki yapılaşma Harran evlerine benzemektedir. Bu nedenle, Harran’ın Alberobello tarzında bir turizm çekim merkezi olabileceği söylenmektedir.

Son dönemlerde geleneksel evler onarımdan geçirilerek kültür evi ya da Harran evi isimleriyle turizm amaçlı kullanılmaya başlanıldı. Haran Kaymakamlığı sahipliğinde 23 standart, üç suit ve 10 kümbet süit odaya sahip Kümbet Otel ve Harran Öğretmenevi 17 oda ve 34 yatak kapasitesiyle ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur. 2019 yılında konaklama tesislerinde geceleyen sayısı 13.472’dir. Bununla birlikte Şanlıurfa kent merkezine yakınlığından dolayı çok sayıda günübirlik ziyaret de olmaktadır. Harran, içinde barındırdığı kültürel ve sanatsal yapılar, eserler ve yerleşimler sayesinde eşsiz arz kaynaklarına sahiptir. Yerli halk, güçlü geleneksel aile bağlarına sahiptir; aşiretler sosyal hayatta oldukça etkindir.

Harran’da dünyanın bilinen ilk üniversitesinin kalıntılarının olduğu söylenmektedir. Oysa bu görüşü kanıtlayan bilimsel bir bilgi elde mevcut değildir. Buna rağmen Şanlıurfa’da aynı isimle anılan bir üniversite kuruldu. Bölgenin ekonomisi tarıma dayalıdır. Neredeyse ovanın bütününde pamuk tarımı yapılmaktadır. Türkiye’de üretilen pamuğun yaklaşık yüzde 35’i Harran Ovası’ndan karşılamaktadır. Bilinçsiz ve aşırı sulama şeklinde yoğun tarımsal üretim ovayı tuzlaşma ve çoraklaşma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmıştır.

İlk olarak Harran ismi M.Ö 2000’li dönemlerden kalma Kültepe ve Mari’de bulunan çivi yazılı tabletlerde Har-ra-na ya da Ha-ra-na ifadeleriyle yer buldu. İki nehir arası anlamına gelen Mezopotamya’ın kuzeyinde bulunması nedeniyle Harran, Asurca harranu yolların kesiştiği alan, kesişen yollar, yol ve kervan şeklinde de tarif edilmektedir. Kadim bir yerleşim yeri olan Harran, ticaret yolarının kesiştiği kavşakta bulunduğu için birçok uygarlığın izlerini taşımaktadır. Bunlar arasında Ebla Akad krallığı, Hurri ve Mitani, Aram, Asur, Babil, Med, Pers, Sasani, Hamdani, Numeyri, Memluk, Zengi, Eyyubi, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarını saymak mümkündür. Mitoloji, arkeoloji, inanç, felsefe birikimi ve bilim alanlarında Harran’ın ismi sıkça geçmektedir.

1950’li yıllarda Arkeolog D. S. Rice’ın başlattığı Harran Höyüğü araştırmalarına 1985 yılında Dr. Nurettin Yardımcı devam etti; kazılar sonucunda önemli buluntulara rastlanıldı. Bunlar arasında, Şanlıurfa Müzesi’nde sergilenen Babil çivi yazısıyla yazılmış bazalt stel Harran yazıtı o zamanın çok tanrılı inancını gösteren bir belge niteliğindedir. Üç sütundan oluşan steldeki yazılarda Babil kralı Nabunid’in, Ay tanrısı Sin’in Harran’da Ehulhul adıyla tapınak inşa edilmesini emreden rüyasından bahsedilmektedir. Bu belgeden yörenin putperest inancına sahip olduğu anlaşılmaktadır. En büyük tanrıları Sin bereketi temsil eden Ay tanrısıdır. Sabiilik denilen putperest inanç uzun yıllar devam etti hatta Harran’a Hristiyan dünyası, Yunanca’da putperest şehir anlamına gelen Hellenopolis ismini verdi. Harran’daki Paganist gelenek nam-ı diğer Harraniler XIII. yüzyıldaki Moğol istilasına kadar varlığını devam ettirmiştir.

Harran Höyüğü, şehir surları, kalesi, Anadolu’daki ilk anıt cami örneği olan Ulu Camii kalıntıları, Hayat el-Harrani Türbesi ve Camii, tarihi mezarlığı, geleneksel evleri, İmam Bakır Türbesi ve Camii, Çoban mağaraları, Han el-Ba’rur Kervansarayı, Şu’ayb Şehri, Soğmatar antik kenti, Bazda Mağaraları, Pagnon Mağarası, Karahisar, Mehemedey Han, Senemiğar (Senem mağara-Sanem mağara), Betik, Çatalat, Kasr-ül Benat (Kızlar sarayı), Yakup Kuyusu ve Çindin Kale halen ayakta olan eserlerdir. Ayrıca Sin Mabedi’nin (Ehulhul Tapınağı) burada olduğu tahmin edilmektedir. Tapınağın gün yüzüne çıkarılması için kazı faaliyetleri devam etmektedir. MÖ 7000’li yıllara dayandırılan tarihi ile Harran birçok efsaneye konu olan bir yerleşim yeridir. Bunlardan bir tanesi Âdem ile Havva’nın ovaya geliş efsanesidir. Bir rivayete göre ise Hz. İbrahim bir müddet burada yaşadı. Tevrat’ta geçen Ur şehrinin mukaddes ön eki aldığı ve o dönemde sadece Harran’nın kutsal sayıldığı dolayısıyla Hz. İbrahim’in doğduğu toprak olduğu değerlendirilmektedir.

Harran tarihte inanç merkezi olduğu kadar Harran Okulu olarak bilinen bilim ve felsefe ve kültür alanlarıyla da ün yaptı. Ay (Sin), Güneş (Şamaş), yıldız gibi gezegenleri tanrı edinen Sabiilik döneminde astronomi gelişmiştir. Büyük İskender’in burayı ele geçirmesiyle birlikte Pisagor ve Eflatun (Platon) düşünceleri yaygınlaşmıştır. Böylece antik Yunan ve Sabiilik düşünceleri iç içe geçti. İslam hakimiyeti döneminde, Hellen düşüncesiyle harmanlanan yörenin felsefi fikirleri Müslüman bilginleri etkilemiştir. Felsefenin İslam dünyasına geçişinde Harran Okulu’nun büyük etkisi vardır. Bunlardan Sabit bin Kurre, Yunanca’dan çevirdiği eserlerle İslam dünyasının felsefe kitaplarından faydalanmasını sağlamıştır.

Nassı ve nakli esas alan dini yorumlarının etkisi bugünlere geldi, Selefi düşüncenin kaynağı kabul edilen Harranlı alim İbn Teymiyye; dünyanın aya olan uzaklığını ölçen, trigonometrinin keşfedicisi batıda Albatenius olarak bilinen Arapların Batlamyusu, El-Battani; niceliksel ve niteliksel kurallara dayalı kimya biliminin kurucusu, kâinatın matematiksel oranlar gözetilerek yaratıldığını, matematik oranlara dayanmayan şeylerin bilimin konusu olamayacağını, insanoğlunun sınırsız ve üstün kabiliyetlere sahip bir yaratılan olmasından ötürü canlı ve cansız varlıklar meydana getirebileceğinin kuramsal olabilirliğini iddia eden ve cebir biliminin kurucusu Cabir bin Hayyan gibi bilginler Harran’da yetiştiler. İslam kaynaklarında halen dünyada tasarrufu devam eden dört mutasavvıftan biri sayılan Hayat el Harrani’nin Türbesi ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. Bunun için Harran inanç turizmi alanında da önemli bir yere sahiptir.

Yararlanılan Kaynaklar

Bakkal, A. (2006). Harran Okulu. Şanlıurfa: Şanlıurfa Valiliği İl Kültür Turizm Müdürlüğü Yayınları, Şehir Kitaplığı Dizisi: 51; Demirci, K. (2005). Antik Urfa’da Sin Kültü, Milel ve Nihal, İnanç, Kültür Mitoloji Araştırmaları Dergisi, 2(2): 111-123; Küçük, A. M. (2016). Anadolu’daki Arz-ı Mevud: Urfa, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 5(2): 167-196; Kürkçüoğlu, C. ve Güler, S. E. (2010). Tarih ve Turizm Şehri Şanlıurfa. Şanlıurfa: Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı Yayınları, Yayın No: 31; Kürkçüoğlu, C., Akalın, M., Kürkçüoğlu, S. ve Güler, S. E. (2002). Şanlıurfa Uygarlığın Doğduğu Şehir. Şanlıurfa: Şanlıurfa İli Kültür Eğitim Sanat ve Araştırma Vakfı Yayınları, Yayın No: 27; Özdemir, İ. ve Sami, K. (2011). The Vernacular Houses of Harran and Cultural Heritage – Turkey, International Journal of Academic Research, 3(3): 148-157.

Ayrıntılı bilgi için bakınız

Ekinci, A. (2008). Harran Mitolojisi ve Tarihi: Tarih, Mitoloji ve İnanç ve Bilim Kenti. Şanlıurfa: İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, Şehir Kitaplığı Dizisi: 48; Gündüz, Ş. (2015). Anadolu’da Paganizm/ Antik Dönemde Harran ve Urfa. Ankara: Ankara Okulu Yayınları; Kürkçüoğlu, C. ve Güler, S. (2017). Harran Tarihi ve Kültürü. Şanlıurfa: Harran Kaymakamlığı Kültür Yayınları; Şeşen, R. (1993). Harran Tarihi. Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.